Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Yargı Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Fırat’ın doğusundaki terör bataklığına müdahale konusunda yeteri kadar zaman kaybetmiştir. Bundan sonrası için tek bir günlük gecikmeye dahi tahammülümüz yoktur” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı’na Üye ve Gözlemci Devletlerin Anayasa ve Yüksek Mahkemeleri Birinci Yargı Konferansı’na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Hukukun Üstünlüğü ve Temel Hakların Korunmasında Yüksek Yargının Rolü” konulu konferansta bir konuşma yaptı.
İslam dünyasının farklı ülkelerinden gelen yüksek mahkeme başkanlarına ve hukuk insanlarına daha huzurlu ve güvenli bir dünya idealine yaptıkları katkılar için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konferansın başarılı geçmesi temennisinde bulundu.
“ADALETİ SADECE KANUNLARLA SAĞLAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Konuşmasında adalet kavramının ilk insandan bugüne kadar üzerinde en çok konuşulan, tartışılan konular arasında olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Filozoflar adaletin sadece erdemlilere, fazilet sahiplerine mahsus bir özellik olduğunu söyler. Aynı şekilde vicdanlarda karşılığı olmayan adaleti sadece kanunlarla ve kolluk gücüyle sağlamak mümkün değildir. Adaleti sadece zayıfların hak arama yolu olarak görmenin sonu, güçlülerin adaletsizliklerini haklı çıkarmaya kadar varır. Hâlbuki adalet, asıl güçlüde olursa anlamlıdır” şeklinde konuştu.
“Güçlülerin erdemli, erdemlilerin güçlü olmadığı bir dünyada yaşadığımızı kabul etmek zorundayız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Bugün dünyada güçlü olanlar maalesef adaleti değil sadece kendi çıkarlarını daha ileriye taşımanın peşindedir. Tarih bize adalet çizgisinden sapan toplumların ve devletlerin yıkılışının kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Geçmişte dünyanın önemli bir bölümünde hükümran olmayı başarmış nice güçlü liderin ardından inşa ettiği her şeyin yıkılıp gitmesinin sırrı, adalete dayalı bir düzen kuramamış olmasıdır. Zulümle payidar olunmayacağının sayısız örneği vardır.”
“İSLAM DÜNYASININ ÜZERİNDEKİ KARA BULUTLARI DAĞITMALIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün dünyanın pek çok yerinde, özellikle de Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgede vicdanları kanatan zulümler yaşandığına dikkat çekerek, İslam dünyasını DEAŞ, El Kaide, Boko Haram, Eş Şebab, FETÖ gibi terör örgütleri vasıtasıyla cendereye almaya çalışanların asıl hedefinin, Müslümanların hayat damarlarını kurutmak olduğuna işaret etti. Müslümanın olduğu yerde sömürünün, soykırımın, husumetin adaletsizliğin, gelir dağılımı çarpıklığının olmaması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama bugün maalesef bu kötülüklerin hepsi de İslam dünyasının üzerinde bir kara bulut gibi dolaşıyor. Bizlere düşen işte bu kara bulutları dağıtmak için neler yapmamız gerektiğini bulmak ve hayata geçirmektir” dedi.
CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi olayına değindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi makamlarının bu işin yerli iş birlikçilerle yapıldığını söylemesine rağmen, söz konusu kişiler hakkında bilgi vermediğini, daha sonra bu ifadelerini de inkâr ettiklerini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ses kayıtlarından, gelenlerin içinde Veliaht Prens’in en yakınında olanların bu işin aktif rol üstlenicileri olduğunu ve talimatları yerine getirdiklerinin anlaşıldığını açıklayarak, “Bütün bunlarla beraber bize gönderdikleri elemanlarına biz her şeyi açıkça anlattık, ama onlar yine gizlemeye devam ettiler” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam dünyasından, doların ve riyalin kurbanı olan bazı kesimlerin ve ülkelerin, bu olaylar karşısında hakkı ve hakikati adalet çerçevesi içerisinde söylemediklerini, Batı dünyasında da aynı şekilde birçok baronların aynı kaygılarla bunları söyleyemediklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerikan istihbarat örgütüne, yetkililerine ve isteyen diğer Batılı ülkelere eldeki delillerin verildiğini hatırlatarak, şunları kaydetti: “Neden? Adalet mülkün esasıdır, adalet yerine bulsun diye verdik. Ve uluslararası hukukta da suçun işlendiği yer burası olduğu için dedik ki, ‘verin biz yargılayalım’, bakın vermiyorlar. Dışişleri Bakanı açıklama yapıyor, ‘vatandaşlarımızı veremeyiz’ diyor.”
“TÜRKİYE’NİN BÖLGESİNDE UYGULADIĞI POLİTİKANIN TEMELİNDE ADALETİ SAĞLAMAK VAR”
Konuşmasının devamında Türkiye’nin bölgesinde uyguladığı politikanın temelinde, zalime karşı mazlumların safında yer alma, sadece bununla da kalmayıp sahada fiilen adaleti sağlama yaklaşımı bulunduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Irak’ı ve Suriye’yi yıllarca DEAŞ’la mücadele görüntüsü altında yakıp yıkanlar ne kadar suçluysa, onlara bu fırsatı verenler de aynı derecede vebal altındadır” dedi. Bunun en çarpıcı örneklerinden birinin Suriye’de görüldüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Suriye topraklarının üçte birini işgal altında tutan bir terör örgütü Amerika’nın ve kimi Avrupa ülkelerinin desteğiyle her türlü zulmü, her türlü ihaneti sergiliyor. Biz bu terör örgütüyle doğrudan ülkemizi de hedef aldığı için elbette çok daha etkili bir şekilde mücadele ediyoruz. Ama aslında bu örgüte karşı tüm İslam dünyasının topyekûn mücadele etmesi gerekir. Çünkü bu örgüt vasıtasıyla Suriye’nin bir bölümü medeniyetimizin ve kültürümüzün dışına çıkartılmaya, adeta bağrımıza bir hançer saplanmaya çalışılıyor. Bizim böyle bir terör örgütüne, böyle bir tehdide göz göre göre izin vermemiz düşünülemez. Bunun için daha önce Cerablus’ta, Afrin’de, Rusya’yla vardığımız anlaşmayla İdlib’de yaptığımız gibi Fırat’ın doğusundaki bölgeleri de huzura ve güvene kavuşturmakta kararlıyız. Bu terör örgütlerini ya yok edecekler, onlar etmiyorsa biz yok edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tel Rifat’tan Afrin’deki Türk askerlerine yönelik kalleş saldırının; alınan müdahale kararının ne kadar isabetli olduğunu gösterdiğini belirterek, “Münbiç Arapların yaşadığı yüzde 85-90 itibariyle bir yerdir, ama orayı tamamen o terör örgütlerine vermiş durumdular. Bize söz verdiler onlardan orayı boşaltacağız, ‘onları Fırat’ın doğusuna göndereceğiz dediler’ göndermediler. Şimdi de diyoruz ki, temizlediniz temizlediniz, çıkardınız çıkardınız, çıkarmadığınız takdirde biz Münbiç’e de gireceğiz.”
“FIRAT’IN DOĞUSUNDAKİ TERÖR BATAKLIĞINA MÜDAHALE KONUSUNDA ZAMAN KAYBEDİLDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat’ın doğusundaki terör bataklığına müdahale konusunda zaman kaybedildiğini belirterek, “Bundan sonrası için tek bir günlük gecikmeye dahi tahammülümüz yoktur. Afrin operasyonunda sahada karşılaştığımız manzara istihbarat birimlerimizden gelen raporlarla tescillidir. Bu veriler bize Fırat’ın doğusunda neler yapıldığını ve şayet hemen harekete geçmezsek ileride karşımıza neler çıkacağını göstermeye yeterlidir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’de attığı adımlarla sadece kendi topraklarının güvenliğini sağlamakla kalmadığını, ümmetin ve tüm insanlığın izzetini de koruduğunu belirterek, “Kendi hesaplarının peşinde koşmayan, hakkaniyetle meseleye eğilen herkes bu hakikati görecektir. Bölgede gerçekten huzurun, adaletin, ahlakın peşinde olanlara düşen, yürüttüğü bu mücadelede Türkiye’ye destek olmaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında adalet konusunda en büyük tehlikelerden birinin yargı kurumunun, akıl ve muhakemeyi bir kenara bırakıp kendi ideolojik saplantılarının peşine düşenlerin kontrolü altına girmesi olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin, FETÖ meselesinde bu sıkıntıyı yaşadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önce Emniyet ve yargı içindeki elemanları vasıtasıyla, ardından da ordu içindeki militanlarını kullanarak ülkemizde darbe yapmaya kalkışan bu örgütün mensupları, şimdi hukuk önünde hesap veriyor. Yaşadığımız ihanet ne kadar büyük olursa olsun, biz bunlarla mücadelemizi hukuktan, adaletten, haktan ve vicdandan taviz vermeden yürütüyoruz. Rehavete kapılmıyor, kararlılığımızı hep canlı tutuyor, ama hukuk devleti ilkesine de titizlikle bağlı kalmayı sürdürüyoruz. Hep söylediğim gibi, hiçbir suçlunun cezasız kalmasına izin vermediğimiz gibi, tek bir masumun da haksızlığa uğramasına rıza gösteremeyiz” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE’NİN DEMOKRASİSİNE KİMSENİN SÖYLEYECEK SÖZÜ OLAMAZ”
Türkiye’nin demokrasisine de hukuk devleti niteliğine de hak ve özgürlükler konusundaki samimiyetine de kimsenin söyleyecek bir sözü olamayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Lafa geldiğinde demokratlığı, özgürlükçülüğü, farklılıklara saygıyı kimseye bırakmayan Batılı ülkelerin en küçük bir tehdit karşısında nasıl faşizan uygulamalara yöneldiğine hep birlikte şahit oluyoruz. Demokrasi ve hukuku bir makyaj olarak kullananlarla aynı değerleri hayatının merkezine yerleştirenler arasındaki fark, ancak bu tür sınamalar sayesinde ortaya çıkabiliyor” dedi.
İslam toplumlarının çoğu yönetimlerinin henüz bu sınamalara dahi maruz kalmayacak derecede adaletten, hukuktan, özgürlüklerden uzak bir görüntü içinde olmasından üzüntü duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kaşıkçı cinayeti sonrasında sergilenen tavırların bu gerçeği bir kez daha gösterdiğini dile getirdi. “Haksız yere bir cana kıymanın inancımızdaki yeri ortadayken, üstelik de gerçekten insanlık dışı bir yöntemle işlenen bu cinayetin takibini neredeyse şu anda tek başımıza yapıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu eksiklerimizi gidermeden İslam toplumları olarak hak ettiğimiz yere gelebilmemiz, Rabbimizin ve Peygamber Efendimizin bize müjdelediği huzura ve saadete kavuşabilmemiz mümkün değildir. Konferansımızın tüm bu meselelerin konuşulduğu, tartışıldığı, çözüm yollarının ortaya konulduğu bir platforma dönüşmesini diliyorum.”