Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü’nde Öğretmenler Günü dolayısıyla düzenlenen kahvaltıda 81 ilden gelen öğretmenlerle bir araya geldi. Yıldırım konuşmasına, ülkenin her köşesinde birer eğitim neferi olarak görev yapan öğretmenleri tebrik ederek, ülkeye nice değer kazandıran emekli öğretmenlere de saygılarını ileterek başladı.

Bütün öğretmenlere ve öğretmen olan eşi Semiha Yıldırım’a teşekkür eden Yıldırım, “Ülkemizde misafir olan ve bu topraklarda dünyaya gözünü açan 300 bin civarındaki mülteci çocuklarını okutma görevini üstlenerek, onlara sadece sayıları, harfleri değil, dilimizi, kültürümüzü de öğretme görevini üstlenen fedakar öğretmenlerimize şükranlarımı sunuyorum.” dedi.

Van depreminde hayatını kaybeden 75 öğretmen ile eğitim şehitlerini rahmetle yad eden Yıldırım, programa katılan 15 Temmuz şehitlerinin yakınlarının isimlerini de tek tek okudu.

Yıldırım, programa, 15 Temmuz şehidi Fevzi Başaran’ın eşi Özge Başaran, şehit Emin Güner’in eşi İlknur Güner, şehit Bülent Aydın’ın eşi Şehnaz Aydın, şehit Lütfi Gülşen’in babası Metehan Gülşen, şehit Rüstem Resul Perçin’in oğlu Necmi Perçin, şehit Yasin Naci Ağaroğlu’nun oğlu Osman Ağaroğlu, şehit Ferhat Koç’un eşi Gizem Koç, şehit Dursun Acar’ın eşi Özgül ve kızı Elifnaz Acar, şehit öğretmen Yusuf Elitaş’ın eşi Serpil Elitaş’ın katıldığını belirtti.

Başbakan Yıldırım, şehit kaymakam Muhammed Fatih Safitürk’ün öğretmen eşi Ayşegül Safitürk, şehit öğretmen Şenay Aybüke Yalçın’ın annesi Zehra ve babası Sadık Yalçın, şehit öğretmen Dilay Kerman’ın babası Salim ve annesi Havva Bakır Turan ile şehit öğretmen Lütfi Ölmez’in eşi Nilgün Ölmez’in de programda yer aldığını aktardı.

15 Temmuz gazisi öğretmenler Osman Karaca, Abdülaziz Güven, Abdullah Cansız, Muhammet Fatih Zengin, Mehmet Halim Aslan, Recep Küçükşahin, Fikri Erol, Hacer Konuş ile İlyas Dirin’in de salonda bulunduğunu söyleyen Yıldırım, 15 Temmuz’da yurt savunmasında ülkenin bağımsızlığı, bayrağı ve bütünlüğü için şehit düşen bütün öğretmenlere rahmet, gazilere hayırlı ve uzun ömür diledi.

 

“TÜRKİYE’NİN BİR ADI DA UMUTTUR”

Öğretmenlerin, Türkiye’nin geleceği olduğunu vurgulayan Yıldırım, Yazar Nuri Pakdil’in, “Türkiye’nin bir adı da umuttur. Türkiye yeryüzünün umududur, insanlığın umududur.” sözlerini hatırlattı.

Yıldırım, öğretmenlerin büyük bir emaneti üzerlerinde taşıdığını ifade ederek, “Anaokulundan üniversiteye varıncaya kadar 18 milyon öğrencimiz var. Üniversiteyi de sayarsak 25 milyonun üzerinde öğrencimiz var. Dünyanın diğer ülkeleriyle mukayese ettiğimizde nüfusumuz çok genç, dinamik, öğrenmeye, değişime çok açık bir nüfusa sahibiz.” dedi.

Dünyadaki birçok ülkenin nüfusunun, Türkiye’deki öğrenci sayısı kadar olmadığına dikkati çeken Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hiç şüphesiz genç nüfusumuz ülke olarak bizim en büyük zenginliğimiz, kalkınma, refah için en büyük kaynağımızdır, ancak bu potansiyeli harekete geçirebilmek için dinamik, yenilikçi, modern bir eğitim sistemine sahip olmamız gerekiyor. Eğitim sistemimizi kalkınma hedeflerimize ve hızımıza uygun şekilde geliştirmeliyiz. Çok donanımlı, becerikli gençler yetiştirmek, çocuklarımızın kabiliyetini, yeteneğini ve potansiyelini erken yaşlarda fark edip, zekayı ilmik ilmik işleyip azami derecede açığa çıkarmamız önemlidir. Bunu da başaracak olan sizlersiniz. Tabii burada yükü omuzlarınıza alıp sizleri yalnız bırakmak gibi bir düşünceye sahip değiliz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önümüze koyduğu muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma hedefi, öncelikle eğitim konusundaki sorunlarımızın çözülmesi ve bu alanda yapısal dönüşümleri sağlamamıza bağlıdır. “

“YENİ NESİLLERİ EN GÜZEL ŞEKİLDE YETİŞTİRECEKSİNİZ”

Yıldırım, hükümet olarak bu konuda üzerlerine düşen önemli görevler bulunduğuna değinerek, “Sizin için uygun eğitim alanlarını, fırsatlarını oluşturmak bizim görevimizdir. Sizler de geleceğimizin garantisi olan yeni nesilleri, evlatlarımızı en güzel şekilde yetiştireceksiniz.” diye konuştu.

Göreve geldikleri andan itibaren eğitimi en öncelikli alan olarak belirlediklerini ve bunun için eğitim bütçesini birinci sıraya aldıklarını dile getiren Yıldırım, 2003’te 11 milyar lira olan eğitim bütçesinin, 134 milyar 727 milyon liraya ulaştığını söyledi.

Yaklaşık 3 milyar ders kitabının 15 yıldır öğrencilere ücretsiz dağıtıldığını hatırlatan Yıldırım, şöyle konuştu:

“Öğrencilik yıllarımı hatırlıyorum, okul açılırdı, biz Bab-ı Ali’de, İstiklal Caddesi’nde kırtasiye kırtasiye dolaşır, kitapları tamamlamaya çalışırdık. Birinci sömestre kadar ancak tamamlayabilirdik. Böyle günlerden, bugünlere geldik. Şimdi okul açılınca kitaplar da hazır hem de çocuklar, ‘Nasıl alırım. Param var mı, yok mu?’ diye endişe etmiyorlar. Bunlar belki unutulur, küçük şeyler gibi gelebilir ama bir öğrenci için donanımlı olması bakımından bunun ne kadar önemli, ne kadar öğretime başlarken moral açısından faydalı olduğunu o yaşlardakiler daha iyi anlar.”

Fatih Projesi ile 65 bin civarındaki okulun her bir sınıfına akıllı etkileşimli tahtalar yerleştirildiğini belirten Yıldırım, eksiklerin de yapıldığını söyledi.

Yıldırım, tablet bilgisayar dağıtımının başlatıldığını ifade ederek, bunun 1,5 milyonu aştığını dile getirdi.

Bugün 1 milyonun üzerinde öğretmen bulunduğuna işaret eden Yıldırım, “Buraya nereden geldik? 500 binden. Bir milyonun üzerine çıktık. Geçen 15 yılda, bizim iktidar dönemimizde 584 bin 288 yeni öğretmen ataması yaptık, eğitim camiamıza kazandırdık. Ayrıca yine bu dönemde 4 bin 522 engelli kardeşimizin de öğretmen mesleğine atamasını yaptık. Bu rakam 2002 öncesi bin 668’di. Önümüzdeki sene içinde de yine 500 civarında engelli öğretmen ataması gerçekleştireceğiz, senenin ilk aylarında.” diye konuştu.

Yıldırım, 950 milli sporcunun öğretmen olarak atamasının yapıldığını belirterek, AK Parti hükümeti döneminde atanan öğretmen sayısının, mevcut öğretmen sayısının yüzde 64’ünü oluşturduğunu bildirdi.

Bu kapsamda her 3 öğretmenden 2’sinin son 15 yılda göreve başladığına dikkati çeken Yıldırım, “Şunu size rahatlıkla söyleyebilirim; şu anda öğrenci, okul, derslik sayısı bakımından öğretmen sayımız da yeterli gözüküyor. Öğrenci sayısını, öğretmen sayısına böldüğümüz zaman sınıf başına düşen öğretmen sayısı 17. Peki sıkıntı nerede? Dağılımda. Bazı yerlerde eksik var, dolayısıyla sınıflar kalabalık, bazı yerlerde de fazla var. Zaman içinde inşallah bu dengelemeyi de yapmış olacağız.” ifadesini kullandı.

“ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 66’SI 40 YAŞ VE ALTINDA”

Başbakan Yıldırım, orta öğretimde öğretmen başına öğrenci sayısının 13’e düştüğünü, norm kadro doluluk oranının da Doğu Anadolu’da yüzde 92, Güney Doğu’da ise yüzde 90 seviyesine çıktığı bilgisini paylaştı.

Daha önce bu bölgelerde öğretmenlerin güvenlik sorunları dolayısıyla çalışamadığını dile getiren Yıldırım, artık güvenlik sorununun bulunmadığını, oradaki öğretmenlerin de çok büyük bir fedakarlık ve heyecanla görevlerini yapmaya gayret ettiklerini belirtti.

Yıldırım, ülkede “genç öğretmen” kadrosuna sahip olunduğuna dikkati çekerek, rakamlara bakıldığında, öğretmen sayısının yüzde 66’sının 40 yaş ve daha aşağısından oluştuğunu bildirdi.

“TEKLİ ÖĞRETİME GEÇMEK İÇİN 58 BİN YENİ DERSLİĞE İHTİYACIMIZ VAR”

Artık internet bağlantısı, akıllı tahta ve etkileşimli öğrenim yapılan bir döneme gelindiğini belirten Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:

“Çok büyük bir mesafe kat ettik. Onun için bunun değerini yavrularımız en iyi şekilde biliyorlar ve kendilerini geleceğe hazırlıyorlar. 65 bin 793 okulumuz var. Bu okullarımızdaki 282 bin dersliği son 15 yılda yaptık. Şimdi bir karar aldık biliyorsunuz, 2019 senesinin sonunda bütün okullarımızda tekli eğitime geçeceğiz. Bu iddialı bir karar hatta şu müjdeyi de verebilirim; bazı illerimizde şimdiden geçmeler oldu.

Bu kapsamda tekli öğretime geçmek için 58 bin yeni dersliğe ihtiyacımız var. 15 yılda 300 bine yakın derslik yapmış bir iktidar olarak, önümüzdeki 2 yılda 58 bin dersliği haydi haydi yaparız. Böylece yurt genelinde tekli eğitimi de inşallah başarmış olacağız.”

“HER TÜRLÜ ADIMI, CUMHURBAŞKANIMIZIN DİREKTİFLERİYLE ATMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Yıldırım, salonda bulunan öğretmenlere yönelik, “Siz öğrencilerimizi kardeş gibi, onları yavrularınız gibi görüyorsunuz. Onları sevgilerinizle de ayrıca eğitiyorsunuz, geleceğe hazırlıyorsunuz, onların öz güven kazanmasını sağlıyorsunuz. Sadece öğretmek değil, öğrencilerimizin öz güven kazanması ve dünyadaki bu amansız rekabette ayakta kalması için çok büyük gayretleriniz var.” dedi.

Mali ve sosyal haklardan, okul ortamını iyileştirmeye kadar atılan birçok adım bulunduğunu belirten Yıldırım, müfredatta da son yıllarda değişikliğe gidildiğini söyledi.

Başbakan Yıldırım, yapılması gerekeni, ülkenin ihtiyaçlarını ve öğrencilerin beklentilerini bildiklerini vurgulayarak, “Bu nedenle öğretmenlik mesleğini hak ettiği seviyeye ve standartlara ulaştırıncaya kadar durmayacağız. Gereken her türlü adımı Cumhurbaşkanımız, liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın direktifleriyle atmaya devam edeceğiz. Sevgili öğretmenler, maddi ve fiziki şartlar elbette önemli ama yaptığınız işten haz duymuyorsanız, eğer mesleğiniz sizi mutlu etmiyorsa o zaman başarı mümkün değildir.” diye konuştu.

Öğretmenlerin sınıftaki farklı özellikleri bulunan öğrencilere ders verdiğini belirten Yıldırım, bu mesleğin sadece para ile yapılacak bir iş olmadığını ifade etti.

Eşi Semiha Yıldırım ile üniversitede, öğrencilik yıllarında evlendiklerini ve çocuk sahibi olduklarını anlatan Başbakan Yıldırım, o dönemde hastalandığı için okula gidemeyen ilkokul birinci sınıf öğretmeni eşinin yerine derse girdiği bir günün anısını şöyle paylaştı:

“Benim de hoşuma gitti, öğrenci olurken birdenbire öğretmenliğe terfi ettik. Gittim sınıfa girdim ancak çocuklar, görmezden geliyor. Herhalde öğretmenlerine gözleri alışmış. Bekledim bekledim bir şey yok. Masaların üzerinde koşturuyorlar, birbirlerinin üzerine atlıyorlar. Bir gürültü, bir uğultu filan. Ondan sonra bağırdım, bir şeyler söyledim, hiç oralı olan yok. ‘Ya nereden düştük buraya’ dedim. Şöyle bir hamle yaptım, gittim, çocuğun birini kavradım havaya kaldırdım. Birdenbire ses kesildi. Hiç konuşan yok. Güç bela tamamladık dersi. Semiha Hanım ertesi gün gidince Müdür Bey çağırmış, ‘o senin dersine giren kimdi’ demiş? O da ‘Beyim’ deyince, ‘Hocam, dersler boş kalsın tek de sen ona söyle bir daha gelmesin’ demiş.”

Yıldırım, her “bilirim” diyen kişinin öğretmen olmadığına işaret ederek, “Bu işin bir pedagojik formasyonu var, çocukların ruh halinden anlamak var. O yüzden bir öğretmen eşi olarak sizin ne kadar fedakarca görev yaptığınızı çok iyi anlayabiliyorum. Sizler için neler yapsak yeridir. İnşallah en güzelini de yapmanın da gayreti içinde olacağız.” değerlendirmesini yaptı.

Başbakan Yıldırım, “Hangi iş yaparsak yapalım mutlaka işimizi seveceğiz, daha da ötesi insanı seveceğiz. İnsan sevgisi yoksa, insanı yüceltme duygusu yoksa o zaman yaptığımız işin de çok anlamı yok. Bir çocuğu kazanacak, yeteneklerinin farkına varacak hatta onu hayata bağlayacak olan öğretmendir. Çünkü o yaşlar, gelecekteki kişiliğinin şekillendiği yaşlardır.” diye konuştu.

“ÖĞRENCİLERE VATAN SEVGİSİ AŞILAYIN”

Bilim insanları Albert Einstein ve Thomas Edison’un hayat hikayelerine değinen Yıldırım, şunları söyledi:

“Einstein ve Edison, her ikisi de okulda başarısız görülmüş öğrenciler. Öğretmenleri ‘bu çocuktan bir şey olmaz’ kanaatine varmışken ikisi de bugün bilime yön veren önemli buluşları yapan isimlerdir. Tabii her çocuk Edison veya Einstein kadar şansı olmayabilir. Özellikle de rekabetin yoğun yaşandığı günümüzde bu şans daha da gittikçe azalıyor. Bu nedenle ihtiyacımız olan şey, ‘senden bir şey olmaz’ diyerek karamsarlık aşılayan değil, Urfalı Aysel öğretmen gibi, ‘sizler dünyayı daha güzel hale getireceksiniz’ diyerek umut aşılayan öğretmenlerimizdir.”

Öğretmenlerden, öğrencilerine umut aşılamasını isteyen Başbakan Yıldırım, “Bizim müzik öğretmeni Nuri Dağdelen gibi öğrencileriyle hayatın ritmini yakalamayı başaran öğretmenlerimize ihtiyacımız var.” dedi.

Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:

“Engelli öğrencisini 4 yıl boyunca sınıfta kucağında taşıyan Sivas’lı Hakan öğretmen gibi fedakar öğretmenlerimize ihtiyacımız var. Lösemi hastası çocuklara umut ışığı olan Nesibe öğretmenlere, yeni yazılımlar geliştirerek okul sınırlarını aşıp, Türkiye için hizmet üreten bilişim teknolojisi öğretmenlerine, öğrencilerine okumayı yazmayı sevdiren onlarla kitaplar, dergiler çıkaran edebiyat öğretmenlerine ihtiyacımız var. Öğrencileriyle deney yapan, icat ortaya koyan, onları yarışmalara hazırlayan, daima yaptıklarıyla gurur duyan sizin gibi öğretmenlere ihtiyacımız var. Bu başarılara ve daha birçoklarına şu anda karşımda olan siz öğretmenlerimiz imza attınız. Hepinizi milletim adına kutluyorum.”

Öğretmenlere olan saygı ve minnet duygularının sebeplerini anlatması durumunda saatlerin değil, günlerin yetmeyeceğine vurgu yapan Yıldırım, öğretmenlerin tarifi mümkün olmayan kutsal bir görevi yerine getirdiğine işaret etti.

Tüm öğretmenlerin görevlerini sevgiyle, aşkla, fedakarlıkla yaptığını bildiğini anlatan Başbakan Binali Yıldırım, öğretmenlere şöyle seslendi:

“Sizlerden tek talebimiz, beklentimiz, mutlaka yavrularımıza, öğrencilerimize gelecek umudu, gelecek heyecanı aşılayın. Öğrencilerimize mutlaka vatan, millet, bayrak sevgisini aşılamayı ihmal etmeyin. En büyük belamız, terörle mücadelenin ilacı da birliğimizin, beraberliğimizin, toprak bütünlüğümüzün küçük yaşta gençlerimizin zihnine ilmek ilmek işlenmesidir, dokunmasıdır. Mutlaka sabrı öğretin. Sabır ve paylaşmayı onlara anlatın. İnanıyorum ki o kocaman yüreklerinizde yüzlerce öğrenciye yetecek kadar sevginiz mevcut. Bizler de öğretmenlerimizi çok seviyoruz, sizler için daha güzelini, daha iyisini yapmaya hazırız. Bunu daima aklınızda tutmanızı istiyorum. Sizlerin nezdinde bütün meslektaşlarımıza, doğuda batıda, karda kışta, fedakarca görev yapan bütün öğretmenlerimize selamlarımı, saygılarımı iletiyorum.”

“AY YILDIZLI BAYRAĞIYLA BU ÜLKE BİZİM ÜLKEMİZDİR”

“Orada bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür, gitmesek de gelmesek de o köy bizim köyümüzdür.” dizelerini okuyan Yıldırım, “780 bin kilometrekare vatan toprağıyla, 50 bin köyüyle 970 ilçesiyle 81 iliyle ay yıldızlı bayrağıyla bu ülke bizim ülkemizdir, bu topraklar bizim topraklarımızdır.” dedi.

“Erişemediğin yer senin değildir” sözünü hatırlatan Başbakan Yıldırım, bu anlayışla 15 yıldır ülkenin her köşesine ulaşmak için köprüler, yollar, tüneller yaptıklarını hatırlatarak, “Yeter ki yurdumuzun her köşesinde bayrağını dalgalandıran, ocağını tüttüren insanlarımız orada mutlu yaşasın ve geleceğe büyük bir umutla heyecanla baksın.” diye konuştu.

Başbakan Binali Yıldırım, başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün öğretmenlerin Öğretmen Günü’nü kutladı.

ÇANKAYA KÖŞKÜ’NDE DUYGUSAL ANLAR

Başbakan Yıldırım ve eşi Semiha Yıldırım’ın ev sahipliğinde Çankaya Köşkü’nde düzenlenen programa, 81 ilden 169 öğretmen katıldı. Salona eşi Semiha Yıldırım ile gelen Başbakan Yıldırım, masaları tek tek dolaşarak, öğretmenlerle tokalaştı, ayaküstü sohbet etti.

Programda, öğretmenleri temsilen kürsüye gelen Şanlıurfa Başören İlkokulu sınıf öğretmenlerinden Aysel Ösüz, “Öğretmenlik, vatana hizmet, yetiştirilecek her evlat ise vatana kazandırılacak cevherdir.” dedi.

Öğretmenliğin hassasiyet gerektirdiğini belirten Ösüz, “Özenle yetiştireceksin yavruları, bayrağı anlatacaksın onlara. Uğrunda şehit düşenleri anlatacaksın. Çanakkale Savaşı’nda savaşa gidip de dönmeyen 15’lileri, cephaneyi korumak uğruna donarak şehit olan Şerife Bacı’yı anlatacaksın. Anlatacaksın ki bu vatanın kutsallığını bilsinler. Bilsinler ki boş durmasınlar, çalışsınlar. Bu mukaddes vatan toprakları için faydalı işler yapsınlar.” diye konuştu.

Her çocuğun eğitim hayatı için anlatacağı bir öyküsü bulunduğunu, kendisinin de öğretmen olarak elinden geldiğince onların öyküsünde en güzel yerde durmak için çaba gösterdiğini kaydeden Ösüz, konuşmasına şöyle devam etti:

“Sayın Başbakanım, zatıalinizin huzurunda, yüreğimin derinliklerinden geçen Öğretmenler Günü mesajını paylaşmak istiyorum. İnanın bana tüm kalbimle şunu söylüyorum, iyi ki öğretmenim, iyi ki öğretmen olmuşum. Ben bu hayatta bir anneliği bir de öğretmenliği çok sevdim. Öğretmenler Günü’nüz kutlu olsun.”

Konuşması sırasında gözyaşlarına hakim olamayan Ösüz, salondaki öğretmenler tarafından ayakta alkışlandı. Başbakan Yıldırım da bu sırada duygulandı.

Öte yandan, programda Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenler Türk Halk Müziği Korosu’nca türküler seslendirildi.

CEVAP VER