Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti 3. Olağanüstü Büyük Kongresinde yaptığı konuşmada “Kardeşlerim, bugünkü Türkiye dünkü Türkiye’den çok daha güçlü, çok daha müreffeh, çok daha demokrattır. İnşallah yarınki Türkiye bugünkünden çok daha büyük, çok daha zengin, hak ve özgürlükler bakımından çok daha ileride olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) 3. Olağanüstü Büyük Kongresine katıldı.
Kongrede, AK Parti Genel Başkanı Binali Yıldım ve 1370 delegenin tamamının imzasıyla Genel Başkanlığına teklif edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan delegelerin oy kullanması öncesinde bir konuşma yaptı.
“MİLLETİMİZE İHANET EDENLERE YUMRUĞUMUZU SERT TUTTUK
Millet için çalışan, ülkeye katkı sağlayan herkese kucaklarını açtıkları gibi, millete ihanet edenlere, ülkeye zarar verenlere karşı da yumruklarını sert tuttuklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette mazlumun, mağdurun hakkını korumak görevimizdir. Ama bu, mazlum kılığına girmiş zalimlerin oyunlarına teslim olacağımız anlamına asla gelmiyor. Takiyeyle, yalanla-dolanla, iftirayla yıllarca milletimizin tertemiz duygularını istismar edenlerin yüzlerindeki maske düşmüştür. Milletimizin saygı duyduğu tüm değerleri kullanarak, adeta insanlarımızın kanını, iliğini sömürenlerin oyunları, önce 17-25 Aralık’ta, sonra da 15 Temmuz’da tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır” diye konuştu.
“İHANET ÇETESİYLE İLGİSİNİ KESENLER KENDİLERİNİ KURTARDI”
FETÖ’yle mücadelede bulunulan yere bir anda gelinmediğini, 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişiminin ardından, bu yapının tüm mensuplarına çağrı yaptıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tespit ettiğimiz alçaklıkları ifade ettikten sonra, ‘tabanı ibadet, ortası ticaret, tepesi ihanet olan bu yapının gerçek yüzünü görün ve bir an önce orayı terk edin’ dedik. Bu çağrımıza kulak vererek, ihanet çetesiyle ilgisini kesenler kendilerini kurtardılar. Ama bu açık ihanete rağmen özel haberleşme programlarını kullanarak, sendikalarına, derneklerine, vakıflarına üyeliklerini sürdürerek, bankasına para yatırarak, kurumlarına destek olarak örgütü destekleyenler için yapacak bir şeyimiz kalmadı” diye ekledi.
“15 Temmuz darbe girişimi, bu alçak örgütün gözünü nasıl kan bürüdüğünü, inkâra ve tevile imkân vermeyecek şekilde ortaya koymuştur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz’a rağmen, bu yapı içindeki kimselerde samimi bir pişmanlık alametinin olmadığına dikkat çekerek, bu eli kanlı örgütle mücadele kapsamında kamudan yapılan ihraçların, gözaltıların, tutuklamaların, soruşturmaların ve diğer tedbirlerin, bir mecburiyet olduğunu söyledi.
“FETÖ İLE MÜCADELENİN SULANDIRILMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ”
Türkiye’nin ve Türk milletinin, bu örgütün bir başka ihanet teşebbüsüne daha tahammülünün olmadığını ve bu örgütüne karşı verilen mücadelenin güçlü bir şekilde yürütülmediği takdirde ülkenin çok daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun için herkesi, ucu en yakınlarımıza dokunsa bile, bu mücadeleye destek vermeye davet ediyorum. Avukatlar aracılığıyla yürütülen kirli pazarlıklarla, göz boyamaya yönelik itirafçılık oyunlarıyla bu mücadelenin sulandırılmasına izin vermeyeceğiz. FETÖ’yle mücadelenin, milletimizin fedakârlıklarına layık olacak ve maşerî vicdana halel getirmeyecek yöntemlerle sürdürülmesi şarttır. Bu konuda, önümüzdeki dönemde çok daha hassas, çok daha dikkatli, aynı zamanda çok daha kararlı bir mücadele yürütülmesini temin edeceğiz” açıklamasını yaptı.
Bu coğrafyada bin yıldır nice ihanetlerin, nice saldırıların üstesinden gelen milletin, FETÖ ihanet çetesinin kökünü de kazıyacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde, bölücü terör örgütüne karşı da kararlı bir mücadele yürütüldüğüne değinerek, “Doğu ve Güneydoğuda uzun zamandır yaşanan sıkıntıları çözmek için attığımız adımlara samimi karşılık verenlere sevgimiz ne kadar derinse, uzattığımız eli ısıranlara karşı hiddetimiz de o kadar sert olmuştur. Esasen son 3-4 yıldır yaşadığımız süreç, bölücü terör örgütünün gerçek yüzünü ortaya çıkartması bakımından hayırlı olmuştur” değerlendirmesinde bulundu.
“TERÖR ÖRGÜTÜNÜ VE DESTEKÇİLERİNİ ÇOK DAHA ZOR GÜNLER BEKLİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “2015 yılındaki çukur eylemlerinin üstesinden bölge halkının desteğiyle gelebilmemizde, 2013 yılından itibaren yaşadığımız tecrübenin çok büyük katkısının olduğuna inanıyorum. Bölücü örgütün bin bir vaatle, binbir yalanla yanına çekmeye çalıştığı Kürt kardeşlerim, kendilerine asıl sahip çıkanın, güvenliği ve geleceği için fedakârlık yapanın, örgüt değil devleti olduğunu, bu dönemde açıkça görmüştür. Kendilerine demokratik zeminlerde her türlü imkân tanındığı hâlde, iradelerini götürüp örgüte teslim edenlerin esamisi artık hiçbir yerde okunmuyor. Son zamanlarda ağır darbeler alan terör örgütünü ve silahla aralarına mesafe koymayan destekçilerini, her bakımdan çok daha zor günler bekliyor, bu da böyle biline. Türkiye, ayağındaki bu bölücü terör prangasından kurtulma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Türkiye’de başaramadıkları ihaneti, komşu ülkelerde hayata geçirmenin çabası içinde olanların heveslerini, inşallah, oralarda da kursaklarında bırakacağız.”
“NAMERT KAÇAR, MERT DÖVÜŞÜR. BİZ HİÇBİR ZAMAN KAÇANLARDAN OLMADIK”
Türkiye’nin güney sınırları boyunca bir terör oluşumu organize etmeye çalışanların, bu milletin istiklali ve istikbali için neler yapabileceğini görmek istiyorlarsa dönüp tarihe bakmaları gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O kadar uzağa gitmek istemiyorlarsa, 15 Temmuz gecesine baksınlar. Hâlâ meselenin ne olduğunu kabul etmek istemeyenlere ise meramımızı er meydanında anlatmaktan başka çaremiz kalmıyor demektir. Namert kaçar, mert dövüşür. Biz, hiçbir zaman kaçanlardan olmadık” dedi.
“Bölgede kiminle yol yürüyecekleri konusunda kafası karışık olanlar şu gerçeği bilsinler: Bir yanda 80 milyon vatandaşı, bu topraklardaki bin yıllık geçmişi, 2 bin 200 yıllık devlet geleneği ile Türkiye Cumhuriyeti, diğer yanda ne idüğü belirsiz, herkesin dilediği gibi kullanabildiği terör örgütleri vardır. Tercih, işte bunlar arasında yapılacaktır” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ’den PKK’ya ve DEAŞ’a kadar, terör örgütlerinin, ihanet çetelerinin hiçbiriyle meselesinin şahsi olmadığını, meselenin, ülkenin ve milletin istiklali, istikbali ve bekası meselesi olduğunu söyledi.
“TÜM TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELEMİZİ HUKUK İÇİNDE YÜRÜTTÜK, YÜRÜTÜYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ortada şahsi bir mesele olmadığı için, benim kimseyi affetmem veya cezalandırmam söz konusu olamaz. Her ne yapıyorsak milletimiz için yapıyoruz, ülkemiz için yapıyoruz. Unutulmamalıdır ki Türkiye, yaşadığı tüm badirelere rağmen hukuk devleti niteliğinden taviz vermemiş, geriye adım atmamış bir ülkedir. Dolayısıyla, ne kadar ihanet içinde olurlarsa olsunlar, ne kadar alçalırlarsa alçalsınlar, tüm terör örgütleriyle mücadelemizi hukuk içinde yürüttük, yürütüyoruz. Açıkçası, dünyada Türkiye’nin yaşadıklarını yaşayıp da, hukuk devleti ilkesine bu derece bağlı kalabilecek bir başka ülke olduğunu da sanmıyorum. Özellikle Batı ülkelerinin en küçük bir tehdit karşısında, demokrasiyle, özgürlüklerle bağdaşmayacak uçlara nasıl savrulduklarını görüyoruz. Biz asla onlar gibi olmadık, olmayacağız. Bunun için de, benzer durumlarda kendilerinin uygulamadıkları standartları bizden talep edenlere kulak asmadan, yolumuzda devam etmekte kararlıyız.”
Konuşmasında ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet’ vurgusunda bulunarak, bu ilkelerden herhangi birine sataşanların doğrudan milletin namusuna, şerefine, haysiyetine el uzatmış olacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önemli olan kimsenin bu değerlerimize el uzatamamasını sağlamaktır. Ama şayet bu densizliği yapan olursa da, o eli kırmak boynumuzun borcudur” sözlerine yer verdi.
“3 KASIM 2002 TARİHİNDEN BUGÜNE KADAR YAPILAN HİZMETLER EN BÜYÜK GURUR KAYNAĞI”
Türkiye’yi yönetme sorumluluğunu üstlendikleri 3 Kasım 2002 tarihinden bugüne kadar yaptıkları hizmetlerin, kendileri için en büyük gurur kaynağı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin günlük hayatının her anında yaşadığı, istifade ettiği bu hizmetleri, özellikle yeni nesillerin çok iyi bilmesi gerektiğini söyledi.
Yaşı 35’in altında olan vatandaşların eski Türkiye’yi, o günlerin yokluk, yoksulluk ve yoksunluklarını bilmediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye’nin AK Parti öncesi ile AK Parti sonrası arasında, dağlar kadar fark vardır. Bugün burada, iktidarlarımız döneminde ülkemize kazandırdığımız hizmetleri şöyle kısaca hatırlatmak istiyorum. Hem bir hafıza tazelemesi yapmak, hem de bundan sonra yapacaklarımıza ışık tutmak için bu muhasebeyi faydalı görüyorum” şeklinde konuştu.
“14 YILDA ÜLKEYİ 3 KAT BÜYÜTTÜK”
Konuşmasının bu bölümünde; eğitim, sağlık, spor, sosyal yardımlar, ekonomi, toplu konut, ulaştırma, haberleşme, sanayii, ticaret, teknoloji, savunma sanayii, enerji, tarım, çalışma hayatı, alanlarında, yurtdışında yapılan hizmetlerde atılan adımlardan, gerçekleştirilen reformlardan, yapılan hizmetlerden ve yürütülmekte olan projelerden örnekler veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen 14 yılda ülkeyi 3 kat büyüttüklerini, 236 milyar dolar olan gayrı safi yurtiçi hasılayı 857 milyar dolara, kişi başına düşen geliri 3 bin 500 dolardan 11 bin dolara, ihracatı yılda 36 milyar dolardan, 146 milyar dolara çıkardıklarını, IMF’e olan 23,5 milyar civarındaki borcun tamamını, Mayıs 2013’te kapattıklarını hatırlattı.
Ancak ana başlıklar hâlinde ve bir kısmını sayabildiğini belirttiği hizmetlerin tamamını anlatmaya günlerin yetmeyeceğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaptıklarımız çok önemli; ve her fırsatta bunları tekrar tekrar vatandaşlarımıza anlatmalıyız. Ama hayat dinamiktir, her şey hızla gelişiyor, değişiyor. Bunun için yaptıklarımızla yetinmiyor, yeni projeler, yeni yatırımlar, yeni hizmetlerle milletimizin ihtiyaçlarına, beklentilerine, taleplerine cevap vermeyi hedefliyoruz” görüşlerine yer verdi.
“TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ ADALET VE KALKINMA KAVRAMLARI ÜZERİNDE İNŞA ETMEK İÇİN YOLA ÇIKTIK”
Demokraside ve ekonomide ülkenin standartlarını çok daha yükseğe çıkartacak bir programı en kısa sürede milletle paylaşacaklarını ve hayata geçireceklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz partimizin ismini adalet ve kalkınma olarak rastgele belirlemedik. Biz Türkiye’nin geleceğini bu kavramlar üzerinde inşa etmek için yola çıktık ve işte bugünlere geldik. Bundan sonra da aynı doğrultuda, sürekli nefes tazeleyerek, sürekli güç yenileyerek, sürekli kendimizi geliştirerek devam etmekte kararlıyız.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Dünü unutmadan ama yönümüz daima geleceğe dönük olarak inşa ve ihya faaliyetlerimizi, çalışmayı, mücadele etmeyi kesintisiz bir şekilde sürdüreceğiz. Milletimize hizmet için yola çıktığımızda hedefimiz, demokraside ve ekonomide Türkiye’yi koalisyonlar ve krizler döneminin karanlığından çıkartacak reformları hızla hayata geçirmekti. Bu konuda mesafe kat ettikçe hedefimizi büyüttük. 2023 hedeflerimizi, kalkınma alanındaki çabalarımızın rehberi olarak ortaya koyduk. Esasen, temel hak ve özgürlükler konusunda kat ettiğimiz mesafe çok önemli. Ancak bu başarı, normalde birbirleriyle husumet içinde olması gereken terör örgütlerinin ülkemizi ortak hedef olarak belirleyip saldırıya geçmeleri sebebiyle, maalesef, hak ettiği değeri görmüyor. Reformlarımızın çapası, hatta dinamosu olarak gördüğümüz Avrupa Birliği üyelik süreci, Birliğin riyakâr tutumu sebebiyle çıkmaza girmiştir.”
“AVRUPA BİRLİĞİ’NE ADAY OLAN HİÇBİR ÜLKEYE KONMAYAN ŞARTLAR TÜRKİYE’YE DAYATILDI”
Avrupa Birliği’ne aday olan hiçbir ülkeye konmayan şartların Türkiye’ye dayatılmasının, hiçbir aday ülke için uygulanmayan kuralların Türkiye için getirilmesinin, asıl niyeti açıkça gösterdiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bu sıkıntının ilk ortaya çıktığı andan itibaren hep, hak ve özgürlüklerle ilgili reformları biz Avrupa Birliği istediği için değil, kendi vatandaşlarımız bunlara layık olduğu için yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Bundan sonra da aynı şeyi söylüyoruz: Türk Milletinin her bir ferdinin, en geniş özgürlük alanı içinde hayatını sürdürmek en tabii hakkıdır. Bu ülkede bir daha kimsenin inancı, kıyafeti, meşrebi, kökeni, farklılıkları yüzünden horlanmasına, ötekileştirilmesine, zulme uğramasına, cezalandırılmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz” açıklamalarına yer verdi.
Gençlere, özgürlükleri konusunda en küçük bir tereddütlerinin olmaması gerektiğini, gençlerin ve çocukların, kendilerinden önceki nesillerin maruz kaldığı sıkıntıları yaşamayacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun için demokrasimize sahip çıkmamız gerekiyor. Demokrasi, tıpkı ekonomi gibi, lafla değil icraatla olur. Kendi ideolojik saplantılarını topluma demokrasi diye dayatanların, gücü ellerine geçirdiklerinde başka hiç kimseye hayat hakkı tanımadıklarını milletimiz çok iyi biliyor. Biz onlar gibi yapmadık, yapmayacağız. Bizim demokrasi anlayışımız, diğerlerine saygılı olmak şartıyla, herkesin düşüncesini ifade etmesine imkân sağlama esasına dayalıdır” diye ekledi.
“AVRUPA BİRLİĞİ’NİN İKİYÜZLÜ TAVRINA DAHA FAZLA TAHAMMÜL ETMEK ZORUNDA DEĞİLİZ”
“Bununla birlikte, Avrupa Birliği’nin artık ülkemizin ve milletimizin onurunu hiçe sayma noktasına gelen ikiyüzlü tavrına daha fazla tahammül etmek zorunda da değiliz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili şu değerlendirmelere yer verdi: “Avrupa Birliği ya bize verdiği sözleri tutar, serbest dolaşımı getirir, sığınmacılar için taahhüt ettiği yardımları gönderir, fasılların açılıp-kapanması önündeki engelleri kaldırır ya da herkes kendi bildiğini yapar. Bizim tercihimiz her şeye rağmen, yolumuza Avrupa Birliği’yle devam etmektir. Burada kararı verecek olan Avrupa Birliği’dir, birliği yön veren ülkelerdir. Sadece son 1 ayda yaptığımız seyahatler ve oralarda yaptığımız görüşmeler, Türkiye’nin önünde çok daha büyük bir dünyanın açık olduğunu gösteriyor. İşte Hindistan’a gittik, oradan Rusya’ya, Kuveyt’e gittik, 4,5 milyar dolarlık bir yatırımın orada temelini attık. Kuveyt’ten Çin’e, oradan Amerika’ya geçtik. Ve bu geniş görüşme trafiğinde ülkemizin geleceği adına gerçekten çok ümit verici gelişmelerin ufukta olduğunu gördük. Kardeşlerim, bugünkü Türkiye, dünkü Türkiye’den çok daha güçlü, çok daha müreffeh, çok daha demokrattır. İnşallah yarınki Türkiye bugünkünden çok daha büyük, çok daha zengin, hak ve özgürlükler bakımından çok daha ileride olacaktır.”