TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM CHP Grup Başkanvekilleri Gökhan Günaydın ve Ali Mahir Başarır ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la, ‘kayyım’ gündemli görüşmeler gerçekleştirdi.
CHP Genel Merkezi’nden kamuoyunu bilgilendiren İmamoğlu, “Kendi menfaatini, kendi koltuğunu, kendi iktidarını milletin menfaatinin üstünde görenlerin çaresizliğini gösteren detaylardan ibarettir bu çalışmalar. Biz, belediyelerimize ve millet iradesine karşı atılan adımları, birbirinden kopuk, tekil vakalar olarak görmüyoruz. Milletimiz de bunu böyle görmemelidir. Bunlara karşı mevzi direnişiyle de yanıt veremeyiz. Bu organize kötülüğe karşı yanıtımız da topyekun olmalıdır. Milletimiz, bu konuda en ciddi şekilde bilinçlendirilmelidir. Vatandaşlarımızla ama pazarda ama çarşıda ama birebir evlerde ziyaret ederek, hizmetlerimizi yaparken onları bilinçlendirerek, birlik ve beraberliğimizi her zamankinden daha güçlü bir seviyeye taşıyarak, kesinlikle güçlü bir millet cephesi tahkim edilecektir. Ve o milletin oluşan o demokratik ve güçlü cephesi, bugünkü organize kötülüğe karşı mutlak bir zafer elde edecektir” dedi.
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ile parti genel merkezinde, TBMM CHP Grup Başkanvekilleri Gökhan Günaydın ve Ali Mahir Başarır’la da Meclis’te “kayyım” gündemli toplantılarda bir araya geldi. Özel ile yaklaşık 1 saatlik bir görüşme gerçekleştiren İmamoğlu, gazetecilere CHP Genel Merkezi’nde açıklamalarda bulundu.
“MANSUR BAŞKAN VE BEN, AYNI İLKELERİ PAYLAŞAN İKİ BELEDİYE BAŞKANI VE İKİ YOL ARKADAŞI OLARAK HER ZAMAN İŞ BİRLİĞİ VE DAYANIŞMA İÇİNDE OLDUK.”
Ankara’da ilk olarak Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş ile bir araya geldiklerini hatırlatan İmamoğlu, “Mansur Başkan ve ben, aynı ilkeleri paylaşan iki belediye başkanı ve iki yol arkadaşı olarak her zaman iş birliği ve dayanışma içinde olduk. Türkiye’nin en büyük iki şehrine, nüfusun dörtte birine, adaletle hizmet ediyor, milletin kaynağını sadece milletimize hizmet için harcıyoruz. Şehirlerimizde israfı bitirmiş başkanlarız. Bizler, 2019’da büyük bir umudu başlatan başarılara imza attık. 2023’te, milletimizin sarsılan hayallerini, 2024’te yeniden umutla ayağa kaldırdık. Bugün iktidarda olanların, milletin tercihlerine saygı duymak yerine, kendi gündelik çıkarları uğruna bizlere yönelik fütursuzca saldırılar başlattığını görüyoruz. Bu saldırılarla ne amaçladıklarının farkındayız. Siyasi münafıklık yaparak, fitne ateşini yakmaya çalışanlara söyleyecek sözümüz yok. Ancak milletimiz bilmelidir ki bizim aramızda; koltuğa, makama, rollere değil sadece ama sadece milletin menfaatlerine odaklanan bir yol arkadaşlığı vardır” dedi.
“BİZ, KUTUPLAŞMANIN DEĞİL, BERABERLİĞİN TARAFINDAYIZ”
“Biz, kutuplaşmanın değil, beraberliğin tarafındayız, birlikte güçlü olduğunun ve birlikteyken kazandığının bilincinde olan siyasetçileriz” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Bize yapılan saldırıları tesadüf bulmuyoruz, tekil olarak değerlendirmiyoruz. Bunlar, bizim ortak paydamız olan ve ülkemizin tek güçlü lokomotifine, partimize, Cumhuriyet Halk Partisi’ne yönelik topyekün bir saldırı boyutuna ulaşmıştır. Bu saldırıları, ilk genel seçimde tecelli edecek millet iradesini engelleme girişimi olarak görüyoruz. Tüm saldırılara karşı partimizle ve milletimizle tek yumruğuz. Karşımızdaki organize kötülüktür. Ancak bu kötülük, ardına milletin iradesini alan bizlerle mücadele edemiyor. Mertçe bir mücadele için ne ahlaka ne kapasiteye sahip olmadığını görüyoruz. Milletimizin bize bağladığı umutların, bizden beklenen görevlerin farkındayız. Millete karşı görevlerimizi her zaman, her koşulda, bugünkü kardeşlik ve dayanışma duygularımızla ve tam bir sorumluluk içerisinde, el ele yerine getireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.”
“ÜLKEMİZİ, MİLLETİN İRADESİNE DARBE VURAN BU ANTİ DEMOKRATİK YAKLAŞIMDAN KURTARMAK İÇİN…”
“Mansur Başkanla buluşmamızdan ve birliğimizi ve dayanışmamızı tazeleyen samimi sohbetten sonra, TBMM’ye geçtim ve partimizin Grup Başkanvekilleriyle buluştum. Biliyorsunuz; iki hafta önce Ankara’ya gelmiş ve siyasi partilerin liderlerine ziyarette bulunmuştum. Bu kapsamda, sırasıyla; mecliste temsil edilen Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti, Deva Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti, Saadet Partisi, DEM Parti, Yeniden Refah Partisi ve Türkiye İşçi Partisi genel başkanlarını ve mecliste temsil edilmeyen Zafer Partisi ve Memleket Partisinin genel başkanlarını ziyaret ettim veya görüşmeler yaparak süreci tamamladım. Tüm siyasi parti liderlerine, bir kez daha huzurunuzda teşekkür ederim. Bu ziyaretlerdeki temel amacımız, iktidarın giderek bir yönetim sistemine dönüşen kayyım sürecine dair ortak bir tutum geliştirmek ve ülkemizi milletin iradesine darbe vuran bu anti demokratik yaklaşımdan kurtarmak için bir güç birliği oluşturmaktı. Bu kapsamda partimiz, Meclis’te bir kanun tasarısı hazırlamak ve tüm partilerin katılımıyla, ülkemizi, bu yükten kurtarmak üzere bir çalışma başlattı. Grup Başkanvekillerimizle bu çalışma süreci hakkında görüş alışverişi yapma fırsatı bulduk.”
“SAYIN ÖZEL’LE NASIL BİR YOL İZLEMEMİZ GEREKTİĞİ KONUSUNDA ÇOK KIYMETLİ GÖRÜŞ ALIŞVERİŞLERİNDE BULUNDUK”
“Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel’le görüşmek üzere, genel merkezimize geldim. Genel Başkanımızla, iktidarın izlediği kumpas politikalarını, vesayetçi düzeni, iktidarın başta ekonomi olmak üzere, halkın gerçek gündemini görünmez kılan hileli adımlarının nasıl büyüdüğünü konuştuk. Bunlara karşı, halkın gündeminden kopmadan, halkımızla gerçek gündemi yakalayan ve kumpaslara da boyun eğmeden nasıl bir yol izlememiz gerektiği konusunda çok kıymetli görüş alışverişlerinde bulunduk. TBB Başkanı ve İBB Başkanı olarak, Genel Başkanımıza, belediyelerin iktidarın saldırıları karşısındaki dirençli, öz güvenli tutumlarını, milletin iradesini vesayetçilere kurban etmeme konusundaki kararlılığını anlattım. Bu doğrultuda izleyeceğimiz adımları, ortak akılla tespit etmeye ve hayata geçirilmesi için sonuna kadar birlikte mücadele etmeye kararlı bir süreç gördüğünü ve bütün ülkenin her noktasından yerel yöneticilerin bu kararlılıkta olduğunu kendilerine ifade ettim. Bu vesileyle, Genel Başkanımızla bu kapsamda ve bu çerçevedeki geniş anlamda görüşlerimi paylaştım.”
“BİRLİKTE ÇALIŞMAYA KARARLILIKLA DEVAM EDECEĞİZ”
“Bundan sonra da Genel Başkanımızla ve tüm partililerimizle bir ve bütün olarak, belediyelerimizle birlikte çalışmaya kararlılıkla da devam edeceğiz. Şehirlerimizi ve ülkemizi iktidarların atadığı şahıslar değil, milletin seçtiği siyasetçiler ve belediye başkanları yönetmelidir. Hükümetin yargı ve kayyumlar eliyle, kendi iradesini millete dayatma politikası ne yazık ki kardeşliğimizi, birliğimizi baltalıyor, boynumuzu büküyor, başımızı öne eğdiriyor. Bakın; bugün hükümetin ülkemizi en derinden sarsan ekonomi politikaları, süreçteki yetersizlik, kapasitesizlik ve sıkıntıları çözme adına atmak istedikleri bir kısım adımları dahi dünya ölçeğinde itibarsızlaştıran bir sürece taşıyor. İşte milleti hiçe sayan bu anlayış yüzünden, ifade ettiğim gibi, ekonomiden eğitime, sağlıktan adalete her alanda ne yazık ki çürümeler ve gerilemeler yaşanıyor.”
“İKTİDAR, HER TÜRLÜ HUKUKSUZLUĞA TENEZZÜL EDEN ADIMLAR ATMAYA KARAR VERMİŞTİR”
“Bugün demokrasi ve hukuk için mücadele etmek, milletin iradesine sahip çıkmak, kesinlikle ve kesinlikle aslında ülkemizin bugününe değil, geleceğine sahip çıkmaktır. Yerel yönetimleri; kayyımcı, vesayetçi anlayıştan kurtarıp, milletin egemenliğini kayıtsız şartsız sağlamak için acilen atılması gereken demokratik ve hukuki adımlar vardır. Anlaşılıyor ki, bugün iktidarda olanlar, ilk seçimlerde ortaya çıkacağı belirginleşen milletin kararını engellemek üzere, her türlü hukuksuzluğa tenezzül eden adımlar atmaya karar vermiştir. Ve ne yazık ki, bu adımları atma konusunda belli hazırlıklar artık kahvehane dedikodusuna kadar ulaşmıştır. İşte yaşıyoruz; konser tartışması, yok efendim SGK borcu tartışması, müfettişler, kayyımlar… Her biri birbirinden trajikomik hamleler. Kendi menfaatini, kendi koltuğunu, kendi iktidarını milletin menfaatinin üstünde görenlerin çaresizliğini gösteren detaylardan ibarettir bu çalışmalar. Dolayısıyla biz, belediyelerimize ve millet iradesine karşı atılan adımları, birbirinden kopuk, tekil vakalar olarak görmüyoruz. Milletimiz de bunu böyle görmemelidir.”
“ORGANİZE KÖTÜLÜĞE KARŞI YANITIMIZ DA TOPYEKUN OLMALIDIR”
“Bunlara karşı mevzi direnişiyle de yanıt veremeyiz. Bu organize kötülüğe karşı yanıtımız da topyekun olmalıdır. Milletimiz, bu konuda en ciddi şekilde bilinçlendirilmelidir. Çünkü, milletin iradesine karşı, devletin imkanlarıyla düşmanlık yapmanın karşılığının, ancak milletin topyekun gücünün arkasına alan, topyekun mücadeleyle verileceğini bilen bir ekibiz. Bu yönüyle vatandaşlarımızla ama pazarda ama çarşıda ama vatandaşlarımızı birebir evlerde ziyaret ederek, hizmetlerimizi yaparken onları bilinçlendirerek, birlik ve beraberliğimizi her zamankinden daha güçlü bir seviyeye taşıyarak, kesinlikle güçlü bir millet cephesi tahkim edilecektir. Ve o milletin oluşan o demokratik ve güçlü cephesi, bugünkü organize kötülüğe karşı mutlak bir zafer elde edecektir. Ben de her zaman ifade ettiğim gibi, kendisini bu yola adamış hem partimizin bir evladı hem bir Cumhuriyet vatandaşı ama bir yanıyla da kendi görevleri itibariyle yılmaz bir mücadeleyi vermeye devam edecek bir siyasetçiyim.”