Naçizane bir şapka koleksiyonum var, Fenerbahçeli Arda Güler’in futboluna hepsini çıkarırım. Ama Beşiktaş maçındaki penaltısı için de hepsini geri giyerim, yazık!
Futbol ortamımız bu çocuğu bozdu bozacak, o nedenle kaç git diyorum.
Futbol düzlemimiz şahane doğrusu! Bir ay önce “Vatan, millet, Sakarya” diyerek depremzede yardımında birleşen, Trabzon maçında kenetlenen futbol kulüp yöneticilerinin ne denli samimi (!) olduğunu gördük.
İlk fırsatta niza başladı!
Hepimizin gözü önünde oluyor bu olaylar.
Çözüm olması gereken TFF de sorun üretme merkezi gibi faaliyet gösteriyor, maşallah!
Bence artık futbol televizyon ve radyolardaki adına yorumcu denilen ve bir ikisi hariç hiçbir iş yapmayan bir takımın para kazanması için oynanıyor.
Oynanıyor mu, tepişiyorlar mı onu da bilemem gari!
Baksanıza, Manchester City ile Liverpool gibi sert bir maçta hepi topu 19 faul yapılmış.
Almanya’nın en önemli futbol karşılaşması sayılan Borussia Dortmund-Bayern Münich maçındaki faul sayısı 18.
Ne otobüsü kale önüne çeken var ne Yugoslav faulüne tenezzül eden ne sakatlamaya yönelik giriş yapan! “Ne de ayağını eline verin şunun” diye bağıran seyirci, pardon taraftar!
Fenerbahçe-Beşiktaş maçını gözünüzün önüne getirin ve lütfen kıyaslayın! Diğer derbiler de öyle olacak, güzel
futbolu konuşamayacağız. Hep Bizans oyunlarından, hakemlerden, komplolardan dem vurulacak! Kimse üç yılda yapılan 85 başarısız transferi konu etmeyecek!
Futbol iklimimiz bozuk, kimyamız da!
Geçen senenin şampiyonuna bir bakın başkanı kaçtı, hocası gitti, futbolcular apar topar… Bir açıklama geliyor mu aklınıza?
Tüm dünyada şampiyon olmanın bir bedeli vardır. Ama kupayı kaldırınca bu başarıyı paraya tahvil edebilirsiniz.
Türkiye’de bu asla olmaz!
Rahmetli İlhan Cavcav bunu bildiği için şampiyonluk yarışından uzak durdu. Bir kere gireyim dedi, adamı pişman ettiler zaten.
Nokta!
Çünkü bizim futbol iklimini yazmaya kalksak, bir sezonu bile pehlivan tefrikası olur da futbol yazılmaz, diğer etkenler girer o sayfalara.