Başbakan Binali Yıldırım, Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe Karargahı’nda düzenlenen “Bölge ve İl Jandarma Komutanları Toplantısı”ndaki konuşmasında, jandarmanın, ülkenin güvenliği, milletin huzuru ve esenliği için gece gündüz çalıştığını söyledi.
Türk milletinin, bu coğrafyayı kahramanlıklarla dolu bir mücadeleyle kendisine vatan yaptığını dile getiren Yıldırım, bugün de ülkenin bağımsızlığı ve milletin esenliği için hep birlikte mücadele verildiğini belirtti.
Vatan ve millet mücadelesinin iki cephede sürdüğünü ifade eden Yıldırım, “Bunlardan biri, sınırlarımız ötesinden, ülkemize, sınırlarımıza yönelik her türlü tehdidi bertaraf etmek için yaptığımız mücadeledir. Fırat Kalkanı, bu mücadelenin en belirgin örneklerinden bir tanesidir. Bu, dışarıdaki mücadele Silahlı Kuvvetlerimizin sorumluluğunda sürdürülmektedir. Diğer önemli bir mücadelemiz de sınırlarımız içinde hain terör örgütleriyle her türlü mücadeleyi sürdürmektir.” diye konuştu.
Jandarmanın trafikten asayiş ve narkotiğe kadar geniş hizmet ağı bulunduğunu vurgulayan Yıldırım, 1839’da kurulan teşkilatın, Türkiye Cumhuriyeti’nden çok daha uzun geçmişe sahip olduğunun altını çizdi. Yıldırım, Osmanlı döneminde kurulan Jandarma Teşkilatının, o günden bu yana memleketin emniyeti, milletin selameti için oldukça güç ve önemli bir vazifeyi ifa ettiğine dikkati çekti.
Başbakan Yıldırım, milletin birlik ve bütünlüğü için ülkenin her köşesinde fedakar şekilde hizmet veren jandarmanın, özellikle teröre karşı yürütülen kararlı mücadelede sergilediği özveri nedeniyle milletin takdirini kazandığını belirtti.
“BU ALÇAKLAR İNSANLARI GÖZLERİNİ HİÇ KIRPMADAN KATLETTİLER”
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz’un, Türk milleti ve ülke için dönüm noktası olduğunu aktaran Yıldırım, şöyle konuştu:
“Bu terör grupları, Cumhurbaşkanlığı, TBMM, MİT, TÜRKSAT, Emniyet Genel Müdürlüğü, Özel Kuvvetler ve İstanbul’da birçok yeri maalesef bombalamışlar ve birçok şehidimizin, gazimizin hayatına kast etmişlerdir. Bu alçaklar, insanları gözlerini hiç kırpmadan katlettiler, yaraladılar. Ortalığı yakıp yıkıp, kasıp kavurdular. Milletimize, devletimize, kardeşliğimize, demokrasimize adeta kurşun sıktılar. Şu bina bunun en canlı şahididir. O gün Jandarma Genel Komutanlığını da o alçaklar işgal etti. Başta Jandarma Genel Komutanımız Arif Çetin ve vatansever Jandarma, Silahlı Kuvvetler mensuplarımız, bu alçaklara karşı kahramanca mücadele göstererek, burayı işgal altından kurtarmışlardır.”
Yıldırım, asker kılığına giren FETÖ mensubu teröristlerin, milletin üzerine bomba yağdırmaktan, milletin uçağını, helikopterini ve tankını bile çalmaktan haya etmediklerini, bunları, masum insanların üzerine sürmek suretiyle ülkeye en büyük kötülüğü yaptıklarını hatırlattı.
“ASLA UNUTULMAYACAK, UNUTTURULMAYACAK”
15 Temmuz gecesi hedefin, ülkenin bağımsızlığı ve istiklali, milletin aydınlık geleceği olduğunu belirten Binali Yıldırım, şöyle devam etti:
“O gece hainlere karşı verdiğimiz kahramanca mücadele asla unutulmayacak, unutturulmayacak. Cumhurbaşkanımız, Başkomutanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın milletimize yaptığı çağrı, o gün yerini bulmuş ve meydanlar milyonlar tarafından doldurulmuştur. O gece, millet genciyle yaşlısıyla kadınıyla erkeğiyle bu ihanet şebekesinin karşısında dimdik durmayı başarmıştır. Üniforma içindeki caniler, Allah’a şükür sonuç alamamışlar ve vatansever askerlerimiz, polislerimiz, jandarmamız, hakimlerimiz, savcılarımız, medya mensuplarımız ve her şeyden önemlisi aziz, kahraman milletimizin kahramanlıkları, fedakarlıklarıyla hak ettikleri dersi almışlardır.”
“TERÖRLE MÜCADELEDE YENİ BİR DÖNEM BAŞLADI”
Başbakan Yıldırım, 15 Temmuz sonrası alçak darbe girişiminden önemli bir ders çıkardıklarını vurgulayarak, “O derslerden biri de Silahlı Kuvvetlerimizin yeniden yapılandırılması ve kolluğun tekrar gözden geçirilmesidir. Bildiğiniz gibi bu çalışmalardan biri de jandarmanın İçişleri Bakanlığına tam anlamıyla bağlanmasıydı. Bu karardan sonra özellikle terörle mücadelede yeni bir dönemin başladığını hepimiz görüyoruz. Özellikle 2016 Ağustos’unda aldığımız karar, ‘Terörle mücadelede savunma değil taarruz esastır.’ Yaz demeden kış demeden bu mücadelede de jandarmamız, polisimiz, güvenlik korucularımız hatta ihtiyaç duyulan yerde Silahlı Kuvvetlere mensup elemanlarımızla birlikte amansız, çetin bir mücadele içine girmiş olduk.” değerlendirmesinde bulundu.
Terörle mücadelenin yurt içinde başarıyla devam ettiğini bildiren Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Bugün terörle mücadelede geçen 40 yılla geçmiş 1,5 yılı kıyasladığımız zaman hakikaten kıyaslanması dahi mümkün olmayan büyük başarı elde edilmiştir. Bu başarıda koordinasyonun, birlikte iş yapmanın katkısı önemlidir ama her şeyden önce terörle mücadelenin Türkiye’nin gelecek, istiklal mücadelesi olduğu bilincinin bütün kesimlerde yerleşmiş olmasıdır. Jandarmamız, polisimiz, sizler bu işi sıradan bir görev olarak görmüyorsunuz. Bunu bu ülkenin bekası olarak görüyorsunuz ve buna göre de her türlü fedakarlığı, vatanseverliği yaparak, durumdan da vazife çıkararak görevinizi en iyi şekilde yapıyorsunuz. Bunun için 80 milyon vatan evladı, vatandaşlarımız size şükranlarını ve minnet duygularını her zaman ifade ediyor.”
Başbakan Yıldırım, bir ülkede huzur, barış, güvenlik olmadığı zaman o ülke insanlarının geleceğe yönelik umutlarının gittikçe azalacağına, bu karamsarlığın da ülkenin istiklali ve geleceği için en büyük tehdit olacağını belirtti.
Bugün, Türkiye’nin bunları geride bıraktığını anlatan Yıldırım, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu konuda gece gündüz demeden yurdun her köşesinde her tarafı düzenli olarak ziyaret ettiğini ve çalışmaları yakından takip ettiğini ifade etti.
Yıldırım, zaman zaman İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve diğer silahlı kuvvetler mensuplarıyla aynı çalışmayı yaptıklarını, bizzat sahada bilgi alma imkanlarının da bulunduğunu aktardı.
Güvenlikle ilgili sorunun tamamen bitmediği zaman, başka konulara yeterince yoğunlaşılamadığını ifade eden Yıldırım, “Uzun vadeli bu ülkeye, bu ülkenin her karış toprağına yatırım yapılması için yapacağımız çağrıların fazla bir anlamı olmaz. İstiyoruz ki, 780 bin kilometrekare vatan toprağının her köşesinde vatandaşımız yaşasın, bu ülkenin ay yıldızlı bayrağı dalgalansın, işini, gücünü, geleceğini, çoluğunun çocuğunun istikbalini buralarda arasın. Bunu sağlayıncaya kadar bu mücadele hız kesmeden, rehavete düşmeden devam edecek.” diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, artık “Burası jandarmanın, burası polisin, burası askerin görev yeri” gibi bir durumun olamayacağına işaret ederek, şunları söyledi:
“Mesele, memleket meselesiyse her yerde güvenliği, huzuru sağlamak hepimizin görevi. Asla bu konuda bir tereddüt olmayacak. İşte bu güzel ve ahenkli çalışma sayesinde ülkede günden güne sadece güvenlik güçlerimize, sadece vatandaşlarımız üzerine alçakça saldırılar düzenleyen terör örgütüne karşılık verilmiyor, inlerine kadar takip ederek bulundukları yerde etkisiz hale getiriliyor. Bu çok önemli bir şeydir. Bu taarruz, esaslı mücadelenin özünü teşkil ediyor.”
“BU BÖLGEDE, BİRÇOK ÜLKENİN DE HESAPLARI, EMELLERİ VAR”
Bugün, yurdun her köşesinde devletin inisiyatif aldığını, yönetime hakim olduğunu vurgulayan Yıldırım, vatandaşların rahatça yurdun her köşesine seyahat etme özgürlüğüne ve güvenliğine sahip duruma geldiğini kaydetti.
Başbakan Yıldırım, ülkenin bulunduğu bölgenin zor olduğunu ifade ederek, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu bölgede ayakta kalmak kolay bir iş değil. Bakarsanız tarihin akışına her türlü olayın ortaya çıktığı bölge, bu bölgedir. Hareketli, dinamik bir bölge. Dolayısıyla bu bölgede, birçok ülkenin de hesapları, emelleri var. Küresel terör örgütlerin emelleri var, bunları da biliyoruz. Bütün bunların farkında olarak mücadelemizi sürdürüyoruz. Bakın, dünyanın hiçbir yerinde aynı anda üç tane terör örgütüyle etkin mücadele eden başka bir ülke yok. Bir yanda DEAŞ, din ve İslamiyet adına insanları gözünü kırpmadan öldüren bir alçak örgüt. Bu mücadeleyi yaptık, yapıyoruz. Özellikle Suriye ve Irak alanında burada büyük büyük laflar edenler, büyük büyük ittifaklar kuran ülkelerden çok daha etkin mücadeleyi biz gerçekleştirdik. Ve 4 binin üzerinde DEAŞ mensubunu etkisiz hale getirdik. Bununla da kalmayıp, ülkemize girmeye çalışan 50 binin üzerinde yabancı savaşçıyı geri gönderdik ve 5 binin üzerinde DEAŞ örgüt mensubunu da yakaladık, gerekli hukuki süreçleri sürdürüyoruz.”
“PKK’NIN BİR DAHA BELİNİ DOĞRULTMASINA İMKAN YOKTUR”
Başbakan Yıldırım, diğer yandan da PKK terör örgütünün 40 yılı aşkın bir süredir ülkenin başını ağrıtan, enerjisini azaltan, milletin birlik, beraberlik ve kardeşliğini yok etmeye çalışan, küresel oyuncuların piyasaya sürdüğü önemli bir terör örgütü olduğunu kaydetti.
Bu örgüte karşı da son yıllarda verilen mücadelenin adeta “destansı bir mücadeleye” dönüştüğüne işaret eden Yıldırım, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
“Burada şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, PKK terör örgütünün bir daha belini doğrultmasına imkan yoktur. Artık terör örgütünün yurt içindeki faaliyetlerinin sonlandırılmasına çok az bir şey kalmıştır. Kış mevsimine girdiğimizde bu günlerde gördüğüm manzara şudur, gerek jandarmamız gerek polisimiz gerek güvenlik korucularımız ve silahlı kuvvetler mensuplarımızın asla kış uykusuna yatmak gibi bir niyeti yoktur. Yurdun her köşesinde, dağda şehirde bayırda amansız bir takiple bu alçakların kış yapılanmasına fırsat vermeden, göz açtırmadan bulundukları yerde imha etmek için her türlü çabayı gayreti göstermektedir. Bu yüzden milletimiz adına sizlere bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.”
“MİLLETLE YÜZLEŞMEK GİBİ BİR KONUMA GELMİŞLERDİR”
Başbakan Binali Yıldırım, diğer bir terör örgütünün de 15 Temmuz alçak darbe girişimini yapan ve içimize sızan FETÖ olduğuna işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti:
“Bugün belki görünürlüğü 15 Temmuz’da zirve yapmış ancak uzun vadede büyük bir temizlik gerektiren terör örgütü FETÖ’dür. Bunu burada özellikle paylaşmak istiyorum. Bunlar maalesef 40 yıllık bir süre içerisinde devletin bütün birimlerine, jandarmasına, silahlı kuvvetlerine, emniyetine, yargısına, bürokrasisine, eğitim kurumlarına dahası sivil toplum örgütlerine ve iş hayatına, yani toplumun bütün kesimlerine maalesef bir ‘virüs’ gibi nüfus ederek, nihayetinde işte 15 Temmuz alçak darbe girişimiyle milletle yüzleşmek gibi bir konuma gelmişlerdir. Bu örgüt, küresel güçlerin kontrolüne girmiş ve hedefleri doğrultusunda her türlü alçakça çalışmayı yapmaktan zerre kadar hicap duymayan bir kanlı terör örgütüdür.”
“Bugün, muhatap olduğumuz ülkelerle bunların ne kadar koruma altında olduğunu gördüğümüzde terör örgütünün eriştiği boyut ve küresel korumalarının kimlere, nasıl hizmet ettiğini çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.” diyen Başbakan Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
“İnşallah kardeşliğimizi, değerlerimizi aşındıran bu alçak terör örgütünü de ülkemizin bütün kurumlarından milletimizin gündeminden çıkarmayı hep birlikte başaracağız. Bu uzun soluklu bir mücadeledir. Ancak burada bu mücadeleyi yaparken vatandaşlarımızın mağdur olmaması için de azami gayreti gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz.”
Başbakan Yıldırım, “Maalesef örgütün hiçbir kutsalı olmadığı için ayakta kalabilmek, geleceğe yönelik mensuplarına ümit aşılayabilmek için kahpe bir şekilde iftiralar atabilmekte, masum insanları da ‘örgüt mensubu’ diye maalesef jurnalleyebilmektedir. Bunların farkındayız.” dedi.
Yıldırım, FETÖ’nün küresel anlamda Türkiye’nin menfaatlerine karşı her türlü iş birliğini yapmaktan zerre kadar imtina etmediğini, bunun birçok ülkede görüldüğünü belirtti.
“O bakımdan önümüzde zorlu bir mücadele var ama bu mücadelede şunu rahatlıkla görüyoruz, inisiyatif, üstünlük devletin elindedir.” diyen Yıldırım, devletin, eline silah alan, insanlarını gözünü kırpmadan öldüren, ülkenin bağımsızlığına kasteden, milletin huzurunu yok etmeye çalışan alçaklarla, hiçbir şekilde rehavete girmeden, müsamaha göstermeden mücadelesini kararlılıkla yürüteceğini vurguladı.
Yıldırım, bu anlamda ihtiyaç olan her türlü teknolojinin, araç ve gereç ihtiyacının bugüne kadar fedakarlıktan kaçınılmadan karşılandığını söyledi.
Teknolojik anlamda insansız hava araçları (İHA), silahlı insansız hava araçları (SİHA) ve diğer donanımlarla terörle mücadelede büyük bir üstünlüğün sağlandığını aktaran Yıldırım, noktasal şekilde takiplerin yapıldığını ve büyük eylem olmadan tepelerine devletin yumruğunun anında indirildiğini kaydetti. Yıldırım, böylece büyük katliamların, sivil ölümlerin önüne geçildiği dile getirdi.
Türkiye’nin hem savunma hem caydırıcılık alanında kendi kendine yeterli hale gelmesinin çok önemli olduğunun altını çizen Binali Yıldırım, “Savunma sanayimizin son 15 yılına baktığımız zaman geldiğimiz nokta yeterli olmamakla beraber Allah’a şükür bizi, milletimizi gururlandıracak bir düzeydir. Bu ülke, 2000’li yılların başında savunma sanayisinde yüzde 80 dışa bağımlı bir ülkeydi. Bu FETÖ olayından sonra basit bir tüfeği, mermiyi, tabancayı bile bize vermemek için dost bildiğimiz ülkeler kararlar aldı. Bu da bize gösterdi ki her şart altında bu ülke kendi kendine yeterli olmak mecburiyetinde. Sadece kendimize yeterli olmamız gerekmiyor, savunmamız için aynı zamanda caydırıcılık kabiliyetimizi artıracak altyapıya, imkanlara sahip olmamız lazım.” değerlendirmesini yaptı.
“YÜZDE 65 SEVİYESİNDE YERLİ VE MİLLİ İMKAN KABİLİYETE ULAŞILDI”
Yıldırım, savunma sanayisinde bugün yüzde 65 seviyesinde yerli ve milli imkan ve kabiliyete ulaşıldığını vurgulayarak, dünyanın ileri gelen yüz savunma şirketinden üç tanesinin Türk şirketi olduğuna işaret etti.
Deniz, kara ve havacılıkta gelinen noktanın, savunma sanayindeki kabiliyet ve imkanların daha da artmasına vesile olduğunu aktaran Yıldırım, “Savunma sanayimizin toplam proje sayısı 66’dan 553’e çıkmış, toplam proje bedeli de 5 milyar dolardan 60 milyar doların üzerine çıkmıştır. Savunma sanayi sektör cirosu 1 milyar dolardan 6 milyar dolara erişmiştir.” dedi.
Başbakan Yıldırım, insansız silahlı silahsız hava araçları, askeri eğitim uçağı, uydular, helikopterler, caydırıcı özelliğe sahip uzun ve orta menzilli silah ve araçların geliştirilmesi faaliyetlerinin de sürdürüldüğünü ifade etti.
“KENDİ KENDİMİZE YETERLİ HALE GELMEMİZ LAZIM”
Türkiye’nin ilkesini, “hiçbir ülkeye karşı husumet duymamak ve hiçbir ülkenin topraklarında gözü olmamak” şeklinde açıklayan Yıldırım, “Ama ülkemize karşı kurulan planlar, yapılan çalışmalar birliğimize, beraberliğimize, toprak bütünlüğümüze yönelik her türlü düşmanca faaliyetler için bizim mutlaka tedarikli olmamız lazım. Mutlaka kendi kendimize yeterli hale gelmemiz lazım.” diye konuştu.
Dostluğun bu günlerde belli olduğunu kaydeden Yıldırım, şöyle devam etti:
“Maalesef en ufak bir hoşlarına gitmeyen gelişme olsa ‘kusura bakmayın veremiyoruz’ diyorlar. O halde bizim de bugünlerde muhtaç olmamak için şimdiden gereken çalışmaları yapmamız lazım. Hamdolsun bu konuda iyi yoldayız, çok ciddi ilerlemeler kaydettik. Sizden istediğimiz, devletimiz, milletimiz sizin arkanızdadır. Mücadeleyi yaparken bu gerçeği asla aklınızdan çıkarmayın. 80 milyon vatandaşın duası da sizlerle beraberdir. Gece o zor şartlarda, o zifiri karanlıkta alçakların hedeflerine yönelik yaptığınız her faaliyet vatandaşımızın, sessiz yığınların duasıyla size destek olarak yansımaktadır. İşte bu yüzdendir ki birliğimiz ve beraberliğimizi hiçbir alçak girişim asla ve asla bozamamıştır, bozamayacaktır. Devletimizin vatandaşıyla bütünleşmesine, halkımızın huzur içinde geleceğe emin adımlarla yürümesine asla hiçbir güç muvaffak olamayacaktır.”
Toplumun güvenliğini sağlamakla görevli kurumların barışa, huzura ve adalete yaptıkları katkılarla Türkiye’nin aydınlık yarınlarını hazırlamaya devam ettiğini vurgulayan Yıldırım, ülkenin dört bir yanında fedakarca görev yapan bütün güvenlik güçlerini kutladı.
“BU MÜCADELEDE HESAP KİTAP YAPILMAZ”
Ülke, vatan ve millet için hayatını seve seve veren şehitler ile başta Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün şehitlere Allah’tan rahmet, gazilere de acil şifalar ve hayırlı ömürler dileyen Yıldırım, “Vatan mücadelesi kutsal bir mücadeledir. Bu mücadelede hesap kitap yapılmaz. Bu mücadelede bütün kalbiyle, bütün bedeniyle bir vatandaşımızın kılına zarar gelmemesi için gece gündüz fedakarca çalışma yapılır. Biz bu birliklerimize gittik, zaman zaman. Muazzam bir moral ve istek var. Bu olduktan sonra hiç zerre kadar şüphemiz yok, bu mücadeleden başarıyla bu millet çıkacaktır. Bu milletin hiç kimse bileğini bükemez.” ifadelerini kullandı.
Bunun en güzel örneğinin 15 Temmuz’da görüldüğüne dikkati çeken Yıldırım, 15 Temmuz tarihini dünya darbe tarihinde bir “milat” olarak niteledi. Silaha, tanka, topa karşı milletin cesareti ve ferasetinin galip geldiğini, halkın gücünün tankın gücünü yendiğini söyleyen Yıldırım, “15 Temmuz budur.” dedi.
Kahraman vatan evlatlarının alçaklara karşı en büyük, en onurlu mücadeleyi vererek milletin aydınlık yarınlarını hazırladığını belirten Yıldırım, “İşte bu mücadelede sizin de çok büyük payınız var.” diye konuştu.
Yıldırım, İçişleri Bakanlığı bünyesinde Emniyet, Jandarma ve güvenlik korucularının el birliğiyle vatanın her karış toprağında mücadelesini başarıyla sürdürdüğünü ve sürdürmeye devam edeceğini dile getirdi. Yıldırım, “Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak bu kutsal mücadelenizde her zaman yanınızdayız. Bizim yanınızda olmamız yetmez. 80 milyon milletimiz sizlerle beraberdir. Allah muvaffakiyetinizi daim eylesin. Önümüzdeki kış döneminde inşallah çok daha başarılı neticeler elde edeceğinize yürekten inanıyorum. Hepinizin bu kutlu mücadelesinde başarılarının devamını diliyorum.” açıklamasını yaptı.
İLK KEZ BAŞBAKAN KATILDI
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin de Bölge ve İl Jandarma Komutanları Toplantısı’nda selamlama konuşması yaptı.
Orgeneral Çetin, “40 yıllık meslek hayatımızda Jandarma Genel Komutanlığında her yıl mutat olarak yapılan yıllık değerlendirme toplantısına ilk defa Başbakanımız ve Bakanımız iştirak etmiştir. Bu nedenle şahsım ve Jandarma Teşkilatı adına zatıalinize ve bakanımıza şükranlarımı, teşekkürlerimi arz ediyorum.” dedi.
Başbakan Yıldırım, programın ardından FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında bombalanarak hasar alan Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe Karargahı önünde bölge ve il jandarma komutanlarıyla fotoğraf çektirdi.
Programa, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Muhterem İnce ile Jandarma mensupları katıldı.