Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “BM, 73 yıllık geçmişinde, hiç de küçümsenemeyecek çalışmalar yürütmüş, başarılar elde etmiştir. Ancak zaman içinde Birleşmiş Milletlerin, insanlığın barış ve refah beklentilerini karşılamaktan uzaklaştığı da bir gerçektir. Özellikle Güvenlik Konseyi, sadece veto hakkına sahip beş üyenin çıkarlarına hizmet eden, dünyanın diğer bölgelerinde yaşanan zulümlere seyirci kalan bir yapıya bürünmüştür” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin New York şehrinde Birleşmiş Milletler 73. Genel Kurulu’na katılarak bir konuşma yaptı.
“BM, 73 YILLIK GEÇMİŞİNDE KÜÇÜMSENEMEYECEK BAŞARILAR ELDE ETTİ”
Konuşmasında bu yılki Genel Kurul toplantısının, Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin 100. yıl dönümünde gerçekleştirildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savaşın ardından kurulan Milletler Cemiyeti, İkinci Dünya Savaşı sonrasında yerini Birleşmiş Milletlere bırakmıştır. Birleşmiş Milletler, 73 yıllık geçmişinde, elbette hiç de küçümsenemeyecek çalışmalar yürütmüş, başarılar elde etmiştir” dedi.
Zaman içinde Birleşmiş Milletlerin, insanlığın barış ve refah beklentilerini karşılamaktan uzaklaştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle Güvenlik Konseyi, sadece veto hakkına sahip 5 üyenin çıkarlarına hizmet eden, dünyanın diğer bölgelerinde yaşanan zulümlere seyirci kalan bir yapıya bürünmüştür” şeklinde konuştu.
“MAZLUM FİLİSTİNLİLERİN YANINDA YER ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Bosna, Ruanda, Somali, Myanmar ve Filistin’de yapılan katliamların, hep Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin gözü önünde gerçekleştirildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şu değerlendirmelere yer verdi: “Filistinlilere uygulanan zulme ses çıkartmayanların, onlara yapılan yardımları kısma konusundaki gayretleri, sadece zalimlerin cesaretini artırmaktadır. Tüm dünya arkasını dönse bile Türkiye olarak biz, mazlum Filistinlilerin yanında yer almaya, ilk kıblemiz Kudüs’ün tarihî ve hukuki statüsüne sahip çıkmaya devam edeceğiz.”
Dünyanın pek çok yerinde, etnik temizlikten toplu katliamlara kadar, hiç kimsenin görmek istemediği sahnelerin her gün yeniden ortaya çıktığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıktan eğitime, gıdadan kültüre kadar, BM çatısı altında yürütülen çalışmaların hepsiyle ilgili bir tatminsizlik hâlinin mevcut olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle önemli bir yapının, adı sürekli başarısızlıklarla anılan bir kurum hâline gelmesine bizim gönlümüz rıza göstermiyor. İşte bu sebeple her fırsatta, Güvenlik Konseyi başta olmak üzere, Birleşmiş Milletlerin yapısında ve işleyişinde kapsamlı bir reforma gidilmesi gerektiğini söylüyoruz” dedi.
“DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR DERKEN İNSANLIĞIN ORTAK VİCDANININ SESİ OLDUĞUMUZA İNANIYORUZ”
“Dünya beşten büyüktür derken de insanlığın ortak vicdanının sesi olduğumuza inanıyoruz. Zira artık dünya, 2. Dünya Savaşı sonrasının şartlarında değil. Burada 194 ülkeden temsilciler var. Niçin bu 194 ülkenin tamamı da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde temsil eden durumuna gelmesin? Niçin hepsi de daimi üye olma –dönerli olarak- konumuna gelmesin? Sadece beş üye, diğerleri maalesef geçici; onların da orada hiçbir inisiyatifi yok. Birleşmiş Milletler reformunun sadece bütçeyle sınırlı tutulması, gerçek sorunların çözümüne katkı sağlamayacağı gibi, kimseyi de mutlu etmeyecektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan dünyanın geleceği için çok önemli gördüğü bu kurumun, asıl görev alanları olan güvenlik, kalkınma, sosyal eşitlik konularında etkinliğinin artırılmasına ihtiyaç olduğuna dikkat çekti.
Türkiye olarak, yaşanılan coğrafyadan başlayarak dünyaya doğru bakıldığında Birleşmiş Milletler vasıtasıyla yapılabilecek çok önemli işler olduğunu gördüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her şeyden önce, bizim anlayışımıza göre, dünyanın düzenini, kurtuluşunu ve mutluluğunu sağlayacak olan adalettir. Medeniyetimizde, ‘adalet dairesi’ diye ifade ettiğimiz, toplum, hukuk, devlet yönetimi, devlet gücü, ekonomi ve adalet arasındaki ilişkinin en doğru şekilde kurulup işletilmesini esas alan bir çember vardır. Hepsi de birbiriyle ilişkili olan bu dairenin zincirleri, günümüz dünyasında pek çok yerde paramparça olmuştur. Bugün dünyamızın siyasi, sosyal ve ekonomik istikrarsızlıkların pençesinde kıvranıyor olmasının sebebi işte budur” ifadelerini kullandı.
“GELİN, GELECEK NESİLLERE UMUT AŞILAYACAK BİR KÜRESEL YÖNETİM SİSTEMİ KURALIM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hepimizin huzurlu ve güvenli geleceği için, insanlığın adalet arayışıyla başlayan mücadelesini, adaletin tesisiyle sonuçlandırmayı başarmak mecburiyetindeyiz. Bugün dünyanın en zengin 62 kişisinin mal varlığı, toplam nüfusun yaklaşık yarısına yani 3,6 milyar insana denk ise, burada bir sorun var demektir. Dünyada 821 milyon insan çoğu gece aç bir şekilde uykuya dalarken, 672 milyon kişiye obezlik teşhisi konuyorsa, burada bir sorun var demektir. Farklı coğrafyalarda 258 milyon kişi daha insani şartlarda yaşamak için yollara dökülüyorsa, 68 milyon kişi zorla yerlerinden ediliyorsa, burada bir sorun var demektir. Afrika’da doğan bir çocuğun ömrünün ilk aylarında ölme ihtimali, bu şehirde doğan bir çocuğa göre 9 kat daha fazlaysa, burada bir sorun var demektir” şeklinde konuştu.
Anadolu’nun ortasındaki Konya’dan yaktığı ışıkla tüm dünyadaki gönülleri aydınlatan Hazreti Mevlana’nın, adaleti, ‘Bir şeyi yerli yerine koymak’, yani hakkı sahibine vermek olarak tanımladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelin, bu dünyada her şeyi yerli yerine konulmasını sağlamak için Birleşmiş Milletleri insanlığın adalet beklentisinin sözcüsü ve uygulayıcısı hâline getirelim. Gelin, ezilene kalkan olacak, aç ve açıkta kalana el uzatacak, gelecek nesillere umut aşılayacak bir küresel yönetim sistemi kuralım” çağrısında bulundu.
BM kürsüsünde söylenen sözlerin, yapılan tespitler ve ortaya konan tekliflerin, ancak böyle bir anlam ifade edeceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Çünkü yine Hazreti Mevlana’ya göre zalim, üzerine düşen görevleri yerine getirmeyen kişidir. Birleşmiş Milletleri zulmün değil adaletin kaynağı hâline getirmek istiyorsak, üzerimize düşen görevlere daha sıkı sarılmalıyız.”
“İNSANİ DİPLOMASİ İLE DAHA ADİL BİR DÜNYA İÇİN ÇABA GÖSTERİYORUZ”
Türkiye’nin, hâlen uyguladığı küresel insani diplomasi ile daha adil bir dünya için elinden gelen çabayı gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye sınırları içinde 3,5 milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyondan fazla sığınmacının, dünyada başka örneği olmayan hizmetler sunularak misafir edildiğini kaydetti.
Sadece Suriyeli sığınmacılar için bugüne kadar harcanan tutarın 32 milyar doları bulduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ayrıca, Suriye’de daha önce emniyet altına aldığımız Cerablus, Rai, El Bab, Afrin bölgeleriyle, İdlip çatışmasızlık bölgesindeki milyonlarca kişiye de her türlü insani yardımı yapıyoruz. Ülkemizde okula giden Suriyeli öğrenci sayısı 600 binin üzerindedir. Vatandaşlarımıza verdiğimiz ilaç dâhil tüm sağlık hizmetlerinden, ülkemizdeki sığınmacılar, hiçbir ayrım yapılmaksızın, ücretsiz olarak yararlanabiliyor. Kamplarda kalan sığınmacıların ise ihtiyaçlarının tamamını karşılıyoruz” dedi.
“TÜRKİYE ÇOK ÖNEMLİ İNSANİ KALKINMA YARDIMLARI GERÇEKLEŞTİRİYOR”
Buna karşılık uluslararası kuruluşlardan 600 milyon dolar, Avrupa Birliği’nden 1,7 milyar Avro düzeyinde destek aldıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa Birliği’nin 3 milyar Avro 3 milyar Avro tutarındaki destek vaadi proje şartına bağlandığı için, yeteri kadar etkin şekilde kullanamıyoruz. Hâlbuki biz, sığınmacılara verdiğimiz hizmetleri, her gün ve herhangi bir projeye bağlı olmaksızın kesintisiz olarak devam ettiriyoruz. Sığınmacılara sağladığı imkânlarla, Avrupa başta olmak üzere dünyanın büyük bir mülteci akınına uğramasının önüne geçen Türkiye’ye, daha fazla ve daha esnek şartlarda destek verilmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin, sınırları içinde ve ötesindeki sığınmacılar yanı sıra dünyanın dört bir yanında çok önemli insani kalkınma yardımları gerçekleştirdiğini de ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Bu yıl itibariyle Türkiye, toplam kalkınma yardımlarında dünyada altıncı, insani yardımlarda ise ilk sırada yer almaktadır. Ekonomik büyüklük olarak dünyada 17. sırada yer alıyor olmamıza rağmen, kalkınma ve insani yardımlarda ilk sıralarda bulunmamız, ülke olarak bu konuya verdiğimiz önemin ifadesidir.”
“EŞİTLİKÇİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR TOPLUMLAR İÇİN KÜRESEL LİDERLİĞE HER ZAMANKİNDEN ÇOK İHTİYAÇ VAR”
Konuşmasında, Genel Kurul’un bu yılki temasında tescil edildiği gibi, dünyanın barışçıl, eşitlikçi ve sürdürülebilir toplumlar için küresel liderliğe ve ortak sorumluluğa her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak, Birleşmiş Milletler çatısı altında bu doğrultuda önemli gayretler ortaya koyduklarını kaydetti.
Finlandiya ile birlikte 2010’da başlatılan Barış İçin Arabuluculuk Girişimi’nin, 56 üyeli bir dostluk grubuyla desteklendiğini ve hâlen dönem başkanlığını yürüttüğü İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde de bu yönde ciddi adımlar attıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “İspanya ile birlikte başlattığımız Medeniyetler İttifakı Girişimi, 146 üye ülkenin katılımıyla bir Birleşmiş Milletler Girişimi hâline dönüştü. Açlıkla boğuşan Somali’nin ayağa kaldırılması konusunda, tüm dünyaya örnek olacağına inandığım bir kalkınma programı uyguluyoruz. Ülkemizden bir hayli uzakta olan Arakan’daki milyonlarca mazluma yardım için imkânlarımızı seferber ediyoruz. Körfez krizinin çözümü konusunda samimi çaba sarf ettik. Irak’ta, tüm tarafları, ülkenin ortak geleceği doğrultusunda çaba göstermeleri için teşvik ediyoruz.”
“SURİYE’NİN YENİDEN HUZURLU BİR YER HÂLİNE GELMESİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ”
Irkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı gibi konularda, Avrupa başta olmak üzere, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan olumsuzlukların önüne geçmek için gayret gösterdiklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyadaki ülkelerin pek çoğunun, bünyesindeki radikal grupları ihraç ettikleri bir yer hâline dönüşen Suriye’deki gelişmeler karşısında da aktif bir tutum içinde olduklarını hatırlattı.
“Gerek Cenevre ve Astana süreçlerine verdiğimiz destekle, gerekse sahada oluşturmayı sürdürdüğümüz güvenli bölgeler aracılığıyla, Suriye’nin yeniden huzurlu bir yer hâline gelmesini sağlamaya çalışıyoruz” sözleriyle konuşmasına devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cerablus ve Rai bölgelerini DEAŞ’tan, Afrin bölgesini PKK-PYD-YPG terör örgütünden temizleyerek, 4 bin kilometrekarelik bir alanı milyonlarca Suriyeli için güvenli ve huzurlu bir yer hâline getirdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Son olarak Rusya ile birlikte imzaladığımız Soçi Mutabakatıyla, rejimin 3,5 milyon sivilin yaşadığı İdlip Çatışmasızlık Bölgesine yönelik kanlı saldırılarının önüne geçtik. Daha önce Halep, Hama, Humus, Dera ve Doğu Guta’da yaşanan katliamların İdlip’te tekrarlanmasını engelleyerek, Suriye’de barışa ve siyasi çözüme giden yolu açık tuttuğumuza inanıyoruz. Hedefimiz, Münbiç’ten başlayarak Irak sınırına kadar olan Suriye topraklarının tamamını teröristlerden temizlemektir.”
“TERÖRİSTLERİ SİLAHLA DONATANLAR, GELECEKTE BUNUN ACISINI MUTLAKA ÇEKECEKLER”
Tüm tarafları, Suriye’de adil ve sürdürülebilir siyasi çözüm arayışlarına, yapıcı bir anlayışla, destek olmaya davet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör örgütlerine karşı ilkeli bir yaklaşım sergilenmesini istiyoruz. Taktik çıkarları uğruna teröristleri on binlerce tır ve binlerce kargo uçağı silahla donatanlar, gelecekte bunun acısını mutlaka çekeceklerdir” uyarısında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında, “Bir yandan terör örgütlerini desteklemek, bir yandan kapıları mültecilere kapatmak, bunun tüm yükünü de Türkiye gibi birkaç ülkeye yüklemek, kimsenin geleceğini daha güvenli, daha müreffeh yapmaz. Tam tersine, bu şekilde ötelenen sorunlar, bir süre sonra artık mevcut tedbirlerle üstesinden gelinemeyecek boyuta ulaşır” ifadelerini kullandı.
Dünyanın her yerinde asgari bir huzur ve refah düzeyi oluşturulmazsa, hiç kimsenin kendi sınırları içinde güvenle yaşamayı sürdüremeyeceğinin unutulmaması gerektiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan; Suriye, Irak, Yemen, Libya, Afganistan, Ukrayna gibi fiili, Balkanlar, Kafkasya, Kuzey Afrika, Orta Afrika, Körfez ve Doğu Akdeniz gibi potansiyel sorun alanlarının çözümü için daha samimi ve yapıcı gayretler ortaya koyulması çağrısı yaptı.
“FETÖ; KARMAŞIK, GİZLİ VE ALDATICI YÖNTEMLERİ OLAN BİR TERÖR ÖRGÜTÜDÜR”
Terör örgütlerinin hepsinin tüm güçlerini silahlı eylemlerinden almadığını ve bazıları daha karmaşık, daha gizli, daha aldatıcı yöntemler kullandığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizde 15 Temmuz 2016 gecesi darbe girişimine kalkışıp 251 vatandaşımızı şehit eden, 2 bin 193 vatandaşımızı yaralayan FETÖ, işte böyle bir terör örgütüdür. Bunun lideri başı nerededir? Bunun başı Amerika’da Pensilvanya’dadır. 400 dönümlük bir arazide şu an yaşamakta ve buradan dünyanın 160 ülkesine terör ihraç etmektedir” dedi.
FETÖ’nün faaliyetlerini, eğitim gibi, yardımlaşma gibi, diyalog gibi parıltılı kavramların ardına saklanarak, sivil toplum örgütü veya ticari kuruluş görünümünde sürdürdüğünü ve Türkiye’de 40 yıl boyunca, işte bu aldatmacayla gelişen, büyüyen terör örgütünün, kendini yeteri kadar güçlü hissedince gerçek yüzünü gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ’nün emniyet ve yargı kurumları içinde daha sonra da silahlı kuvvetlere sızdırdığı elemanları aracılığıyla, ardı ardına darbe teşebbüsleri başlattığını ifade etti.
“TÜRKİYE’NİN İKAZLARINA KULAK ASMAYAN, FETÖ TEHLİKESİNİN FARKINDA OLMAYAN ÜLKELER VAR”
FETÖ’nün, zaman içinde Türkiye’de sahip olduğu ekonomik ve bürokratik gücü, devletle birlikte siyaseti ve toplumu kontrol altına almak için kullanmaya kalktığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Milletimizin desteğiyle son beş yılda yürüttüğümüz kararlı mücadele sayesinde, FETÖ’yü ülkemizde büyük ölçüde tasfiye ettik. Şimdi bu terör örgütünün dünyanın dört bir yanında benzer faaliyetler yürüttüğünü görüyoruz. Türkiye’nin ikazlarına kulak veren, tecrübelerinden ders alan ülkeler, birer birer bu örgütü deşifre ediyor ve topraklarından kovuyor. Buna karşılık, ne yazık ki dost bildiğimiz birçok ülken bunları bize vermemekte ısrar ediyor. Amerika ve Avrupa ülkelerinin de aralarında bulunduğu pek çok devlet, hâlâ tehlikenin farkına varamamış gözüküyor.”
FETÖ’nün Amerika’nın 27 eyaletindeki okulları aracılığıyla devlet bütçesinden yılda 763 milyon dolar aldığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu rakama örgütün, her türlü kara para aklama işine karışan ticari kuruluşlarının ve gizli gündemleri olan sivil toplum örgütü görünümlü diğer yapılarının gelirleri dâhil değildir” dedi.
Tüm ülkeleri, FETÖ’ye karşı dikkatli olmaya ve harekete geçmeye davet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Silahlı terör örgütleri ve eli kanlı rejimler konusunda sergilediğimiz dayanışmayı, bu sinsi örgüt için de göstermeliyiz. İsteyen her ülkeyle, bu konudaki tecrübelerimizi ve elimizdeki bilgileri paylaşmaya hazırız” ifadesini kullandı.
“EKONOMİK YAPTIRIMLARIN SİLAH GİBİ KULLANILMASI KARŞISINDA SESSİZ KALAMAYIZ”
Konuşmasının devamında, ticaret savaşlarının, her dönemde insanlığa zarar verdiğini ve bugün de böyle bir sürecin eşiğinde, hatta içinde olunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ticari anlaşmaların keyfî bir şekilde iptal edilmesi, korumacı politikaların yaygınlaştırılması ve ekonomik yaptırımların silah gibi kullanılması karşısında hiçbirimiz sessiz kalamayız. Bu çarpık gelişmelerin zararı, eninde sonunda her ülkeye dokunacaktır. Dünya ticaret düzeninin tek taraflı kararlarla bozulmasına engel olmak için hep birlikte çalışmalıyız” çağrısı yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletlerin 2030 Küresel Kalkınma Hedefleri’nin başarısı için çalışılması gereken bir dönemde, dünyanın yeni bir ekonomik kırılma yaşamasını hiç kimsenin istemeyeceğini ifade etti.
“HUKUKUN VE HAKKANİYETİN KAYBOLDUĞU BİR DÜNYA DÜZENİ KADAR BÜYÜK TEHLİKE YOKTUR”
Konuşmasının devamında, “Kaos çıkarmak kolay, düzeni sağlamak zordur. Bugün bazı ülkeler ısrarla kaos çıkarmaya çalışıyor. Merhametin, vicdanın, hukukun, hakkaniyetin, umudun kaybolduğu bir dünya düzeni kadar büyük tehlike yoktur. Şu anda hep birlikte böyle bir tehlikeyle karşı karşıyayız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, ticaretin de, insan dolaşımının da serbestiyetinden yana olduğunu ve bu konularda yaşanan her geriye gidişin kendilerine olumsuz etkilediğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Üstelik bu tutumun tehdit diliyle, dayatmayla, ikili ilişkilerin geçmişinin tümden yok sayılmasıyla ortaya konması, üzüntümüzü daha da artırıyor. Biz sorunlarımızı eşit şartlarda yürütülecek yapıcı diyalogla çözmekten yanayız. Her alanda olduğu gibi, ekonomi konusunda da sorumlu hareket edilmesini bekliyoruz.”
Dünya Ticaret Örgütü, G-20, İslam İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Birliği ile tesis edilen Gümrük Birliği gibi uluslararası platformlarda muhataplarıyla etkin, uyumlu ve yapıcı iş birliği içinde olduklarına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak her zaman, iş yaptığımız, iş birliği yaptığımız muhataplarımızla birlikte kazanmaktan yana olduğumuzu ifade ediyoruz. Bu samimi yaklaşımımız ortadayken, ülkemize yönelik ithamları ve baskıları haksızlık olarak değerlendiriyoruz” dedi.
“AYNI PERSPEKTİFİ PAYLAŞAN ÜLKELERLE KAOSUN ÜSTESİNDEN GELEBİLECEĞİMİZE İNANIYORUZ”
“Bizimle aynı perspektifi paylaşan ülkelerle ve kurumlarla beraber, dünyanın içine çekilmeye çalışıldığı bu siyasi ve ekonomik kaosun üstesinden gelebileceğimize inanıyoruz” sözleriyle konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda destek beklediklerini de ifade etti.
Konuşmasının sonunda, Birleşmiş Milletler bünyesinde gençlerle ilgili bir kuruluşa ihtiyaç olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak, Birleşmiş Milletler Gençlik Kuruluşu’nun bir an önce tesis edilmesini ve merkezinin de dünya tarihinin sembol şehirlerinden İstanbul olmasını teklif ediyoruz. İstanbul’da hâlen inşa edilmekte olan bir Gençlik Merkezi’ni, bu kuruluşumuza tahsis edebiliriz” dedi.
2005 yılında Türkiye’de düzenlenen Dünya Yaşlanma Zirvesi’nde, 2019 yılının Uluslararası Yaşlılık Yılı olarak belirlendiğini de hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kapsamda, Birleşmiş Milletler Uluslararası Yaşlılık Ajansı’nın kurulduğunu ve üçüncü Dünya Yaşlılık Kurultayı’nın İstanbul’da yapılacağını belirterek, BM üye ülke liderlerini 10 Aralık’ta İstanbul’da gerçekleştirilecek kurultaya davet etti.
73. Genel Kurul çalışmalarının başarılı geçmesi dileğini yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını, “İnsanlığın ortak parlamentosu olan bu çatı altında temsil edilen tüm ülkeleri ve halkları, şahsım ve devletim adına sevgiyle, saygıyla selamlıyorum” sözleriyle bitirdi.