Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘Faiz lobisine çalışıyorsunuz, başka bir şey yok. Bu ülkede en çok kazananlar banka sahipleri, finans sektörü bunlar götürüyor parayı’ sözlerini eleştiren Kılıçdaroğlu, “Kime söylüyor bunu. Öyle anlaşıyor ki memleketi Fransızlar yönetiyor bizim haberimiz yok! 15 yıldır bu memleketi sen yönetmiyor musun? ‘Faizi indiremiyorum’ diyorsun, bilinçli olarak indirmiyorsun zaten. Çıkar KHK, faiz sıfır olmuştur de. Kimden şikayet ediyorsun, Yıldırım’dan, Maliye Bakanı’ndan mı şikayet ediyorsun, Merkez Bankası’ndan mı şikayet ediyorsun? Atamayı sen yaptın, altında Trump’un, İngiliz hükümetinin mi imzası var? Sen masum bir adam değilsin. Sen memleketi yönetemiyorsun. Milleti felakete sürüklüyorsun. Dolar aldı başını gidiyor. Bu memlekete gelen bütün felaketlerin tek sorumlusu sensin.” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda, geçen hafta vefat eden eski Milli Halterci Naim Süleymanoğlu’na Allah’tan rahmet, Türk milletine de başsağlığı diledi.
TAŞERON İŞÇİLER GÖRÜNMEYEN İŞÇİLERDİR
Hafta sonu Taşeron İşçilik Çalıştayı’nı gerçekleştirdiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Taşeron işçiler, görünmeyen işçilerdir. Bütün hastanelerde, bakanlıklarda, kamu kurumlarında bunları görebilirsiniz ama bunlar görünmez insanlardır. Bunlar ömür boyu asgari ücrete mahkum edilen insanlardır. Bunlar iş güvencesi olmayan insanlardır. Dolayısıyla yargıda haklarını arayamayan insanlardır. Bu insanlara öteden beri sahip çıkan, kimliklerine, siyasi görüşlerine bakmadan sonuna kadar sahip çıkan tek bir parti var, o da CHP. Bütün taşeron işçisi kardeşlerime sesleniyorum; sizim davanıza kadro alana kadar sonuna kadar sahip çıkacağız. Hiç kimse sahip çıkmazsa biz çıkacağız.”
Çalıştaya katılan TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK genel başkanlarına teşekkür eden Kılıçdaroğlu, yayınladıkları bildiriye üç genel başkanın da imza attığını söyledi.
Taşeron işçilik çalıştayının sonuç bildirisini tekrar okuyan Kılıçdaroğlu, “Son taşeron işçi kadro alıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.” dedi.
Hükümetin aylardır bu konuda çalışma yaptığını aktaran Kemal Kılıçdaroğlu, “Aylardır çalışıyorlar, ‘nasıl kadro vereceğiz?’ Çok basit, açarsın telefonu üç konfederasyonun genel başkanına ‘ben bunlara kadro vermek istiyorum ne dersin?’ diye sorarsın 10 dakikada anlatırlar sana. Ama oyalıyorlar, kandırıyorlar.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, hükümetin bu çalışmayı yaparken bir taraftan da kamu kuruluşlarına “taşeron işçi sözleşmesini 3 yıllık yapın” genelgesi gönderdiğini belirterek, bu duruma tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, taşeron işçilerden sandıkta hesap sormalarını da istedi.
ASGARİ ÜCRET EN AZ NET 2 BİN LİRA OLMALI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çalıştayda, “asgari ücret net 2 bin lira olmalı” dediğini bildirirken, “Hatırlar mısınız bin 500 lira olsun dediğimde kıyamet koparmışlardı. Bizim bütün belediyelerde asgari ücret net bin 500 lira oldu. Şimdi ‘2 bin lira olsun’ diyoruz, diyecekler ki ‘nerden vereceğiz olur mu?’ Olur. Asgari ücret vergiden muaf olacak o zaman net 2 bin lira yapıyor.” açıklamasında bulundu.
Konunun Asgari Ücret Tespit Komisyonunda görüşüleceğini bildiren Kılıçdaroğlu, “asgari ücret önümüzdeki dönemde en az net 2 bin lira olmalı.” çağrısını tekrarladı.
Kılıçdaroğlu, 2 bin lirayı yüksek bulanlardan ise bir ay asgari ücretle geçinmelerini istedi.
“Ben gül gibi geçiniyorum diyorlarsa 2 bin liradan vazgeçelim” diyen Kılıçdaroğlu, iktidarın asgari ücretliye bulamadığı parayı faiz lobisine bulduğunu savundu.
Kılıçdaroğlu, 15 yılda yurt dışındaki bir avuç faiz lobisine 145 milyar dolar para aktarıldığını öne sürerek, “Nereden buluyorsun parayı? Asgari ücretliden, esnaftan, çiftçiden vergi alıyorsun. Biz ne yapacağız? Faiz lobisinden, ranttan alacağız asgari ücretliye vereceğiz.” diye konuştu.
İktidar partisinin asgari ücreti önce bin 300 lira, sonra bin 404 lira yaptığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, son bir yılda patatese yüzde 49, tereyağına yüzde 37.3, nohuda yüzde 34 zam geldiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, fedakarlığı yine asgari ücretlinin yaptığını belirterek, “Bu oyuna artık son vereceğiz, kiminle? Asgari ücretliyle, taşeron işçilerle, çocukları aylardır hapishanelerde olan annelerle birlikte mücadele edeceğiz.” dedi.
Kılıçdaroğlu, asgari ücretli ve taşeron işçinin, katılım payları nedeniyle hastanelerden de yararlanmadığını söyledi.
Bir kişinin hastaneye başvurduğunda ilaç katılım payı, muayene katılım payı, reçete ücreti, eşdeğer ilaç farkı, kutu başına ilave gibi 10 ayrı ödemeyle karşı karşıya kaldığını bildiren Kılıçdaroğlu, Türkiye’de asgari ücretlinin, bu farklardan kurtulmak ve ücretsiz olduğu için iyice hastalanmayı bekleyip acil servislere koştuğunu anlattı.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de bir yılda acil servislere 110 milyon 915 bin başvuru olduğunu vurgulayarak, “Türkiye nüfusundan daha fazla. Diyorum ya ‘bunların yatacak yeri yok’ diye. Vallahi de yok, billahi de yok.” diye konuştu.
RAYINDAN ÇIKMIŞ BİR TÜRKİYE VAR, HERKES İCRALIK
3 Kasım 2017 günü icra dairelerine gelen dosya sayısının 46 bin 852 olduğunu bildiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Herkes icralık. Parayı ödeyemiyor, perişan vaziyette. Türkiye’nin bu rotadan çıkması lazım. Bu rota Türkiye’yi felakete götürür. Herkes şapkasını önüne koyup düşünsün. Sanayici, esnaf, çiftçi, herkes oturup düşünsün. Bunlar bu milletin yakasından düşmek zorundadırlar. Düşmüyorlar milleti felakete sürüklüyorlar. Rayından çıkmış bir Türkiye var. İç politikaya dış politikaya bakın. Ekonomi, eğitim politikası, yürütme, yasama, yargı askıya alınmış durumda, bir anlamda demokrasi askıda şu anda. Memleket KHK’larla, bir kişinin iradesiyle yönetiliyor. Bu yapı Türkiye’yi taşıyamaz.
GÜÇLERİNİ HUKUKTAN DEĞİL SARAYDAN ALIYORLAR
Hukuk da askıda aslında. Aşağıdaki mahkemeler, yani siyasi otoritenin emrindeki mahkemeler ne Anayasa Mahkemesini ne Yargıtayı… Hiç kimseyi dinlemiyor. Onlar güçlerini hukuktan değil, güçlerini saraydan alıyorlar. Gücünü saraydan alan yargı, yargı değildir. Sarayın kölesidir. Sarayın kölesi konumundaki yargıçlar bu ülkeye hakkı, hukuku ve adaleti getiremezler.”
Kılıçdaroğlu, “Gazeteciler, milletvekilleri, öğretim üyeleri, askeri öğrenciler içerde. Asıl darbe girişiminde olanlar hepsi keyif içinde yaşıyorlar. Ağam varsa, paşam varsa tamam, dayın varsa tamam. Bir de kayınpeder varsa hiçbir sorun yok.” diye konuştu.
Tutuklu gazetecilerin isimlerini okuyan Kılıçdaroğlu, Türkiye’de toplam 57 gazetecinin 3 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılandığını söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, “Peki uçağa binip, gelip Meclisi bombalayan ve bombala emri veren adam neyle yargılanıyor? Bir kez müebbetle yargılanıyor. Birisinin uçağı var, Meclisi bombalamış bir kez müebbetle yargılıyorsun ama gazetecinin sadece kalemi var onu üç kez müebbetle yargılıyorsun. Böyle adalet olur mu?” diye konuştu.
GÖÇMENLER İÇİN ÇOK AĞIR İFADELER KULLANILDI
Kılıçdaroğlu, bir televizyon kanalında göçmenler için çok ağır bir ifade kullanıldığını, bunun, bütün göçmenleri derinden yaraladığını ve ortak bir kınama duyurusu hazırlandığını söyledi.
Türkiye, Bosna Hersek, Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan’daki bütün göçmen kardeşlerine ve bütün soydaşlara CHP Grubu’ndan selam, sevgi, dostluklarını gönderdiğini belirten Kılıçdaroğlu, Atatürk’ün 1931’de söylediği, “Muhacir diye küçümsenenler, tarihin yazdığı savaşlarda en geriye kalanlar, yani düşmanla sonuna kadar dövüşenler çekilen ordunun ricat hatlarını sağlamak için kendilerini feda edenler ve düşman karşısında kaçmak, çekilmek nedir bilmeyenlerdir. Muhacirler kaybedilmiş ülkelerimizin milli hatıralarıdır.” sözlerini hatırlattı.
VERGİ CENNETLERİNDEKİ ŞİRKETLER
Kılıçdaroğlu, Başbakan Binali Yıldırım’ın çocuklarının vergi cennetlerinde şirketlerinin olduğuna yönelik haberler çıktığını, Yıldırım’ın da bunun üzerine her türlü soruşturma yapılabileceğini söylediğini aktararak, CHP olarak bu konuyla ilgili verdikleri araştırma önergesinin AK Parti tarafından reddedildiğini söyledi.
Yıldırım’a, “Bu sizin iradenizle mi sarayın iradesiyle mi reddedildi?” diye soran Kılıçdaroğlu, Yıldırım’ın bir şey söylerse, sözünde durduğunu, bu nedenle sarayın iradesiyle olduğunu düşündüğünü savundu. Kılıçdaroğlu, AK Parti Grubu’nun, araştırma önergesini reddetmesinin başlı başına ayıp olduğunu ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, 2006’da çıkan Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre, Türkiye’den bir şirketin, vergi cennetlerinde bir şirket kurması halinde parasını Türkiye’ye getirdiğinde yüzde 30 vergi alındığını, hangi ülkelerin vergi cennetleri olacağını Bakanlar Kurulunun belirlediğini anımsattı. Kılıçdaroğlu, “Parlamento sana, vergi cennetlerini açıkla oradan gelen parayı yüzde 30 vergile görevini verdi. Bu görevi yapmıyorsun, ihmal ediyorsun. Bunu araştıralım dediğimizde araştırmayı reddediyorsun. Görev kusurudur, görev ihmalidir, kasıtlıdır; gelen paralar vergilenmesin diye.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, yastık altındaki dövizin bozdurulması çağrısında bulunarak, “Biz yerliyiz, milliyiz.” dediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, Çorlu’da Erdoğan’a, “Senin çocuklarının yurt dışı hesaplarına gönderdiği milyonlarca dolar var mı?” sorusunu yönelttiğini söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bilal’e anlatır gibi bir daha anlatayım; sevgili Erdoğan, çocuklarının, eniştenin, dünürünün, kardeşinin, eski özel kalem müdürünün yurt dışında vergi cennetlerinde bir şirkete milyonlarca dolar para gönderdiklerini biliyoruz. Bunun cevabını bekliyorum. Sordum soruyu tık yok. 80 milyonun önünde soruyorum; sen misin yerli ve milli, ben miyim yerli ve milli? Çıkacağız milletin önüne. Benim çocuklarımın, dünürümün, eniştemin, yedi göbek sülalemin bir dolar hesabını bulursan gel bana söyle. O şirketin kuruluş sermayesi de 1 sterlin, giden para milyonlarca dolar. Yerli ve milliysen bunun cevabını bana vereceksin. Yerli, milli filan bırak bu ayakları. Senin kaç milyon dolar paran var, bize bir çıkar, paralar nerede?
MEMLEKETİ FRANSIZLAR YÖNETİYOR BİZİM HABERİMİZ YOK
Erdoğan, ‘Faiz lobisine çalışıyorsunuz, başka bir şey yok. Bu ülkede en çok kazananlar banka sahipleri, finans sektörü bunlar götürüyor parayı.’ diyor. Kime söylüyor bunu. Öyle anlaşıyor ki memleketi Fransızlar yönetiyor bizim haberimiz yok! 15 yıldır bu memleketi sen yönetmiyor musun? ‘Faizi indiremiyorum’ diyorsun, bilinçli olarak indirmiyorsun zaten. Çıkar KHK, faiz sıfır olmuştur de. Kimden şikayet ediyorsun, Yıldırım’dan, Maliye Bakanı’ndan mı şikayet ediyorsun, Merkez Bankası’ndan mı şikayet ediyorsun? Atamayı sen yaptın, altında Trump’un, İngiliz hükümetinin mi imzası var? Sen masum bir adam değilsin. Sen memleketi yönetemiyorsun. Milleti felakete sürüklüyorsun. Dolar aldı başını gidiyor. Bu memlekete gelen bütün felaketlerin tek sorumlusu sensin.”
SARRAF’IN DEVLET PROTOKOLÜNDE YERİ VARDI
Rıza Sarraf ile ilgili gelişmelere de değinen Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanı ve bakanların ABD’ye giderek, “Sarraf’ı bize verin” dediklerini ancak tık olmadığını söyledi.
Sarraf’ın nerede olduğunu öğrenmek için iki kez nota verildiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmede bulundu:
“Sarraf için bu kadar niye düşünüyorsun, telaşa kapılıyorsun? Suudi Arabistan’dan, Almanya, ABD’ye git dünya kadar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hapiste. Kuzey Irak’ta Türk askerlerinin başına çuval geçirildiğinde bunlar nota vermediler. ‘Sarraf, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, o nedenle verdik notayı’ diyorlar. Askerler de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıydı, onlar İngiliz vatandaşı mıydı? Niye vermedin notayı. Veremezsin, niçin, Rıza Sarraf suç ortağı da onun için. Sarraf’ın, devlet protokolünde yeri vardı. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, Sarraf hepsi bir aradalardı. İkinci biri daha var, fesli deli Kadir. O da devlet protokolünde yer alıp, kafasında bir fes, sabahtan akşama kadar Atatürk’e her türlü haraketi yapardı. Ama bu aralar ne hikmetse hiç sesi çıkmıyor. Atatürkçü mü oldu acaba?
Eğer akılları olsaydı, eğer devleti iyi yönetselerdi İran’ın yaptığını yaparlardı. İran, Babek Zencani ile Sarraf’ı yargıladı, mahkum etti ‘İran’ın çıkarlarını zarara uğrattınız’ dedi. Biz dosyanın üstünü kapattık çünkü siyasiler de o yolsuzluk dosyalarına ortaktı. Şimdi ağlıyorlar, ‘bu bir milli davaymış.’ Hırsızlığın, yolsuzluğun millisi olur mu? Kimin köşeyi döndüğünü, kimin ayakkabı kutularında para topladığını da gayet iyi biliyoruz.”
SURİYELİLER İÇİN 30 MİLYAR DOLAR NEREDE NE ZAMAN HARCANDI KİMSE BİLMİYOR
Erdoğan’ın, Suriyeliler için 30 milyar dolar harcadıklarını söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, bunun nereye harcandığını sorduğunu ancak “tık olmadığını” savundu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın, kendisine laf yetiştirmek için gece bile uyumadığını öne sürerek, sözlerini şöyle tamamladı:
“İki basit soru sordum; çocukların, dünürün, enişten, eski özel kalem müdürün milyonlarca dolar parayı sermayesi bir lira olan bir şirkete niye gönderdi? Bir soru daha sordum, cevabını vermedin, bir daha soruyorum; 30 milyar doları Suriyeliler için nerede, ne zaman harcadın? Sayıştay, ben, vatandaş, milletvekilleri, sivil toplum örgütleri, Maliye Bakanı, ekonomiden sorumlu bakan, Hazine, Merkez Bankası bilmiyor, kimden öğreneceğiz. Sevgili Erdoğan, umarım sorularımı anlamışsındır. Ben senden bu iki soruya açık ve net, beni, vatandaşları tatmin edecek cevap bekliyorum. Sevgili Erdoğan, gözlerinden öperim.”