Binalar yükseldikçe incelikler alçalır, binalar arttıkça nezaket azalırmış. Beton saltanatına teslim olmuş bir dünyanın gökyüzüne bakmayı unutan insanlarına dönüştük. Binalarını yükseltip, insanlığını alçaltan dönemin canlıları damgasını yemek istemiyorsak başımızı kaldırıp göğe bakmalıyız. Prof. Dr. Sadettin Ökten “İnsanın gökyüzüne bakacak vakti olmalı. Yapamadım, yetiştiremedim, hiçbir zaman bitmez.” demiş.

Sema’yı kız ismi sanıp anlamını bilmeyenler var. Âsuman’ı çoktan unuttuk. Yarabbim, ne günlere kaldık! Bu toprağın insanlarının kelime havuzlarını delik deşik edip boşaltanlar kimler? Fikir kuraklığının sorumlularına yazıklar olsun!

Sema’yı bilmeyen Ahmet Haşim’in “Merdiven” şiirinden nasıl zevk alacak? “Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden / Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak / Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak” dizelerindeki sema’yı “duymadım, bilmiyorum, tanımıyorum” diyen öyle çok kişi var ki!

Güftesi Süleyman Nazif, bestesi Şerif İçli’ye ait;

“Derdimi ummana döktüm âsumâna inledim /

Yâre de âğyâre de hal-i derûnum söyledim /

Âşina yok derdime ben söyledim ben dinledim/

Gözlerim yollarda kaldı gelmedin çok bekledim.” diyen Hicâz şarkıya eşlik eden kaldı mı?

İnsanın mutluluğu ve huzuru ile ruh zenginliği semayı görebildiği kadarmış. İmam Gazali’ye göre göğe bakmanın sayısız faydalarından bazıları şöyle:

1-Vesveseleri azaltır.

2-Allah’ı hatırlatır.

3-Aşıkları teselli eder.

4-Hüznü ve kederi azaltır.

5-Kalbe Allah’ın büyüklüğünü yayar.

6-Karamsarlığa iyi gelir.

7-Korku vehmini giderir.

8-Kötü düşünceleri yok eder.

9-Sevenleri birbirine alıştırıp yakınlaştırır.

10-O duâların kıblesidir.

Cahit Zarifoğlu, lâfı uzatmamış, şairliğinin gereğini yapmış: “Gökyüzüne bakmayanların kalbi daha çabuk kirlenir” demiş. 

Gökyüzü insanlığın ortak çatısı. Yıldızlar ve bulutlar hepimizin ortak malı. Çocukluk döneminde, gecenin karanlığında gökyüzüne bakıp, yıldız saymamış kişi olabilir mi? Çocukluk döneminde, ikindi serinliğinde masmavi gökyüzüne bakıp, tombul bulutlara binme hayali kurmamış kişi var mıdır? 

Nasıl bir dünya, nasıl bir hayat, yaş aldıkça göğe bakmayı unutturuyor bize. 

Edip Cansever “Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk / hiçbir yere gitmiyor” demiş. Ha bakılmayan gökyüzü ha unutulan çocukluk. Hiçbir yere gittikleri yok da biz çoktan başka yerlerdeyiz. 

Dünya tarihinin en iyi yazarlarından birisi  olarak bilinen Tolstoy, Dünya edebiyatının başyapıtlarından Savaş ve Barış adlı romanındaki Prens Andrey Bolkonski’ye şunları söyletir:

“Nasıl olmuş da ben bu yüksek gökyüzünü daha önce görmemişim? Sonunda onu görebildiğim için öyle mutluyum ki. Evet! Bu sonsuz gökyüzünden başka her şey boş, her şey yalan. Ondan başka hiçbir şey, hiçbir şey yok. Fakat hatta o da yok, hiçbir şey yok, sessizlikten, sessizliğe ulaşmaktan başka. Tanrı’ya şükür.”

Havadan sudan konuşmak bile şifa imiş. Yerde tevazu, gökte ferahlık varmış. Göz derya, seyir bedava. Başımızı kaldıralım, göğe bakalım. Umudu ve huzuru yanımıza yoldaş alalım. Sessiz, sakin, azametli sonsuz güzelliğe bakmanın tam zamanı. En güzel hayaller gökyüzüne bakarak kurulur. 

Gökyüzüne bakmak, kendini bilmenin, kendini tanımanın, kendini görmenin yoludur.

CEVAP VER