Başbakan Binali Yıldırım, Bilecik’teki 736. Söğüt Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Yörük Şenlikleri’nin ardından Eskişehir’de, Valilik tarafından bir otelde düzenlenen iş dünyası ve sivil toplum kuruluşları buluşmasına katıldı.

Yıldırım burada yaptığı konuşmada, bugün dünürüyle, dünürü olduğu Eskişehir ile beraber olduğunu belirterek, “Eskişehir’e benim gelişim yeni değil. Eskişehir bize kız vermeden epey ot yoldurttu. Onun için Eskişehir benim adeta ikinci evim.” ifadelerini kullandı.

Ele ele verip Eskişehir ve ülke için iyi şeyler yaptıklarını ifade eden Yıldırım, bu arada şer odaklarının da rahat durmadığını, bunun en son örneğini 15 Temmuz’da gördüklerini söyledi.

Asker kılığına girmiş alçak FETÖ mensuplarının ülkeyi karanlığa boğmak, darbe yapmak istediklerini anımsatan Yıldırım, darbecilerin bu ülke için canının seve seve verecek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile demokrasiye, istiklale, geleceğe inanmış kararlı hükümetini ve bunların da ötesinde tanka, topa karşı göğsünü siper eden yüce Türk milletinin kahraman evlatlarını hesap edemediğini belirtti.

Eskişehir’in o gece için özel bir anlamının olduğunu anlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İstanbul’da darbe kalkışmasını haber aldığımdan itibaren İstanbul ve Ankara ile gerekli koordinasyonu yaptıktan sonra kara yolu ile Ankara’ya gitmeye karar verdim. Yol boyunca darbecilerin üs olarak kullandıkları Akıncı’dan uçakların kalkmasını ve insanların üzerine bomba yağdırılmasını önlemek için hava kuvvetlerinin kalbi olan Eskişehir ile sürekli temas halindeydim ama bilmediğimiz bir şey vardı. Orası da FETÖ’cülerin, darbecilerin eline geçmişti. Şunu gördüm, o darbeciler ne kadar alçaklık yaparsa yapsın ülkesini seven, kahraman, vatansever asker polis ve savcılarımız da vardı. Uzun mücadeleden sonra gece 4,5 saat sonra Erzurum’dan kalkan F-16’lar, alçakça bomba yağdıran o düşman uçaklarını, demeye dilim varmıyor, o hainlerin kullandıkları uçakları bombalayarak o darbenin kaderini değiştirdiler. İşte onu başaran şehir de Eskişehir’dir. Eskişehir’in 15 Temmuz darbesinde çok özel bir yeri var.”

“TÜRKİYE, BUNU HAK EDİYOR”

Yıldırım, o gün yapılanın, bağımlı ekonomiden bağımsız ve üretime dayalı ekonomiye geçen Türkiye’ye, iş dünyasına karşı yapıldığını aktardı.

Başbakan Yıldırım, Türkiye ve Eskişehir’in Asya ve Avrupa’ ile hem Balkanlar coğrafyası hem Kafkaslar coğrafyası hem de kuzeyden bütün değişik etnik grup ve kültürlerin bir araya geldiği bir yer olduğunu dile getirdi.

AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı’nın bakanlığı döneminde Eskişehir’in Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak kabul edildiğini ve birçok etkinliğin yapıldığını anımsatan Yıldırım, şunları kaydetti:

“Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki dünyanın merkezindeyiz. Bu da nereden çıktı demeyin. Dünya bir küre. Parmağınızı nereye koysanız orası dünyanın merkezi ama bir fark var. Avustralya’ya parmağınızı koyun, 5 saat gidin sağa sola hiçbir yere varamazsınız ama Türkiye ile Eskişehir’e parmağınız koyun 3 saat uçarak 56 ülkeye varırsınız. İşte o da Türkiye’yi dünyanın merkezi olarak gösteriyor. Türkiye bunu hak ediyor. Sadece 56 ülkeye ulaşmıyoruz 1,5 milyar insanın, 30 trilyon dolar yıllık gayri safi hasılanın döndüğü bir coğrafyadan bahsediyoruz. Bazılarının petrolü ve doğal gazı var. Bunlar mutlak üstün ama bizim de mukayeseli üstünlüğümüz var. Nedir o? Bulunduğumuz coğrafyadaki yetişmiş dinamik insanımız, genç nüfusumuzdur. O kaynaklar gelir, geçer, tükenir ama eğer yetişmiş insanınız, genç, dinamik nüfusunuz ve sizin kaderiniz olan coğrafyanız varsa, bu coğrafya asırlar boyu medeniyetlerin buluştuğu bir yerse hem geçmişte hem gelecekte ticaretin, taşımacılığın güzergahı üzerinde bulunuyorsa o zaman bizim konumumuz gazı, petrolü olanlardan daha üstündür. Bu bağlamda ülkemizin ne anlama geldiğini, değerini şüphesiz ki biliyoruz ve buna göre de orta ve uzun vadeli planlarımızı, projelerimizi yapıyoruz.”

Yıldırım, hedeflerinin doğru ekonomi politikalarıyla, akılcı yatırımlarla geleceği ve gelecek kuşakların hayatını garanti altına almak olduğunu ifade etti.

Gelecek on yılda sadece ulaştırma altyapılarına yapılacak yatırım tutarının 100 milyar dolar olduğunu vurgulayan Yıldırım, sağlık teknolojilerine de 100 milyar dolarlık yatırım yapılacağını kaydetti.

Bilişim, teknoloji, bilgi, iletişim ve sanal gerçeklik alanında da 100 milyar dolarlık yatırım yapılacağına dikkati çeken Yıldırım, “300 milyar dolar yatırımdan bahsediyorum. Çok uzak yıllara değil 10 yıl için konuşuyorum. Bütün bunları planlarken hazırlığını yaparken boş da durmuyoruz. Ülkemizi küresel yatırımcılar bakımından bir çekim merkezi haline getirmek için de var gücümüzle çalışıyoruz. AK Parti iktidarı olarak önceleri yabancı yatırımların, kurumların Türkiye’de iş yapmasını zorlaştıran hususları birer birer tespit ettik ve engelleri ortadan kaldırdık.” değerlendirmesinde bulundu.

Yıldırım, son 15 yılda Türkiye’ye doğrudan gelen küresel yatırımın 186 milyar dolar olduğunu belirtti.

Söz konusu rakamın 1989’dan 2003’e kadarki sürede 14 milyar dolar olduğuna dikkati çeken Başbakan Yıldırım, Türkiye’de AK Parti hükümetleri öncesi 5 bin 221 olan küresel sermayeli şirket sayısının, AK Parti döneminde 55 binin üzerine çıktığını vurguladı.

Bu gelişmenin iş, istihdam, katma değer ve refah anlamına geldiğini dile getiren Yıldırım, şunları söyledi:

“Siz her gün Türkiye hakkında olumsuz propagandalar yapanlara kulak asmayın. Karamsarlığa gerek yok. Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu tehditlerin hepsini biliyoruz. Bugün dünyanın hiçbir ülkesinde aynı anda, yurt içinde, yurt dışında üç terör örgütüyle mücadele eden bir ülke yok. Buna bir de darbe koyun. Eğer bu işlerle başka bir ülke karşı karşıya kalsaydı yerle bir olurdu, açık konuşuyorum ama fark nerede? Fark millette. Bu millet istiklaline, istikbaline toz kondurmayan, bu uğurda her şeyi göze alan bir millettir. Dolayısıyla ülkemizin geleceği parlaktır, yarınımız aydınlıktır. Ne yapacağız? Daha çok üreteceğiz, yatırım yapacağız, ülkemize daha fazla güveneceğiz. Daha fazla yatırım yapınca ne olacak? Daha fazla istihdam, üretim olacak. Yeter mi? Ürettiklerimizi de satacağız. Sattığımız zaman refah artacak, bir de adil bölüşüm sağladığımızda gelecek kuşaklarımız, ülkemiz, dünyada parmakla gösterilen ülkeler arasına girecek. Bunda hiçbir tereddüdünüz var mı? Benim yok.”

Bunları yaparken, geçmişte olduğu gibi yine paçalarından tutup aşağı çekmeye çalışanların olacağını belirten Başbakan Yıldırım, Eskişehir’de 2003’ten bu yana yapılan yatırımlara dikkati çekti.

“KENDİNİZİ SAN FRANCİSCO’DA ZANNEDERSİNİZ”

Yatırımlara ilişkin örnekler veren Başbakan Yıldırım, “Şu şehrin bir uçtan bir uca, kavşakları alt geçitleri, üst geçitleri… Hep bu kardeşinizin emeği, gayreti vardır” ifadesini kullandı. Yatırımlara ilişkin bilgi veren Yıldırım, “TÜLOMSAŞ’ımız var, yüz yıllık tarihi var, daha fazla. Ne haldeydi biliyorsunuz. Şimdi Amerika’ya, Avrupa’ya son nesil lokomotif yapıyor, tank motoru yapıyor, gemi makinesi yapıyor. Yapacak çünkü 60’lı yıllarda ilk otomobili yapan Eskişehir’dir, Eskişehir’in böyle bir kültürü, birikimi var” dedi.

Eskişehir’in raylı sistemlerde, havacılıkta, eğitimde, sanayide birçok alanda ön plana çıktığını belirten Başbakan Yıldırım, tarih ve kültür şehri Eskişehir’in Osmanlı’nın, modern cumhuriyetin hazırlandığı topraklar olduğunu söyledi. Sabah 736. Söğüt Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Yörük Şenlikleri’ne katıldığını hatırlatan Yıldırım, “Şeyh Edebali ne diyor? ‘Geçmişini unutma ki geleceğini unutmayasın’. Geçmişimizi de koruyacağız geleceğimizi de inşa edeceğiz. Bunun için sorunları torunlara bırakmayacağız.” diye konuştu.

Yıldırım, 2001’de Eskişehir’e karayoluyla geldiğini, Sapanca’dan Bozüyük’e 5 saatte geldiğini anlatarak, salondakilere, “Şimdi ne kadar zamanda gidiyorsunuz” diye sordu. “İki saat” yanıtını alan Başbakan Yıldırım,  şunları kaydetti:

“İki saat fazla, ‘1 saat’ diyenler var ama unutmayın yolların kralı olmaz, yolların kuralı olur. Hani illa bir şey diyecekseniz yolların mimarı da vardır. Gülümbe rampaları dile gelse de konuşsa. Ne canlar gitti orada. Kamyonun arkasına takıl, gidebilirsen git. Şimdi o vadide delmediğimiz dağ kalmadı. Her taraf, demir yolu, kara yolu, Şimdi Bilecik-Bursa’yı da birleştireceğiz inşallah. Bozüyük’ün çıkışına bakın, başınız döner, bir yerden tünel çıkıyor, bir yerden alt geçit, bir yerden üst geçit, sanki kendinizi San Francisco’da zannedersiniz. Bunların hepsi son 10 yılda oldu. Bugün Ankara’dan Eskişehir’e, Eskişehir’den Ankara’ya seyahat yüzde 79 hızlı trenle oluyor, sadece yüzde 20’si araç kullanıyor. ‘Yollar da güzel ama niye yorulayım’. Oturuyor, rahat, serinde kahvesini içiyor yemeğini yiyor. Eskişehir hızlı trenini yaptıktan sonra vatandaşın biri beni aradı, muziplik olsun, ‘Bir şikayetim var Bakanım’. ‘Buyur’ dedim. ‘Eskişehir’den arıyorum’. ‘Ne oldu’. ‘Ya bir hızlı tren yaptınız kardeşim bizim başımıza dert açtınız’. ‘Ne oldu babam, kötülük mü ettik? Ne güzel rahat, konfor her şey var’ dedim. ‘Ya iyi güzel de bizim damat Ankara’da, eskiden bayramdan bayrama gelirlerdi. Şimdi arıyorlar, ‘Baba kahvaltıya geliyoruz hazırlanın’. Bana yapacağın bu muydu Bakanım’. Kimisine iyi geliyor, kimisine böyle geliyor ne yapalım. Herhalde bu hızlı trenin nimetlerini en güzel anlatan bir olay, yaşanmış bir olaydır.”

Başbakan Yıldırım, ihracatın artırılması gerektiğini, 80 milyonluk bir ülke için 55 bin ihracatçının yeterli olmadığını, ihracatçıların sayısını artırmak için engelleri birer birer kaldırdıklarını söyledi.

Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii AŞ’nin (TÜLOMSAŞ) Türkiye’de yerli üretim adına en güzel örneklerden biri olduğunu belirten Yıldırım, “TÜLOMSAŞ bugün Avrupa’ya, Amerika’ya lokomotif yapıyor, milli tren projesi üzerinde çalışıyor ama sadece TÜLOMSAŞ olarak düşünmeyin 400 ekosistem oluştu, buralara iş yapan firma oldu.” diye konuştu.

Yıldırım, Türkiye’nin cari açığının ve bütçe açığının önüne geçilebilmesi için ihracatın ve üretim içinde yerli payının artırılması gerektiğine işaret ederek, katma değeri yüksek tesisler kurmanın önemine dikkati çekti. Başbakan Yıldırım, “Herkesin yaptığı işi yapmaktan vazgeçeceğiz, kilogram başına daha yüksek gelir getiren işlere yöneleceğiz. Bir yandan alın teriyle üretirken diğer yandan da akıl teriyle üreteceğiz. Akıl teri şu anda daha önemli hale geldi. Dünyanın en büyük şirketleri artık büyük fabrikaları olanlar değil, hiç bacası, fabrikası olmayan, bir sandalye, bir kasa, bir bilgisayar… Akıl, bilgiye sahip olmak, bilgiyi üretmek ve bilgiyi ticarete dönüştürmek geleceğin ekonomisidir, ülkeleri öne çıkaracak konulardır.” değerlendirmesini yaptı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının modern cumhuriyetin temellerini attığını hatırlatan Yıldırım, “Allah onlardan razı olsun, mekanları cennet olsun. Bu ülke için can veren bütün şehitlerimizi rahmetle, şükranla anıyoruz.” dedi.

Başbakan Yıldırım, yokluk ve yoksulluk içinde kurulan Cumhuriyet’in 2002’ye kadar üst üste ortalama yüzde 4,5, 2002’den 2010’a kadar yüzde 5,7 büyüme sağlandığını, 2010-2016 arası büyümenin yüzde 6,7’ye çıktığını aktararak, iç ve dış ekonomik krizlere, şoklara rağmen sağlanan bu başarının Türkiye’nin ekonomik temelinin sağlamlığını gösterdiğini dile getirdi.

Türkiye’nin 2016’da darbe girişimiyle karşı karşıya kaldığını, buna rağmen 2016’nın yüzde 2,9 büyümeyle tamamlandığını kaydeden Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

“Avrupa’dan daha fazla büyüdük. ‘2017’de Türkiye belini doğrultamaz. Turizm çöküyor, ekonomi krize giriyor.’ dediler. Bütün felaket tellalları sokağa çıktı, Türkiye karşısında her türlü aracı, imkanı kullandılar ama hükümet olarak, Cumhurbaşkanı’mızın da riyasetinde çok hızlı kararlar aldık. 250 milyar dolar Kredi Garanti Fonu marifetiyle bir kaynak kullandırdık. Tam 322 bin firma buradan istifade etti ve o kriz söylentileri falan hepsi boşa çıktı. Sonra ne oldu? Yüzde 5 büyüme. 2017’nin ilk çeyreği, yüzde 5 büyüme. İkinci çeyrek bundan da yüksek olacak, merak etmeyin. Yıl sonunu, hedefimiz yüzde 4,4’tür, 5’in üzerinde kapatacağız. Bu oran ne anlama geliyor? OECD ülkeleri içinde en yüksek büyüme. G20 içinde de üçüncü. Kalıcı refah ne zaman ancak mümkün? Daha fazla yatırım, daha fazla üretim, daha fazla istihdam, daha fazla ihracat. Alma ağacının altında oturmayacağız, satma ağacı. Daha çok satmak için gayret edeceğiz. Bu nedenle büyümeyi daha dengeli, daha kapsayıcı, sürdürülebilir kılacak yeni reform, yatırım ve ihracat seferberliğini başlattık. İhracata dayalı büyümenin gerektirdiği adımları atıyoruz.”

“KOMŞUNUZUN İŞİNİ ELİNDEN ALMAYIN, YENİ MÜŞTERİ BULUN”

Yıldırım, ihracat desteklerinin geçen yıldan itibaren üç kat arttığını vurgulayarak, ihracatçıların Kredi Garanti Fonu kredilerini yüzde 100 kullandıklarını hatırlattı. Eximbank’ın imkanlarının genişletildiğini, ihracatçılara yeşil pasaport da verilmeye başlandığını ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gelin hepimiz ihracatçı olalım. Kafamıza ihracatçı olmayı yerleştirelim, kapı kapı, dünya kazan biz kepçe dolaşalım ama gittiğiniz yerde komşunuzun işini elinden almayın, yeni müşteri bulun. Bir adet var, çorapçı var, bir müşteri bulmuş oraya mal satıyor. Yandaki başka yerden müşteri bulacakken, ter dökecekken gidip diyor ki ‘Ben 10 sent daha ucuza vereyim, benden al.’ Ne faydası var ki bunun? Bizim ülkemize bir hayrı yok. İlave müşteri, ilave kazanç. Buna bakmamız lazım ve uzun vadeli görmemiz lazım. Dünyaya mal ve hizmet ihraç edebiliyorsanız o zaman işte o bahsettiğimiz açık, süratle kapanacak ve bu konuları artık hiç konuşmaya ihtiyaç duymayacağız. Büyümeyi daha çok üretim ve daha çok iç tasarrufla başaracağız.”

“MARKA OLAN KÜRESEL FİRMALAR ÜRETMEYE İHTİYACIMIZ VAR”

Türkiye’de daha çok tasarruf için atıl kaynakların harekete geçirilmesi ve yatırıma yönelinmesi gerektiğini dile getiren Yıldırım, Ar-Ge ve yenilikçilik alanlarına daha çok yatırım yapılacağını kaydetti. Ülkenin en büyük sermayesinin genç nüfusu ve girişimcilik ruhu olduğunun altını çizen Yıldırım, istihdam artırılarak nüfusun daha etkin kullanıldığını söyledi.

Binali Yıldırım, Türkiye’de 2016’da 1 milyona yakın istihdam oluşturulduğunu ancak genç nüfus ve erken yaşta emeklilik nedeniyle istihdama katılım sayısının oluşturulan istihdamın üzerinde kaldığını aktardı. Daha çok yatırım ve daha çok fabrikayla bunun önüne geçilebileceğine işaret eden Yıldırım, şöyle konuştu:

“Güneydoğu’da inşallah cazibe merkeziyle yeni fabrikalar kuracağız, oradaki vatandaşlarımızın buralara gelmesine lüzum kalmadan, geleceğini, ekmeğini doğduğu büyüdüğü topraklarında arayacak. Ülkemizin mutlaka ürettiği şeylerde katma değeri yüksek ürünlere, araştırma geliştirmenin çok daha fazla olduğu alanlara yönelmesi gerekiyor. Güney Kore bunun en güzel örneğini vermiştir, seçtikleri 6 temel sektörü devlet-özel sektör iş birliğiyle kalkındırarak bugün hepimizin bildiği birçok küresel firma üretmişlerdir. Türkiye’de mutlaka marka olan küresel firmalar üretmeye ihtiyacımız var.”

“BU İŞ Mİ KARDEŞİM”

Türkiye’nin marka olan küresel firmalar üretmeye ihtiyacı olduğunu hatırlatan Yıldırım, bu tür firmalardan birine örnek olarak Türk Hava Yollarının verilebileceğini belirtti. Başbakan Yıldırım, ulaştırma bakanı olduğu dönemde Türk Hava Yollarına ilişkin yaşadığı şu anısını anlattı:

“Ulaştırma bakanıyım, Türk Hava Yolları yüzde 100 devletin. 55 uçağı var, 60 yere uçuş yapıyor topu topu 8 milyon yolcu taşıyor. Bu böyle gitmez. Peki niye gitmez? Çin’e gittik, döneceğiz, resmi ziyaret, ‘Efendim, uçak arızalandı gidemiyoruz.’ dediler. ‘Niye kardeşim?’, ‘Bir parça lazım’. Alın, takın gidelim. ‘Olmaz efendim, alamayız. Ankara’ya yazdık yeni uçak gelecek, onlar ihaleye çıkacak, teklifleri alacaklar, parçayı alacak, sonra gelecek, yapılacak, ne zaman biterse o uçak dönecek.’ dediler. Boş uçak oradan kalktı, Çin’e geldi, bizi, diğer yolcuları da aldı, geldi. Bu iş mi kardeşim? Bu ne ticarete ne ülkenin menfaatlerine, geleceğine uyar. O gün orada karar verdim, buraya bir şey yapmak lazım. Geldim dedim ki Sayın Cumhurbaşkanı’m, o zaman başbakanımızdı, burayı elden çıkarmamız lazım. Bunlar kamu mevzuatına tabi olduğu müddetçe iflah olmazlar. Bu kararı verdikten sonra o günkü yöneticiler geldi, şikayet ettiler. ‘Başbakan’ım, Bakan bizi öldürmeye, iflas ettirmeye karar vermiş.’ Tekrar Başbakan beni çağırdı, ‘Ne oluyor bu iş?’ dedi. Dedim ki bunlar bir şey yapmasak zaten ölecek, bir şey yaparsak yaşama şansları olacak. Onun için bu iş doğru bir iştir. Stratejik bir alan olduğu için de halka arz edelim. Birine satmayalım, bayrağımızı taşıyor dedim. Bunu gerçekleştirdik, ne oldu? Havacılıktaki göstergelerimiz diğer bütün göstergelerimizi ikiye katladı, dünya büyüklüğünden bahsediyorum.”

“BİZ BURADAYIZ”

Havayolunu halkın yolu yaptıklarını dile getiren Yıldırım, 33 milyon olan iç-dış hat yolcu sayısının 200 milyona yükseldiğini ifade etti. Havaalanı sayısının 26’dan 56’ya çıktığına dikkati çeken Başbakan Yıldırım, Türk Hava Yollarının daha önce 55 olan uçak sayısının 400’e yaklaştığını aktardı. Yıldırım, Türk Hava Yollarının 100 milyona yakın yolcuyu taşıdığını belirterek, “Bir marka oldu. 246 noktaya uçuyor. Afrika’ya bizden daha fazla uçan yok. 44 noktaya uçuyor. Yani yapınca oluyor.” şeklinde konuştu.

Yıldırım, yaşananların kendilerini dünyanın en büyük havalimanını yapmaya getirdiğini dile getirerek, “1970’li yıllarda havacılığın merkezi Amerika kıtasıydı, 1980’li yıllarda Avrupa’ya geçti, önümüzdeki on yıl içinde havacılığın merkezi Türkiye’dir. Çünkü o yıllarda zenginlik doğudan batıya doğru hicret ediyordu, şimdi batıdan doğuya doğru döndü. İster doğudan batıya gidin, ister batıdan doğuya geçin Türkiye’den geçmeden edemezsiniz. Biz buradayız.” ifadelerini kullandı.

Bir milyona yakın nüfuslu Eskişehir’i Anadolu topraklarının kavşak merkezi olarak nitelendiren Yıldırım, havacılık, demiryolu teknolojileri, ağır sanayi gibi teknolojik, stratejik sanayinin kentte yer aldığını belirtti. Kente yapılması planlanan şehir hastanesi ve yatırımlara ilişkin bilgi veren Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:

“Bunları yapabilmek için vizyon, hedef, hayal etmek, hayalleri gerçeğe dönüştürmek lazım. 15 yıl önce iktidara geldiğimizde ne söz vermişsek, ne hayal etmişsek hepsini gerçeğe dönüştürdük elhamdülillah. Sizler de bunu karşılıksız bırakmadınız. 12 seçim gördük, 5 genel seçim, 3 referandum, 3 yerel seçim, bir cumhurbaşkanlığı seçimi, elhamdülillah hepsinde de Eskişehir bize desteğini artırarak bugünlere getirdi. 2019’da artık sizden final istiyorum. Eskişehir bunu başarır, süper şehir Eskişehir’e Süper Lig de yakışır.”

ŞEHİT AİLESİYLE OTURDU

İş dünyası ve sivil toplum kuruluşları buluşmasına Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Maliye Bakanı Naci Ağbal, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Harun Karacan, Çiğdem Karaaslan ile AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı, Eskişehir Valisi Özdemir Çakacak da katıldı.

Başbakan Yıldırım’ın, masasında Diyarbakır’ın Sur ilçesinde PKK’lı teröristlerce gerçekleştirilen saldırıda şehit olan polis memuru Ali Sevim’in eşi Demet Sevim ve 1,5 yaşındaki oğlu Eyüphan da yer aldı. Yıldırım, şehit oğlu Eyüphan’ı sevdi ve oyuncak hediye etti.

CEVAP VER