18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim gayemiz; Çanakkale’de yedi düvele meydan okuyan, dönemin en modern ordularını dize getiren, tarihin akışını değiştiren ecdadımıza layık olabilmektir. Çanakkale Savaşlarını bilmeyen, oradaki ruhu, heyecanı, azmi, kararlılığı kalbinde hissetmeyen hiç kimsenin, yüreği bu ülke için, bu millet için çarpmaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü törenine katıldı. 1915 Çanakkale Köprüsü’nün Anadolu ayağında Başbakan Binali Yıldırım ve bazı bakanların katımıyla gerçekleştirilen temel atma törenine canlı ve görüntülü bağlantının da kurulduğu Şehitleri Anma töreninde; Millî Savunma Bakanı Fikri Işık, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya da hazır bulundu. Çanakkale 18 Mart Stadyumu’nda vatandaşların da yoğun iştirakiyle düzenlenen törende Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
“TÜRK MİLLETİ’NİN VATANI SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA GÖZÜ HİÇBİR ŞEYİ GÖRMEZ”
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 102. Yıl dönümünü idrak ettiklerini belirterek ve tüm şehit ve gazileri rahmetle anarak konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale’nin son 1,5 yıl içinde terörle mücadelede, asker ve polis olarak 10 şehit verdiğini hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dün, analar babalar ‘ya şehit ol, ya gazi’ diyerek Çanakkale’ye gönderiyorlardı, bugün terör örgütlerinin üzerine gönderiyorlar, Suriye’ye gönderiyorlar. Türk Milleti, işte böyle bir millettir. Vatanı, bayrağı, ezanı, istiklali ve istikbali söz konusu olduğunda gözü hiçbir şeyi görmez” diye konuştu.
“MEVCUT SİSTEMLE DAHA FAZLA İLERİYE GİDEBİLME İMKÂNIMIZ YOK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin cesaretini 15 Temmuz’da F16’lara tanklara, savaş uçaklarına, helikopterlere, silahlara karşı göğsünü siper ederek gösterdiğini, kendilerinin de millete şükran borcunu ödemek için, 14 yıldır gecelerini gündüzlerine katarak çalıştıklarını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi 14 yılda 3 kat büyüterek, geri kalmışlık zincirini kırdık. Şimdi hedefimiz Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri hâline getirmektir. Ama geldiğimiz noktada görüyoruz ki, mevcut sistemle daha fazla ileriye gidebilme imkânımız yok. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en yenilikçi, en reformcu projelerine imza atmış bir kadro olarak milletimize, yönetim sistemimizde de tarihî bir değişim teklif ediyoruz. Evet, 16 Nisan’da halk oylamasına sunulacak olan Anayasa değişikliğiyle, Türkiye yönetim sistemini değiştiriyor. Sistemin esası istikrar ve güven ortamını garanti altına almaktır” dedi.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ BİZİM İLK DEĞİL, SON DEVLETİMİZ”
Çok partili hayata geçilen 1950’den beri 48 hükümetin değiştiği, hükümet ömürlerinin ortalama 16 ay olduğu mevcut sistemin, millete çok büyük bedeller ödettiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın en büyük 10 ekonomi arasına girebilmek için Türkiye’nin diğer ülkelerle rekabet edebilmesine imkân sağlayacak bir yönetim sistemine ihtiyacı olduğunu söyledi ve “Darbelerin, krizlerin, kaosların sebebi olan istikrarsızlığı üreten mevcut sistem yerine, dünyanın en gelişmiş ülkelerindeki yönetim sistemine geçiyoruz. Bunun adını Cumhurbaşkanlığı Hükûmeti Sistemi olarak koyduk ve işte milletimizin huzuruna getirdik. Bu sistem öyle tercüme filan da değildir; yerlidir, millîdir. Onun için de anayasa değişikliğiyle gelen Cumhurbaşkanlığı Sistemini, millî yerli demokrat olan herkes sahiplenmiştir, sahiplenecektir” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Bizim gayemiz, Çanakkale’de yedi düvele meydan okuyan, dönemin en modern ordularını dize getiren, tarihin akışını değiştiren ecdadımıza layık olabilmektir. Çanakkale Savaşlarını bilmeyen, oradaki ruhu, heyecanı, azmi, kararlılığı kalbinde hissetmeyen hiç kimsenin, yüreği bu ülke için, bu millet için çarpmaz. Ülkemizde böyle bir kesim her zaman olmuştur. Bundan bir asır önce de, kahraman askerlerimiz Çanakkale sırtlarında, kıyılarında düşmana dünyayı dar ederken, birileri ‘bu savaşa ne gerek var’ havasındaydı. Fırsat bulsalar İstanbul’un ve vatanın anahtarlarını düşmana kendi elleriyle teslim ederlerdi; öylesine bir idrak tutulması içindeydiler. Tıpkı bugün ‘Suriye’de ne işimiz var, Irak’ta ne işimiz var, Balkanlarda, Kafkaslarda, Afrika’da ne işimiz var’ diyenler gibi, o zaman da milletimizin verdiği mücadeleyi sorguluyorlardı. Ama milletimiz, Çanakkale Savaşını da kazandı, üstüne Kurtuluş Savaşını da kazandı, kendine yeni bir devlet kurdu. Türkiye Cumhuriyeti bizim ilk değil, son devletimizdir. Dolayısıyla Osmanlı da bizimdir, Selçuklu da bizimdir, binlerce yıllık tarihimizde gelip geçmiş tüm devletler bizimdir.”
Devleti yaşatmanın yolunun, insanı yaşatmaktan, insanı yaşatmanın yolunun da, onun kendisini huzur ve güven içinde hissetmesini sağlamaktan geçtiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin geçmişte, önceliği insanı yaşatmaya vermek yerine kendi saplantılarının esiri olan bir anlayış yüzünden, çok bedel ödediğini belirtti.
“KÜÇÜK ÇAPLI ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİYLE İŞLER BİR YERE KADAR YÜRÜYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece 1991 yılından bu yana kesintisiz bir istikrar dönemi içinde yaşamış olsaydı, Türkiye’nin bugünkü yerinden iki kat ileride ve kişi başına düşen millî gelirin 11 bin değil, 22 bin dolar olacağını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen 14 yılda, telafi edebilecek kadar zararı telafi ettiklerini, Türkiye’yi götürebilecekleri kadar ileriye götürdüklerini söyledi ve şunları ekledi: “Ama ne yaparsak yapalım, iş geliyor, bir yerde tıkanıyor. 2007 yılını hatırlayın; Türkiye, büyümesiyle, kalkınmasıyla, yatırımlarıyla gayet güzel yolunda ilerlerken, birden karşımıza olmadık bir engel çıkardılar. Mecliste bize Cumhurbaşkanı seçtirmek istemediler. 367 gibi akıl mantık dışı bir bahaneyle Meclisi kilitlediler. Biz de çözümü millete gitmekte bulduk. Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi, işte o krizin aşılması sırasında hayata geçirilmiş bir reformdur. Bunun bedeli olarak da tuttular, o zaman başında bulunduğum partiye kapatma davası açtılar. 2011 seçimlerinde, gelin ülkemizi yeni bir Anayasaya kavuşturalım dedik, ona da engel oldular. Küçük çaplı Anayasa değişiklikleriyle, yamayla da işler bir yere kadar yürüyor.”
2013 yılından itibaren yaşadıkları her hadisenin; köklü bir değişimin kaçınılmaz olduğunu gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17-25 Aralık’ta girişilen emniyet-yargı darbesini, milletin desteğiyle püskürtüp darbecileri tasfiye etmeye başladıklarını; ancak bu kez de PKK ve DEAŞ terör örgütlerinin devreye sokulduğunu hatırlattı.
“15 TEMMUZ’DA, KANLI BİR DARBE GİRİŞİMİYLE HEDEFLERİNE ULAŞMAK İSTEDİLER”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemize yönelik tüm saldırıları boşa çıkanlar, 15 Temmuz’da bu defa kanlı bir darbe girişimiyle hedeflerine ulaşmak istediler. Bu millet tankı-topu görünce kaçar, evine saklanır, onlar da ellerini kollarını sallayarak gelip ülkeyi teslim alır sandılar. Tabii öyle olmadı. Milletimiz o gece, tarihimizin en büyük kıyamlarından birini gerçekleştirerek, FETÖ ihanet çetesi mensuplarını derdest etti. Şimdi hepsi mahkemelerde hesap veriyor. Yakalandıklarında itiraf ettikleri ne varsa, şimdi hepsini inkâr ediyorlar. İstedikleri kadar inkâr etsinler. Ortada 249 vatandaşımızın şehadeti, 2 bin 193 vatandaşımızın yaralanması var. Ortada işgal edilmek istenen bir devlet var. Ortada istiklali ve istikbali tehdit edilen bir millet var. O gece dökülen onca kanın sorumlusu kim?O gece silah arkadaşlarına kurşun sıkan kim?Vatandaşlarımızın üzerine tankla topla saldıran, Meclisimizi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesini, Özel Harekât Merkezimizi bombalayan kim? Hepsi de suçüstü yakalandı.”
Milletin müsterih olması gerektiğine, katillerin ve onları destekleyen kim varsa, hak ettikleri cezayı alacaklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehit ve gazi ailelerine hitaben, “Hiç merak etmeyin, 16 Nisan’dan sonra Parlamento inanıyorum ki inşallah onlarla ilgili idam talebinizin de gereğini yapacaktır. Bu bana geldiği zaman tereddütsüz onaylarım. George ne diyecek, Hans ne diyecek, şu ne diyecek, bu ne diyecek, bunların hiçbirisi bizi ilgilendirmez. Halkım ne diyecek, Hak ne diyecek, bizi bu ilgilendirir” açıklamasını yaptı.
15 Temmuz musibetinin, Türkiye’nin uzun zamandır ihtiyacı olan bir değişimin artık kaçınılmaz olduğunu kendilerine gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tür musibetlerle bir daha karşılaşmamak ve Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması, 2053 ve 2071 vizyonlarımızı gerçekleştirmesi için ihtiyacı olan yeni yönetim sisteminin startını verdiklerini ifade etti.
“16 NİSAN’DA MİLLETİM BATININ YANLIŞ TAVRINA KARŞI EN GÜZEL CEVABI VERECEK”
Meclis’te AK Parti ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin bu konuda müşterek hareket etme kararı alıp üzerlerine düşeni yaptıklarına ve şimdi sıranın millette olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında şu değerlendirmelerde bulundu: “Yeni yönetim sistemini yurt içinde ve yurt dışında milletimize anlatmak üzere çalışmalara başladığımızda karşımızda garip bir tablo bulduk. Baktık ki terör örgütlerinin hepsi bir olmuş ve bu sisteme karşı çıkıyor, ana muhalefet partisi de karşı çıkıyor. Hollanda’da baktık ki Hollanda’nın yönetimi benim Dışişleri Bakanımın uçuş iznini iptal ediyor, benim bayan Bakanımı Hollanda’ya sokmuyor, atlarını, itlerini benim oradaki vatandaşlarımın üzerine salıyor. Almanya’nın Şansölyesi de onun yanında yer aldığını söylüyor. Yazıklar olsun sizlere. Bunların birbirinden farkı yok, al birini vur öbürüne. Ne yaparsanız yapınız, bu milleti yolundan çeviremeyeceksiniz. 16 Nisan’da benim milletim Batının bu yanlış tavırlarına karşı en güzel cevabı inşallah sandıklarda demokratik bir şekilde verecektir.”
“CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ YENİ ÇANAKKALE ZAFERLERİNİN YOLUNU AÇACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı Avrupa ülkelerinin, ‘hayır’ diyenlere sonuna kadar açtıkları kapıları, ‘evet’ için gelenlere sıkı sıkıya kapattıklarına, Türk bakanların salon iptalleri ve sudan bahanelerle dışlandıklarına dikkat çekti ve şu açıklamaları yaptı: “Kendi Konsolosluk binamıza girmedik, uluslararası hukukta bunların yeri yok. Siz bakana kapı kapatamazsınız, uluslararası hukukta bunun yeri yok. Eğer böyle giderseniz, bunun karşılığını Türkiye’den de bulacaksınız. Türkiye’de yapılan halk oylamasından size ne? Öyle değil, onlar bu değişimin ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar. Bir asır önce hasta adam diyerek güya taziyesine geldikleri Türklerin, onları Çanakkale’de nasıl hüsrana uğrattığını unutmamışlar. Cumhurbaşkanlığı Sisteminin siyasetten ekonomiye, diplomasiden yatırımlara kadar her alanda yeni Çanakkale zaferlerinin yolunu açacağını gayet iyi biliyorlar. Beyhude uğraşıyorlar, yarasalar istemiyor diye güneş doğmaktan vazgeçmez. Onlar istese de, istemese de Türk milletinin yeniden dirilişi kaçınılmazdır.”
15 Temmuz Şehitler Köprüsü, eski adıyla Boğaziçi Köprüsü’nün yapımına ‘hayır’ diyenlerin Fatih Sultan Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim Köprülerine, İstanbul Boğazı’nın altından geçen Marmaray ve Avrasya Tünellerine de ‘hayır’ dediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün temeli atılan 1915 Çanakkale Köprüsü’ne de ‘hayır’ diyeceğini söyledi.
“1915 ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ, ÇANAKKALE İÇİN YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI”
1915 Çanakkale Köprüsü’nü ‘Cumhurbaşkanlığı Sistemini isteyenleri mutlu edecek, istemeyenlerin ise huzurunu kaçıracak bir müjde’ olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılacak köprünün, “102 yıl düşmanlarımızı Boğaz’ın derin sularına gömen, kıyılardaki yamaçları mezarları hâline getiren Çanakkale şehri için yeni bir dönemin başlangıcı” anlamına geldiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayak açıklıkları itibariyle dünyanın en uzun asma köprüsü olacak ve Asya ile Avrupa kıtalarını birbirine bağlayacak 1915 Çanakkale Köprüsü ve önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde yılda 90 milyon yolcu kapasitesi ile hizmete girecek, 2023’te 150 milyon yolcu kapasitesine ulaşarak dünyanın en büyük havalimanı olacak üçüncü havalimanı ile Türkiye’nin geleceğe yürüdüğünü vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu millet azmederek, inanarak neleri yapabileceğini açık ve net ortaya koymuştur. İşte bugün burada şehitlerimizin Çanakkale’de ortaya koydukları o inancın, azmin bizlere neler kazandırdığının ispatı bakımından çok önemli” şeklinde konuştu.
“BİZİM KADERİMİZİN BÖLGEMİZİN KADERİ OLDUĞUNA İNANIYORUZ”
Yapılacak köprünün hem ecdada hem de gelecek nesillere layık bir eser olacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır / Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır.”dizelerini okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şu cümlelerle tamamladı: “Evet, biz kaderin üstünde bir kadere teslim olmuş bir milletiz, bizim kaderimizin bölgemizin kaderi olduğuna, kardeşlerimizin kaderi olduğuna, tüm mazlumların ve mağdurların kaderi olduğuna inanıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından 1915 Çanakkale Köprüsü’nün Anadolu ayağında; Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ile köprünün yapımını üstlenen yerli ve Koreli firmaların yöneticilerinin katımıyla gerçekleştirilen temel atma törenine canlı ve görüntülü bağlantı ile katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, köprünün ülkeye ve millete hayırlı olması temennisinde bulundu.
Törenden sonra, Çanakkale programı kapsamında, Türkiye Gaziler ve Şehitler Vakfı ile Türkiye Muharip Gaziler Derneği Çanakkale Şubesi’nin yeni binasının açılış kurdelesini kesen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale Valiliğini ziyaret ederek, Vali Orhan Tavlı’dan şehirde yürütülen çalışmalarla ilgili bilgi aldı.