Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu TBMM Genel Kurulunda Irak’ın kuzeyindeki Gara bölgesinde icra edilen Pençe Kartal-2 Harekatı hakkında bilgi verdi.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, PKK’nın 13 vatandaşı şehit ettiği mağara girişine, geometrik yapısı itibarıyla hava kuvvetlerinin bombasının ulaşmasının mümkün olmadığını söyledi.

Bakan Akar, TBMM Genel Kurulunda Irak’ın kuzeyindeki Gara bölgesinde icra edilen Pençe Kartal-2 Harekatı hakkında bilgi verdi.

Akar, Milli Savunma Bakanlığının, tüm birlik ve unsurlarıyla başta FETÖ, PKK/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleri olmak üzere, her türlü tehdit ve tehlikeye karşı, asil milletin sevgisi, güveni ve duasından aldığı ilhamla “ölürsem şehit, kalırsam gazi” anlayışı içerisinde azim ve kararlılıkla mücadeleyi sürdürdüğünü belirtti.

Irak’ın kuzeyinde, varlığını sürdürmeye çalışan PKK’ya karşı mücadelenin, operasyonların artan bir şiddet ve tempoda aralıksız devam ettiğini ve edeceğini vurgulayan Akar, “Şunu özellikle belirtmek isterim ki Irak’ın toprak bütünlüğüne saygılıyız. Irak’ın, siyasi birlik içinde istikrar ve refaha kavuşması da en samimi arzumuzdur. Bu çerçevede; yıllardır ülkemizin enerjisini tüketen terörü bitirmekte, 83 milyon vatandaşımızı, asil milletimizi terör belasından kurtarmakta kararlıyız.” diye konuştu.

Irak kuzeyinde; terör örgütünün, sınır ötesindeki tahkimli mevzilerini ve barınma alanlarını imha etmek, hudut emniyetini ileriden sağlamak ve azami teröristi etkisiz hale getirmek maksadıyla operasyonlar yapıldığını dile getiren Akar, Mayıs 2019’da Irak’ın kuzeyinde başlatılan Pençe-Kaplan serisi operasyonlar ile harekatların planlandığı şekilde sürdüğünü söyledi.

Akar, “Bu operasyonlar sonucunda belirli bölgeler, istikametler ve yerler teröristlerden büyük ölçüde temizlendi, temizlenmekte ve böylece teröristlerin hareket kabiliyetleri kısıtlanmış bulunmaktadır. Böylece hareket serbestisi kısıtlanan örgütün, Gara’da toplanmaya başladığı istihbar edilmiştir.” bilgisini verdi.

Hududa mücavir olan Sinat-Haftanin, Metina, Zap, Avaşin-Basyan ve Hakurk’taki teröristlerle mücadelenin uzun zamandır yoğun şekilde devam ettiğini ve buradaki teröristlerin büyük ölçüde etkisiz hale getirildiğini belirten Hulusi Akar, “Ancak bulunduğu konum ve arazi itibarıyla, sıradağlardan dolayı, buraya kadar ulaşmanın zorluğundan dolayı çeşitli şekillerde Gara’da harekat, operasyon bugüne kadar icra edilmemiştir. Bu nedenle bu bölgede bulunan teröristlerin büyük bölümünün bir şekilde sözde PKK’nın sözde güvenli bölge olarak Gara’yı seçtiği ve oraya odaklandığı, sözde okul, eğitim merkezi ve toplantı alanı olarak bu bölgeyi kullanmaya başladığı da yine bize gelen bilgiler arasında bulunmaktadır.” dedi.

Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugüne kadar girilmeyen bu bölgede teröristler, ‘her an gelebilirler’ diye korksalar da kendilerini nispeten rahat ve emniyette hissetmekteydiler. Bu bölgeyi zaten takip ediyorduk. Son beş ayda özellikle bu bölgeye yoğunlaştık. Bu operasyon kara desteği olmadan 35 kilometre derinlikte icra edilmiştir ve harekatın kritik ve önemli olması bundan kaynaklanmaktadır. Herhangi bir şekilde karadan irtibat ve destek olmadan yapılan harekat olması sebebiyle, nicelikten çok nitelik olarak diğer operasyonlardan son derece farklıdır.

Operasyon için gerekli gizlilik önlemleri içinde geniş bir hazırlık süreci yaşanmış, bu çerçevede; operasyon yapılacak arazi ile ilgili ayrıntılı harita çalışması yapılmıştır. Kuvvet ihtiyaçları belirlenmiş, hedeflere yönelik ayrıntılı çalışmalar icra edilmiştir. Dost ve müttefiklerimizle koordine edilerek yapılan harekat öncesinde; hedefler özenle seçilmiş, harekatın planlanması ve icrasında sivil halkın can ve mal güvenliği ile çevrenin korunmasına azami dikkat ve hassasiyet gösterilmiştir. ”

Akar, harekat öncesi kara ve hava kuvvetleri, kara havacılık unsurları ile özel kuvvetler arasında ayrıntılı planlamaların yapıldığını ve koordinasyonların gerçekleştirildiğini belirtti.

Bu çalışmalar sonucu, 10 Şubat saat 02.55’te uluslararası hukuktan doğan meşru müdafaa hakları doğrultusunda; hava kuvvetlerine ait uçaklar ile İHA/SİHA’ların desteğinde bölgeye harekatın başladığını anımsatan Akar, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Harekat alanımızın çapı 75 kilometreye 25 kilometre olacak bir dikdörtgen şeklinde söylenebilir. Planlanan 50’den fazla hedeften 48’i vurulmuştur. Diğer hedefler güvenlik nedeniyle, hem kendi unsurlarımız hem çevre nedeniyle iptal edilmiştir. Hedeflerin vurulmasını müteakip 05.45’te hava hücum harekatıyla; helikopterler ile özel kuvvet unsurları hedef bölgelerine indirilmeye başlanmış ve böylece bölgeye giriş ve çıkışı önlemek, uygun arazi kesimlerini kontrol altına almak için gerekli uygulama gerçekleştirilmiştir. İlk temasta 2 şehit ve bir yaralımız oldu. Daha sonra yaralanan bu kahraman yüzbaşımız şehit oldu. Harekatın tamamında 3 şehit ve 3 yaralımız mevcut olup; yaralılarımız hastanede tedavi altındadır ve hayati tehlikeleri bulunmamaktadır. Yaralılarımızdan biri de taburcu olmuştur.”

Akar, birçok mağaranın bulunduğu bölgede ateş gelen mağaraya yoğunlaşıldığını ve mağara girişlerinin demir kapılarla tahkim edildiğinin görüldüğünü aktardı.

Mağara girişinin fotoğrafını gösteren Akar, “Arazinin niteliğini görmek bakımından bu fotoğraf önemli. (Mağara girişi) Buraya herhangi bir şekilde hava unsurlarıyla ne uçaklarla ne SİHA’larla etki etmek mümkün değil. Buraya mutlaka kara operasyonu yapmak mecburiyetimiz var. Diğer bir deyişle, bazı tezviratlara cevap vermek bakımından, buraya herhangi bir şekilde hava kuvvetlerimizin bombasının ulaşması mümkün değil, geometrik yapısı itibarıyla.” dedi

Gerekli keşif ve araştırmayı müteakip mağaranın diğer iki kapısının da bulunduğunu anlatan Akar, şunları kaydetti:

“Güvenlik tedbirleri alınarak kapılar tahrip edilmeye çalışıldı. Bu esnada içeriden ateş ediliyor; el bombası atılıyordu, bunlara özel kuvvetler unsurlarımız gerekli karşılığı veriyorlardı. Ayrıca bölgede el bombası ve hafif silahlara karşı mağara girişinde sadece ve sadece göz yaşartıcı gazlar kullanılmıştır. Bunun dışında herhangi bir silah mühimmat kullanılması asla söz konusu değildir.

Bu uygulamalar sırasında; teröristlere teslim olmaları yönünde sürekli çağrıda bulunuldu. Yaptıkları şeyin yanlış olduğu, herhangi bir şekilde kurtulma imkanlarının olmadığı, dolayısıyla teslim olmaları gerektiği hususu tekrar tekrar hatırlatıldı. Daha sonra mağara içerisinde ilerleme sırasında çok dar geçitlerin ve ilave demir parmaklıkların olduğu görüldü. Bunlar başlangıçta bilinmediği için bunlarla karşılaşıldı. Dolayısıyla ilerleme çok zor oldu. Uzun süren bu çalışmalar sonunda akşam saatlerine doğru, birinci terörist Şervan Korkmaz kod adlı Osman Acer ‘ateş etmeyin, teslim olmak istiyorum’ diye dışarı çıktı ve teslim alındı.

Teslim alınan birinci terörist tarafından, içeride 7 terörist ve alıkonulan 12’si Türk vatandaşı, 1’i yabancı 13 kişinin olduğu; alıkonulan 13 kişinin sözde mağara sorumlusu kod adı Sorej olan terörist tarafından hava hücum harekatının başlangıcında; başlarına birer kurşun sıkılarak şehit edildiği ifade edildi.”

Mağaraya operasyon düzenleyen özel kuvvet personelinin anonslarına ilaveten, teslim olan birinci teröristin, “Bana iyi davranıyorlar, korkmayın, gelin teslim olun” çağrılarına rağmen diğer teröristlerden teslim olanın bulunmadığını dile getiren Akar, ertesi gün sabah saatlerinde de ikinci bir teröristin, mağaradan çıkıp kaçmaya çalışırken askerler tarafından yakalandığını ifade etti.

Akar, Merkaz kod adlı ikinci terörist Doğan Geçgel’in ifadesinde, alıkonulan 13 kişinin Sorej kod adlı terörist tarafından başlarından vurularak şehit edildiğini tekraren ve teyiden söylediğinin bilgisini paylaştı.

Milli Savunma Bakanı Akar, operasyon sırasında yakalanan teröristlerin ifadesinde, sözde Gara sorumlusu Cuma Biliki’nin yaptığı bir toplantıda, Erbil ziyaretleri sonrasında Derik, Sincar veya Gara’da bir operasyon yapılacağını beklediklerini söylediğinin ifade edildiğini aktardı.

YPG/PKK arasında bir farkın olmadığını gösteren bir örneğe daha yer veren Akar, şunları kaydetti:

“Sözde mağara sorumlusu Sorej kod adlı terörist, YPG/PKK ilişkisini göstermek bakımından çok hayati öneme haiz olduğunu değerlendiriyoruz. En somut ispatıdır. Anılan terörist, turuncu listedeki 1986’lı, Şırnak Beytüşşebap doğumlu Kamuran Ataman’dır. Bu kişi 2017’den önce Beytüşşebap bölgesinde birçok katliama katıldı ve buradan bir şekilde kaçtı, Kamışlı, Derik bölgesinde 2017-2018 yıllarında sözde cephe sorumlusu olarak görev yaptı. Daha sonra bir şekilde yaralanma ya da hastalanma sonucunda Derik’teki hastanede tedavi gördü, bu tedaviyi müteakip de Gara bölgesine gönderildi ve 2019 yılı sonbaharında sözde cezaevi sorumlusu olarak görevlendirildi. Dolayısıyla YPG ve PKK arasında ilişki olmadığını söyleyen, içeride ve dışarıda bazı kişiler var. Bu ve buna benzer örnekler var, bu en son örnek. Bunun mutlaka görülmesi lazım. Dolayısıyla her yerde söylediğimiz gibi YPG’nin PKK’dan farkı yok. YPG, PKK’nın Suriye kolu diyebiliriz.”

Özel kuvvet personeli tarafından iki teröriste mağaraya yönelik olarak “teslim olun” çağrıları yaptırıldığını ancak çıkan kimsenin olmadığını, içeriden ateşle cevap verildiğini belirten Akar, “Bunun üzerine içeri girmeye karar verildi. Operasyon başlatıldı. İçerisi tamamen karanlıktı. Fenerle de kısmi bir aydınlatma yapmak mümkündü, güvenlik sebebiyle operasyon dikkatli ve yavaş sürdürüldü. Mağara içerisindeki teröristler tarafından yapılan ateşe karşılık verilerek ilerlendi. Bir müddet sonra karşıdan gelen ateşler kesildi.” dedi.

Akar, operasyon bölgesinin görsellerini de milletvekilleri ve kamuoyuyla paylaşarak, operasyon yapılan mağaranın detaylarını anlattı.

Mağara operasyonlarının zorluğuna dikkati çeken Akar, bu zor şartlarda Mehmetçiğin kendisine verilen görevi başardığını belirtti.

Akar, dikkatli bir şekilde, olabildiğince güvenli bir şekilde, teslim almak esasına dayalı bir şekilde operasyonda ilerlemenin gerçekleştirildiğini, nihayetinde de 13 vatandaşın şehit edildiği bölüme girildiğini, daha sonra vatandaşların naaşlarının yerde görüldüğünü, gerekli güvenlik tedbirleri alınarak şehitlerin naaşlarının mağaradan dışarı tahliye edildiğini söyledi.

Akar, “Operasyon, kahraman personelimiz tarafından, güvenlik kuvvetlerimiz tarafından oldukça zor şartlarda ve her ülkenin yapamayacağı bir şekilde gerçekleştirilmiş oldu.” diye konuştu.

Adli tıp işlemleri için Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile görüşerek nasıl bir hareket tarzı uygulanacağının da koordine edildiğin dile getiren Akar, bunun sonucunda en yakın yer olarak Şırnak’ın belirlendiğini söyledi. Şırnak’taki adli tıp imkan ve kabiliyetinin sınırlı olması nedeniyle bilahare Bakanlar Soylu ve Gül ile görüşerek 13 şehidin Malatya Adli Tıp’a teslim edildiğini kaydetti.

Şehitlerin naaşları emniyetli bir şekilde yurtiçine nakledildikten sonra, güvenlik güçlerince karadan ve havadan gerekli emniyet tedbirlerini alarak operasyona iştirak eden unsurların kademeli ve emniyetli bir şekilde yurt içine dönmeye başladıklarını ifade eden Akar, “Ancak şu anda dahi, döndükten sonra dahi oradaki operasyonlarımız devam etti. 14 Şubat günü bölgedeki unsurlarımız tarafından, paramotor ile kaçmaya çalışan 3 terörist tespit edildi ve etkisiz hale getirildi. Daha sonra bölgenin keşfi, incelemesinin devam ettiği cihetiyle tespit edilen üç hedef de yine hava kuvvetlerimiz tarafından vuruldu. Bu manada bizim oradaki gözetleme, istihbarat faaliyetlerimiz devam ediyor. Orada herhangi bir şekilde ortaya çıkan bir durum olursa onlara karşı da gerekli faaliyetleri yapmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum.” şeklinde konuştu.

Operasyon sonucunda elde edilen bir istihbarat notunu da paylaşan Akar, “Operasyon sonucunda teröristlerin hem psikolojik hem maddi bakımdan çok ciddi zayiata uğradıkları kesin. Bunun sonunda, sözde karargahları tarafından teröristlere yönelik yayınlanan talimatlarda özellikle önümüzdeki 15 gün süreyle hiçbir teröristin 3-4 kişiden aşağı olmayacağı, çünkü firarlar başladı, bu firarları önlemek için 3-4 kişiden aşağı olmayacağı, bir diğer tedbirin de telefon, internet, tablet gibi aygıtların kullanılmayacağı, televizyon, haber seyredilmeyeceği de orada teröristlere tebliğ etmiş bulunuyorlar.” ifadesine yer verdi.

Harekat boyunca 4’ü sözde üst düzey yönetici olmak üzere 51 teröristin ölü, 2 teröristin ise sağ olarak ele geçirildiğini bildiren Akar, istihbarat kaynakları tarafından, etkisiz hale getirilen terörist sayısının çok daha fazla olduğu yönünde değerlendirmeler yapıldığını, bu hususun önümüzdeki günlerde açıklığa kavuşmasının beklendiğini kaydetti.

Akar, harekata ilişkin şunları kaydetti:

“Bu harekatla, bölgeye yerleşen, yeniden yapılanmaya çalışan ve bir şekilde hudutlarımıza, güvenlik güçlerimize ve halkımıza saldırı hazırlığında bulunan tüm unsurlar da büyük ölçüde temizlenmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri, terör örgütü PKK’nın kendisini çok emniyette hissettiği Gara’da, 75 kilometreye 25 kilometrelik bir alanda, PKK’ya ağır zayiat verdirmiştir. Terör örgütü dün olduğu kadar bundan sonra da kendini artık burada rahat hissedemeyecektir. Asil milletimizin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin ve milletimizin güvenliği için terörle mücadeleye, en son terörist etkisiz de hale getirilinceye kadar azim ve kararlılıkla devam edecektir. Hiçbir şehidimizin bugüne kadar kanı yerde bırakılmadı, bundan sonra da bırakılmayacaktır. Harekat sırasında hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır, yaralı personelimiz için de acil şifalar diliyorum.

Sonuç olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri, asil milletimizin sevgisi, güveni ve desteği ile Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Suriye’de, Irak’ın kuzeyinde, Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Karabağ’da ve daha birçok coğrafyada bölgesel ve küresel barış ve istikrara katkı sağlamak, dost ve kardeşlerimizin de hakkını, hukukunu korumak için büyük bir fedakarlık ve kahramanlıkla mücadelesini sürdürmektedir.”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Gara’da PKK tarafından şehit edilen Türk vatandaşlarının aileleriyle yaptıkları görüşmelere ilişkin “Biz, bu ailelere sadece bir vatandaş muamelesi yapmadık, Allah şahittir, evlat olduk. Her üç ayda bir görüştük ama kimlerin nasıl görüştüğünü, bu ailelerimizi nasıl istismar etmeye çalıştıklarını, nasıl PKK’ya yönelik yeni bir alan açmak için çaba sarf ettiklerini söyleyeceğim.” dedi.

Soylu, TBMM Genel Kurulunda, Irak’ın Kuzeyi Gara bölgesinde icra edilen Pençe Kartal-2 Harekatı hakkında bilgi verdi.

Bugünün hüzünlü bir gün, yas günü olduğunu dile getiren Soylu, milletin, ülkenin ve şehit ailelerinin acısını paylaşmanın, bulundukları görevden daha ziyade bir evlat, bir insanlık ve aile vazifesi olduğunu ifade etti.

Gara’da şehit olanların aileleriyle kaçırıldıkları günden itibaren 5-6 yıldır tek bir aile olduklarını, dertleriyle dertlendiklerini belirten Soylu, şehitlere Allah’tan rahmet diledi, bu operasyonda şehit olan kahramanların yakınlarına başsağlığı, yaralananlara ise geçmiş olsun dileklerini iletti.

Soylu, dün bir şehit cenazesine katıldığını belirterek, “Ünzile teyzeyi dün tanımadım. İçişleri Bakanlığımın ilk gününden itibaren evladı nasılsa biz öyleyiz. Dün, Balıkesir’de evladını toprağa veren Sülbiye anneyi dün tanımadım. Eskişehir’deki Ayşe Güler ablamızı dün tanımadım. Gardırop siyasetçisi değiliz biz, gönlümüzle üzerimize düşen meselenin nasıl yapılabileceğini bilerek, bu meseleleri milletimize layık bir şekilde gerçekleştirebilmek için, bize verilen sorumluluğu bu dünyada da öte dünyada da yerine getirebilmek için çaba sarf eden arkadaşlarınızız.” diye konuştu.

Ünzile teyzenin, kendisine bir cümle söylediğini aktaran Soylu, “İlkin anlamadım, bir daha eğildim, evladıyla ilgili, acısıyla yüreğiyle ilgili bir şey söylemedi. Üç defa ‘Dik durun, dik durun, dik durun.’ dedi.” ifadelerini kullandı.

Soylu, dün gece 12 aileyi aradıklarını belirterek, şehitlerden Müslüm Altıntaş’ın babası Şevket Altıntaş’ın cümlesine işaret ederek, “Söylediği cümle, belki de hayatım boyunca benim peşimden gelecek cümledir, ‘Başımız sağ olsun.’ demeye gerek kalmadan, ‘Gam yok, keder yok Bakan Bey.’ dedi. Sözümün tamamını kesti. Birçok şehit cenazesine katılıyorum ama bu kadar uzun ve yorucu bir süreçten sonra ailelerin bu metaneti ve ortaya koydukları bu sabır, bu milletin ruhunun kendilerinin tamamen vücudunda bezenmiş hali, bize dün akşam bir ders daha verdi.” değerlendirmelerinde bulundu.

Bakan Soylu, şehit edilen Türk vatandaşlarına ilişkin, “Bu çocuklarımızın hiçbirisi pikniğe giderken, terörle mücadele içerisindeyken bir operasyondayken de kaçırılmadı. Açık bir şekilde söylemek istiyorum, bu olayın duyulduğu ilk andan itibaren, Avrupa ve Amerika, FETÖ’nün PKK inşasıyla gerçekleşen sosyal medya, diğer birtakım cereyanlar içerisinden söylenenler, elbette ki bir amaca matuf bir şekilde söylenmektedirler. Hem acımız var hem bıçağı içimize sokup biraz daha kanırtmak için söylemektedirler. Bu çocuklar, ailesinin, eşinin yanından, çocuğunun yanından kaçırıldılar.” diye konuştu.

Soylu, Malatya’ya annesi ve babasına, kendisine hazırlanan baklavayı yemek için giderken, kimisinin ise ana babasına bayram ziyaretinden dönerken, 2016 yılında en son kaçırılanların ise Açıköğretim sınavına giderken yoldan PKK terör örgütü tarafından kaçırıldığını anlattı.

Bu olaya ilişkin süreci, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere 4,5-5 yıldır yaşadıklarını dile getiren Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz, bu ailelere sadece bir vatandaş muamelesi yapmadık, Allah şahittir, evlat olduk. Her üç ayda bir görüştük ama kimlerin nasıl görüştüğünü, bu ailelerimizi nasıl istismar etmeye çalıştıklarını, nasıl PKK’ya yönelik yeni bir alan açmak için çaba sarf ettiklerini söyleyeceğim. Hepimizin derdi, sadece benim derdim değil. Bu Meclis’teki herkesin, milletimizin derdi. Derdimiz ne bizim Gara’da? Niçin Avaşin-Basyan, niçin Hakurk, niçin Sinat-Haftanin? Niçin buralara giriyoruz? 2019 yılında terör örgütünün yaptığı tacizlerin yüzde 70’i o bölgelerden bize geldi. Allah razı olsun Türk Silahlı Kuvvetleri’mizden. Minnettarız, ölümü korkutarak o bölgelere gitti. Biz de içeride terörle mücadele ediyoruz. Niçin acaba ‘300’ün altına indirdik terörist sayısını diye, Türkiye’den artık 53 kişi katıldı, daha fazla kişi katılmıyor, anneler babalar artık evlatları artık dağa gitmiyor, okula gidiyor, öğreniyor.’ diye niye böbürleniyoruz, niye hoşumuza gidiyor, niye bu mücadelenin yakasını bir türlü bırakmıyoruz? Sebebi o. Sinat-Haftanin’de varsan, Avaşin-Basyan’da varsan, Gara’da varsan…”

Gara’nın kara harekatının çok zor yapılabileceğine işaret eden Soylu, “Gerçi bir milletvekili çok yakın bir zamanda gitti, oralarda boy gösterdi. Onu da biliyoruz. Nasıl boy gösterdiğini de biliyoruz. İsmini sorarsanız söyleriz.” dedi.

Bakan Soylu, operasyona ilişkin tezviratlara da değinerek, “Bu operasyonda, ilk tezvirat şu oldu, bu evlatlarımız ayın 10’unda şehit oldu. Ailelere telefon açtılar, Belçika numaralı bir telefondan dediler ki ‘Bombalıyorlar çıkın deyin ki Türk Silahlı Kuvvetleri burayı bombalamasın.’ Çocuklarımız şehadete kavuştuktan sonra, onları katlettikten sonra, aileleri nasıl 5 yıl istismar etmişlerse ölümlerinde de istismar etmeye çalıştılar. Bunlar bu Meclisin ve milletimizin bilmesi gereken genel gerçeklerdir.” ifadelerini kullandı.

İçişleri Bakanlığı bakan yardımcıları ve Emniyet Genel Müdürünün tek tek aileleri aradığını, ailelerin de kendilerini aradığını anlatan Soylu, “Biz ne böyle bir katli ne de başka bir şey biliyoruz. Burada şunu ifade etmem gerekir ki FETÖ ve PKK inşaası. Emre Uslu denilen müptezelden, FETÖ’nün bütün müptezellerine kadar, Türkiye’yi birbirine düşürmek için, PKK’nın Avrupa’da beslediği bütün müptezellere kadar, hainlere kadar, Allah’ınızı severseniz, terör örgütünden merhamet, vicdan bekleyen vicdansızdır, ahlak bekleyen ahmaktır. Terör örgütünden hukuk bekleyen ve ‘Acaba bir şey olur mu?’ diye ona yaslanan, hain oğlu haindir.” şeklinde konuştu.

Bakan Soylu, “Ailelerle hiç temas kurulmadı.” iddialarını anımsatarak, AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ailelerle görüştürdüğünü söyledi.

Ailelerin “İnsan Hakları Derneğinin Türkiye’ye getirebileceğini söylüyorlar ama sizin bir hukuki uygulama yapmanızdan çekiniyorlar.” dediğini aktaran Soylu, şunları kaydetti:

“Bana Sayın Cumhurbaşkanım bizatihi talimat verdi; ‘Getirsinler, sınırdan alalım, herhangi bir şey olmayacak.’ Bir daha… Bakan Yardımcım Mehmet Ersoy… ‘Hiç devlet irtibat kurmamış.’ Yalanın boyu kadar olur mu? Yazıklar olsun.

DHKP-C’li ve MLKP’li militanlar için Bakanlığımıza gelenlere söylüyorum; İnsan Hakları Derneği. Adalet Ağaoğlu, kurucusu olduğu dernekten ayrılırken ‘Bu derneği PKK’lılar ele geçirdi.’ dedi. Şimdi dikkat edin, bir PKK’nın yayınladığı bildiri, HDP MKYK’nin yayınladığı bildiri ve İHD’nin yayınladığı bildiri birbiriyle örtüşük bildiridir. Üçünün de amacı şudur; ‘Devlet de PKK da sorumludur.’ Biz terazinin aynı kefesiyiz öyle mi? Neyle? Terör örgütü ile beraber aynı kefesiyiz. Evlatlarımızı aldığınız, katlettiğiniz yetmedi, bir de bizi dünyaya, ülkemizdeki insanlara karşı, hele de aileleri istismar ederek, ailelere karşı sorumlu yapıyorsunuz. Tam 5 kere Bakan Yardımcım, sadece bir yılda görüştü. Tarihi, saati hepsi bizde var. Biz devletiz. Neyin, ne zaman görüşüldüğünü hepimiz biliyoruz. Aileleri Irak, Erbil’e götürdüler, elleri boş döndü. Neden? Çünkü terör örgütünün ilk katliamı mı? Hayır.”

Bakan Soylu, terör örgütü PKK’nın sivil katliamlarına ilişkin ilk kez bir rakam paylaşacağını belirterek, şöyle devam etti:

“1984’ten bugüne kadar terör örgütü 6 bin 21 sivil katliam gerçekleştirdi. O İnsan Hakları Derneği denilen canı çıkasıca dernek bir tanesi için bir laf söyledi mi? Onun peşine takılıyorsunuz. Orada, Diyarbakır Anneleri’nden, 7 tane bu ailelerden olanlar vardı. Şevket amca oradaydı, hepsi oradalardı. Bir tanesinin yanına gidip, sizin dertlerinizle dertlendiniz dendi mi? Devlet burada üstüne düşen her şeyi yerine getirmiştir. Bu konuda da her türlü muhataplığı da insani olarak ortaya koyabilecek hiçbir kapıyı kapatmamıştır. Naci Bostancı Başkanım şahit. Size gelmediler mi? Mehmet Uçum’a gelmediler mi? ‘Bu ailelerle görüşün.’ denmedi mi? Defalarca bunun için gerekli her türlü imkan ortaya konmuştur. Hatta Bakan Yardımcıma, ‘Eğer bir bombalama olmazsa teminatı biziz, siz merak etmeyin.’ dendi. Bunlar alınırken, bir bombalamayla karşı karşıya kalınır mı diye sorulduğunda, ‘Hayır.’ bunları getirin. Yeter ki her türlü teminatı biziz.”

HDP sıralarını işaret eden Soylu, “Daha yirmi gün önce bir bakanımızın masasındaydınız. Derdiniz neydi? En son görüşmelerinde söylediği cümleyi söyleyeceğim. Bunu bir dernekten söylüyorum ama herkes üzerine alsın. Dediler ki ‘İşte şu MLKP’li gözaltına alınmış.’ ‘Ya, onu bırakın, şu askerleri, polisleri getirin.’ dedik. İşi yumuşatmaya çalışıyoruz. Bitmedi daha. İşte Öznur Çalık’ın yüzü burada, bu çocuklar kaçırıldığı zaman siz Pervin Buldan’ı aradınız mı aramadınız mı? Pervin Buldan’a, ‘Bunlar gelsin, bunları getirelim.’ denildi. Dedi ki ‘Bakacağım, onlar mı kaçırmışlar.’ Cevaben döndü ve dedi ki Pervin Buldan, ‘Biraz misafir edecekler, sonra bırakacaklar.’ Bunların hepsi tarihi şahitliklerle geçerlidir.” diye konuştu.

Bunun üzerine AK Parti sıralarından “Yuh olsun.” sesleri yükseldi.

Daha sonra konuşmasını sürdüren Soylu, terör örgütü PKK’nın katliamlarına değinerek, bu katliamların nasıl olduğunu herkesin bildiğini belirtti.

Terör örgütü PKK’nın hafızalardan silinmeyen sivil katliamlarına ilişkin fotoğrafları paylaşan Soylu, “1987, 16 şehit. 10 çocuk, 2 kadın. Bunlar acımayan, 10 çocuğa, İkiyaka köylerindeki katliamlara acımayan; benim polisime, askerime ve oradaki kahraman jandarmama, sivil vatandaşıma acır mı? Neyin muhasebesini, muhakemesini yapıyoruz? Amerika şöyle demiş de Amerika böyle demiş. Amerika ne derse desin umurumuzda bile değil. Biz, bu coğrafyada neyin yaşandığını, neyin ortaya konulduğunu ve ne acıların çekildiğini biliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Gara katliamına dikkati çeken Soylu, şöyle devam etti:

“Bu olay olduktan sonra tezviratların tamamını söyledim. Nereden telefonlarla arandığını, sonra elbette biraz önce Sayın Bakanımızın söylediği gibi evlatlarımız Türkiye’ye getirilecekti. Adalet Bakanımız, Milli Savunma Bakanımız ve ben, ardından da Sayın Cumhurbaşkanımızla müşavere ederek Malatya’ya getirmeye karar verdik. Oradaki bu evlatlarımızın otopsisinin zaman açısından daha kolay olabileceğini düşünerek ama bu tezviratları, bu yalanların hepsini bildiğimiz için, bombalama yalanlarının her yerde ama her yerde Türkiye Cumhuriyeti’nin ve bu milletin bir daha haince yaftalanacağını düşündüğümüz için hemen inisiyatifi de alarak Sayın Valiye, Sayın Başsavcıya, Sayın İkinci Ordu Komutanına, Sayın Emniyet Müdürüne ve Sayın Jandarma Komutanına, ‘Beşiniz beraber olacaksınız. Meseleyi de şöyle yöneteceksiniz. Bütün evlatlarımızın fotoğrafları çekilecek.’ Sayın Cumhurbaşkanımıza bilgi arz ettim. Bakan yardımcılarıma talimat verdim. ‘Hemen döneceksiniz. Aileleri bu evlatlarımızın yanına getireceksiniz ve hepsi vücut bütünlüklerini görecek. Kimsenin kafasında herhangi bir istifham kalmayacak. Ardından hepsinin tutanakları tutulacak.'”

Gara şehitlerinin, otopsi fotoğrafları ile otopsi raporlarını yanında getirdiğini dile getiren Soylu, “İçim kan ağlıyor ama bu fotoğraflara baktığımız zaman Allah şahittir, o Murat Karayılan’ı bin parçaya bölmezsek… Tekrar şeref sözü veriyorum.” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin, bugüne kadar hukukun, terörle mücadelenin namusunun dışında hiçbir adım atmadığını vurgulayan Soylu, şunları söyledi:

“Orada iki terörist yakalandı. O hınçla her şey yapılabilirdi değil mi? Hayır, alındı, götürüldü. İfadesi alındı, talimatların kimin tarafından verildiği en nihayetinde orada ortaya koyuldu. Şunu çok net şekilde söylemek istiyorum; elbette biz bu evlatlarımızın ülkemize, ailelerine canlı kavuşabilmesi konusunda kaçırıldıkları günlerden itibaren büyük bir heyecan ve beklenti içindeydik. Dün, aileleriyle nasıl konuşacağımızı, nasıl bir kelam edeceğimizi hepimiz kara kara düşündük. Bir ailenin bana söylediği gibi, Cenabı Allah, onları bizden daha çok sevdi ve aldı. Peygambere komşu etti. İnancımız da budur.”

Soylu, terörle mücadelenin, bugün başlamadığını belirterek, “Ama bilmenizi istiyorum, çok büyük bir süreçle inşallah en yakın zamanda bu, PKK’nın kökünü kazıyarak sona erdireceğiz.” dedi.

Türkiye’deki terörist sayısının 300’ün altına düştüğünü bildiren Soylu, şöyle konuştu:

“Ama İran ve Irak, 5 bin terörist var. Aynı meseleyi Suriye’ye yaptıkları için, 15-18 yaşındaki çocukları orada, ailelerinden kopararak, çalarak, tehdit ederek sözde askere aldıkları için ve çocukların eline boyu kadar silah tutuşturdukları için orada da 15 bin kişi var. İşimizin bitmediğini söylemek istiyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri dışarı taşarak, içeriyi muhafaza… İçerideki operasyonlarla içeriyi muhafaza ettiğimizi biliyoruz ama Allah şahittir, bu PKK/PYD terör örgütü, ailelerimize karşı zafer kazanamayacak. Ailelerimiz onları yenecek. Bu PKK/PYD terör örgütü şehitlerimize karşı zafer kazanamayacak ve şehitlerimiz onları yenecek. Bu PKK/PYD terör örgütü annelere karşı zafer kazanamayacak ve anneler onları yenecek.”

İçişleri Bakanı Soylu, bu sırada HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya’yı kastederek, “Hiç gülmeyin hanımefendi. Biz gülmüyoruz. Bak, gülüyorsunuz.” dedi.

HDP Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki’nin, “Genel Başkanın gülüyor.” demesi üzerine Soylu, “Sizin, benim Genel Başkanımı ağzınıza alacak ağzınız yok.” karşılığını verdi.

İçişleri Bakanı Soylu, “6 bin 21 katliamı nasıl gerçekleştirdilerse, bu evlatlarımızı da o mağarada katlettiler. Elbette biz bunları getirip ailelerine teslim etmek isterdik ama bunu gerçekleştiremedik. Hüznümüz de yasımız da büyüktür.” dedi.

Meclis’ten isteği olduğunu ifade eden Soylu, “Bugün sabah gittik, Sayın Genel Başkanlara da durumu izah ettik ve anlattık. Bütün içtenliğimizle, bütün samimiyetimizle. Tarihin yanlış şekilde kaydedilmesinin engellenmesini temin etmek için. Burada TBMM’ye izahatta bulunuyoruz, meseleyi anlatmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.

Soylu, CHP Grubu’nu işaret ederek, “Ama şunu bize sorarlarsa haksızlık ederler, dönüp bu izahattan sonra ‘Trump’tan bunları isteseydiniz?’ diye sorarlarsa, Sayın Başkan (CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel) siz de oradaydınız. Ben de size şunu söylerim, siz yanınızdaki gruptan (HDP) bunları istemek için ne yaptınız da Sayın Cumhurbaşkanımıza; bu memleketin evladı olmayan Trump’tan bunu istiyorsunuz? Allah rızası için samimi olalım.” değerlendirmelerinde bulundu.

İçişleri Bakanı Soylu, Gara şehitlerine Allah’tan rahmet, ailelerine baş sağlığı dileyerek sözlerini tamamladı.

CEVAP VER