Başbakan Binali Yıldırım, “Tam bir ittifak, şer ittifakı var. Kandil oradan bas bas bağırıyor, ‘Aman evet çıkmasın, evet çıkarsa biz biteriz.’ Kayseri’den söylüyorum ‘evet’ çıkacak, onlar da bitecek. Onların kandillerini söndüreceğiz.” dedi.
Yıldırım, Kayseri Valiliği ve Müstakil Sanayici ve İş adamları Derneği Kayseri Şubesince, (MÜSİAD) bir otelde organize edilen akşam yemeğinde, kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi.
Yemekte yaptığı konuşmada Yıldırım, Kayseri’nin, millet iradesine başvurduklarında güçlerine güç kattığını, kendilerine her zaman güçlü destek verdiğini dile getirdi.
Binali Yıldırım, ekonomik gelişmişliğiyle diğer şehirlere ilham kaynağı olan Kayseri’nin, özellikle iş camiası, özel teşebbüs, ticaret, emek, alın teri, üretim ve istihdamla özdeşleştiğini, bu kadim şehrin, her alandaki yüksek randımanının, bütün iller için güzel bir örnek teşkil ettiğini belirtti.
Kayseri’nin, tecrübesini Malatya, Sivas, Yozgat, Kırşehir, Niğde gibi komşu vilayetlerle paylaşmasının önemini vurgulayan Yıldırım, Kayseri’nin, markalaşma becerisi, yenilikçilik, ticaret becerisi, üretim potansiyeli, rekabetçilik alanlarında önemli mesafe kat ettiğini bildirdi.
Başbakan Yıldırım, ekonomisi dünyaya açılan Kayseri’nin, yalnızca ticaretteki başarısıyla ekonomiye kattığı yüksek değerle değil, demokrasiye, hukuk mücadelesine verdiği destekle milletin gönlünde taht kurduğunu vurguladı.
Kayseri’nin, 15 Temmuz gecesi meydanları doldurup, darbe yapmaya çalışan alçaklara da geçit vermediğini hatırlatan Yıldırım, “27 gün boyunca nöbet tuttunuz, demokrasiyi korudunuz. Cumhurbaşkanımıza, Meclisimize, hükümetimize, bayrağımıza, ezanımıza sahip çıktınız. Kayseri, 15 Temmuz’da üç şehit verdi. İkisi kadın, biri erkek. Cennet Yiğit, Kübra Doğanay kardeşlerimiz, istiklalimiz, istikbalimiz için şehit oldular. Aynı şekilde Murat Kocatürk kardeşimiz de şehadet şerbetini içenler arasında. Bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum.” dedi.
Şehitlerin en kutsal emaneti olan ezan, bayrak ve vatana sahip çıkmanın, boyunlarının borcu olduğunun altını çizen Yıldırım, şöyle devam etti:
“Sizler var oldukça Türkiye her türlü zorluğu aşacak ve her türlü hain oyunu bozacaktır. Bugün FETÖ, PKK, DEAŞ, Avrupa, bazı ülkeler bir hedef, masa etrafında birleşmiş ‘hayır’ kampanyası yapıyorlar. Bu çok anlamlı. Yani bu anayasa değişikliği Avrupalıları niye ilgilendiriyor? Avrupalılar bizim anayasa değişikliğine oy mu verecek? Bunlar neden PKK’nın, FETÖ’nün yanında yer alıyor? İçeride ‘hayır’ kampanyası yapan başta anamuhalefet partisi olmak üzere diğer partilerin, grupların bunu iyice düşünmesi lazım. Türkiye’nin büyümesini, gelişmesini istemeyen bütün çevreler, ‘hayır’ kampanyasında sınır tanımıyorlar. Bakın Avrupa’ya, bölücü başının posterleri sokaklarda. Sokaklar ağzına kadar PKK, FETÖ sempatizanlarıyla taraftarlarıyla dolmuş taşmış, çıt çıkaran yok. Türkiye’den, memleket sevdalılarıyla gurbetçilerimizle buluşmak üzere giden milletvekillerimize, bakanlarımıza, hatiplere kapılar kapalı. Bunu hepimiz gördük, yaşadık. Avrupa değerleri diye yıllardır bize nasihat çekenlerin gerçek yüzünü bir kez daha gördük.”
Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin, yalnızca bölgesinde güçlü olmasının yeterli olmadığına, güçlü kalmak mecburiyetinde olduğuna işaret ederek, “Çünkü Türkiye, tarihin her döneminde çok stratejik konumda olmuş ve bu topraklar, dünyanın gidişatını değiştiren bölgeler olmuş. Bugün bakalım etrafımıza, bütün olaylar bizim etrafımızda. Kuzeyimizde, güneyimizde, doğumuzda hatta batımızda, her tarafta bir huzursuzluk, karışıklık var. Bütün bu şartlar içinde Türkiye’nin dimdik ayakta kalması gerekiyor. Bunu bildikleri için de ‘Türkiye geleceği inşa edecek adımları atmasın.’ diye var güçleriyle, en son gayretleriyle çalışıyorlar. Tam bir ittifak, şer ittifakı var. Kandil oradan bas bas bağırıyor, ‘Aman evet çıkmasın, evet çıkarsa biz biteriz.’ Buradan, Kayseri’den söylüyorum ‘evet’ çıkacak, onlar da bitecek. Onların kandillerini söndüreceğiz.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün Diyarbakır’da, kendisinin de Van’da olduğunu hatırlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
“İki yıl önce oralarda, bırakın bayrak sallamayı insanlar sizi, bir bakanı, görevliyi gördüğü zaman kapıyı kapatıp içeri girerdi. ‘Aman terör örgütü görmesin, sonra hayatım tehlikeye girer.’ Ama bugün meydanlarda, sokaklarda, bayrağını dalgalandıra dalgalandıra teröre lanet okuyor ve terörü en şiddetli şekilde kınıyor. Bugün terörün güdümüne, sultasına giren parti orada, sokaklarda dolaşamıyor. Türkiye’nin geldiği nokta bu. Elhamdülillah. Ama bunu burada bırakamayız. Oradaki insanlarımıza bir daha hayal kırıklığı yaşatamayız. Asla hiçbir vatandaşımızı terörün insafına terk edemeyiz.”
Yıldırım, herkesin farklı özelliğinin, kimliğinin olduğunu belirterek, “Kimimiz Kürt, kimimiz Türk, kimimiz Zaza, kimimiz Laz, kimimiz Avşar, kimimiz Sünni, kimimiz Alevi, kimimiz Caferi ne olursak olalım, bunlar bizim tercihimiz değil ama bizi birbirimize bağlayan ay yıldızlı bayrağımız var ve gurur duyacağımız bir Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz var.” ifadesini kullandı.
Bu bayrak altında, “tek millet, tek devlet, tek vatan, tek bayrak” şeklinde yollarına devam edeceklerini dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti:
“Bizim kardeşliğimizi, birliğimizi, beraberliğimizi bozmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecek. Bölgeyi geziyorum, doğuyu, batıyı, kuzeyi, güneyi geziyorum, her gün iki ile gidiyorum. Türkiye’nin gelecek heyecanını, hedeflerini, rüyasını bütün millet satın almış durumda. Allah’a şükür günden güne yapılan tezviratlar, karalamalar, yalan dolanla Türkiye’nin bu muazzam dönüşümünü gölgelemeye çalışan gayretler bir bir yok oluyor. 14 yıldır bize güvendiniz, destek verdiniz. Bu yola çıkarken bir şey dedik, ‘Ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız.’ Bu yola çıkarken Kayseri, Rize, Konya, Sivas, 81 vilayetimiz bizimle beraberdi. Sizin evladınız Abdullah Gül, bu harekette bizimle beraberdi. AK Parti iktidarında başbakanlık, cumhurbaşkanlığı, yol arkadaşlığı yaptı. Kendisine hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyoruz.”
“Getirdiğimiz anayasa değişikliği niye bu kadar ilgi görüyor veya niye bu kadar çok konuşuluyor? Biz, ilk defa halk oylaması yapmıyoruz.” diyen Yıldırım, AK Parti iktidarında üçüncü kez milletin hakemliğine gidildiğini hatırlattı.
“MECLİSİN ETKİNLİĞİ ARTIYOR”
Yıldırım, bu anayasa değişikliğinin önemli olduğunun altını çizerek, şunları ifade etti:
“Önemi nereden geliyor? Önemi şuradan geliyor; anayasayı öyle bir şekilde değiştiriyoruz ki bütün vesayetleri kaldırıyoruz, tek vesayet sahibi oluyor, o da millet. Milletten başka hiçbir vesayet kalmıyor. Adına vesayet derseniz, tek vesayet sahibi millet oluyor, millet patron, her şeyin sahibi oluyor. Bu anayasa değişikliğinde ‘Seçim yapalım, ondan sonrasına bakalım.’ yok. Seçimi yapıyorsunuz, siz Kayserilisiniz, masarifi sevmezsiniz, hesabı, kitabı iyi yaparsınız. Ne o yazın seçim, kışın seçim yok. İki sandık geliyor, birinde hükümeti, birinde vekillerinizi seçiyorsunuz. İşi bitiriyorsunuz, işinize, gücünüze bakıyorsunuz. Şimdi, hiç iktidar emeli, hırsı olmayanlar buna karşı çıkacak. Çünkü onların milli iradeyle değil, zayıf hükümetlerde müdahalelerle iktidarın bir tarafından tutunma şansları var, o şans kayboluyor. Çünkü iktidar garanti, seçim oldu sandıklar kapandı, açıldı, yüzde 50 artı 1 alan iktidar oluyor, 5 sene sen sağ, ben selamet. Aynı şekilde Meclisi de seçiyoruz. Meclise de vekilleri gönderiyoruz.”
Bu değişikliğin, “Meclisi etkisiz hale getireceği” iddialarının bulunduğunu anımsatan Yıldırım, “Bunlar da külliyen yanlış, yok böyle bir şey. Meclis kendine geliyor. Milletvekillerinin etkinliği, özgüveni daha çok artıyor.” diye konuştu.
“DEĞİŞİKLİĞİ OKUDUKLARI YOK”
Yıldırım, bugünkü Mecliste, iktidar partisinin kanun çıkarabileceğini ya da çıkarmayacağını, bunun dışında kimsenin kanun çıkarma şansının olmadığını belirterek, yeni sistemde bütün partilerin aynı konumda olacağını, kanun teklifini milletvekillerinin verebileceğini söyledi.
Meclisin denetiminin eksilmediğini, arttığını ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:
“Yine Mecliste genel görüşme, Meclis araştırması, yazılı soru var, yazılı soruyu 15 günde cevaplama mecburiyeti var. Mevcut anayasada bu yok. ‘Efendim gensoru, güven oyu yok.’ Kardeşim 80 milyonun güven oyu verdiğine, vekiller güven oyu verse ne olur vermese ne olur? Güven oyunu millet veriyor, hükümeti millet kuruyor. Gensoruyu kime vereceksin? Millet zaten gensoruyu veriyor seçime geldiği zaman. Çalıştıysa ‘tamam’ diyor, yoksa biletini kesiyor. Yetmedi, Meclis soruşturması var, cumhurbaşkanını, bakanları, yardımcılarını yargılayabiliyor. Şimdi bir yalan tutturmuşlar, ‘Ömür boyu koruma var.’ diyor. Yok böyle bir şey. Bunların değişikliği falan da okudukları yok. Hakikaten okumuyorlar. Olay şudur, şu andaki anayasada ne varsa, aynı şey var.”
Başbakan Yıldırım, cumhurbaşkanının görevi bittikten sonra bir suç işlemesi durumunda vatandaş gibi hesabını vereceğini, görev yaptığı seneyle ilgili suçlama olması durumunda ise Meclis aşamasından sonra yargılama sürecinin başlayacağını anlattı.
“NEREDE TEK ADAM”
Mevcut anayasada cumhurbaşkanının “vatana ihanet” suçundan yargılanabildiğini, bunun mevzuatta bulunmadığını, yargıya götürmek için ise her 4 milletvekilinden 3’ünün kabul oyu vermesi gerektiğini anımsatan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Yeni sistemde her şeyle suçlayabilirsiniz, hiçbir sınırlama yok. Birinin aklına bir şey geldi, ‘Efendim şu işi yaparken suç işledi.’ Onunla suçlayabilir, yargıya taşımak için 4 milletvekilinin 3’üne ihtiyaç yok, 3 milletvekilinin 2’si olur verirse gidiyor. Yani güvenceyi biraz daha düşürüyoruz, suçlamaları olabildiğince çeşitlendiriyoruz. Nerede Meclis etkinliği yok oluyor? Nerede tek adam? Bir de ‘tek adam’ var, bütün yetkiler kendi elinde toplanıyor, kimseye hesap vermiyor. İşte hesabı söyledim, Meclise, millete, yargıya hesap veriyor. Siyasi, hukuki, idari, cezai sorumluluk var.”
Cumhurbaşkanının şu anki yetkileriyle yenisi arasında çok fark olmadığını ifade eden Yıldırım, yeni sistemde başbakanın yetkilerinin cumhurbaşkanlığına taşındığını söyledi.
Yıldırım, iki iradenin ortadan kalktığını anımsatarak, “İki iradenin olduğu yerde mutlaka sorun çıkıyor. Geçmişte Adnan Menderes ile Celal Bayar bile anlaşamadı. Sonunda darbe oldu. İrade olmayan yerde idare olmaz. Ondan sonra kayıp yıllar. 1950-1960 arası dünya ortalamasının 2 katı büyüdü Türkiye. 1960’dan 1979’a kadar dünya ortalamasının yarısı kadar büyüyemedi. 1982’den 1992 kadar rahmetli Özal döneminde yine dünya ortalamasının 2 katı büyüdük. 1990’lı yıllar dünya ortalamasının altındayız.” diye konuştu.
Geçmişte hükümetlerle cumhurbaşkanları arasında sürekli bir huzursuzluk yaşandığına işaret eden Yıldırım, en son Bület Ecevit ile Ahmet Necdet Sezer arasında yaşanan “kitap fırlatma” hadisesi nedeniyle Türkiye’nin büyük bedeller ödediğini anımsattı.
Yıldırım, Türkiye’nin 2001 krizinden sonra milli gelir olarak yüzde 26 geri gittiğini dile getirerek, şöyle konuştu:
“O kirizden 2011 yılına kadar 638 milyar lira ödedik. Faizleriyle o borcu ödedik. Biz o borcu ödemeseydik Türkiye’deki kişi başı milli gelir 20 bin dolar olacaktı. Zayıf iktidarların Türkiye’ye nasıl maliyet ödettiğini görüyorsunuz. Mevcut sistemle biz bir yere varamayız. Yeni sisteme karşı çıkmanın bir sebebi var, o da iktidar umudu olmama. Bunun başka izahı yok. Yeni sistemde aday olacaksınız, seçildiniz mi ülkeyi yöneteceksiniz, seçilmediniz mi ortadasınız. 7 sefer kaybet, 8’incide de ‘Ben niye bırakacağım bu seçim değil ki, halk oylaması, nereden çıkardınız. Ben Binali Bey için çalışıyorum’ diyor. CHP’ye bir haller oldu, ‘kuzu’ taktiği yapıyor.”
CHP’nin esnaf ve ev ziyaretlerinde gerçek dışı söylemler kullandığına işaret eden Yıldırım, “CHP minibüsçülerle oturuyor, 17’sinde sizin hatlarınız kapanıyor, kahvecilerle oturuyor, kahveler kapanacak, iş adamlarıyla oturuyor, mallarınız elinizden alınacak, olmuyor muhtarlarla oturuyor, ‘muhtarlıklar kapanıyor haberiniz olsun.’ Tam bir felaket tellallığı. Anamuhalefet partisi sorumluluk taşır, iktidar alternatifidir. Anamuhalefet partisinin geleceğe yönelik korku, tehdit, umutsuzluk verme lüksü yok. Ufuk verecek, heyecan verecek.” şeklinde konuştu.
Başbakan Yıldırım, CHP’nin HDP’nin gölgesine girdiğini ve birlikte “hayır” kampanyası yürüttüğünü kaydederek, HDP’nin de gerçek kimliğinin 7 Haziran’da göründüğünü ifade etti.
HDP’nin iradesinin başkalarının elinde olduğunu ve bu nedenle kendi kimliğini muhafaza edemediğini vurgulayan Yıldırım, “Şimdi tutturmuş tek adam. Seçim olan yerde tek adam olmaz. İki cumhurbaşkanı mı seçeceğiz, anlamadım ben. Bugünlerde HDP ile çok haşır neşir oluyor Kılıçdaroğlu, bir eşbaşkanlık merakı sardı. Başka türlü izah edemiyorum. Bu sistem garantili hükümet sistemi. Sandıkta buluşuyorsun, hükümetini alıp gidiyorsun veya dersini alıp gidiyorsun.” değerlendirmesinde bulundu.
Yıldırım, 2002’de iktidar olduktan sonra birçok kişinin kendilerine ortakçı çıktığını ifade ederek, AK Parti olarak iktidar oldukları günden beri birçok engellemeyle karşılaştıklarını söyledi.
En son engelleme çalışması olan 15 Temmuz’da halkın iradesini hiçe sayanların çok büyük darbe yediğini belirten Yıldırım, halkın o gece Türkiye’ye sahip çıktığını anlattı.
“KAFALARINDA MİLLET İRADESİ YOK”
Yeni sistemde HSYK’nın 7 üyesinin Meclis tarafından seçileceğini belirten Yıldırım, yargının “bağımsız olmayacağı” ve yetkileri “tek adam”ın belirleyeceği iddialarının doğru olmadığını kaydetti. Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Mevcuttan fark ne? Tek fark var. Mevcut sistemde yargı mensupları HSYK’nın 7 üyesini kendi arasında sanki milletvekili seçimi gibi bir araya gelip seçiyor. 12 bin kişi oy kullanıyor, ondan sonra da birbirlerine düşüyorlar. Kaybedenler ile kazananlar kanlı bıçaklı oluyor. Sonra işlerini bile yapamıyorlar. Bu yanlış bir şeydi bunu düzelttik. Şimdi o yetkiyi aldık Meclise verdik. Meclisi seçen kim? Millet. Milletin vekillerinin seçmesini çok görüyorlar, bürokratların seçmesini ‘yargı bağımsız, tarafsız’ diye görüyor. Bunların demokrasi anlayışı bu kadar. Bundan bir hayır gelmez. Kafalarında millet iradesi yok. Kafalarının bir yerinde hep vesayet var.”
Seçilme yaşını 18’e düşüreceklerini hatırlatan Yıldırım, “Efendim ‘milletvekillerini seçecekler oradan yakınlarını milletvekili yapacaklar, askere gitmekten kurtaracaklar.’ Akla ziyan iftiralar. Bir kere bilmiyorlar bizim kuralımız var. AK Parti öyle yakınlarını, kardeşini, anasını, babasını milletvekili yapmıyor. Böyle bir akılla, böyle bir işle nereye varacağız biz?” diye konuştu.
“9 MİLYON VATANDAŞA SİYASETİN ÖNÜ AÇILIYOR”
Değişiklikle, 9 milyon insana siyasetin önünün açılacağını belirten Yıldırım, “Bu kişiler sadece milletvekili değil muhtar, il, ilçe meclis üyesi ve belediye başkanı olabiliyor. Seçimle gelinen her yerde aday olabiliyorlar. 9 milyonun yarısına yakını kadın. Kadınları hiç saymıyorlar, yok sayıyorlar. Tamamen çelişki.” ifadesini kullandı.
Yeni sistemin “sürekli büyüme, refah ve daha az bürokrasi”, mevcut sistemin ise “birbirini frenleme” üzerine kurulu olduğunu dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:
“Yetkiyi ve sorumluluğu vereceksek hesabını da soracağız. AK Parti iktidara geldiğinde 36 bakan vardı, 24’e kim düşürdü? AK Parti düşürdü. Daha düşmesi lazım. Artık devletin yüklerinden kurtulması lazım. Devlet eskiden dört şeye hakim olacak diyorduk. Adalet, emniyet, eğitim ve sağlık. Eğitim ve sağlık yavaş yavaş artık özel sektör eline geçiyor. Emniyet ve adalete devlet sahip olacak. Ondan sonra elindeki bütün zenginlikleri millete verecek. Devlet zengin olduğu müddetçe devlete ilgi artar. Gelişmenin şartı da devletin elindeki zenginliklerin mutlaka vatandaşa verilmesi lazım.”
Yıldırım, yeni sistemde birlik, beraberliğin ve 80 milyonun kardeşliği olduğunu belirterek, “Birlikte Türkiye’yiz, farklılıklarımız zenginliğimiz. ötekileştirme yok bölge partisi olup iktidara gelme şansı yok. Yüzde 51 Diyarbakır’dan, Edirne’den, İzmir’den, İstanbul’dan da destek alacaksın. Türkiye’nin bütün renklerini kucaklayarak ancak iktidar oluyorsun. Başka türlü yüzde 51 alamazsın. Onun için burada ayrılık, ötekileştirme olmaz. Burada birlikte Türkiye olma yolu var.” diye konuştu.
AK Parti hükümetleri boyunca yollar, okullar, hastaneler yaptıklarına işaret eden Yıldırım, 16 Nisan’ın ülke ve millet için aydın yarınların kapısını açacağını vurguladı.
Yıldırım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 15 Temmuz darbe girişiminde Türkiye’ye yönelik tehlikeyi fark ettiğini, bu konunun bir beka meselesi olduğunu anladığını dile getirerek, “Bahçeli ile bir araya geldik, ‘önce ülkem, önce milletim’ dedi, sonra ‘partim’ dedi ve bizimle ortak sorumluluğu aldı. Bu anayasa değişikliğini milletin önüne getiriyoruz. Bu bir seçim değil, burada partiler seçimlere girmiyor. Partilere oy vermeyeceğiz, Türkiye’nin geleceğine oy vereceğiz. Hangi partiye gönül verdiyseniz başımızın, gözümüzün üstünde yeri var ama Türkiye’nin geleceği için, tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak için hepimiz aynı noktada buluşmamız lazım.” değerlendirmesinde bulundu.
Programda Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Kayseri Valisi Süleyman Kamçı ve MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak da birer konuşma yaptı.
Programa, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, eski Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik, AK Parti İl Başkanı Hüseyin Cahit Özden, Kayseri MHP İl Başkanı Mustafa Baki Ersoy ile şehit yakınları, milletvekilleri ve diğer yetkililer katıldı.
Programda, Başbakan Yıldırım’a, Kayseri’de 15 Temmuz darbe girişimine karşı nöbet tutan vatandaşların fotoğrafının yer aldığı tablo hediye edildi.