Başbakan Binali Yıldırım, Türk Polis Teşkilatının 172. kuruluş yıl dönümü nedeniyle polis memurları ve gazilerin katılımıyla İzmir Polisevi’nde düzenlenen toplantıda konuşma yaptı. Yıldırım yaptığı konuşmada, teşkilatın toplumun huzur içinde yaşaması için yaptığı fedakarlıklara minnettar olduklarını, bu uğurda canlarını veren aziz şehitleri rahmetle andığını ve gazilere de şükranlarını sunduğunu belirtti.

Resmi kuruluş tarihi 1845 olmasına rağmen teşkilatın kuruluşunun daha eskilere dayandığını dile getiren Yıldırım, Orhun Nehri kıyısındaki Tonyukuk Kitabeleri’nde “subaşı” yani “emniyet amiri” İnal Kağan’ın adının geçtiğini söyledi.

Yıldırım, milletin güvenliğinin polis teşkilatından sorulduğunu vurgulayarak, “Sizler bu ülke, bu millet için can vermeyi, hiç düşünmeden göze alan yiğit evlatlarsınız, ne mutlu sizi yetiştiren analara, babalara. Sizin hayatınız tehlikelerle dolu olsa da yine de hiç şikayet etmeden canla başla görevinizi yapıyorsunuz.” dedi.

FETHİ SEKİN’İN ANNESİNE AĞITI

Mersin’de 2 gün önce çevik kuvvet polislerini taşıyan minibüsün devrilmesi nedeniyle meydana gelen trafik kazasında yaralanan Osman Dinç’in bir an önce iyileşip, görevine devam etmek istediğine dikkati çeken Yıldırım, şöyle konuştu:

“Hele bir Fethi Sekin’imiz var ki onun kahramanlığı, fedakarlığı, Türkiye’ye bir şeref madalyasıdır. 5 Ocak’ta hainlerin adliyeye girmelerini, o canı pahasına önledi, mekânı cennet olsun. Eğer onun dikkati, kahramanlığı olmasaydı o saldırıda İzmir’in bilançosu çok ağır olacaktı.

Kaderin anlayamadığımız sırları, tevafukları var. Fethi Sekin, şehadetinden bir gün önce vefat eden annesi için ağıt yakmış. Orada diyor ki, ‘Acın kalbimde taşa döndü, anne anne, kurban anne, sen yoksun diye çaresiz kaldım, ben acını taşıyamadım, anne seni çok özledim, anne anne, kurban anne…’ İşte bu kahraman polisimiz anneciğine özlemini dile getirdikten bir gün sonra şehadet şerbetini içti.”

Yıldırım, geçen ay Şırnak’ta PKK’lı teröristlerle çatışan özel hareket polisleri Hakan Yılmaz ve Muzaffer Tufan’ın da son nefeslerine kadar kahramanca çatıştığını, her ikisinin ağır yaralıyken iki teröristi etkisiz hale getirdiğini hatırlattı.

15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ

“İşte bu fedakarlıklarınızla sizler, bu ülke için büyük işler yaptınız” diyen Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:

“15 Temmuz gecesi yazdığınız kahramanlık destanı, yüzyıllar geçse de dilden düşmeyecek. O gece Gölbaşı’nda özel harekat dairemizde görevli 53 kahramanımız bu vatan uğruna toprağa düştü. O gece hainleri, tankların içinden tutup teker teker çıkardınız, sizleri teslim almaya çalışan o hainlere ‘Asla’ dediniz ve can pahasına direndiniz.”

Yıldırım, silahını teslim etmeyen, hainlerle mücadele eden Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Arslan’ın başından vurularak ağır yaralandığını ve tedavisinin halen devam ettiğini belirterek, kendisine acil şifalar dilediğini söyledi.

“MİLLETE KALKAN OLDUNUZ”

“O gece hepiniz tankların altında yatan millete kalkan oldunuz, milletle beraber demokrasimize, Cumhuriyetimize sahip çıktınız.” diyen Yıldırım, polis teşkilatının daha da güçlenmesi için gereken bütün çalışmaları yaptıklarını kaydetti.

Başbakan Yıldırım, polis teşkilatının hem sayı hem de donanım, silah ve teçhizat olarak güçlendirilmesi için ciddi adımlar attıklarını dile getirerek, şöyle konuştu:

“Çünkü 15 Temmuz bize bir gerçeği gösterdi, polis teşkilatı, asker teşkilatı gibi ülkenin iç ve dış güvenliğinden sorumlu hayati kuruluşların her türlü paralel yapılanmadan, her türlü gruplaşmadan uzak bir şekilde tutulması gerekiyor. Falan mezhepten, filan meşrepten diye başlayan, masum bir şekilde başlayan bu akım, ideolojik gruplaşma daha sonradan beka mevzusuna dönüşebiliyor. Bu 15 Temmuz’da ortaya çıktı.

Devletin imkanlarıyla, devletin altyapısıyla güçlenen bir grup, devleti ele geçirmek için yine bu milletin kıt kanaat vergileriyle, dişinden tırnağından artırdığı vergilerinden aldığı silahları, araçları, gereçleri, tankları, uçakları, helikopterleri acımasızca vatandaşların üzerine kullandı ve ülkeyi bir felaketin eşiğine getirmekten zerre kadar tereddüt etmediler.

Şüphesiz bu ve buna benzer olayların bir daha cereyan etmemesi için gereken ne tedbir varsa o tedbiri devletin bekası ve geleceği için almak zorundayız ve alıyoruz. İstiyoruz ki bundan sonra asil ve güzide kuruluşumuz içerisinde bu ve buna benzer yapılar bir daha tekrar etmesin, devlet içinde devlet olmasın, paralel yapılar olmasın. Devletimiz polisiyle, askeriyle bir ve beraber kaynaşmış olarak Gazi Mustafa Kemal’in gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak için çalışsın ve bunu başarsın.”

Ülke olarak zor günlerden geçildiğini ancak zorlukların teker teker aşıldığını ifade eden Yıldırım, “Bu paralel yapılanma da eski Türkiye’nin eski kötü alışkanlığı olarak tarihin tozlu sayfalarında yerini alacaktır. İktidarımızda 15 yıldır pek çok güzelliği başlatırken pek çok çirkinliği de tarihe gömdük.” diye konuştu.

Yıldırım, konuşmasında eski Türkiye alışkanlığında, vatandaş odaklı değil devlet odaklı çalışma anlayışının hakim olduğunu söyledi.

Eski Türkiye’de milletin, devletin bekası için sanki memurmuş gibi düşünüldüğüne dikkati çeken Yıldırım, “Şimdi tam tersine devlet, millet için var, devlet milletin güvenliği, bekası için var. Devletimiz ne yazık ki uzun yıllar vatandaşıyla kavgalı oldu. Devlet gücünü kullanan, vatandaşa mesafeli oldu, tepeden baktı.” dedi.

AK Parti olarak yönetim anlayışlarının insan merkezli olduğunu, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturundan hareket ettiklerini vurgulayan Yıldırım, ülkeyi korkularından arındırdıklarını, vatandaşın artık adalet ve hukuk terazisini emniyetle tutan ve devletine güvenen bir konuma geldiğini ifade etti.

Tüm bunların korkuyla değil güvenle sağlandığına işaret eden Yıldırım, şöyle konuştu:

“Devletin gücünden sadece ama sadece suç işleyenler, suçu organize edenler ve caniler korkacak, onun dışında vatandaşın korkmasını gerektiren hiçbir şey yok. İnsan hayatına kast edenler, hak etmediğini gasp edenler, terör örgütleri, suç şebekeleri korkacak. Bizim siyasetimizde devlet, millet oldu, milletin oldu. Devlet adına hiç kimse bu ülkenin hiçbir vatandaşına tepeden bakamaz. Polis namustur. Polis sadece sokağın güvenliğini sağlamaz aynı zamanda demokrasinin ve hukukun da işlemesini kollar, gözetir. Polis kimsesizin, yolda, sokakta kalanın sığınağıdır.”

Başbakan Yıldırım, polislerin fedakarlıklarını bildiklerini belirterek, Türkiye’nin bütün imkanlarıyla polislerin yanında olduklarını, olmaya devam edeceklerini söyledi.

Yıldırım, son 15 yılda, teşkilatın hem araç, gereç, silah, mühimmat gibi ihtiyaçları hem de kişisel beklentileri bakımından önemli çalışmaları hayata geçirdiklerine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Tabii ki daha fazlası beklenebilir, yapılabilir ama ülkemizin imkan, kabiliyetleri el verdiğince mutlaka bunlar da yerine gelecektir. Birkaç örnek vermek gerekirse 2002’de göreve yeni başlayan bir polis memuru 665 lira maaş alıyordu. Bugün 3 bin 557 lira. 2006’da tazminatlarda iyileştirme yaptık. Tazminatlardan dolayı da 230 lira katkı sağlanıyor. Dalgıç olanlara ayrıca ilave tazminat veriliyor, bin 500 ile 2 bin 500 lira arasında. 2012’de pilotlara, uçuş ekibine de ilave tazminatlar verilmeye başlandı. 2008’de bu tazminatlara bomba uzmanları da dahil edildi. Bin 248 lira ilave ödeme yapılıyor. Aynı yıl çarşı, mahalle bekçilerimizi emniyet hizmetleri sınıfına dahil ettik. Böylece onların da ek göstergeden yararlanmasının yolu açıldı. 2011’de özel harekat personeline ek tazminat geldi. Bugün 882 lira ile 351 lira arasında değişen bir ödeme yapılıyor. Yükseköğrenimli polis memurlarımızın maaş derecesinin bire düşürülmesini sağladık. Emeklilik için bu.”

“VATANDAŞI TEDİRGİN ETMEDEN”

Yıldırım, güvenliğini sağlayan ekibin işini oldukça titizlenerek yaptığına işaret ederek, “Biz gidiyoruz kampanya yapıyoruz, orada burada vatandaşla haşır neşir oluyoruz. Biz vatandaşın arasına daldığımız zaman bizim ekibin benzi beti… Yani böyle perişan oluyorlar. Ben onları fark ediyorum. Onlar bizim emniyetimiz, güvenliğimiz için çok titizleniyorlar.” diye konuştu.

Siyasetin işinin insanla olduğuna değinen Yıldırım, “İnsana mesafeli olma şansınız yok. İnsanla haşır neşir olacaksınız. İnsanlarımız, vatandaşlarımız arasına giren suç unsurları mutlaka olabilir, onlara karşı tabii tedbir almanın zorluğunu da biliyoruz. O bakımdan işinizi de zorlaştırdığımızın farkındayız. Ancak bizi bunu yapmaktan alıkoymak yerine, kısıtlamak yerine daha zekice tedbirleri geliştirmenizde fayda var. Bunu yaparken de vatandaşı tedirgin etmeden. Başbakan geliyor, herkes sağı solu iteliyor, oradan filan… Bu iş, iş değil. Biz vatandaşın içerisine olağanüstü bir görüntüyle değil doğal bir şekilde girebilmemiz lazım. Bunu arzu ediyoruz. Ülkemizin içinden geçtiği durumları da göz ardı etmiyoruz.” ifadelerini kullandı.

“3 TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELE EDEN BAŞKA ÜLKE YOK”

Yıldırım, Türkiye gibi aynı anda 3 terör örgütüyle mücadele eden başka bir ülke olmadığına işaret ederek, “O anlamda karşı karşıya kaldığımız tehditlerin boyutu başka ülkelerden çok fazla. Güney komşularımızda yaşanan savaşlar, oradaki otorite boşluğunun bize oluşturduğu tehditler, bunlar önemli şeyler. Bu yüzden de bir an bile rehavet içerisinde olmamız, büyük bir felaketi kaçınılmaz hale getirir, biliyorum. Bunları tabii kamuoyuyla da paylaşmamız mümkün değil, biliyorum o kadar çok olay önleniyor ki, yüzlerce olay önleniyor ama bir tanesi kaçıyor, onun verdiği acı hepimizi maalesef etkiliyor.” diye konuştu.

Teşkilatın 172. kuruluş yıl dönümünü kutlayan Yıldırım, ülkenin her köşesinde görev yapan polislerin alnından öptüğünü belirterek, onları tebrik etti. Yıldırım, bu uğurda canlarını seve seve veren şehitleri rahmetle andığını, gazilere sağlıklı uzun ömürler dilediğini söyledi.

SANDIK GÜVENLİĞİ

Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin bir referanduma gittiğini, milletin bir tercih yapacağını ifade ederek, “Bu pazar günü, ayın 16’sında millet sandık başına gidecek, tercihini yapacak. Milletin yaptığı tercih başımız gözümüz üstüne. Bizim milletin söyleyeceği lafın, sözün üzerine söyleyecek sözümüz olmaz. Biz ülkemizin aydınlık yarınları, geleceği için, bir daha kriz, kaos, darbe yaşanmaması için, ekonomimizin çok daha güçlenmesi için iyi bir iş yaptığımızı düşünüyoruz. Bu halisane duygularla hazırladığımız anayasa değişikliğini milletimizin huzuruna getirdik, onayına sunduk.” diye konuştu.

Halk oylaması günü polislerin daha sıkı görev yapacağını dile getiren Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yurdun her köşesinde sandık güvenliğinin sağlanması ve milletin oylarını özgür iradesiyle sandığa yansıtması için sizin yapacağınız çalışma çok önemli. Hatırlayın 7 Haziran’da yaşadıklarımızı. Bazı yerlerde sandık güvenliğini sağlayamadık. Terör örgütleri tehditle, şantajla, baskıyla milletin tercihini değiştirdi. O yüzden de ülkemiz kısa süreli de olsa siyasi istikrarsızlıkla karşı karşıya kaldı. Onun için bu pazar günü özellikle sandık güvenliğinin sağlanması, aynı zamanda sandığa gelecek vatandaşlara yönlendirme yapılmasının, herhangi bir şekilde baskı yapılmasının önlenmesi konusunda önemli görevleriniz var, bu konunda da başarılar diliyorum. Sizlere güveniyorum.”

Yıldırım, İzmir Emniyet Müdürlüğünün faaliyetlerine de değinerek, “Son günlerde yaptığı operasyonlarla göz dolduruyor. Uyuşturucuyla mücadele, terörle mücadele konunda güzel işler çıkardınız. Başka yerlerde yapılan mücadelelere sağladığınız istihbarat desteği oldukça kıymetli. Bu vesileyle İzmir Emniyet Müdürümüz Hüseyin Aşkın Bey başta olmak üzere tüm teşkilatı tebrik ediyorum. Başarılarınızın devamını diliyorum.” dedi.

Polis telsizinden tüm teşkilatın 172. kuruluş yıl dönümünü kutlayan Yıldırım’a, İzmir Emniyet Müdürü Aşkın Saat Kulesi figürlü plaket takdim etti.

Başbakan Yıldırım salonda bulunanlarla tek tek tokalaşarak çeşitli hediyeler verdi.

 

CEVAP VER