Halkımız büyük başarıyla “VATAN SAVAŞI”nı sonuçlandırdı ve düşmana en ağır darbeyi indirmiştir. Bu amaçla 10 Aralık’ta Bakü’deki Azatlık (İstiklaliyet) Meydanında ZAFER Töreni gerçekleşti. Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Sayın İlham Aliyev ve Birinci Hanım, Mehriban Aliyeva, T. C. Cumhurbaşkanı, Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve muhterem Hanımı Emine Erdoğan Zafer töreninde iştirak ettiler. İki kardeş Devletin kahraman evlatları zaferi birlikte kutladılar. Elbette ki her iki lider Zaferin gerçek kahramanları sayılıyorlar. Sayın Erdoğan, TRT ekranlarında defalarca vurguladı: “Biz Minsk Grubunun çalışmalarından memnun değiliz. 30 yıldır ileriye bir adım bile atılmamıştır. Ben, Moskova’da resmikabulde dostum Putin’e dedim ki gelin birlikte kardeş Azerbaycan’ın topraklarını düşman esaretinden kurtaralım. O da razılaştı ve kardeşim İlham Aliyev’e de olanları anlattım. Tam o sırada Ermenistan, kardeş Azerbaycan topraklarına yeniden sokulmaya kalktı. Ve Türkiye devleti olarak bütün imkânlarımızı Azerbaycan kardeşlerimizin emrine vermiş oldum. Dronlar dâhil her türlü manevi desteğimizi de kardeşlerimizin emrine verdik. Zaten Azerbaycan Ordusu bu zaman zarfında çok gelişmiş çağdaş silahlarla donatılmış ve üst düzeyde bir Ordusuna maliktir. Böylece düşmanın dersini verme zamanı geldi. 44 günlük savaşta Azerbaycan Ordusu büyük zafere imza atmıştır. Bu tarihi bir zaferdir ve tüm dünya Azerbaycan’ın haklı savaşını ve zaferini takdir etmiş oldu…”
HALKIMIZ “TARİHİ ZAFER’İN SEVİNCİNİ YAŞAMIŞ OLDU
O gün tüm dünya devletlerinin dikkati Bakü’deki İstiklaliyet Meydanına dikiliydi. Resmi törende 3000 kişiden oluşan asker, zabit ve resmi heyet, 150-den fazla harbi donanım; ayrıca yeni kabul edilmiş muasır harbi füze, artileriya kurguları, hava hücumundan müdafaa sistemleri; harbi gemiler ilk defa halka gösterilmiş oldu. Geçişte dikkati çeken bir unsur vardı: Vatan Savaşında Şerefli Ordumuzun darmadağın ettiği düşman tarafından ele geçirilen tanklar ve başka harbi silahlar, avadanlıklar gösterildi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Vatan Savaşı’nın misilsiz kahramanı, Silahlı Kuvvetlerin yenilmez Baş Komutanı, Sayın, İlham Aliyev bir konuşma yaptı:-Türkiye Cumhuriyetinin kıymetli Cumhurbaşkanı, aziz kardeşim, Recep Tayyip Erdoğan! Aziz harpçiler, aziz vatandaşlarım. Kıymetli misafirler. Hanımlar ve Cenaplar! İlk önce, Vatan Savaşında kahramanca helak olan şehitlerimizin aziz hatırası bir dakikalık sükûtla yâd edilmesini rica ediyorum…(Kalabalık Meydan bir anlığına sustu… Sayın, Aliyev, konuşmasına devam etti): – Allah bütün şehitlerimizi rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar! Bu gün hepimiz tarihi bir günü yaşıyoruz. Bu anlamlı İstiklaliyet meydanında Zafer töreni geçiriyoruz. Ben çok mutluyum ki, bu önemli törende benim özel davetimi kabul ederek, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, aziz kardeşim, Recep Tayyip Erdoğan da iştirak ediyor. Ayrıca, Türkiye’den gelmiş kalabalık Heyet, Türk asker ve zabitleri de iştirak ediyorlar. Bu, bir daha bizim birliğimizin, daha da pekişen dostluğumuzun ve kardeşliğimizin göstergesidir. Vatan Savaşının ilk günlerinden, daha dakik demiş olsam, ilk saatlerinden biz kardeş Türkiye’nin desteğini his ediyorduk.
TÜRKİYE-AZERBAYCAN, İKİ KARDEŞ DEVLETTİR, NOKTA!
Türkiye Cumhurbaşkanı, aziz kardeşim, Recep Tayyip Erdoğan, ilk saatlerden Azerbaycan’ın hak işine kendi desteğini vermiştir. Onun açık, bir manalı ve zaman-zaman sert açıklamaları cephede azimle ilerleyen askerlerimizi ve Azerbaycan halkını çok sevindirmiş oldu. Aziz kardeşim demiştir ki, bu savaşta Azerbaycan haklıdır; ilave etmiştir ki, Azerbaycan tek değil ve Türkiye, her zaman kardeş Azerbaycan’ın yanındadır. Bu, birliğimizin, kardeşliğimizin parlak tezahürüdür. Türkiye’nin Azerbaycan’a vermiş olduğu siyasi ve manevi destek, her bir Azerbaycan vatandaşını sevindiriyor, gururlandırıyor. Bu gün biz birlikte Zafer töreninde iştirak ederken bir daha bizim birliğimizi hem halklarımıza, ayriyeten bütün dünyaya gösteriyoruz. Azerbaycan, 44 gün zaman zarfında Zafer kazanarak Ermenistan’ı mağlup etti, diz çöktürdü ve işgale son koymuştur. Bu 44 günün her günü bizim şanlı tarihimizdir. Çünkü her gün Azerbaycan Ordusu ileri cumuyor, her gün yeni-yeni kentler, şehirler, kasabalar, yükseklikler azat ediliyordu. Azerbaycan’ın cesur askerleri, Azerbaycan zabitleri tek bir amalle vuruşuyorlardı: bu işgale son verilmeli, bu haksızlığa son verilmeli, adalet zafer çalsın: tarihi adalet son bulsun, zafer çalınsın, düşman topraklarımızdan yok edilsin! Biz buna nail olduk! Azerbaycan arazileri 30 yıla aşkın işgal edilmiştir ve topraklarımız istismar ediliyordu.1990. yılların başlarında Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı işgalşçılık siyaseti sonucunda topraklarımızın işgal altına düşmesine sebep olmuştur. Aslinde, Ermenistan’ın tecavüzkâr siyaseti hala 1980. Yılların sonlarından başlamıştır. O zaman şimdiki Ermenistan (İrevan-E.N.) Cumhuriyetinde, dede-baba topraklarında yaşayan 100 binlerce Azerbaycan Türkleri, ezeli, kadim topraklarından kovuldular, vahşice öldürülerek çıkarıldılar: Zengezur, Göyçe, İrevan ve çevredeki köy ve kasabalar bizim tarihi topraklarımızdır. Halkımız bu topraklarda asırlar boyu, çok-çok öteden yaşamışlar. Fakat, Ermenistan’ın devlet Başçıları bu topraklarda bin yıllarca yaşayan Azerbaycan Türklerini ezeli topraklarından topyekun çıkardılar, öldürdüler (1980-1993)… Daha sonra Ermenistan tarafı zor kullanarak Azerbaycan’ın dinç ahalisine karşı harbi ameliyatlar yaptılar; Hocalı soykırımını gerçekleştirdiler. Sonra 1992 yılının May ayında Şuşa kentinin ve Laçın şehrinin işgali sonucunda Ermenistan’la Dağlık Karabağ arasında coğrafi bağlantıyı yaratmış oldular.
ASİ DÜŞMAN, TOPRAKLARIMIZI ACIMASIZCA TALAN ETMİŞTİR
1993 yılı Nisan ayında Kelbecer reyonunun işgal olunması durumumuzu daha da ağırlaştırmış oldu. Çünkü topraklarımızın kalan kısmının da işgal etmelerini kolaylaştırmış oldu. Biz uzun yıllar bütün Uluslararası mekânlarda bu olay ile ilgili gerçekleri dünyaya yaymış olduk. Büyük ve semereli çalışmalarımız iyi sonuca doğru bizleri hareketlendirmiş oldu. Sonuçta biz toprak bütünlüğümüzü savaş meydanında kazanmış olduk. Ama gururla demeliyim ki, özellikle son yıllarda yürüttüğümüz gergin siyasi ve diplomatik çalışmalarımız-iyi sonuçla neticelenmiştir. Dünyadaki bütün uluslararası teşkilatlar Azerbaycan’ın arazi bütünlüğünü tanımış oldu ve bizleri desteklediler. BMT Şurasının almış olduğu dört kararı; BMT Baş Asambleyasının almış olduğu kararlar; İslam Emektaşlık Teşkilatı, Koşulmama Harekâtı, Avrupa Parlamentosu ve daha nice kurumlar Azerbaycan’ın hak işini desteklemiştir. Böylece meselenin halli için hukuki zemin yaratılmıştır. Aynı zamanda bizim ciddi çalışmalarımız sonucunda münakaşa ile ilgili, Karabağ’ın tarihi hakkında dünya istimaiyyetine doğru-düzgün bilgileri götürmüş olduk. Böylece Ermenistan’ın yalancı, sahte tebligatına son verdik ve bütün dünya anladı ki, Karabağ bizim ezeli, tarihi topraklarımızdır. Azerbaycan Türkleri acırlar boyunca bu topraklarda yaşamışlar; kuruculuk işleri yapmışlar; aynı zamanda bütün dünya gördü ki, Uluslararası Hukuk acıtan Dağlık Karabağ, Azerbaycan’ın ayrılmaz parçasıdır. Bütün bu yıllar zarfında biz güçleniyorduk, hem siyasi müstevide (ortamda), Uluslararası Teşkilatlar çerçevesinde, ayrıca ülke dâhilinde ekonomimizi daha da güçlendiriyorduk; özellikle ordumuzu dünya devletleri üzerine çıkarmaya gayret ediyorduk. İşte bunun sonucunda Azerbaycan, özellikle son yıllarda her alanda muazzam uğurlu yükseliş yıllarını yaşamıştır. Yıldan yıla biz yükseliyorduk ve üstünlüğümüz her yıl güç topluyordu ve bizler bunu gururla izliyorduk. Ermenistan bizimle rekabet edemezdi. Ben son 17 yıl zaman diliminde defalarca söylemişimdir: eğer Ermenistan tarafı kendi işgalci ordusunu bizim topraklarımızdan geri çekmiş olmasa, biz bu meseleyi Harbi yolla sonuçlandıracağız. Hatta 2003 yılında Cumhurbaşkanı seçilirken, Anayasamıza ve mukaddes Kuranı-Kerime el basarak yemin etmiştim ki, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü mutlaka koruyacağım. Ve bu gün büyük gurur ve kıvanç hislerimle diye bilirim ki, doğma halkıma vermiş olduğum sözü tutmuş oldum. Azerbaycan – tarihi adaleti ve Uluslararası hukuku berpa etmiştir.
250 YIL SONRA AZERBAYCAN İLK DEFA DOĞMA TOPRAKLARINI GERİ ALMIŞTIR.
Bu son 250 yıllık Türk tarihinde bir ilktir (Özellikle son 300 yıl tarihi boyunca Türk devletleri ve özellikle Azerbaycan toprakları düşmanlarımız tarafından parsel-parsel alınmıştır; en son 1828 yılında Türkmençay Anlaşması gereği, Sefevi Devleti parçalandı; Kuzey lokması Rusya’ya, Güney parçası ise Perslere hibe edilmiştir. Yani, kocaman Sefevi Devleti (1501-1828) hırslı, hain ve katı Türk düşmanları – İngiliz-Fransız-Almanya tarafından paramparça edilmiştir. Şimdi Sayın, İlham Aliyev’in başarılı Kumandanlığı ve Uluslararası alandaki üstün gayretleri, diplomatik atakları, olağanüstü gayretleri sayesinde Vatan toprakları, düşmanın Vandal, terörist ve dağıtıcı esaretinden kurtarıldı. Fakat nasıl kurtarıldı? Tüm evler patlatılmış, dağıtılmış, viran edilmiştir; tek sağlam bina, oda, hatta ocak bile bırakılmamıştır… Ah, bu Ermeniler ne kadar gaddar, Vandal, zalim ve acımasızlar, Tanrım!-E. N.).-Biz, dünyada giden süreçleri takip ediyorduk, -Sayın, İlham Aliyev’in konuşmasına devam ediyorum: – İzliyorduk ve şunu görüyorduk; dünyada Uluslararası hukuk ve prensipler nasıl da kobutcasına bozuluyordur. Bazı ülkeler aşırı güç kullanıyor ve kendi isteklerini gerçekleştiriyorlar; Uluslararası hukuk kâğıt üzerinde kalıyor; BMT Tehlikesizlik Şurasının almış olduğu kararlar bile kâğıt üzerinde kalmaktadır, ne yazık ki! Böyle ortamda münakaşaların Harbi yolla halli kaçınılmaz oluyor.“
DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR”–TAYYİP ERDOĞAN, T.C. CUMHURBAŞKANI.
Dahası da vardır: son yıllarda, özellikle son iki yıl diliminde Ermenistan’ın tahribatçı yaklaşımı, beyanatları, hareketleri savaşı bilhassa kaçınılmaz etmiştir. Ermenistan iktidarı çok zararlı ve tehlikeli beyanatlar vermekle karşılıklı diyaloga son vermiş bulunuyor. Örneğin, “Karabağ Ermenistan’dır”(küstahça yaklaşıma bir bak-E. N.)-Bizim ezeli, tarihi topraklarımıza dış ülkelerden getirilmiş Ermenileri meskûnlaştırmak-harbi cinayettir, Uluslararası anlaşmalara ve hukuka zıttır! Bu karşılıklı diyaloglara, konuşmaları anlamsız kılıyordu ve biz bunları görüyorduk, his ediyorduk ve kendi haklarımızı Uluslararası kürsülerden dünya istimaiyyetine iletiyorduk. Bu yılın (2020) Eylül ayında, savaşa 3 gün kala, ben BMT Baş Assableyasının kürsüsünden söyledim ki, Ermenistan yeni bir savaşa hazırlaşıyor ve Ermenistan durdurulmalıdır. Söylediğim gibi de oldu. Temmuz ayında Ermenistan-Azerbaycan devlet sınırları bölgesinde harbi tahribat baş verdi ve Ermenistan bizim topraklarımızı işgal etmeye kalktı. Ama biz layıklı cevabını verdik düşmana, onları yerinde püskürttük. Ağustos ayında Azerbaycan’a dağıtıcı Grubu göndermiş oldular. O iğtişaşcı Grubunu da zararlaştırmış olduk. Sonunda olan oldu: Eylül’ün 27’de bizim köy ve kasabalarımız, harbi mekânlarımız ağır artileriya ateşine maruz kalmıştır; sivil insanlar ve askerlerimiz öldürüldü. O zaman ben ciddi karar aldım; yeter artık, bu işgale son verilecektir, olaylara nokta koymalıyız, dedim. Ali Baş Kumandan olarak emir verdim ki, Azerbaycan askeri ileri, topraklarımızı azat etmeliyiz, işgale son koymalıyız, işkâlcıyı mutlaka cezalandırmalıyız ve bunu da yaptık! Devamı vardır…