Yeniden başlayacak Cenevre sürecini değerlendiren KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, Rum liderin  güvenlik ve garantiler konusundaki tutumunu eleştirdi. “Rum liderin iddia ettiğinin aksine garantilerin devam etmesini isteyen Türkiye’den ziyade  Kıbrıs Türk Halkıdır” dedi.  

Siber, Kanal T Televizyonunda yayınlanan Dilek Kırıcı’nın hazırlayıp sunduğu Açık Oturum isimli programda soruları yanıtladı.

Son günlerde kamuoyunun gündeminde olan arazi kiralanması konuları hakkında soruları yanıtlayan Siber, KKTC’nin bir hukuk devleti olduğunu ifade ederek, KKTC’yi yaşatmanın sadece atılacak nutuklarla değil, hukukun üstünlüğü,sosyal adalet ilkelerine yöneticilerin sahip olması ile olabileceğini belirtti.

Anayasa’nın 159. Maddesinin ve İTEM yasasının gayet net ve açık olarak bu arazilerin hangi şartlarda eşdeğer kapsamından çıkarılacağını yazdığını söyleyen Siber,  Eşdeğer kapsamından arazi çıkarmanın  ancak “kamu yararına” olan kullanımlarla kısıtlı tutulduğunu ve “kamu yararının” ne olduğu konusunun da yasada açık olduğunu söyledi. 

Yine 1987 yılında alınan Anayasa Mahkemesi kararına  da vurgu yapan Siber, kararda turizm amacıyla arazilerin eşdeğer kapsamından çıkarılarak kiralanmasının yasal olmadığını belirtti.

Siber, ülkede yaşayan insanların yaşam kalitesinin yüksek olması için her bir bireyin kendini güvende hissetmesi gerektiğini ifade ederek  “Devlet olanaklarından yararlanmada, yurttaşlar arasında ayrım gözetmeksizin sosyal adalet anlaşı ile hareket edilmeli” dedi.

“ SİYASİ İRADE YAPTIĞI HATAYI DÜZELTMELİ”

Arazi kiralamaları ile ilgili yaşanan sürece seyirci kalıp hiç bir şey olmamış gibi davranmanın, “daha önce de olduydu” diyerek sorgulamamanın,  bundan sonra bu tip olabilecek hadiselere de örnek teşkil edebileceğini vurgulayan Başkan Siber, Başsavcılığa konu ile ilgili yazı yazıp görüş istediklerini söyledi.

Meclis’in yasama yanında en önemli görevlerinden birinin hükümeti denetlemek olduğunun altını çizen Siber, turizm maksatlı olarak Lefkoşa’da bir arazinin bakanlar kurulu kararıyla kiralanması ile ilgili savcılıktan görüş istendiği ve geçtiğimiz gün başsavcılık görüşünün geldiğini söyledi.  

Başsavcılıktan,Bakanlar kurulunun 5 yıldızlı otel için kiralama kararının Anayasa ve ilgili yasalara uygun olmadığı  görüşü geldiğini ifade eden Siber,kendi Başbakanlığı döneminde de yine  benzer kiralamalarla ile ilgili aldığı hukuki görüşe göre birtakım arazi kiralamalarını iptal ettiklerini söyledi.

Başsavcılıktan gelen görüşü Başbakana ilettiklerini ifade eden Siber şöyle devam etti:

“Başsavcılık devletin hukuki görüş aldığı bir kurumdur ve hukuk devletinde bizler bu görüşlere göre uygulamalarımızı yaparız, yapmalıyız.Hukuğun üstünlüğü ilkesi ve hukuk devleti kurallarına göre bu alınan kararın Bakanlar Kurulu’nda iptal edileceğine inanmaktayım. Aksi hukuku hiçe saymak olur.” 

“SOSYAL ADALET  YARA ALDIKÇA KAYBEDECEĞİZ”

Turizm yatırımlarının teşvik edilmesi gerektiğini ,ama bunun yolunun bu şekilde olmaması gerektiğini söyleyen Başkan Siber, bu tür uygulamaların sosyal adaleti zedelediğini, özgüven ve aidiyet duygusuna zarar verdiğini belirtti. 

Siber, kişisel görüşüne  göre de artık 5 yıldızlı otel yerine eko turizm yatırımlarına ağırlık verilip desteklenmesi gerektiğini söyledi. 

“ÇÖZÜM MODELİNE ÖNCE HALKLAR SAHİP ÇIKMALI.” 

Programda Kıbrıs sorunu konusunda da soruları yanıtlayan Siber, müzakerelerde arzu edilenin iki tarafın da içine sindirebildiği bir çözümle kalıcı barışın sağlanması olduğunu söyleyerek çözüm arzusu ile realitenin farklı şeyler olduğunu ifade etti.

Önemli olanın halkların barışması olduğunu vurgulayan Siber, zorlama ile imzalanacak bir çözüm modelinin yaşayabilir olması zordur. “Çözüm modeline önce halklar sahip çıkmalıdır.” dedi.

Federasyonu;  federasyon kavramını, birlikte yaşama ve barış kültürünü içselleştirmiş, o olgunluğa erişmiş toplumların kurabileceğini belirtti. Siber;  Güney Kıbrıs’ta halkın bir federal  çözüme ne kadar olumlu baktığına dair şüpheleri olduğunu ve gerek Rum liderin açıklamları gerekse Rum basınında çıkanlara bakıldığı zaman böyle bir olumlu algının varlığından söz etmenin zor olduğunu ifade etti.

“GÜNEY’İN FEDERAL BİR ÇÖZÜME İSTEKLİ OLDUĞU ALGISI YOK

Başkan Siber,tutanaklarda  Rum tarafının isteklerine bakıldığı zaman federasyondan ziyade bir üniter devlet arzusunun gayet net görülebileceğini belirtti.

Siber şöyle devam etti:

” Rum liderin yaklaşan seçim nedeniyle tavır değiştirdiği söylemleri var; aslında  esas düşünülmesi ve kaygı duyulması gereken, Güney’de federal çözüm ve barış söylemleri  ile  yürütülen bir propagandanın  prim yapmadığı gerçeğidir. Halbuki bizde son Cumhurbaşkanlığı seçiminde çözümü gerçekleştireceğini söyleyen  aday kazandı. Federal çözümü vurgulayarak kazandı. Kıbrıs Türk Halkı iradesini çözüm ve barış yönünde kullandı. Ama ne yazık ki böyle konuşan bir liderin Güney’de kazanma şansının olmadığı anlaşılıyor. O nedenle Güney’de halkın federasyonu ne derecede istediği ve federal çözüme ne kadar hazır olduğı konusunda bir referanduma ihtiyaç var diye düşünüyorum.  Düşünün,  artık  müzakerelerde sona yaklaşıldığı sinyalleri verilirken,  çözümün temel parametresi olan siyasi eşitlik konusunda  bile ayak sürüyen bir Rum lider var…”

“GARANTİLERİ İSTEYEN KIBRIS TÜRK HALKIDIR”

Rum liderin,  çözüm için Türkiye’nin garantileri kaldırmasını beklediği yorumunu eleştiren Siber, güvenlik ve garantiler konusunda hassasiyeti olan ve garantilerin devamından yana olanın  Kıbrıs Türk halkı olduğuna işaret etti. Siber, müzakere ruhuna aykırı  söylemlerle  açıkça geri adım attığı belli olan ve çoğu gözlemci tarafından da eleştirilen Rum liderin amacının,  olası bir çözümsüzlükte  uluslararası kamuoyu baskısından kurtulmak ve eleştiri oklarını Türkiye tarafına çevirmek olduğunu söyledi.

Garanti anlaşmasının AB hukukuna uygun olmadığı konusunun yanlış ve maksatlı olduğunu ifade eden Siber,  Rum Kesiminin , Garanti ve İttifak anlaşmaları ile birlikte  Avrupa Birliğine alındığına dikkati çekti.

Halkın onay vereceği ve halka güven verecek bir anlaşmanın önemine dikkat çeken Siber, liderlerin imzalayacağı bir çözümün  halkın bilgisine getirileceğini ifade etti.  Kıbrıs sorununun toplumsal bir sorun olduğunu, bir partinin ya da kişinin değil tüm halkın birlikte  karar vereceği bir mesele olduğunun altını çizdi.

“OLUMSUZLUKLA SONUÇLANIRSA , DÜNYA OBJEKTİF DEĞERLENDİRMELİ”

“Tüm arzumuz müzakerelerden olumlu sonuçlar çıkmasıdır. Ancak olumsuz bir sonuç çıkarsa da, bu sonucun objektif olarak değerlendirilmesini istiyoruz. Gerek BM gerekse uluslararası gözlemcilerin bu konuda objektif değerlendirme yapması gerekiyor. Bu iki toplum federasyon temelinde anlaşamayacaksa, bu durum geçmiş 50 yılın müzekereleri de göz önünde bulundurulup, samimi bir şekilde açıklanmalıdır. Toplumlar veya toplumlardan biri federal çözüm modeline hazır değilse, federasyon  gerçekleşemez.  Eğer böyle bir sonuç çıkarsa, saygı duyulmalı,  bu konu tabu olmaktan çıkarılmalı ve yeni bir uzlaşı zemininde başka formül arayışına geçilmelidir.Belki de çözüme uygun olan model, yeni zeminde yaratılabilir ve arzulanan çözüme bizi ulaştırabilir. Örneğin federal devlette  iki toplumun aynı Meclis çatısında olacağı bir modelden ziyade , zayıf bağlarla ilişki içinde olacağı bir konfederasyon modeli tartışılabilmelidir. Zaten bunun hem Güney’de hem Kuzey’de çözüm ve barış taraftarları tarafından da zaman zaman tartışılıyor olduğunu görmekteyiz. “

Rum tarafı üniter devletinden taviz vermek istemiyorsa,  siyasi eşitlik anlayışından uzaksa, bu federasyon  ilkelerine ters bir durumdur. Bu durumda  yeni formülün tartışılabilmesi gerektiğini vurgulayan Siber,Federal çözüm olmayacaksa  kavga etmek yerine yeni bir uzlaşı zemininin  yaratılabilmesinin önemini vurguladı.

Son olarak, çözümsüzlük durumunda, faturanın Kıbrıs Türk Halkına ödetilmemesi gerektiğini vurgulayan Siber; çözüme ulaşılsın veya ulaşılmasın,  mutlaka izolasyon ve ambargoların kaldırılması gerektiğini ve bu yönde mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.

CEVAP VER