Amerikalı eski Playboy güzeli ve oyuncu Yvette Vickers, 2011 yılında Los Angeles’teki evinde ölü bulunmuştu. Üç evlilik yapmıştı ve çocuksuzdu. Komşusu onu evinin ikinci katındaki yatak odasında bulduğunda cesedi kaskatıydı. Çünkü kalp krizi geçirdiğinde çalışır durumdaki klimanın önüne düşmüştü.
Klimadan gelen soğuk ve kuru hava nedeniyle ceset adeta mumyalanmış gibiydi. Bu yüzden ölüm günü ve saati tespit edilemedi. Öldüğü için bakamadığı 16 bin Facebook iletisi vardı. Twitter hesabına ise 880 tweet atılmıştı.
Bir dönemin playboy kapak güzeli, üç Oscar ödüllü Sunset Bulvarı’nda oynayan sanatçı 82 yaşındaydı. Sosyal medyada aktifti ve öldüğünden kimsenin haberi olmadı. Kapı komşusu umursamaz biri olsaydı, güzel bir Nisan sabahında onu ziyarete gitmeseydi, kim bilir cesedi ne vakit bulunurdu.
Yirmi birinci yüzyıla yalnızlar damga vuracak. Yirmi birinci yüzyıl, yalnızların yüzyılı olacak. Yalnız yaşayanların sayısı dünyada giderek artıyor ve görünen o ki, kısa sürede çözümü de yok.
Yalnız hissedenler sadece yetişkinler de değil. Anaokuluna ve birinci sınıfa giden çocukların onda birinden fazlası okulda yalnızlık hissettiklerini söylüyormuş.
Yalnızlık, konuştuğunuz ya da tanıdığınız kişi sayısına bakarak ölçülen bir durum değil. İntihar ederek yaşamına son veren komedyen Robin Williams’ın ‘Dünyanın En İyi Babası’ filmindeki repliğini unutmak mümkün mü:
“Başa gelebilecek en kötü şeyin yalnız kalmak olduğunu düşünürdüm. Öyle değilmiş. Hayatta başa gelebilecek en kötü şey sana yalnız hissettiren insanlarla bir arada olmakmış.”
İngiltere 55 milyon nüfuslu bir ülke. 2023’te 3,3 trilyon dolar GSYİH’sı ile dünyanın 6. büyük ekonomisi. Yaklaşık 50 bin dolar kişi başına milli gelire sahip.
İngiliz Ulusal İstatistik Ofisi verileri, İngiltere’de yetmiş beş yaş üzeri iki milyon insanın yalnız yaşadığını, iki yüz bine yakın yaşlı insanın haftalarca bir kişiyle bile konuşmadığını, engelli gençlerin yüzde seksen beşinin yalnızlıktan şikayetçi olduğunu, genç yaşta anne olan ve ülkeye mülteci olarak gelenlerin ciddi yalnızlık bunalımı çektiğini tespit etmiş.
İngiltere’de 2018’de “Yalnızlık Bakanlığı” kurulmuş. Japonya’da ve ABD’de de yalnızlık en büyük sorun olarak görülüyormuş. Yalnızlık Bakanlığı kuran ülkelerden biri de Japonya.
Nobel ödüllü gerçekçi yazar John Steinbeck, sıkı bir dostluk öyküsünü anlattığı ve okuyana gözyaşı döktüren müthiş romanı ‘Fareler ve İnsanlar’da şu tespiti yapmış: “Sana bir şey diyeyim mi? İnsan çok uzun süre yalnız kaldı mı hastalanır, yalnızlıktan hastalanır.”
John Steinbeck’in bu sözü ABD’de yapılan bilimsel çalışmalarla doğrulanmış. Yalnızlık, maliyet artışı sebepleri arasında sayılır olmuş.
Türkiye bu tablonun neresinde derseniz, tam ortasında. Yani durum vahim. Türkiye’de 5 milyon 192 bin 825 kişi tek başına yaşıyormuş. TÜİK verilerine göre, Türkiye’de tek kişilik hane halkı sayısı son 10 yılda yüzde 77,2 artarak, 2023’te 5 milyonu aşmış.
Hane halkı sayısı, geçen yıl itibarıyla 26 milyon 309 bin 332 olarak belirlenmiş. Demek ki, her 5 haneden birinde bir ‘yalnız’ yaşıyor.
Yerel seçim öncesi belediye başkan adaylarının bu tabloyu dikkate almaları ve proje üretmeleri gerekmez mi? İnsanımızı yalnızlığın karanlığına mahkûm etmemek için çareler düşünmek öncelikle devletin görevi değil mi?
Entelektüel açıdan yüksek bir insana, yalnızlık ikili yarar sağlar: Birincisi, kendi kendisiyle olmak, ikincisi, başkalarıyla birlikte olmamak. (Arthur Schopenhauer / Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar)