Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, dünyada ırkçı siyasetin yükselişe geçip de, huzur ve refahın arttığı bir ülke örneği bulunmadığına dikkat çekerek, “Biz kimsesizlerin kimsesi olmayı, mağdura destek vermeyi, zalime karşı mazlumun yanında yer almayı, garip gurebayı desteklemeyi kendisine şiar etmiş bir milletin mensupları olmaktan gurur duyuyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) AK Parti grup toplantısına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıda milletvekillerine ve partililere hitaben bir konuşma yaptı.
“ROMANLARLA SURİYELİLERİ KARŞI KARŞIYA GETİRMEKTEN MEDET UMAN BİR SİYASETİN BU ÜLKEDE YERİ YOK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına son iki haftalık programının değerlendirmesini yaparak başladı. Ana muhalefet partisinin kendisine yönelik eleştirilerine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, millete olan sorumluluğu gereği bunlara cevap vermek zorunda olduğunu ifade etti. Ana muhalefet liderinin Roman vatandaşlarla bir araya gelerek geçmişte Suriyeli mülteciler için kullandığı nefret dilini, bu kez Roman vatandaşları tahrik etmek için devreye soktuğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin Özgür Suriye Ordusu’nu yok saydığını, Suriyeli mültecileri evlerine göndermekten bahsettiğini hatırlattı. Ana muhalefet liderinin Suriyelilerin vatanları için savaşmadığını söylediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cerablus’ta, Dabık’ta, El Bab’da, Afrin’de askerlerimizle omuz omuza mücadele ederken şehit olan 1000’in üzerindeki Özgür Suriye Ordusu’nu bu adam yok saymıştı” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde görüştüğü ÖSO komutanlarından da bahsederek “Bu kardeşimizin kolunda bakıyorum, burada Türk bayrağı var, öbür tarafa da Suriye bayrağını koymuş. Ey Kemal, ya sende bunlardaki acaba cesaret, bunlardaki ruh, bunlardaki iman var mı ya, var mı? Sen ancak olsa olsa adamlarını Esad’a gönderirsin. En sonunda da sen onun yanına gidersin. Biz nasihat ettik, olmadı. Olmayınca ilişkilerimizi kestik” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefet partisi liderinin uluslararası kuruluşlardan gelen kaynakla, başka hiçbir gelirleri olmayan Suriyelilere verilen ayda 200-250 liraya dahi tahammül edemediğini söyleyerek şunları kaydetti: “Daha Suriyelilerin seçimlerde oy kullandığı yalanını, işsizliğin sebebi oldukları hezeyanını ve diğer provokasyonlarını saymıyorum. Şimdi de Roman vatandaşlarımız ile Suriyeli sığınmacıları kıyaslayarak tamamı yalan, tamamı yanlış iddialarla karakterini bir kez daha ortaya koymuştur. Onun ahlaka ve en önemlisi insanlığa sığmayacak ifadelerini elbette burada tekrarlamayacağız. Yarın bunu izleyecek. Külliyemizi, milletin evini ziyaret edecek Roman kardeşlerimizle birlikte bu şahsa hak ettiği cevabı vereceğimize inanıyorum. Bak bakalım AK Parti Roman kardeşleriyle nasıl bütünleşiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerinin devamında kendisinin Roman vatandaşların bulunduğu bir mahallede büyüdüğünü, okula, camiye onlarla birlikte gittiğini belirterek inananların kardeş olduğuna inandığını, ayrımcılığın olmadığı bir ortamda yetiştiğini ifade etti. “Vatandaşımız sıfatıyla tüm haklardan ve özgürlüklerden istifade eden Roman kardeşlerimizle hayatlarını kurtarmak için ülkemize sığınan Suriyeli mazlumları karşı karşıya getirmekten medet uman bir siyasetin bu ülkede yeri olmadığını bu zata milletimizle birlikte göstereceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Lafa gelince sosyal demokrat olduğunu söyleyen, fakat ayak tırnağından saç teline kadar her tarafından buram buram faşizm akan bu partinin ve başındaki zatın devri inşallah yakında kapanacaktır, hiç endişe etmeyin” dedi.
“DÜNYADA IRKÇI SİYASETİN YÜKSELİŞE GEÇİP DE HUZUR VE REFAHIN ARTTIĞI BİR ÜLKE ÖRNEĞİ YOKTUR”
Sözlerinin devamında dünyada ırkçı siyasetin yükselişe geçip de huzurun ve refahın arttığı bir ülke örneğinin olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya’da PKK’yı protesto eden bir Türk vatandaşına Alman polisinin müdahalesini hatırlattı. Almanya’da Türk, Fransa’da Cezayirli, İngiltere’de Pakistanlı, Amerika’da Müslüman düşmanlığı yapılmasından hiçbir farkı olmadığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan “Biz kimsesizlerin kimsesi olmayı, mağdura destek vermeyi, zalime karşı mazlumun yanında yer almayı, garip gurebayı desteklemeyi kendisine şiar etmiş bir milletin mensupları olmaktan gurur duyuyoruz. Bunun için de hükûmetlerimiz döneminde hep ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışıyla hareket ettik. Türkiye büyük devlet olmanın gereklerini yerine getirirken, işte böyle cüce zihniyetler önümüze hep çıktı, şimdi de çıkıyor, gelecekte de çıkacaktır. Ama bunların hiç biri de milletimizi yolundan döndürmeye yetmemiştir, yetmeyecektir. Büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasının önünde Allah’ın izniyle kimse duramayacaktır” şeklinde konuştu.
“ÇOCUKLARIMIZ BİZİM GELECEĞİMİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında çocuk istismarı ile ilgili düzenlemelere değindi. “Gözümüzün nuru çocuklarımız bizim geleceğimizdir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimden sağlığa kadar her alanda en güzel hizmetlerle, çocuklara aydınlık bir gelecek hazırlamanın gayreti içinde olduklarını vurguladı. Çocukların risklerden korunması, özelikle fiziksel, ruhsal, sosyal açıdan sağlıklı gelişimlerinin sağlanmasının kendileri için çok önemli olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Masumiyetin simgesi olan çocuklarımızın istismara uğramasına asla tahammül edemeyiz” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Evelallah kadınımız da erkeğimiz de bu duruşunu taviz vermeksizin sürdürecektir. Bir insanlık suçu olarak gördüğümüz çocuk istismarının önlenmesi için her türlü tedbiri almakta kararlıyız. Bu çerçevede hem suçu önleyecek tedbirlerin alınması hem de suçun gerçekleşmesinin ardından cezaların verilmesi ve rehabilitasyon programlarının uygulanması şarttır. İşte bu amaçla ilgili bakanlarımızdan oluşturduğumuz komisyon vasıtasıyla yoğun bir çalışma ortaya koyduk. Sonuçta ortaya çocukların ihmal ve istismarının önlenmesi acil eylem planı çıktı. Bu planda koruyucu ve önleyici tedbirlere ilişkin kapsamlı hususlar yer alıyor.”
“ALDIĞIMIZ TEDBİRLERLE ÇOCUKLARIMIZIN GÜVENLİ BİR ŞEKİLDE HAYATA HAZIRLANMASINI BEKLİYORUZ”
Milletin vicdanını yaralayan çocuk istismarıyla ilgili cezaları ağırlaştıran kanuni düzenlemenin de meclis başkanlığına sunulduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan tasarıyla ilgili şunları kaydetti: “Bu tasarıda çocuklara nitelikli istismar suçunun üst ceza sınırı 20 yıldan 40 yıla kadar çıkartılıyor. Suçun nitelikli olması hâlinde ceza müebbede veya ağırlaştırılmış müebbede kadar da yükseltilebilecek. Ağırlaştırılmış müebbet cezası alan kişi 50 yıl, müebbet hapis cezası alan kişi 40 yıldan önce cezaevinden çıkamayacak. Sıkıysa bundan sonra da bu yola tevessül etsinler. Artık bundan sonra ömürleri bunların cezaevinde geçer ve orada çürürler. Çocuklara yönelik istismar suçunu işleyenler için ‘kimyasal kastrasyon’ tedbiri ayrıca uygulanabilecek. Çocukların mağdur olduğu olaylarla ilgili yayın kısıtlaması veya yayın yasağı konulabilecek. Cinsel suçlar, uyuşturucu imal ve ticareti, müstehcenlik, fuhuş gibi suçlardan mahkûm olanların çocukların yoğun olarak bulunduğu yerlerde çalıştırılması veya bu tür yerleri işletmeleri yasaklanabilecek. Çocukların adli süreçte mağduriyet yaşamamaları için en azından büyük ilçelerde bir yıl içinde mutlaka çocuk izleme merkezleri kurulacak.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yürütülen Aile Sosyal Destek Programı vasıtasıyla hane ziyaretleri gerçekleştirilerek, bu ziyaretlerin araştırmalarla desteklenerek çocuklara yönelik risk haritaları oluşturulacağını belirtti. Ailelere, öğretmenlere ve çocuklara verilecek eğitimlerle bu konuda bilinçlendirme faaliyetleri yürütüleceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bunlar ve diğer tedbirlerle çocuklarımızın güvenli ve sağlıklı bir şekilde hayata hazırlanmasını bekliyoruz. Milletimizin bu konuda bilinçli davranmasını ve kurumlarımıza yardımcı olmasını bekliyoruz” dedi.
“DEMOKRASİNİN KALESİ İDDİASIYLA YOLA ÇIKAN AVRUPA TERÖR ÖRGÜTLERİNİN OYUNCAĞI HÂLİNE DÖNÜŞTÜ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, Alman polisinin müdahale ettiği Türk vatandaşı konusunda değerlendirmelerine devam etti. Alman makamlarının, polislerinin terör örgütüne yumuşak davranırken, terör örgütünün karşısındaki samimi bir Türk vatandaşına zulmetmesinin kendilerini üzdüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü yandaşlarının gösterilerini rahatça yapabildiğini, buna karşın terör örgütü yandaşlarına karşı çıkan bir Türk vatandaşının engellendiğine dikkat çekti. Amerika’da, Hollanda’da ve Belçika’da da aynı şeyle karşılaştıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör örgütü yandaşları taşıdıkları pankartlarla, attıkları sloganlarla, kullandıkları jargonla PKK yanlısı veya FETÖ’cü olduklarını açıkça söylüyorlar. Herkesin gözü önünde yaşanan bu tür hadiselere itiraz ettiğimizde de güya sivil toplum kuruluşu olan saçma sapan derneklerin, vakıfların ismini verip olayı meşrulaştırmaya çalıştırıyorlar. Demokrasinin ve özgürlüklerin kalesi olduğu iddiasıyla yola çıkan Avrupa’nın, terör örgütlerinin oyuncağı hâline dönüştüğünü görmenin üzüntüsü ve öfkesi içerisindeyiz. Bizim dağda aradığımız terör örgütü mensuplarının Avrupa ülkelerinin caddelerinde karşımıza çıkmasından artık bıktık, usandık” şeklinde konuştu.
“AVRUPA’DA DEMOKRASİ SADECE TÜRKİYE’YE KARŞI OLANLARIN HAKKI”
Geçmişte Özdemir Sabancı’nın katillerinin yıllarca ellerini kollarını sallayarak ülkelerinde gezmelerine izin verenlerin, şimdi tüm şehirlerini teröristlere ve terörist sevicilere tahsis etmiş olduklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan “Maalesef baktığımız yerden Avrupa’yı biz şu şekilde görüyoruz” diyerek “Avrupa’da demokrasi sadece Türkiye’ye karşı olanların hakkıdır. Avrupa’da özgürlükler sadece Türkiye’ye hakaret edenler içindir. Avrupa’da ülkemize yönelik her türlü düşmanlığı gösterme hakkına sahipsiniz. Buna karşılık Türkiye’nin lehine en küçük bir faaliyete kalkışırsanız, salon tahsislerinin iptalinden sınır dışı tehditlerine kadar uzanan acayip bir yaptırımlar listesiyle karşı karşıya bulunursunuz” değerlendirmelerinde bulundu.
“AVRUPA ÜLKELERİ KENDİ SONLARINI KENDİ ELLERİYLE HAZIRLIYOR”
Türk milletinin bu tür tehditlere pabuç bırakmayacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama Avrupa ülkeleri şunu iyi bilsinler ki; kendi sonlarını kendi elleriyle hazırlıyorlar. Bugün Türkiye’nin başına musallat olduğu için el üstünde tuttukları terör örgütleri eninde sonunda nefretlerini ve namlularını onlara çevirecekler, bunu da iyi bilsinler. Terörizmin doğası budur; kendisini besleyen eli gün gelir mutlaka ısırır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerinin devamında Avrupa’daki Türk vatandaşlarına seslenerek şunları söyledi: “Bulunduğunuz ülkelerde gurbette değil birinci sınıf insan haklarına sahip olarak yaşayacağınız yeni vatanınızdasınız. Ana vatanınız bakidir, siz yeni vatanınıza sıkı sahip çıkın. Bunun için yaşadığınız ülkelerin vatandaşlık hakkından mutlaka faydalanın. Eğitimden iş kurmaya kadar tüm imkânlarını sonuna kadar değerlendirin. Ana dilinizden, inancınızdan, kendi içinizdeki dayanışmanızdan asla taviz vermeyin. Ama yaşadığınız ülkenin dilini ve sosyal ortamını da mutlaka en iyi şekilde öğrenin. En önemlisi, siyasette mutlaka etkin olun. PKK’lılara bırakmayın oranın siyasetini, DHKP-C’lilere bırakmayın oraların siyasetini. Siz etkin olun, girin o alanlara. Bizzat siyasi partilerde ve siyaset mekanizmalarında görev alın.”
“TÜRKİYE GÜÇLENDİKÇE ULAŞAMADIĞI HİÇBİR YER KALMAYACAKTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölücü örgüt yandaşlarının en büyük avantajı, sayıları az da olsa belli yerlerde kümelenerek siyaset mekanizmasında söz sahibi olmalarıdır” diyerek yurt dışında yaşayan, ülkesine, milletine, bayrağına, ezanına bağlı vatandaşların da birlik olduğunda siyasi partiler ve siyasetçiler üzerinde onlardan çok daha fazla etkili olma imkânına sahip olduklarına dikkat çekti. Seçimlerde Almanya’dan kendilerine gelen yüzde 60 civarında oy olduğunu, bunun bir güce işaret ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu gücün oradaki siyasette etkin olması gerektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı: “Etkin olalım ki orada haklarımızı çok daha rahat kullanabilelim. Ticarete önem verin. Para hemen her yerde olduğu gibi Avrupa’da da en büyük güçtür. Vatandaşlarımız ekonomik, siyasi, sosyal alanlarda sayısal çoğunluklarına uygun konum sahibi olduğunda şu anda yaşadığımız sıkıntıların çoğu kendiliğinden çözülecektir. Biz ilgili kurumlarımızla her zaman olduğu gibi bugün de dünyanın neresinde olursa olsun tüm vatandaşlarımızın, kardeşlerimiz, dostlarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz. Şunu unutmayalım: Türkiye büyüdükçe ve güçlendikçe ulaşamadığı hiçbir yer, muktedir olamadığı hiçbir mesele kalmayacaktır.”