Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye, her meselesini diplomasiyle, diyalogla, karşılıklı nezakete ve anlayışa dayalı müzakereyle çözmeyi prensip edinmiş bir ülkedir” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM AK Parti Grup Toplantısı’na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda milletvekillerine ve partililere hitaben bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen Pazar günü 3 Kasım 2002 milletvekili genel seçimlerinin 17. yıl dönümüne ulaştıklarını anımsatarak, aradan geçen 17 yılda Türkiye’nin nereden nereye geldiğine bakıldığında göz kamaştırıcı bir tabloyla karşılaşıldığını söyledi.
Türkiye’nin bu 17 yılda vesayet odaklarıyla mücadele ettiğini, terör örgütlerinin saldırılarına, ekonomik sabotajlara maruz kaldığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, vesayet odaklarının AK Parti’nin iktidarını ve varlığını uzun süre kabullenemediklerini, bugün dahi bu odakların ellerine imkân geçse AK Parti’yi yerle yeksan etmek isteyeceklerinden şüphe duymadığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, vesayet güçlerinin AK Parti’ye Cumhurbaşkanı seçtirmemek istediğini, ülkeyi yönetmesini engellemeye çalıştığını aktararak, “Bu engelleme çabasını, genel seçime gidip milletimizi hakem tutarak aştık. Sadece bununla kalmadık, önce Cumhurbaşkanının seçimini doğrudan milletimizin uhdesine bıraktık. Ardından da tarihimizin en büyük yönetim reformunu gerçekleştirerek Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçtik. Böylece, AK Parti’ye Cumhurbaşkanı seçtirilmek istenmeyen bir Türkiye’den, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçmeyi başaran bir Türkiye’ye gelmiş olduk” dedi.
“ÜLKEMİZE DOĞRULTULMUŞ SİLAHLARI, ÜZERİNE GİDİP İMHA ETTİK”
AK Parti’nin 17 yıllık iktidarında karşılaştığı engellemeleri, saldırıları sıralayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi terör örgütleri vasıtasıyla kuşatmayı planlayanlara cevabımızı, teröristlerin doğrudan inlerine girip tepeleyerek verdik. Hem sınırlarımız içinde, hem de sınırlarımız dışında, nerede ülkemize doğrultulmuş bir silah varsa, önünde-arkasında kim var diye bakmadan, üzerine gidip imha ettik, etmeye devam ediyoruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17 yıllık kesintisiz iktidarları döneminde demokrasinin ve millî iradenin güçlendirilmesi yanında, kalkınma, büyüme, yatırım ve refah mücadelesini asla ihmal etmediklerine dikkati çekti.
Hükûmete geldiklerinde Türkiye’yi eğitim, sağlık, adalet ve emniyet sütunları üzerinde yükseltecekleri sözü verdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim, sağlık, adalet ve emniyet alanlarında yapılan tarihî nitelikteki yenilikleri sıraladı.
ÖĞRENİM KREDİLERİNDE ARTIŞ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 17 yılda üniversite öğrencisi sayısının 1,6 milyondan 7,8 milyona çıkmasının dahi eğitim öğretimde gelinen seviyenin en çarpıcı göstergesi olduğunun altını çizerek, “2020 Ocak ayı itibariyle lisans öğrencilerimizin öğrenim kredisi veya bursu rakamları 500 liradan, yüzde 10 artışla, 550 liraya çıkıyor. Öğrenim kredisi rakamları Ocak ayından itibaren yüksek lisansta 1.100 lira, doktorada 1.650 lira olarak uygulanacak” müjdesini verdi.
Yargı sisteminde yapılan reformları ve iyileştirmeleri de aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, kademeli olarak hayata geçirilen reformlarla tüm belediyeleri, kaynak ve yetki bakımından, sorumluluk alanlarında en güzel hizmetleri verebilecekleri bir seviyeye çıkardıklarına dikkati çekti.
“TÜM SAVUNMA SANAYİ İHTİYAÇLARIMIZI KENDİ İMKÂNLARIMIZLA ÜRETMEYE ÇOK YAKINIZ”
KOBİ’lere en büyük desteğin AK Parti hükûmetleri döneminde verildiğini, savunma sanayinde göğüs kabartıcı başarılara imza atıldığını, savunma sanayinde yerli üretimin yüzde 70 seviyelerine çıktığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün Türkiye, millî güvenliği için kimin ne dediğine bakmadan istediği gibi operasyon yapabiliyorsa, bunu savunma sanayinde geldiğimiz yere borçluyuz. İnşallah kendi savaş uçağımızdan her türden motorumuza kadar tüm savunma sanayi ihtiyaçlarımızı kendi imkânlarımızla üretebilir hâle gelmemiz çok yakındır” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal yardımlar, diplomasi ve kamu yönetimi alanlarında kaydedilen başarıları dile getirerek, “Muhtarlıklardan Cumhurbaşkanı’na kadar kesintisiz işleyen bir kamu yönetimi sistemi ile milletimize sunduğumuz hizmetlerin kalitesini her alanda sürekli yükseltmenin gayreti içindeyiz. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi, bu bakımdan ülkemizin geleceğine bıraktığımız en büyük miras, en büyük armağan olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne ilişkin eleştirileri anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeri geliyor diyorlar ki ‘biz Atatürk’ün partiyiz’. Acaba Gazi, parlamenter demokrasiyle mi idare etmişti ülkeyi? Dünyada şu anda gelişmiş ülkelere baktığımız zaman ya bakıyorsunuz başkanlık sistemi ya bakıyorsunuz yarı başkanlık sistemi bunlar şu anda önde gelen sistemler olarak yer buluyor” dedi.
“CARİ DENGE MESELESİNİ, BİR BEKA MESELESİ OLARAK GÖRÜYORUZ”
Türkiye’yi ekonomide de fevkalade ileriye taşıdıklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonominin 2003-2018 arasında yılda ortalama yüzde 5,6 oranında büyüdüğünü, millî geliri 790 milyar dolar seviyesinde tuttuklarını, Türkiye’nin satın alma paritesine göre dünyanın 13. büyük ekonomisi durumunda olduğunu sözlerine ekledi.
AK Parti hükûmetleri döneminde 9 milyon yeni kişiye iş sağlanarak, istihdamın 29 milyona yükseldiğini, ihracatı 36 milyar dolardan 171 milyar dolara, genel ticaret sistemine göre de 180 milyar dolara çıkardıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cari dengemiz tarihimizde ilk defa 5 milyar dolar civarında fazla verir hâle geldi. Biz bu cari denge meselesini, en az terörle mücadele kadar kritik bir beka meselesi olarak görüyoruz. Onun için de bu konudaki kararlı duruşumuzu sonuna kadar sürdüreceğiz” diye konuştu. Döviz rezervlerinin de 105 milyar dolar seviyesine yükseldiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son dönemde yaşadığımız tüm sıkıntılara rağmen, gerek kamu borç oranında, gerek toplam borcun millî gelire oranında, gerekse diğer borç kategorilerinin tamamında gelişmiş ülkelerden bile çok iyi durumdayız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, masa başında tezgâhlanan ayak oyunları ve kumpaslarla yıkılamayacak kadar güçlü bir ülke olduğunun herkes tarafından görüldüğünü belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bize zarar vermek için atılan her adım, Türkiye’nin daha da güçlendiği bir sürecin başlangıcı olmuştur, öyle de devam edecektir. Ülkemizi devletlerden bir devlet sananlar, gerimizdeki 2 bin 200 yıllık tecrübeyi, milletimizin vatanındaki bin yıllık mücadelesini ve yüz milyonlarca insanın duasının gücünü görmüyor demektir. Ama hepsi de teker teker bu gerçekleri görecek. Biz bir olduğumuz, iri olduğumuz, diri olduğumuz, kardeş olduğumuz, hep birlikte Türkiye olduğumuz sürece, bu gerçekleri her birinin, gerekirse kendilerine bunu anlata anlata göstereceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şair Abdurrahim Karakoç’un, “Mektup yazdım Hasan’a, ha Hasan’a ha sana” dizelerini hatırlatarak, bugün yaptığı konuşmasındaki mesajlarının tüm millete, tüm dünyaya ve tüm muhataplarına olduğunun altını çizdi.
“EN SON TERÖRİST BİTİNCEYE KADAR MÜCADELE DEVAM EDECEK”
Türkiye’nin, dünyada terörle mücadele konusunda en büyük mücadeleyi vermiş, en büyük kayıpları yaşamış, aynı zamanda en büyük başarıları elde etmiş bir ülke olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ PKK terör örgütü 1984 yılından beri devletimize ve milletimize saldırmaktadır. İçlerinde daha doğmamışlardan kundaktakilere kadar her yaştan çocuğun ve annelerin de olduğu on binlerce masum vatandaşımız ile kamu görevlimiz bu saldırılarda alçakça katledilmiştir. Diyarbakır’daki İl Teşkilatı’nı niye terk ettiniz? Ey Batı, orada İl Teşkilatı’nın önündeki anneleri niye görmediniz, niye görmüyorsunuz? İşinize gelmiyor. Siz ikircikli de değilsiniz, siz çok yüzlüsünüz” sözlerine yer verdi. “En son terörist inşallah bitinceye kadar bu mücadele devam edecek. Kimse bizden bunu durdurmamızı beklemesin” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm Batılı ülkelere seslendiğini belirterek, şöyle devam etti: “ASALA terör örgütü dünyanın dört bir yanında temsilciliklerimize yönelik 100 civarında saldırı gerçekleştirmiş, 40’a yakın diplomatik görevimizi şehit etmişti. Bu sözde Ermeni terör örgütü karşısında gerek Amerika, gerek Batı dünyasının en ufak bir tavrını duyduk mu, gördük mü? Hayır. Yine 1970’li yıllar boyunca yaşanan terör olaylarında hep birlikte çok derin acılar çektik. Maalesef Türkiye’nin bu uzun ve ağır bedelli terörle mücadele süreci takdir edilmek yerine, üzerimizde hesapları olanlar tarafından kullanılışlı bir malzeme olarak görüldü.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batılı ülkelerin, terör örgütü PKK ve DEAŞ’ın Türkiye’ye yönelik saldırılarına seyirci kaldığını, Gezi olaylarından çukur eylemlerine kadar Türkiye’nin güvenliğini, milletin huzurunu tehdit eden her olayda vandalların ve teröristlerin yanında saf tuttuklarını vurgulayarak, 15 Temmuz darbe girişiminde de Amerika, Avrupa ve kimi Arap ülkelerinden bazılarının darbecileri desteklerini ifşa ettiklerine söyledi.
“FETÖ BİR PROJEDİR VE BİR PROJE OLARAK ŞU ANDA AMERİKA’DA YAŞAMAKTADIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin Suriye gibi, Mısır gibi, Libya gibi bu tür olaylarla karşılaşınca yıkılacak bir ülke olduğunu sandılar. Milletimiz tüm bu hadiseler karşısında dimdik yanımızda durup mücadelemize destek verince de hüsrana uğradılar. Bu hayal kırıklığının etkisiyle giderek hırçınlaştılar, terbiyesizleştiler, pervasızlaştılar” dedi.
FETÖ elebaşının 1999 yılından itibaren ABD’de olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mahkemelerimizin verdiği 90’ı aşan dosyayı bunlar gördükleri hâlde, acaba bunu orada niye saklıyorlar? Neden bu kadar buna önem veriliyorlar? Bu soruyu kendimize sormamız lazım. Bu bulunmayan bir Hint kumaşı değil, demek ki burada başka projeler var. Ve şu anda bu terörist başı FETÖ bir projedir ve bir proje olarak da şu anda Amerika’da 400 dönümlük arazi üzerinde yaşamaktadır. Ama öbür taraftan bizde bakıyorsunuz bir şey olduğu zaman, bunu bize gönderin; kusura bakmayın. Malum DEAŞ’ın başı kendini öldürdü, intiharını yaptı ve tüm dünyayı bununla ayağa kaldırdın. İyi, güzel de, şimdi bunun dışında olanlar gerçekleştiğinde niye acaba sizler gerekli desteği vermiyorsunuz? Sizler de gerekli desteği vermeniz lazım. O ne kadar sizin için önemliyse, evet, FETÖ denilen bu terörist başı da bizim için o denli önemlidir. Ve atmış olduğu adımlarla, yaptıklarıyla bu adam benim 251 kardeşimi şehit ettiler, 2193 vatandaşımı gazi ettiler, bunun bir bedeli olmayacak mı? Bunun bir bedeli de kesinlikle bu adamın Türkiye’ye teslimidir. Bunun için ha Apo, ha FETÖ, hiç fark yok.”
“MÜTTEFİKLERİMİZİN BİZİM DEĞİL TERÖRİSTLERİN YANLARINDA YER ALMALARI ÜZERİNE, KENDİ GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESTİK”
Türkiye’nin, her meselesini diplomasiyle, diyalogla, karşılıklı nezakete ve anlayışa dayalı müzakereyle çözmeyi prensip edinmiş bir ülke olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin güney sınırları boyunca terör koridoru oluşturma gayretleri olduğunu kaydederek, “Müttefik dediğimiz ülkelerin bizim değil teröristlerin yanlarında yer almaları karşısında artık kendi göbeğimizi kendimizin kesmesi gerektiğini gördük. 32 bin civarında tır silah yüklü, araç-gereç, mühimmat yüklü olarak benim ülkeme Irak tarafından giriyor ve bu terör örgütlerini destekliyorsa, biz buna eyvallah edemeyiz. Defaatle uyarılarımızı yaptık, ama buna rağmen hâlâ Amerika’nın sesi maalesef çıkmıyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekâtı ile DEAŞ’a karşı muazzam bir başarı kazandığını belirterek, “DEAŞ’a karşı kazanılmış bu muazzam başarı karşısında samimiyetle ülkemizin yanında yer alan kimse neredeyse bulunmadı, çünkü bunlar kendileri zaten DEAŞ’la beraber hareket ediyorlar” dedi. Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekâtı ile de PKK-YPG ‘ye karşı elde ettiği başarı karşısında da ağır bir eleştiriye maruz kaldığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Tabi önce söylenen laflara baktık, sonra söyleyenlere baktık ve hiçbirini kale almadık. Bu arada hiç olmadık bahanelerle ülkemizi uluslararası alanda köşeye sıkıştırma çabaları kesintisiz sürdü. Amaçları Türkiye’yi takatsiz bırakıp güney sınırlarımız boyunca kurmaya çalıştıkları terör koridoruna razı etmekti” değerlendirmesinde bulundu.
“TERÖR ÖRGÜTLERİNE VERİLEN HER DESTEK, MÜCADELE AZMİMİZİ BELİRLİYOR”
Savunma sanayi alanında maruz kalınan örgülü ambargoyu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun karşısında Rusya’dan S-400’lerin alındığını, F-35 savaş uçaklarının da teslim edilmemesi üzerine millî muharip savaş uçağını geliştirme sürecini hızlandırdıklarını, aynı zamanda alternatif tedarik yollarını araştırdıklarını kaydetti.
“Terör örgütlerine verilen her destek, bu yönde atılan her adım sadece bizim mücadele azmimizi belirliyor” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Barış Pınarı Harekâtımızı başlatmadan önce ülkemize böyle bir adım atmaması konusunda ne büyük tehditler savrulduğunu hatırlıyorsunuz değil mi? ‘Asarız, keseriz, vururuzdan’ başlayan bu tehditlere rağmen Barış Pınarı Harekâtı başlattık mı? Başlattık. Peki, bizi asan, kesen, vuran oldu mu? Olmadı. Niye? Çünkü bunlar mertçe mücadele etmeyi bilmezler, bunların her işi sinsilik, ikiyüzlülük, tuzak kurma, oyuna getirme üzerine kuruludur. Şimdi yine benzer çabalar içindeler” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Siz PKK-YPG’yi terör örgütü olarak raporlarınıza yazmayınca bu eli kanlı katiller ibra mı oluyorlar? Elbette hayır. Kendi elinizle kurduğunuz, ipinin de hâlâ sizde olduğunu artık itiraf ettiğiniz DEAŞ denen ucubeyle mücadele bahanesiyle katlettiğiniz yüzbinlerce masumun vebalinden kurtulamazsınız. Türkiye’nin terörle mücadele operasyonlarında tek bir sivilin bile burnu kanamazken, diğer ülkelerin operasyonlarında oluk oluk sivil kanı dökülüyor olmasını dünya kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Bizi haklı mücadelemiz için eleştirenler, tehdit edenler, durmaya ve geri çekilmeye zorlayanlar, teröristler karşısında böyle kararlı bir duruş sergilememişlerdir.”
“SURİYELİLERİN EVLERİNE GÖNÜLLÜ DÖNÜŞLERİ İÇİN GEREKENLER YAPILANA KADAR İŞİMİZ BİTMEYECEK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Suriye ve Irak topraklarında tek bir terörist kalmayana kadar mücadelesini sürdüreceğinin altını çizerek, Türkiye’deki Suriyelilerin evlerine gönüllü dönüşleri için gereken güvenliği, huzuru, altyapıyı kurana, gerekiyorsa bunun için yeni şehirler inşa edene kadar Türkiye’nin buradaki işinin bitmeyeceğini belirtti.
ABD ve Rusya ile yapılan mutabakata bağlı olduklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir şartla; muhataplarımızın da sözlerini yerine getirmeleri hâlinde bu geçerlidir. Her iki tarafta da belirlediğimiz güvenli bölge sınırları içinde hâlâ teröristlerin bulunduğunu biliyoruz. Yani bizi, teröristleri buradan çıkarttık, buralar teröristlerden arındırıldı laflarıyla aldatamazlar. Daha buralar teröristlerden arındırılmış değil. Ne Tel Rıfat’ta, ne Münbiç’te, hâlâ teröristler oralardan çıkarılmış değil. Rasulayn’ın doğusunda, güneyde yine teröristlerden bu bölgeler arındırılmış değil. Bir taraftan zaten petrolü ben çok severim dediği zaman, ne var orada? Petrolün yanında petrolü beraber üreteceği teröristler var. Çünkü oraları kim işletiyordu? Bu teröristler işletiyordu. Bütün geçim kaynakları orasıydı. Güvenli bölge sınırları ötesindeki teröristler de güvenlik güçlerimize yönelik saldırılar düzenliyor şu anda hâlâ. Bu duruma seyirci kalmayacağız. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ne yapmamız gerekiyorsa onu yapacağız.”
“TÜRKİYE’YLE KONUŞMAYA VE ANLAŞMAYA HAZIR OLAN HERKESE KAPILARIMIZ AÇIKTIR”
Rusya’dan alınan S-400’lerin F-35 meselesi ve yaptırımlar başta olmak üzere diğer konularla ilişkili hâle getirilmesinin akıl ve mantık işi olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konudaki ısrarları ülkemize yönelik husumet dalgasının yeni bir bahanesi, yeni bir aracı olarak görüyoruz. Türkiye’yle eşit şartlarda konuşmaya, müzakere etmeye, anlaşmaya hazır olan herkese ülkemizin kapıları da, gönül kapılarımız da sonuna kadar açıktır. Ülkemizin ve milletimizin istiklaline, istikbaline, onuruna halel getirecek her türlü davranışı, her türlü teklifi, her türlü ifadeyi peşinen reddediyor, sahiplerine iade ediyoruz. Evet, bugünkü mektubumuz bu kadar” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı’ndan çıkışında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevapladı.
ABD’ye ziyaret konusunda bir karar verip-vermediği sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçen söyledim, bakalım gitmeden önce bir kendileri ile telefon görüşmesi yapacağız, o telefon görüşmesine göre nihai kararımı vereceğim” dedi. Telefon görüşmesinin zamanının sorulması üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Arkadaşlar irtibat kurmaya çalışıyorlar” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç’ın “KHK faciadır” ifadelerinin hatırlatılması üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Arkadaşlar kendisi de bir hukukçu olduğuna göre, KHK ile ilgili ‘facia’ ifadesini kullanmasını esefle karşıladım. Bugün zaten bir toplantımız var. Bunu da kendi aramızda değerlendireceğiz. Tabii şık bir açıklama değil, kabullenmek de bunu doğru değil” değerlendirmesinde bulundu.
“F-35 SORUNU ÇÖZÜLMEZSE GEREKEN ADIMLARI ATARIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ABD F-35’leri vermediği takdirde Rusya’dan savaş uçağı alımı olacak mı?” sorusuna ise şu cevabı verdi: “Bu kadar böyle çok hassas, ince niye çalışıyorsunuz? S-400’ü alırken bir yerlere sorduk mu? Sormadık, değil mi? Aldık mı, aldık. Böyle bir şey yaparken de eğer alma kararını verirsek alırız. Bütün mesele anlıktır. Çünkü burada bizim hakkımız var ve burada biz bir pazar değiliz. Patriotlar konusunda defaatle kendileriyle görüşmüşüzdür, hep bizim önümüze kongreyi getirmişlerdir. Kongreye sunmuşlardır, kongreden olumsuz cevap aldıkları için bize Patriot satamamışlardır. Bu Obama döneminde de böyle olmuştur, Sayın Trump döneminde de ne yazık ki böyle olmuştur. Hem sen savunma sistemleri noktasında benim şu an ihtiyacım olan sistemi bana vermeyeceksin hem de kalkıp bir başka yerden ben bunu tedarik ettiğim zaman, ‘Alamazsın, benim müsaade etmem gerekir.’ diyeceksin. Bu bir defa bir ülkenin egemenlik haklarına müdahaledir. Türkiye egemenlik haklarına müdahaleyi asla kabul edebilecek bir tıynette değildir. Biz bu konuda nasıl S-400’de kararımızı verip alımlarımız yaptıysak aynı şekilde F-35 sorunu çözülmezse bu noktada da gereken adımları atarız.”
Terör örgütü DEAŞ’ın öldürülen lideri Ebubekir el-Bağdadi’nin kız kardeşi Resmiye Avad’ın yakalanmasıyla ilgili hukuki sürecin nasıl işleyeceğine yönelik soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim hukukumuzda neyse o şekilde ilerleyecek” dedi. Yargılanmasının burada olup olmayacağına ilişkin soruya karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Arkadaşlar ben o kadar ileri derecede hukukçu değilim ama şu anda arkadaşlarımız bunları yakaladılar ve geri gönderme merkezlerinde şu anda bunları tutacaklar” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde bugün Rusya ile mutabakat çerçevesinde bu devriye görevinin yerine getirildiğini hatırlatarak, “Maalesef Amerika da bu terörist örgüt YPG/PYD ile ayrıca bir devriye görevini yapıyorlar kendilerine göre. Hâlbuki bunlar çekileceklerdi. Çekilme kararını verdiler, çekilme kararını verdikleri hâlde şu anda bölgede böyle bir devriye çalışmasını Amerika’nın bu terör örgütleriyle yapılmasını neyle izah edeceğiz? Bunlar bizim mutabakatımızda yok. Durumdan vazife çıkarıyor, öyle şey olamaz” değerlendirmesinde bulundu.