Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Bali Liderler Zirvesi sonrası yaptığı basın açıklamasında, “Türkiye, tüm insanlığın huzurunu, barışını ve refahını etkileyen sınamalar karşısında üzerine düşeni yerine getirmenin çabasındadır. Salgın döneminde, toplam 161 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi yardım malzemesi göndererek nasıl ihtiyaç sahiplerinin yanında olmuşsak bugün de tüm gücümüzle barışın, refahın ve adaletin tesisi için samimiyetle gayret gösteriyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Endenozya’nın Bali Adası’nda düzenlenen G20 Liderler Zirvesi sonrası basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17. G20 Liderler Zirvesi’ndeki programlarını Endonezya’nın müstesna ev sahipliğinde tamamladıklarını dile getirerek, “Dönem başkanlığı görevini başarıyla icra eden Endonezya’yı tebrik ediyorum. Şahsıma, eşime ve heyetime gösterdikleri hüsnükabul dolayısıyla Cumhurbaşkanı Sayın Widodo başta olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“TERÖR TEHDİDİNİ KAYNAĞINDA BERTARAF ETME STRATEJİMİZİ KARARLILIKLA UYGULAMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
İstiklal Caddesi’nde pazar günü meydana gelen terör saldırısı sonrasında doğrudan telefon ve mesaj yoluyla taziye ve geçmiş olsun dileklerini iletenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İkisi çocuk, altı sivilin hayatını kaybettiği bu alçak saldırı, terörün kanlı ve çirkin yüzünü bir kez daha gözler önüne sermiştir. DEAŞ’la mücadele bahanesi altında terör örgütüne destek verenler de dökülen her damla kana ortaktır. Bölücü terör örgütü, Suriye ve Irak’ta köşeye sıkıştıkça çaresizliğini bu tür kalleş eylemlerle gizlemeye çalışmaktadır. Ne yaparlarsa yapsınlar, kimin arkasına saklanırsa saklansınlar teröristler kendilerini bekleyen acı akıbetten kurtulamayacaklardır. Nitekim emniyet birimlerimiz, hain saldırının faili olan teröristi ve iş birlikçilerini kısa sürede yakalamışlardır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin ve bölgemizin geleceğinde terörün hiçbir türlüsüne yer olmadığının altını tekrar çizmek istiyorum. Terör tehdidini kaynağında bertaraf etme stratejimizi kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz. Tüm dost ve müttefiklerimizin de Türkiye’nin bu haklı mücadelesine samimi desteğini bekliyoruz. Bir kez daha terör saldırısında vefat eden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize baş sağlığı diliyor, yaralılarımıza acil şifalar temenni ediyorum” diye ekledi.
“DÜNYAMIZ, SON ÜÇ YILDIR SALGINLA BAŞLAYIP SICAK ÇATIŞMALAR VE BÖLGESEL GERİLİMLERE ÇETREFİLLEŞEN SANCILI BİR SÜREÇTEN GEÇİYOR”
G20’nin bu seneki temasının “Birlikte toparlanma, daha güçlü toparlanma” olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede sene boyunca bakanlar düzeyinde toplantı ve çok sayıda teknik düzeyde çalışma gerçekleştirildiğini söyledi.
Türkiye olarak bu faaliyetlere aktif olarak iştirak ettiklerini, görüşlerini paylaştıklarını, zirve gündemine katkıda bulunduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Zirve kapsamında küresel, siyasi ve ekonomik görünüme ilişkin son gelişmeleri değerlendirdik. Dünyamız son üç yıldır salgınla başlayıp sıcak çatışmalar ve bölgesel gerilimlere, özellikle çetrefilleşen sancılı bir süreçten geçiyor. Salgın döneminde alınan katı tedbirlerin tedarik zincirleriyle uluslararası ticaretin işleyişi üzerindeki olumsuz etkilerini hâlen hissediyoruz. Bilhassa aşırı yükselen enerji, gıda ve ham madde fiyatlarının hiçbir ayrım yapmadan tüm ekonomileri zorladığı görülüyor.”
“KÜRESEL EKONOMİYLE İLGİLİ GİDEREK ARTAN RESESYON TARTIŞMALARI YAKIN GELECEKTE BİZLERİ BEKLEYEN TEHLİKEYE İŞARET EDİYOR”
Avrupa ve Amerika dâhil pek çok bölgede son 50-60 yılın zirvesine ulaşan enflasyon rakamlarının, karşılaşılan sıkıntının büyüklüğünü ortaya koyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun hiçbir ülkenin şimdiye kadar kendisini bu enflasyon cenderesinin dışında tutmakta başarı sağlayamadığını vurguladı.
Alışılageldik usullerle, ezberlenmiş yöntemlerle enflasyonu düşürme formülünün ise henüz istenilen sonuçları vermediğini gördüklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yöntemlere başvuranlar daha da yükselen enflasyon sorunuyla birlikte istihdam kayıplarıyla da yüzleşmeye başlamışlardır” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Küresel ekonomiyle ilgili giderek artan resesyon tartışmaları yakın gelecekte bizleri bekleyen tehlikeye işaret ediyor. Uluslararası kuruluşların raporları ve ekonomik göstergeler, şayet bir çıkış yolu bulunamazsa mevcut durumun kötüleşeceğini gösteriyor. Elbette bu kriz belli bölgelerin değil, batıdan doğuya, kuzeyden güneye tüm ülkelerin krizidir. Ancak küresel ekonomideki kötüleşmenin en şiddetli vurduğu yerler Afrika ve Asya’daki kırılgan devletlerdir. Salgın döneminde sağlık alanında ortaya çıkan gayriinsani manzaralar, bugün de gıda ve enerji alanında tekerrür etmektedir. Somali’den Yemen’e, Sudan’dan Afganistan’a uzanan geniş bir bölgede milyonlarca insan, açlık ve kıtlık tehdidiyle karşı karşıyadır.”
Aynı şekilde ekonomik krizin, özellikle Batı ülkelerinde Müslümanların yanı sıra Afrika ve Asya kökenli göçmenlere karşı nefret söylemlerini de artırdığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “7 milyon vatandaşı yurt dışında yaşayan bir ülke olarak nefret söylemlerinin varabileceği ürkütücü boyutları gayet iyi biliyoruz. İslam ve yabancı düşmanlığıyla mücadelede daha fazla hassasiyet gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye tüm insanlığın huzurunu, barışını ve refahını etkileyen bu sınamalar karşısında üzerine düşeni bihakkın yerine getirmenin çabasındadır” görüşünü paylaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak salgın döneminde toplam 161 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi yardım malzemesi göndererek nasıl ihtiyaç sahiplerinin yanında oldularsa, bugün de tüm güçleriyle barışın, refahın ve adaletin tesisi için samimiyetle gayret gösterdiklerini belirtti.
“BÖLGEMİZDEKİ ÇATIŞMALARI SONLANDIRMAK İÇİN EN FAZLA ÇALIŞAN ÜLKE KONUMUNDAYIZ”
Türkiye’nin, millî gelire göre dünyanın en fazla insani yardım yapan ülkesi olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaklaşık 5 milyon, yerlerinden edilmiş kişiye yıllardır ev sahipliği yapıyoruz. Yardım kuruluşlarımızla nerede bir ihtiyaç sahibi varsa imdadına koşuyoruz. Bölgemizdeki çatışmaları sonlandırmak ve akan kanı durdurmak için en fazla çalışan ülke konumundayız” sözlerini sarf etti.
Ukrayna’da, ihtilafın ilk gününden bu yana savaşın kazananının, adil bir barışın ise kaybedeninin olmayacağı düşüncesiyle hareket ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadelere yer verdi: “Taraflar nezdinde bu anlayışla pek çok kolaylaştırıcı ve arabulucu nitelikte girişimde bulunduk. Tarafları pek çok defa aynı masa etrafında bir araya getirme başarısını sergiledik. Rusya, Ukrayna ve Birleşmiş Milletler’le birlikte Karadeniz’de tahıl koridorunu inşa ettik. Bu şekilde gıda krizinin çözümüne büyük katkı sağladık. Şimdiye kadar yaklaşık 11 milyon ton tahılın dünya pazarına girmesini temin ettik. Mutabakatın kesintisiz işlemesi ve ayrıca tahılın Afrika başta olmak üzere en fazla ihtiyacı olan ülkelere ulaşımı için faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2015 yılında üstlendikleri G20 Dönem Başkanlığı sırasında, gıda güvenliğini öncelikli konulardan biri olarak işlediklerini anımsatarak, şunları dile getirdi: “Ortak bildirimizde, gıda israfının azaltılması noktasında taahhütte bulunmuştuk. Ancak dünya genelinde hâlen her yıl 1 milyar ton gıda maddesi çöpe gidiyor. Bir yanda dijitalleşmeyi, yapay zekâyı konuşurken diğer yanda 2 milyar insanın yoksulluk içinde yaşadığı gerçeğiyle yüzleşiyoruz. 1 milyara yakın insan gece yatağa aç olarak girerken bir tarafta lüks, şatafat ve israf hâkimse burada bir sorun var demektir. Hırs, tahakküm, daha fazla kazanma üzerine bina edilen mevcut ekonomik mimarinin, insanı ve tabiatı koruması mümkün değildir. Türkiye olarak bu adaletsiz tabloyu değiştirmeye ve gıda israfının engellenmesine yönelik faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Ayrıca eşim Emine Erdoğan’ın öncülüğünde yürütülen ‘Sıfır Atık Projesi’ni uluslararası arenaya taşıdık. Bu önemli projenin çevre kirliliğinin önüne geçme yanında küresel bir sorun olan israfı da azaltacağına inanıyoruz.”
“ÜLKEMİZİ ULUSLARARASI SAĞLIK HİZMETLERİ ALANINDA MARKA HÂLİNE GETİRMEK İSTİYORUZ”
Zirvenin ağırlıklı gündem maddelerinden birini sağlık konusunun oluşturduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kapsamda küresel sağlık sisteminin iyileştirilmesi üzerinde liderlerle görüş alışverişinde bulunduklarını, Türkiye’nin salgın sürecinde ortaya koyduğu uluslararası dayanışmayı bir kez daha muhataplarına anlattığını aktardı.
Türkiye’nin sağlık altyapısında özellikle son 20 yılda katettiği mesafeyi ve sorunlara geliştirdiği çözüm yollarını burada paylaşma imkânı bulduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Sağlık hizmetlerinde Türkiye olarak gerçekten büyük bir başarı hikâyesi yazdığımıza inanıyorum. Toplam 264 bine çıkardığımız hastane yatak sayımız, 1 milyon 350 bini bulan sağlık personelimiz ile küresel ölçekte söz sahibiyiz. Yerli ve millî olarak geliştirdiğimiz TURKOVAC aşımızla dünyada Kovid-19 aşısı üretebilen 9 ülke arasına girdik. Vatandaşlarımızın tükettiği her 100 ilaçtan 89’unu yerli üretimle sağlıyoruz. Kamu-özel ortaklığı modeliyle inşa ettiğimiz şehir hastaneleri sağlık alanında yeni bir dönemi başlattı. Özellikle kritik salgın günlerinde devasa birer sağlık kompleksi olan bu modern tesislerin çok ciddi faydasını gördük. Şimdi ‘Health Türkiye’ hamlesiyle ülkemizi uluslararası sağlık hizmetleri alanında da marka hâline getirmek istiyoruz. Sahip olduğumuz yaygın altyapıyı, yetişmiş insan kaynağını bilim, teknoloji ve üretim gücünü sürekli daha da geliştirmekte kararlıyız.”
“G20 PLATFORMU, KÜRESEL DÜZEYDE KARŞI KARŞIYA KALDIĞIMIZ MEYDAN OKUMALAR KARŞISINDA KENDİSİNDEN BEKLENEN LİDERLİK GÖREVİNİ BAŞARIYLA YÜRÜTÜYOR”
Zirvede dijital dönüşüm başlığı altında ise dijital ekonominin geliştirilmesi noktasında fırsat ve tehditleri değerlendirdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki günlük zirve boyunca ev sahibi Endonezya’nın Devlet Başkanı Joko Widodo, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman, ABD Başkanı Joe Biden, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile ikili görüşmeler yaptığını bildirdi.
Zirve vesilesiyle ayrıca MIKTA dönem başkanlığı kapsamında liderler olarak aile fotoğrafı çektirdiklerini ve ortak açıklama yayımladıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönem başkanlığının öncelikleri olan küresel sağlık, gıda güvenliği ve etkin göç yönetimine vurgu yaptıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “G20 platformu, küresel düzeyde karşı karşıya kaldığımız meydan okumalar karşısında kendisinden beklenen liderlik görevini başarıyla yürütüyor. İçinde bulunduğumuz ve küresel ölçekte yaşadığımız ekonomik sıkıntıların üstesinden de yine G20’nin kararlı, etkili ve çözüm odaklı anlayışıyla geleceğimize inanıyorum. Bu itibarla da iki gün boyunca gerçekleştirdiğimiz istişarelerin ve ortaya koyduğumuz taahhütlerin küresel siyasi ve ekonomik istikrar için hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum. Endonezya dönem başkanlığına tekrar teşekkürlerimi sunarken müteakip dönem başkanı Hindistan’a şimdiden başarılar diliyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.
ABD Başkanı Biden ile yaptığı görüşme hatırlatılarak, F-16 tedarik programı çerçevesinde yapılan son seçimlere ilişkin değerlendirmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öncelikle F-16 konusunda Sayın Biden olumlu gelişmelerin olduğunu söyledi. Cumhuriyetçiler ile daha önce New York’ta yaptığım görüşmelerde de Cumhuriyetçilerin bu konuya olumlu yaklaştığını, özellikle orada kendilerinden dinledim” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin, Ege, Suriye ve Irak’ta “agresif” bir politika izlediği iddiasına ilişkin soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amerika’da yaşayan bir Türk olduğunuzu söylediniz. Buna pek inanmıyorum. Farklı bir herhalde ırkçılığın içindesiniz. Çünkü sorduğunuz soru bunu aynen ortaya koyuyor. Bizim Kuzey Irak’ta veyahut da Suriye’nin güneyinde oradaki Kürtlerle ilgili herhangi bir sorunumuz yok. Türkiye’deki Kürt vatandaşlarımızla bu tür bir sorunumuz olmadığı gibi” cevabını verdi.
“NE GEREKİYORSA ONU YAPMAKTA KARARLI OLDUĞUMUZU TÜM DÜNYANIN BİLMESİ LAZIM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’daki terör saldırısının ardından sınır ötesi bir operasyonun gündeme gelip gelmediğiyle ilgili soruyu yanıtlarken “Şu anda sorgulamalar, soruşturmalar devam ediyor. Bildiğiniz gibi 81 yaralımız vardı. Şu anda bu yaralı sayısı 25’e düştü, diğerleri taburcu edildi. Tabii altı vefat var ve bu sorgulamalar neticesinde nereye uzanıyor, bunların araştırılması yapılıyor. Bu araştırma neticesinde de ne gerekiyorsa onu yapmakta kararlı olduğumuzu tüm dünyanın bilmesi lazım” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile tahıl anlaşmasının genişletilmesi ve süresinin uzatılmasıyla ilgili herhangi bir görüşme yapıp yapmadıkları sorusu üzerine, şunları kaydetti: “Görüşmelerimiz sürekli devam ediyor ve şu an itibarıyla devam edeceği kanaatindeyim. Herhangi bir sıkıntı burada yok. Döner dönmez yine başta Sayın Putin olmak üzere görüşmelerimizi devam ettireceğiz. Çünkü barışın yolu diyalogdan geçer ve biz bu konuda bir defa özellikle kararlı olduğumuzu hep söyledik, söylemeye devam ediyoruz ve bu sürecin devam etmesi zaten tüm dünya için geçerli olan bir şeydir ve daha önce de Sayın Putin ile yaptığım görüşmelerde bunun ışıklarını gördüm.”
“KUZEY KIBRIS İLE İLGİLİ BİZİM TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI’NDA ALDIĞIMIZ KARAR GEÇERLİDİR”
Bir gazetecinin, “Geçtiğimiz günlerde Özbekistan’da Türk Devlet Teşkilatları (TDT) Zirvesi gerçekleştirildi ve KKTC’nin gözlemci üye olarak teşkilata kabul edildiğine ilişkin bir karar çıktı. Yunanistan, soluğu Brüksel’de aldı ve AB’den de karar kınama mesajı geldi. ABD Dışişleri’nden, karardan üzüntü duydukları ve reddettiklerine yönelik bir açıklama geldi. Görüşme ve temaslarınızda bu konu gündeme geldi mi? Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuzey Kıbrıs ile ilgili bizim Türk Devletleri Teşkilatı’nda aldığımız karar geçerlidir ve bu kararla ilgili herhangi bir yerden, herhangi ülkeden icazet almamıza da gerek yoktur. O iş bitmiştir. Bundan sonraki süreçte de bu olumsuz yaklaşan ülkelere gerekli olan yerde gerekli cevabı vermeye devam ederiz” diye cevapladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fransa Cumhurbaşkanı ve İtalya Başbakanı ile görüşmeleriniz oldu. Türkiye’nin İtalya ve Fransa ile ortak yürütme niyetinde olduğu SAMP-T projesi var. Yakın vadede bir somut adım beklentiniz var mı?” sorusu üzerine, şu an itibarıyla bu konuda bazı teknik engellerin söz konusu olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu teknik engelleri de aşarak, gerek Sayın Macron gerekse Sayın Meloni ile yaptığım görüşmede bunları da aşacağımız kanaatindeyim” dedi.
“ABD’de ile yapılan F16 için görüşmelerin pozitif gittiğini belirtmiştiniz. ABD’nin aynı zamanda CAATSA yaptırımları da var. Bu yaptırımlar bu satışa engel teşkil ediyor mu? Ediyorsa, Biden ile yaptığınız görüşmede bunun kaldırılmasına ilişkin bir konu gündeme geldi mi?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Görüşmeler olumlu, fazla detaya gerek yok. Sayın Biden ile yaptığımız görüşmede bu olumlu havayı da hissettim” ifadelerini kullandı.
“DÜNYADA BARIŞI TESİS EDELİM İSTİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Polonya-Ukrayna sınırında bir olay geldi. Türkiye’nin bu konudaki pozisyonu, görüşü nedir?” sorusuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Ben, Rusya’nın yaptığı açıklamaya doğrusu saygı duymak durumundayım. Rusya’nın ‘Bizimle bu işin alakası yok’ demesi bizim için önemli. Bütün bunların yanında sabah yine (Almanya Başbakanı) Olaf Scholz ile yaptığımız görüşmede, bunun detay araştırmalarının yapılması gerekiyor, böyle bir kararı vermenin doğru olmayacağını o da söyledi. Rusya’nın ‘Bizimle alakası yok’ ve Biden’ın da ‘bu füzelerin Rus yapımı olmadığını’ açıklamış olması, herhalde bunun Rusya ile alakası olmadığını göstermektedir. Bu, bir teknik arıza olabilir veya farklı olabilir, onun için inceleme araştırma şart.”
Ülkelerin birçoğunun doğrudan Rusya’yı işaret etmesinin nedeninin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu sabah Olaf Scholz ile de yaptığım görüşmede altı NATO ülkesi olarak birbirleriyle irtibat kurduklarını söylediler ve bu irtibatlar neticesinde de burada başta Amerika olmak üzere ‘bu füzenin Rus yapımı olmadığını’ söylemiş olması herhalde bir yol açıyor. Burada ısrarla ‘bir Rus yapımıdır’ diye bunun üzerine gitmek, bu işi tahrik eder diye düşünüyorum” karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bir an önce Rusya ile Ukrayna’yı aynı masa etrafında toparlamanın gayreti içerisinde olduğunun altını çizerek, “Bu gayretin içerisindeyken, burada tahrik metodunu kullanmak doğru olmasa gerek. Bunun için de barışın yolu diyalogdan geçer. Biz, diyaloğu oluşturmak suretiyle dünyada barışı tesis edelim istiyoruz ve bunun da gayretiyle de döner dönmez Sayın Putin ile de yine telefon diplomasimizi geliştirmeye devam edeceğiz” dedi.
“40 YILDIR TERÖRLE MÜCADELE EDEN BİR ÜLKEYİZ”
Endonezyalı bir gazetecinin sorusu üzerine, İstanbul’da meydana gelen terör saldırısını değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Şu an Endonezya tarafından aldığımız taziyeler bizim için gerçekten tatmin edicidir. Çünkü o bir duyarlılıktır ve bu duyarlılığa biz de teşekkür ediyoruz. Şunu herkesin bilmesini isteriz ki İstiklal Caddesi’ndeki bu olayın akabinde şu anda İstanbul’umuzda ve ülkemizde hava normale dönmüştür. Bu konuyla ilgili zaten 40 yıldır terörle mücadele eden bir ülkeyiz ve terörle bu mücadelemizi de başarıyla vermiş bir ülkeyiz. Burada da bizler yine terörle mücadelemizi sürdüreceğimiz gibi benim halkım da bu konudaki sabrını şu anda aynen göstermiştir, gösteriyor. Ölen altı vatandaşımıza Allah’tan rahmet diliyoruz ve yaralı vatandaşlarıma da Allah’tan acil şifalar temenni ediyorum. Bir Endonezyalı olarak gösterdiğiniz hassasiyete teşekkür ediyorum.”
“SAVAŞTAN HİÇBİR ŞEY ELDE EDİLMEZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Putin ile yaptığımız görüşmede, şu ana kadar iki ülke arasında insani, vicdani bütün hassasiyetlere dikkat ederek görüşmelerimizi devam ettiriyoruz. Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin bir defa gerek siyasi, gerek ekonomik ve gerekse savunma sanayisine göre zaten güçlü bir altyapısı var. Bu güçlü altyapıyı bugüne kadar devam ettirdiğimiz gibi yine devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı.
Türkiye ve Rusya’nın iki komşu ülke olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu komşuluk hukukunu da koruyarak sürecimizi devam ettiriyoruz. Barışın yolu diyalogdan geçer. Biz bir taraftan Rusya ile Ukrayna’yı aynı masa etrafından toplamaya, oraya gelmelerini sağlamaya gayret ederken, burada bu savaşın üçüncü ortağını bulmaya, onu çıkarmaya gerek yok. Kaldı ki İstanbul Mutabakatı diye bir adım… Aynı şekilde Antalya’da her iki ülkenin dışişleri bakanlarını bir araya getirmek suretiyle biz barışa yönelik orada da bir adım attık. Bundan sonra da bu süreci aynı anlayışla devam ettireceğiz. Savaştan hiçbir şey elde edilmez, ne varsa barışta var” değerlendirmesini yaptı.
“Yunanistan’ın Doğu Akdeniz ve Ege adaları konusundaki açıklamaları” ile ABD Başkanı Biden ile görüşmede Yunanistan’daki Amerikan üslerinin sayılarının artırılmasının değerlendirilip değerlendirilmediğine yönelik sorular üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Yunanistan’ın bu tür davranışları, yaklaşımları benim her zaman söylediğim ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ kelam-ı kibarımı asla geriye götürmez. O benim için kelam-ı kibardır. Dolayısıyla bir gece ansızın yine gidebiliriz. Onun için Yunanistan’da iki, üç isim var ki rahat durmuyor. Bunlar devamlı bu tür açıklamaları yapıyor. Hadlerini bilmiyorlar. Biz bu noktada diyoruz ki ‘Komşu, komşuluk hukukunu bil, bizimle fazla dalaşma. Türkiye nerede, sen nerede? Buna dikkat et. İstediğin kadar o adaları doldur, bunların hiçbiri sana bir fayda sağlamayacaktır. Burada Türkiye var. Onun için de yerini, yurdunu iyi bileceksin’ Zaten geçmişini okursa, tarihi incelerse gayet iyi orada görecektir. Gelen uçaklar, silahlar, şunlar bunlar kar etmez. Bu iş kürek işi değil, yürek işidir.”
“FÜZELERİN İNCELENMESİ NETİCEYİ VERİR”
Polonya’ya füze düşmesinin teknik bir hata olarak değerlendirildiğine dikkat çekilerek, “Sizin bu konudaki son bilgileriniz nedir?” sorusu yöneltilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben bir teknisyen değilim. Sadece bu sabah Olaf Scholz ile yaptığımız görüşmede, onlara aktarılan bilginin bu olmasını ben de sizlerle paylaştım. ‘Bir teknik hata olmuş olabilir’ gibi bir yaklaşımın olduğunu bize söylediler. Gelişmeler herhalde birkaç gün içerisinde çıkar. Oradaki füzelerin incelenmesi neticeyi verir. Ama bu füzenin bir Rus malı olmadığını açıkladılar ve bunun üzerinden hareket etmekte fayda var” cevabını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tahıl anlaşmasında yer alan maddelerden biri de Rus gübresinin engellenmeden ihracatıydı. Bu konu G-20 Liderler Zirvesi’nde gündemde miydi? Macron ile yaptığınız ikili görüşmede AB’nin bu anlaşmanın uzaması için daha fazla inisiyatif alması gerektiğini belirttiniz. Bu konuda ne söylemek istersiniz?” soruları üzerine şunları kaydetti: “Burada özellikle tahılın gönderilmesiyle ilgili rakamı söyledim. Bu artık 10 milyon tonun üzerine çıktı. Burada gübre, amonyak önemli. Bunlarla ilgili çalışmalar da sürüyor. Döner dönmez yine Sayın Putin ile bu görüşmeleri yaparak, gübre ve amonyak nakliyatını da ele alacağız, görüşeceğiz ve süreyi de en azından bir yıla çıkarmanın gayreti içerisinde olacağız. İstanbul Sözleşmesi’nin de gereği zaten bu, bunu sağlayacağız. Buna inanıyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biden birçok NATO ülkesiyle otelde toplantı yaptı. Siz neden orada yoktunuz? NATO ülkeleri arasında genel olarak Rusya ve Ukrayna savaşı, özel anlamda da Polonya sınırında yaşanan olay konusunda herhangi bir bölünme var mı?” sorusuna, “Diğer 20 ülkeyi niye sormuyorsun? Demek ki bizi arama imkânları o esnada olmamış olabilir, yani o çok da önemli değil. Konuşulan şey de ‘Bu füzenin markası nedir, ne değildir?’ Onu da zaten Sayın Biden, ‘Bu bir Rus yapımı değil’ demek suretiyle cevabı vermiş. Çok da önemli değil. Bizi önemli işlere davet ediyorlar, önemsiz olan işlere de gitmemize gerek yok” diye karşılık verdi.