Fırat Üniversitesi Akademik Yılı Açılışında konuşan Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin havacılığın kalbi, merkezi olduğuna değinerek, 2003’te dünya havacılık pastasından yüzde yarımdan az, 0,45 pay alan Türkiye’nin, bu payının 2’nin üzerine çıktığını bildirdi. Başka bir deyişle 30 milyon iç, dış hat yolcudan 15 sene içinde 200 milyona çıkıldığını belirten Yıldırım, “Onun için dünyanın en büyük havalimanını biz yapıyoruz, 200 milyon yolcu kapasiteli havalimanını yapıyoruz. Tabii bunu yapınca bazılarının keyfi kaçıyor, kıskançlık başlıyor. ‘Ne yapalım da bu işleri yavaşlatalım, engelleyelim’ diyorlar.” ifadesini kullandı.
Başbakan Binali Yıldırım, Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen Fırat Üniversitesi Akademik Yılı Açılışı ve Fahri Doktora Tevcih Töreni’nde konuşmasına kendisine tevdi edilen fahri doktora için üniversite mensuplarına teşekkür ederek başladı.
Üniversitelerin, Türkiye’nin geleceği olduğunu, ancak üniversitelerle muasır medeniyetler seviyesi hedeflerinin yakalanacağını dile getiren Yıldırım, üniversiteleri ziyaret etmeyi ihmal etmediğini belirtti.
Türkiye’nin kalkınma ve ilerleme yolunda büyük mesafeler kat etmesinde üniversitelerin rolüne işaret eden Yıldırım, demokrasinin gelişmesi, kalkınma sürecinin tamamlanması, hukuk devleti anlayışının daha da güçlenmesinde üniversitelerin öncü rol oynadığını bildirdi.
Yıldırım, Türkiye’yi son 15 yılda nereden nereye getirdiklerini anlamak için sadece üniversitelere bakmanın bile yeterli olacağını vurgulayarak, “Hepimiz biliyoruz gençler, gelecek sizin. Bugün sizlerin nüfusu, toplam nüfusumuzun tamamını oluşturmuyor ama gelecekte nüfusumuzun tamamı sizlerden oluşacak. Türkiye’yi taşıyacak nesilleri yetiştirmek de bizim görevimiz.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin gelecek hedeflerinin, ufku açık, bilgili, donanımlı, özgüveni gelişmiş şekilde yetişen gençlerin gayret ve çabalarıyla sağlanacağına dikkati çeken Yıldırım, ülkenin bugününe ve yarınına yaptıkları katkılar için akademik çevreye ve idari kadrolara teşekkür etti.
“ÜNİVERSİTE YILLARI ALTIN YILLARDIR”
Başbakan Yıldırım, gençlerin donanımlı şekilde yetişmesinin öncelikli amaçları olduğuna değinerek, şöyle devam etti:
“Üniversite yılları altın yıllardır. Sevgili gençler, benim size tavsiyem, önünüzde birkaç seneniz var. Ondan sonra bu yılları, bu güzel zamanları bulamazsınız. Biliyorum hepiniz düşünüyorsunuz. ‘Bir an önce şu üniversiteyi bitirsek de işimize, gücümüze baksak.’ Buradayken bu duyguya hakimsiniz ama unutmayın mezun olduktan sonra bu ortamı çok özleyeceksiniz. Onun için sizin için altın değerinde fırsat olan bu zamanı en iyi şekilde değerlendirmelisiniz.”
Öğrencilerle tecrübelerini paylaşan Yıldırım, şunları aktardı:
“Sizin gibi üniversite yıllarında bulunan bir ağabeyiniz olarak, yaşadığım şu tecrübeyi burada paylaşmak istiyorum; biz üniversitede daha doğrusu ortaokulda, lisede, üniversitede, yüksek lisansta hep yabancı dil okuduk. Mezun olduk, hayata atıldık, baktık ki hiçbir şey bilmiyoruz. O kadar sene dil okumamıza rağmen uygulamaya geçtiğimizde bir şey öğrenmediğimizi fark ettik. Bunun meslek hayatında ne kadar büyük eksiklik olduğunu hep gördük, hep yaşadık. O yüzden 40 yaşından sonra evli, çocuk sahibi bir adam olarak yabancı memleketlere gidip lisan öğrenmek zorunda kaldık. Gençler, benim size önerim, bu yılları değerlendirin. Bu yıllar sizin lisan, dil işini halletmeniz için çok ama çok önemli dönemdir. Mezun olduğunuzda artık yabancı dil problemi kalmamış, hayata hazırlanmış gençler olarak yetişmenizi canı gönülden arzu ediyoruz.”
“UNUTMAYIN ZAMAN SU GİBİ AKIYOR”
Dünyanın “küresel bir köy haline geldiği”ni belirten Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Sadece Türkiye’nin meseleleri değil bugün internet, bilişim teknolojileri ve yapay zeka gibi yeni yeni hayatımıza giren alanlar, bizi küresel birer aktör haline getiriyor. Bu bakımdan yarışta geride kalmamak ve başa güreşen, söz sahibi milletler arasında yerimizi almak için zamanı çok iyi değerlendirmemiz lazım. Şu anda aslında zaman paranın önüne geçmiştir. Hani ‘vakit, nakittir’ deriz ya, bu gerçekten doğru. Parayı kaybederseniz tekrar bulabilirsiniz ama zamanı kaybettiğinizde geri getirme şansınız yok. Onun için yapacağımız her işte zamanı en etkin şekilde kullanıp, kendimizi tam donanımlı halde geleceğe hazırlamamız lazım. Gençlik yılları, öğrencilik psikolojisi ‘Aman bugün olmazsa yarın olur. Yarın olmazsa öbür gün olur.’ gibi düşünceler doğal olarak hakim olur. Hepimizde bu var ama unutmayın zaman su gibi akıyor, çok çabuk geçiyor.”
Üniversitelerin yalnızca eğitim öğretim alınan yerler olmadığını kaydeden Başbakan Yıldırım, Son 15 yılın, Türkiye’nin her alanda değişim yaşadığı yıllar olduğuna işaret etti. Yıldırım, 2002’de göreve başladığında Elazığ’a doğru dürüst uçak seferinin bulunmadığını hatırlattı.
Yıldırım, 2003’ün sonunda Elazığ Havalimanı’nın toplam yolcu sayısının 70 bin olduğunu, 2016’nın sonuna gelindiğinde ise bunun 1 milyon 25 bine ulaştığını aktardı.
Türkiye’deki gelişimi ve değişimi anlamak için sadece Elazığ’daki havacılığın gelişimine bakmanın yeterli olduğunu vurgulayan Yıldırım, Elazığ’ın komşu illerine bağlantısının bölünmüş yollarla yapıldığını ve çevre yolunun bulunduğunu anlattı.
Başbakan Yıldırım, değişime karşı olmadıklarını, her zaman ülkenin içeride ve dışarıda itibarını yükseltmek, gelecek umudunun ve hedefinin özlemini gerçeğe dönüştürmek için çalıştıklarını dile getirdi.
“BU AZİZ MİLLET 15 TEMMUZ’DA YEDİ DÜVELE TÜRK MİLLETİNİN NASIL BİR MİLLET OLDUĞUNU GÖSTERMİŞTİR”
“Etrafımızda bir şer çemberi oluşturulmaya gayret ediliyor.” diyen Yıldırım, şöyle devam etti:
“Bu oyun yeni değil gençler. Bu oyunun 100 yıldan fazla geçmişi var, 1860’lara gidiyor. O günden bugüne bu bölgede yarım kalmış hesaplar var. O gün Osmanlı ile o hesabı görmeye çalıştılar, şimdi de Türkiye Cumhuriyeti ile bu hesabı görmeye çalışıyorlar. Ama şunu herkes bilsin, bu aziz millet 15 Temmuz’da herkese, bilen bilmeyen yedi düvele Türk milletinin nasıl bir millet olduğunu göstermiştir. Bayrağı indirmemiş, ezanları dindirmemiştir.
Onun için ülkemizin geleceği her bakımdan parlaktır. Yarınımız bugünümüzden daha güzel olacak, hiç endişeniz olmasın. Biz, sizlere her yönüyle gelişmiş, sorunlarını çözmüş bir ülke emanet etmek için başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere ekip olarak çalışıyoruz, gayret ediyoruz.”
Başbakan Yıldırım, üniversitelerle ilgili son 15 yılda yaşanan gelişmelere de değinerek, ülkenin 81 ilinde toplam 185 üniversitesinin bulunduğunu belirtti.
Fakülte sayısının 15 yılda üçe katlandığına dikkati çeken Yıldırım, “Öğrenci sayımız 7 milyonu aşmış. Okullara bilgi iletişimle ilgili her türlü altyapıyı yapmışız. Geniş bant interneti de en ücra köşeye götürdük. Doğu’da ne varsa Batı’da o var. İletişimde de sayısal uçurumu ortadan kaldırdık. Şu anda okullarımızda etkileşimli tahtalar var, internet bağlantısı var.” diye konuştu.
“2018’DE BURS VE KREDİ 470 LİRA OLACAK”
Yıldırım, bir ilden başka bir ile okumaya giden öğrencilerin en büyük probleminin yurt ihtiyacı olduğuna değinerek, “Burada eksiğimiz henüz bitmiş değil. Yurt kapasitesinin daha da arttırılması lazım, bunun için gayret ediyoruz ama yurt genelinde 190 yurdumuz vardı, 562 yeni yurt buna ilave ettik ve sayıyı 752’ye çıkardık.” ifadesini kullandı.
Hizmet standartlarının yükseldiğini, öğrencilerin burs ve kredilerle desteklendiğini belirten Yıldırım, “İlk başladığımızda 2003’te öğrenci başına 45 lira burs veya kredi veriyorduk. 2018’de bu rakam 470 lira olacak. 425’ti bu sene, haydi bakalım 470’e çıktı. Hayırlı olsun, bunu da ilk Elazığ’da açıklamış oluyoruz.” dedi.
Başbakan Yıldırım, bu gelişmelerin yeterli olmadığını da vurgulayarak, hedeflerinin Türkiye’yi parmakla gösterilen ülkeler arasına dahil etmek olduğunu kaydetti.
“GAYRİMEŞRU REFERANDUMLA BÜTÜN KAZANIMLARINI KAYBETTİLER”
Konuşmasında, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) yaptığı gayrimeşru referanduma değinen Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:
“Dedik ki ‘Yapmayın, etmeyin. Kendi halkınıza karşı yanlış yapıyorsunuz. Onları mağdur edeceksiniz. Kafanıza göre bu kararları alırsanız sonuçlarından hadi siz bedel ödeseniz neyse ama oradaki Kürtlere, Türkmenlere, Araplara, Ezidilere, Asurilere, her türlü etnik kimliğe bu bedeli ödetmeye hakkınız yok.’ Fakat dinleyen mi oldu? Şimdi ne oldu? Başladıkları yere geldiler. Bütün kazanımlarını kaybettiler. Tabii şartlar ne olursa olsun bu coğrafyada biz biriz, beraberiz. Hiçbir zaman burada olup bitenden orada yaşayan kardeşlerimize bir zarar gelmesini istemeyiz. Bizim derdimiz burada birliği, beraberliği, kardeşliği bozmaya çalışan dış aktörlerledir.”
Dış aktörlerin Türkiye’nin güney sınırları boyunca hem Irak’ta hem Suriye’de yeni bir yapay devlet hevesi içerisine girdiğini belirten Yıldırım, “Ancak şunu herkes bilmelidir ki o aziz millet buradaki şer ittifakına asla müsamaha göstermeyecektir.” diye konuştu.
Bölgedeki statü değişikliğinin, Irak’ın, Suriye’nin toprak bütünlüğü üzerine oynanan oyunların doğrudan Türkiye’yi ilgilendirdiğini vurgulayan Yıldırım, tarihsel geçmişe bakıldığında bu sınırların hangi şartlarda oluştuğunu herkesin bildiğini ifade etti.
Başbakan Yıldırım, sınırın o tarafı ile bu tarafı arasında bir fark olmadığına işaret ederek, “Yapay bir çizgi. Akrabalık, her şey var. Dolayısıyla bu yapıyı bozmaya çalışanlar, burada bir şer odağı oluşturmaya çalışanlar eninde sonunda hüsrana uğrayacak.” dedi.
“TÜRKİYE’NİN MİLLİ GÜVENLİK MESELESİ OLMAYA DEVAM EDECEK”
Bunun, Türkiye’nin milli güvenlik meselesi olmaya devam edeceğine dikkati çeken Yıldırım, şöyle devam etti:
“Bizim amacımız bölgede barışın, huzurun, kardeşliğin yerleşmesidir. Burada olacak her türlü olumsuzluğun faturasını, yükünü biz karşılıyoruz. Hiçbir katkısı olmayan, sorun üretmekten başka hiçbir rolü olmayan ülkelerin burada racon kesmesi asla ve asla kabul edilir bir şey değildir. Onun için aman oyuna gelmeyelim. Birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi gözümüz gibi koruyalım. Buna ihtiyacımız var. Biz bir olursak, iri olursak, diri olursak, birlikte Türkiye olursak evelallah hiç kimse bize bir şey yapamaz.”
Yıldırım, millet olarak tarih boyunca hiç etnik kimliği ön plana çıkarmadıklarını vurguladı. Yıldırım, Şu değerlendirmelerde bulundu:
“AK Parti olarak ilk gün dedik ki ‘Bölgesel milliyetçilik yok, dini, mezhepsel milliyetçilik yok ve etnik milliyetçilik yok.’ Hala bu prensiplerimize sadık kalıyoruz. Bizi bağlayan, birleştiren inancımız var, dinimiz var, yüce İslam var.
Kimliğimizi, etnik kimliğimizi biz seçmiyoruz. Böyle bir takdir yetkimiz yok. O halde bize bahşedilen özelliklerimizi ayrıştırmak için değil birleştirmek için kullanmalıyız. Bunlar bizim zenginliğimiz. Ne diyor Aşık Veysel, ‘Ne Sünnisi ne Alevisi, değil miyiz hep bir kardaş, bizi yakar bizim ataş, söndürmektir çaresi.’
Zaman zaman böyle oyunlar maalesef oynanıyor. Bir zaman sağ-sol, bir zaman Alevi-Sunni, olmadı PKK, olmadı DEAŞ, olmadı FETÖ. Maalesef bizim enerjimizi azaltan, medeniyet yolculuğumuzu yavaşlatan bu şer yapılanmalarına karşı artık daha tedbirli olmamız lazım, daha uyanık olmamız lazım. Büyük fotoğrafa, geleceğe odaklanmamız lazım gençler. Gelecek bizim, gelecek sizlerin.”
“TÜRKİYE HAVACILIĞIN KALBİ”
Bundan 30 yıl önce doğudan batıya doğru olan göçün tersine döndüğünü, zenginlik noktalarının doğuya doğru gittiğini belirten Yıldırım, “Hangi yöne giderse gitsin geçeceği yer bu topraklardır, Anadolu topraklarıdır.” dedi.
Yıldırım, Türkiye’nin havacılığın kalbi, merkezi olduğuna değinerek, 2003’te dünya havacılık pastasından yüzde yarımdan az, 0,45 pay alan Türkiye’nin, bu payının 2’nin üzerine çıktığını bildirdi. Yıldırım, “Başka deyişle 30 milyon iç, dış hat yolcudan 15 sene içinde 200 milyona çıktı. Onun için dünyanın en büyük havalimanını biz yapıyoruz, 200 milyon yolcu kapasiteli havalimanını yapıyoruz. Tabii bunu yapınca bazılarının keyfi kaçıyor, kıskançlık başlıyor. ‘Ne yapalım da bu işleri yavaşlatalım, engelleyelim.’ diyorlar.” ifadesini kullandı.
2013 yılında yaşanan Gezi olaylarına da değinen Yıldırım, olayların arka planında, Türkiye’de 100 yıl sonra faizlerin yüzde 5’in altına düşmesi, enflasyonun yüzde 6’lara inmesi, IMF’ye olan borcun ödenmesi, dünyanın en büyük havalimanının ihalesinin yapılması, dünyanın en geniş köprüsü olan Yavuz Sultan Selim’in inşa edilmeye başlanması ile Marmaray, Avrasya, Osmangazi Köprüsü projeleri olduğunu söyledi.
Yıldırım, o günlerde toplumsal olayların aynı anda Latin Amerika ülkelerinde, Meksika, Venezuela, Arjantin ve Brezilya’da da yaşandığını anımsatarak, “Onlar sokaklarda ‘Paraları çarçur etmeyin, ey baştakiler yol yapın, köprü yapın, okul yapın.’ diye bağırıyorlar. Bizimkiler, ‘Yol yapmayın, köprü yapmayın, havalimanı yapmayın.’ diye. Maksat başka. Yeşil, çevre işin bahanesi. Amaç Türkiye’nin medeniyet yolculuğunda tökezlemesi.” ifadesini kullandı.
“DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE YAŞANAN OLAYLARA RAĞMEN EKONOMİ BÜYÜMEYE DEVAM EDİYOR”
Yıldırım, 2008’de küresel bir kriz olduğunu hatırlatarak, bu krizin halen devam ettiğini belirtti.
Dünyanın ekonomik olarak küçüldüğünü, 80 trilyon dolarlık dünyanın servetinin 40 trilyon dolara gerilediğini vurgulayan Yıldırım, “Şu anda eski günlere gelebilmiş değiliz, halen dünyadaki büyüme oranları yüzde 3’te seyrediyor. Türkiye, elhamdülillah yüzde 5, 12 yıl boyunca ortalama büyümemiz yüzde 5,6, dünyanın iki katı.” ifadesini kullandı.
Yıldırım, dünyada ve Türkiye’de yaşanan olaylara rağmen ekonominin büyümeye devam ettiğini söyledi. “Bu olayların onda biri ile başka bir ülke karşı karşıya kalmış olsaydı, yerle bir olurdu.” diyen Yıldırım, Türkiye’yi kalkındırmak, imar etmek için var güçleri ile çalıştıklarını dile getirdi.
SINAV SİSTEMLERİNDEKİ DEĞİŞİKLİK
Başbakan Yıldırım, üniversiteye giriş sınavlarında bir değişikliğe gidildiğini, sınavın sadeleştirildiğini bildirdi. Yeni sınava ilişkin bilgi veren Yıldırım, sınavın adının “Yükseköğrenim Kurumları Sınavı” olduğunu, bu sınavın aynı günde iki oturumda gerçekleştirileceğini aktardı. Yıldırım, “Böylece öğrencilerimiz 3, 4 ay boyunca üniversite giriş telaşıyla o stresle yaşamasın istiyoruz, düzenleme bunu hedefliyor.” dedi.
Üniversitelerde gelinen noktaya ilişkin de Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:
“Bugün liselerimizin mezun ettiği öğrenci sayısı ile üniversitelerimizin kabul ettiği öğrenci sayısı hemen hemen aynı, çok az fark var. ‘Madem her mezun olana üniversitede bir yer var o halde niye sınav var?’ diyebilirsiniz ama geçmişten gelen 2 milyon 400 bin öğrencimiz var, bir. İkincisi de ‘Hepsi Elazığ Fırat Üniversitesine girmek istiyor’ diyelim. Bu sefer ne oluyor? Orada bir sıkışma oluyor. O yüzden de bir seçici sisteme ihtiyaç var. Bunu belirleyecek olan da 12 temel eğitimden aldığınız bilgi, beceri, birikim ve sınav. Bunlarla nereyi hak ediyorsanız, oraya girmiş olacaksınız. Önümüzdeki yıllarda üniversiteye girişin bu kadar stresli olmasını gerektirecek bir durum yok, gittikçe rahatlıyor.”
Sınav sistemlerinin değiştirilmesinin eleştirildiğini anımsatan Yıldırım, “Değişim eğer daha iyisini getirmeye hizmet ediyorsa durmadan değişim lazım ama mevcudu daha da geriye düşürüyorsa orada değişime ihtiyaç yok.” diye konuştu.
Binali Yıldırım, sınavlardaki değişimin amacının öğrencilerin, öğrenim hayatını bir sınavın stresine sıkıştırmak olmadığını belirtti.
Liseye ve üniversiteye giriş sisteminde yapılan düzenlemelere de değinen Yıldırım, “Vatandaşlarımız rahat olsun, hiçbir şekilde öğrencilerimizin aleyhine bir düzenleme asla olmayacak, daha iyi olacak. Daha rahat edecekleri, streslerinin azalacağı, rahat rahat geleceğe hazırlanacakları bir geçiş sistemi getiriliyor.” dedi.
Fırat Üniversitesinin her geçen gün büyümeye devam ettiğine dikkati çeken Yıldırım, Türkiye’den, yurt dışından gelen bin öğrencisi olduğunu, yurt dışından gelen öğrenci sayısının artırılması gerektiğini vurguladı.
Yıldırım, Fırat Üniversitesinin daha da büyüyerek küresel bir marka haline geleceğine inandığını dile getirerek, yeni akademik yılın hayırlı olmasını diledi.
BAŞBAKAN YILDIRIM’A FAHRİ DOKTORA UNVANI
Başbakan Yıldırım, Fırat Üniversitesi Akademik Yılı Açılışı ve Fahri Doktora Tevcih Töreni için geldiği Atatürk Kültür Merkezi’nin girişinde, Rektör Prof. Dr. Kutbeddin Demirdağ ile üniversitede eğitim gören Afganistan, Fas, Kazakistan Mali ve Suriyeli öğrenciler tarafından karşılandı. Uluslararası öğrenciler, Yıldırım’a, çiçek takdim etti.
Programda, Fırat Üniversitesi Konservatuvar Bölümü Öğretim Üyesi Ahmet Yüce ve ekibi tarafından, Elazığ ve Erzincan yöresine ait türküler seslendirildi. Başbakan Yıldırım, Erzincan yöresinden “Ben senin kahrını çekemem gönül” adlı türküye oturduğu yerden eşlik etti, alkışlayarak tempo tuttu. Daha sonra Fırat Üniversitesi tanıtım filmi izlendi.
Senato kararı okunduktan sonra Başbakan Yıldırım’a, Rektör Prof. Dr. Demirdağ tarafından fahri doktora tevcih edildi. Akademik personel cübbesini giyen Başbakan Yıldırım, ardından katılımcılara hitap etti.
Programa, Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, AK Parti Grup Başkanvekili İlknur İnceöz, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Mehdi Eker ve Öznur Çalık ile milletvekilleri, akademisyenler, üniversitede eğitim gören öğrenciler ile diğer davetliler katıldı.
Başbakan Yıldırım, programdan ayrılırken otobüsünü durduran vatandaşlarla ayaküstü sohbet etti, sıkıntılarını dinledi.