Yeşilçam efsanesi Hülya Koçyiğit, Başkent Kültür Yolu Festivali kapsamında düzenlenen Sinema Söyleşilerine konuk oldu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın koordinesinde Başkent Kültür Yolu Festivali ‘Sinema Söyleşileri’ CSO Ada Ankara Mavi Salon’da devam etti. Moderatörlüğünü usta yönetmen Reis Çelik’in yaptığı ‘Sinemada Star Olmak’ konulu söyleşiye katılan Hülya Koçyiğit, sinemada star olmanın ve bunu devam ettirebilmenin yollarını anlattı.
ALKIŞ SESLERİNİ DUYMA HAYALİYLE BÜYÜDÜM VE OKUDUM
Sinemanın tiyatroya kıyasla daha fazla insana dokunduğunun altını çizen Koçyiğit, “Benim ilk aşkım tiyatroydu. Tiyatro sanatçısı olmak için eğitim gördüm. Hep sahnede olmak ve o alkış seslerini duyma hayali ile büyüdüm ve okudum. Fakat sinema çok daha geniş kitlelere bir anda ulaşabiliyor. Yıllarca Anadolu’da filmler çektik ve orada sinemanın insanlarla nasıl iletişim kurduğuna şahit olduk. Dolayısıyla iyi ki bu mesleği seçmişim diyorum.” dedi.
Program sonunda iki duayen isim salonda bulunan ve çoğunluğu gençlerden oluşan sanatseverlerin sorularını yanıtladı.
ANKARA HİÇBİR ZAMAN UNUTAMAYACAĞIM BİR YER
Reis Çelik gibi çok kıymetli bir yönetmeni ve Hülya Koçyiğit gibi eşsiz bir starı Ankara’da misafir etmekten çok büyük mutluluk ve gurur duyduklarını belirten Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, “Ben de Hülya hanıma bir soru sormak istiyorum müsaadeniz olursa. Ankara’da konservatuar okumanız bizim için tabi çok kıymetli. Sizi başkentte bu programda yakalamışken Ankara’yla ilgili anılarınızı veya bağınızı veya konservatuarla ilgili küçük anılarınızı gençler de burada dinlemek isteyebilirler diye düşünüyorum. Çünkü kalbinizde Ankara’nın bir yeri olduğunu da biliyorum daha önceki sohbetlerimizden, teşekkür ediyorum, çok sağ olun.” sözleri üzerine;
Ankara’da iki kez, iki dönem okuduğunu belirten Hülya Koçyiğit, “İlk rüyam balerin olmaktı. Müthiş bir müzik kulağım olduğunu söylemişlerdi ve balerin olmak için İstanbul’da imtihana girdim ve imtihanı kazanarak yatılı mektepte okuyacağım heyecanıyla, 7 yaşındaydım, 7-8-9 ilkokulu İltekin İlkokulu Cebeci’de bitirdim. Konservatuarda bir yandan böyle eğitim görüp bir yandan ilkokula gidiyordum. İkinci gelişim ise lise eğitimiydi ve tiyatro eğitimi görmek üzere gelmiştim. Talebelik kadar bir insan ömründe -şimdi hepsi o adar genç ki konukların farkında değiller- bir insanın hayatının en ama en güzel dönemi talebelik dönemidir. Size sorsam tam tersini söyleyebilirsiniz, dersiniz ki ‘aaa işte imtihanlar, işte öğretmenler, işte şu imkânsızlıklar içindeyiz, şuyuz buyuz’ ama gerçekten talebelik, hayata hazırlandığınız bu yıllar en değerli yıllarınız. Çünkü öğrenmeye çok açsınız, açıksınız. Birçok şey öğrenmek için okula gidiyorsunuz. Dolayısıyla ben o yıllarımı hatırlıyorum, çok kıymetli öğretmenlerimiz vardı. Bir Cüneyt Gökçer vardı, nur içinde yatsın, Mahir Canova vardı. Öğretmenler o kadar kıymetliydi ki onlardan bir şeyler öğrenebilmek için canla başla dinlerdik. Ankara benim için çok güzel arkadaşlık, dostluk, çok güzel anılarla dolu. Hiçbir zaman hayatımda unutamayacağım bir yer Ankara. Her fırsatta da geliyorum Ankara’ya ama Ankara benim okuduğum yıllardan sonra o kadar çok değişmiş ki, o kadar çok değişmiş ki Ankara, gözlerime inanamıyorum. Elbette ki çok medeni, çok modern bir şehir olmuş. Onun için de teşekkür ederiz.” cevabını verdi.
FOTOĞRAF SERGİSİNİ GEZDİ
Söyleşinin ardından Cer Modern’de düzenlenen “Kamera Arkası – Geçmişten Günümüze Sinemamızda Set Fotoğrafları Sergisi“ni gezen Koçyiğit, burada yaptığı açıklamada, “Sergi neyi ifade ediyor bilmiyorum, benim için bir ömrü ifade ediyor.” dedi. Bir katılımcının “Aile albümü gibi, değil mi?” ifadesi üzerine “İnsan ailesiyle bu kadar yakın olamayabiliyor. Bunların hepsi benim arkadaşlarım, kardeşlerim. Akıl alacak gibi değil, tabi ki benden öncekiler var ama birlikte böyle omuzladığımız, mesleğimizi inanarak, birlikte dayanarak, paylaşarak çalıştığım çalışma arkadaşlarım çok mutluyum, çok teşekkür ediyorum.” dedi. (Haberola-Necdet Gürsoy)
