7 yılı aşkın süredir yazdığım köşe yazıları, gönderdiğim haberler, epilepsi başta olmak üzere engellilerle, Türk dili, milli bayramlar, toplumsal konularla ilgili oldu. Bugün benimle ilgili bir konuyu dile getireceğim…
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü münasebetiyle, İç Anadolu Birliği Başkanı İsmet Taş, Türk Dünyası Akademisyenler ve Bürokratlar Birliği, Dünya Muhabirler Birliği Başkanı Almaz Ahmedova, Kadın Kolları Genel Başkanı Nur Delice’nın organizasyonu ile kadınların EN’leri bugün seçilerek, ödüller Mamak Belediyesi Lavanta’da taktim edildi.
Geçen ay ben de aranıp; davet edilen kişilerden birisiydim. Bana ‘yaptıklarınızı fark ettik, bir de siz kendimizi bize yazılı anlatın’ dediler. Kısaltabildiğim kadar en kısa haliyle sundum. Geçen sene İstanbul’da olan bir gruptan, bu sene yeni tanıştığımız gruptan, başarılı bir kadın olarak ödül aldım. Beni bu ödüle layık görenlere teşekkür ederim. Şimdi size anlatımımı sunacağım…
Ebru ÖZTÜRK. STK başkanı, eğitimci ve sosyal girişimciyim. 1972 Bursa doğumluyum. 1,5 yaşında epilepsi ile tanıştım. 16 yaşından sonra her geçen gün daha kötüye gittim ve 21-25 yaşa arasında 3,5 yıl eve kapalı, tek başına ekmek almaya gidemeyen bir genç olarak yaşadım. Tüm ilaçların kontrollü olduğu için yurt dışından geliyordu ki ama nafile. Ayağa kalktığım anda yere yığılıyor, nöbetten sonra yaralanmış halde bulunuyordum. Son 3 hafta yatalak olmaya kadar tattım. Her gün en az 7, en çok 11 büyük nöbet geçiyordum. Önce üniversiteden, sonra işten, daha sonra sosyal ortamdan ayrılmış; tek başımaydım. Adını duyduğumuz her nöroloğa gittik ve sonunda ‘EEG, MR temiz. Sorun görünmüyor. Her ilacı denedik, olmadı. Allah’tan ümit kesilmez’ denildi ki; o anı çok iyi hatırlıyorum. Daha sonra annemin yardımcı olduğu epilepsili bir öğrencisinin velisinin yönlendirmesi ile gittiğim nörolog, MR’da bir şey fark etti ve yeni beyin ameliyatları denemelerin başladığı bir elin 5 parmağından birisi olarak, 3 Aralık 1997’de ameliyata girdim ve hayata döndüm.
2001’de beyin ameliyatı olanları hekimler ayda bir araya getiriyordu. Birçoğu ‘bu yaştan sonra bir şey olmaz’, derken, benim ‘uğraşırsan olur’ diye çıkışlarımdan sonra, derneği benim kurmam istenildi. 2003’de ülkemizde ilk epilepsi derneği olan Epilepsi Hastaları Derneği kuruldu. 2004’de Dünya Epilepsi Derneği’nde ülkemizi temsil etmeye başladık. İstanbul’da merkez ilçelerde çalışmalar yapıldı. Derneğimizin adını söyleyince yanımızdan kaçıp’ yaklaşma bana da, ulaşır; aman cin çarpması gelme sakın!’ diyen çok kişiyle karşılaştık. Ekonomik nedenlerle derneğimiz kapandı. Daha sonra Epilepsi Hasta ve Yakınları Derneği’ni kurduk. Nörolog derneğinin hazırladığı, bizim TBMM ve bakanlıklara taşıdığımız yönetmelik tasarı önerisi çalışmaları 2017’de başladı. 2018 yılında artık Türkiye’ye açılmıştık ve illerde temsilcilerimiz vardı. Böylece sadece İstanbul’da değil, ülke genelinden sesler geliyordu. 2019’da arabamı da satsam olmadı ve parasızlıktan derneğimiz kapandı ama muhasebe, vergi gibi herhangi giderleri olmayan platformla sesimizi duyurmaya devam ederken, 164 ülke arasından ülkemizi ilk 3 ülke arasında aldırdık. İşlerin daha iyi yürümesi ve yönetmeliklerin çıkması için, 2019’da Ankara’ya taşındım. 2021 yılında Epilepsi ve Yaşam Derneği’ni Ankara’da kurduk ve 6 Haziranda ilk protokol olarak Epilepsi Klinik Protokolü, 30 Eylülde ilk epilepsililer için yönetmelik olan ilaç kullanmasına karşın, epilepsi nöbetleri biten kişilere ehliyet alma hakkı kabul ettirildi. Aynı yıl Müslüman Epilepsililer Grubu tarafından fark edildik ve raporlar gönderdik. İlerleyen süreçte davetli olarak gittiğim Balkan Ülkeleri toplantısında ülkemizi temsil ettim. Epilepsililer için ilk kamu spotunun yayınlanması, kamu yararına dernek, ‘Türkiye’ adını almak için başvurularda bulunduk. Ülkemizde epilepsi ile ilgili ilk gala, ilk çalıştay, ilk sempozyumu düzenleyen, ilk roman olan ‘Yalnız Ece’ yi yazan, ilk tiyatro oyunu Hoşça Kal Epilepsinin senaristi, ilk kez çekilecek Başarın Kararında Saklı filmin senaristi, epilepside ilk yardım kamu spotunun senaristi ve oyuncusu olan kişiyim. 22 yıllık çalışmanın sonunda, Cumhurbaşkanlığı, TBMM ve 7 bakanlık ile çalışan kurumuz…
Epilepsiden kurtulunca 1988’de iş hayatı, 1999’da ÖSYM sınavı, 1999’da öğrenci ve çalışan, 2000’de öğrenci çalışan ve yazın kurslara giden, Beylikdüzü’nde otobüs hatlarını koyduran, 2001’de öğrenci çalışan ve yazın kurslara giden ve psikoterapi grubu katılımcısı olan, bir sonraki sene bunlara dernek kuruluş işlemi başlatarak, 2004 yılında üniversiteden mezun olmuş, İngilizce ve Fransızca konuşabilen, sertifikaları olan, dernek başkanıydım. Bir süre sonra Kapadokya’ya otel müdürü olarak gittim ki; o bölgede 2 bayan otel müdüründen birisiydim. İlk kadın hareketini Nevşehir Ürgüp’te başlattım. Onlar örüyordu, ben İstanbul’da satıyorum. İstanbul’dan da yardım kutuları getiriyordum. Daha sonra epilepsililer için otel müdürlüğünü bırakıp; İstanbul‘a dönecektim…Eğitim konusunda kendimi ilerletirken, Kapadokya’daki misafirlerden birisinin uluslararası eğitimler veren, dünyada ilk iş yeri eğitimlerini başlatan Galice’nin 7 öğrencisinden birisi olduğunu öğrendim ve benim iletişim konusunda başarılı olduğumu fark edip; davet etti. Eğitimlerine katılarak, ülkedeki en başarılı öğrencisi seçti ve 2018’de İsviçre’deki 14 günlük eğitim ile insan ilişkileri konusunda Türkiye sorumlusu olmaya hak kazandım. Eğitimci olarak emekli oldum ama çalışmalarım devam ediyor…
Örgün eğitimden sonra, açık öğretimi görmüş birisi olarak, öğrencilerin soru sormak için herhangi bir yerinin olmadığını fark etmiştim ve öğretmene sorduğum tek sosyoloji tanımına ‘sen benim öğrencim değilsin, söyleyemem’ sözü beni bu çalışmaya yönlendirdi. Öğrenci anlamadığı veya unuttuğu kelimeler ile dersleri tam olarak anlayamıyordu ve kelime anlamları derslere göre çok farklıydı. Bununla ilgili bir çalışma da yoktu… İngilizcem ve Fransızcam yolduğu için Oxford, Chicago, Sorbonne gibi üniversitelerin sitelerine de baktım ama göremedim! Bölümlere göre sözlükler vardı; hukuk, ekonomi, tıp sözlüğü gibi… Ama hukuk sözlüğüne de baksak ‘ortaklık’ bireysel hukukta evdeki işleri, ticari hukukta paraları, ceza hukukunda suçları paylaşmaktı; oysa hukuk sözlüğü ticaret hukukunu baz alıyordu; aynı ekonomi sözlüğünün iktisat tanımını baz alıp; muhasebe, işletme derslerine göre tanımını almaması gibi… Ama sınavlarda bu sorulara ait şıklar, a, b, c olarak karşımıza çıkıyordu. 2003 yılında ders ders sözlükleri yapmak için çalışmalara başladım. Açık öğretim öğrencileri için yola çıktım ama korona ile örgün öğrencileri de kapsayan, 208 üniversitedeki 8.900.000 gence destek verebilecek bir çalışma… 17 İİBF dekanından onay alınan, benzeri sadece Wikipedia ve ChatGPT olan çalışmam, 2023 yılında hayata geçti. Şöyle bir fark vardı. Wikipedia kişilerin, ChatGPT robotların, Ebru’nun Sözlüğü akademisyenlerin verilerinden oluşuyordu! Öğretim üyesi olmadığım için TDK, TÜBİTAK, büro değil; evden yönetim olduğu için KOSGEB beni desteklemedi. Ben de tüm birikimimi epilepsililer harcadığım için reklam konusunda zayıftım. Bir yatırımcı ile çalışmayı yapıp, çok paralar kazanabilirdim ama amacım sosyal girişimci olmak, Türkçemizi daha iyi öğretmek ve yurt dışına açılmaktı… Eğer gelişme olmazsa yurt dışına çalışmayı taşıyacağım; umarım gerek kalmaz! En çok kelime anlamı yazan kişi olarak Guiness Rekorlar Kitabı için başvuruda bulunuldu.
100’ncü yılda, 100 başarılı kadından birisi seçilmiş birisi olarak Hayat=Mücadele dediğim için, ölüm yerine yaşamı, sadece emekli bir kişi olmak yerine girişimciliği, pasif birisi olmak yerine başkanlığı, bu yaştan sonra ne kadar öğrenebilirim yerine eğitimci olmayı tercih etim. Evet bunlar için ekonomik kazanımlarım olmadı; bilakis zaman, para ve enerji harcadım ve karşılıksız yaptıklarımdan dolayı çok eleştiriler aldım ama unutmayalım ki; hayat bakmak değil; görmektir, duymak değil; dinlemektir! Bir tarafıma üniversiteli gençleri, diğer tarafa epilepsilileri alıp; duyarak, görerek, nereden geldiğimi unutmadan onlara destek verdim. Umarım insanların hayata tutulmasında, denizde kum misali benim de ülkeme, halka, dünyaya katkım oldur. Yaptığım farkındalığın farkına vardığınız için sizlere de teşekkür ediyor ve benim sözlerimle bitiyorum… Karşına çıkan zorluklara korku değil; cesaretle yaklaşınca, kazanan kişi sen olacaksın! Saygılarımla.
Hem bir kadın, hem bir eğitimci, hem bir dernek başkanı, hem de bir sosyal girişimci olarak, sağlığım elverdiği ölçüde, ülkemiz için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Fark etmek ve fark edilmek çok güzel… Sevgiler
Ebru ÖZTÜRK