İnovasyon ve Girişimcilik Haftasının kapanış töreninde yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kudüs, senelerdir Filistinlilere özellikle devlet terörü uygulayan bir ülkenin insafına terk edilemez. Kudüs’ün kaderi 1967’den beri hiçbir hukuk, ahlak tanımadan Filistinlilerin topraklarını gasp eden işgalci bir devletin ellerine bırakılamaz. Bunun adı kuzuyu vahşi bir kurda teslim etmek olur. Kudüs, bizim göz bebeğimizdir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen İnovasyon ve Girişimcilik Haftasının kapanış törenine katıldı. İstanbul Kongre Merkezinde gerçekleştirilen törende Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
2014 yılından beri Anadolu’ya yayılmış olan bu etkinliğin ilgili tüm kesimleri bir araya getirmesinin önemine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, etkinlik kapsamında katılımcılara ilham veren tüm konuşmacıları, projeleri sergilenen, farklı kategorilerde yarışarak ödül alan girişimciler ile firmaları ve projelerine yatırım yolu açılan yarışmacıları tebrik etti.
“KÜÇÜK OLSUN BENİM OLSUN ZİHNİYETİ BÜYÜMENİN ÖNÜNDE ENGEL OLARAK DURUYOR”
Türkiye’nin uluslararası rekabetteki gücünü artıracak girişimlerin hayat bulmasına imkân tanıyan; kamu, üniversiteler ve özel teşebbüs tarafından desteklenen girişimcilik ve kuluçka merkezlerinin önem arz ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, hedefe ulaşmak için kamu desteklerinin yanı sıra, girişim sermayesi fonlarının da harekete geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Dünyada 2008’de 4 bin 700 civarında bulunan özel sermaye fonu sayısının, bugün 7 binin üzerine çıktığına ve bu fonların yaklaşık 4 trilyon dolarlık bir kaynağı yönettiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu pastadan daha fazla pay alabilmek için hem ümit vadeden girişimcilere hem de başarılı fon yöneticilerine ihtiyacın olduğunu ifade etti.
Türkiye’deki büyük şirketlerin de benzer şekilde fonlar kurarak girişimcilere yatırım yapmalarını beklediklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizde paylaşarak büyüme ve daha büyük ekonomik değer üretme anlayışını kökleştirmeliyiz. ‘Küçük olsun benim olsun’ zihniyeti aynen ‘yeni icat çıkarma’ sözünde olduğu gibi yenilikler yaparak büyümenin önünde bir engel olarak duruyor” diye konuştu.
“ALGI OPERASYONLARIYLA BİZE ÇELME TAKMAYA ÇALIŞANLAR YALANLARININ ALTINDA EZİLİP KALACAK”
Konuşmasında, son dönemde hız kazanan Türkiye ekonomisine yönelik olumsuz algı oluşturma çabalarına da dikkat çeken ve bu karalama kampanyalarının yeni olmadığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Şimdi sizlere bu konuda tarihten bazı örnekler vereceğim. 16 Eylül 1922 tarihli bir Amerikan gazetesinde, İstanbul gazetenin ifadesiyle ‘Muhammed’i inanışın merkezi’ ve Mustafa Kemal de ‘büyük bir politik dini imparatorluk kurmayı planlayan İslam’ın yeni lideri’ olarak anılıyor. 19 Eylül 1922 tarihli bir başka Amerikan gazetesi, Mustafa Kemal’in ‘yeni bir Müslüman imparatorluk planladığını, Yunanlıların hezimetinin de bunun ilk adımı olduğunu’ söylüyor. İlginç değil mi? Şimdi bir yere daha geliyorum; 10 Ekim 1922 tarihli bir Amerikan gazetesi Mustafa Kemal’i ‘korkunç Türklerin en korkuncu’ olarak nitelendiriyor. 17 Kasım 1922 tarihli bir Amerikan gazetesi ise Mustafa Kemal’i ‘bir terör sembolü’ olarak tanımlıyor. Bu haberlerin bugünkülerden farkı var mı? Dün böyle yaptılar, bugün de aynısını yapıyorlar, değişen bir şey yok.”
Aktardığı haberlerin, 11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Mütarekesi’nin hemen öncesi ve sonrasına denk geldiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Verdiğim örneklerden de anlaşılacağı üzere ne zaman bu millet ayağa kalkmaya çalışsa hemen ‘terörist ve korkunç’ olmakla suçlanarak hakkımızda olumsuz bir algı oluşturulmaya çalışılıyor” dedi.
Bugün Avrupa ve Amerika medyasında benzer ithamların şahsı ve Türkiye için yapıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu durum gösteriyor ki biz millet olarak doğru yoldayız. Dün ülkemiz aleyhine oluşturulmaya çalışılan algı, Kurtuluş Savaşımızı başarıyla sonuçlandırmamıza ve yeni devletimizi kurmamıza engel olmamıştı. Bugün de benzer gayretler 2023 hedeflerimize ulaşmamıza, demokraside ve ekonomide dünyanın en ileri ülkeleri arasına girmemize engel olamayacaktır” vurgusunda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, girişimcileri bu tür kirli propaganda çalışmalarına aldırmadan Türkiye’ye güvenmeye davet etti ve “Küresel ekonomide rakiplerimiz ve dostlarımız elbette olacaktır. Büyümemize katkı veren dostlarımız bizimle birlikte kazanacak, algı operasyonlarıyla bize çelme takmaya çalışan rakiplerimiz ise yalanlarının altında ezilip kalacaklardır” ifadelerini kullandı.
“BİZİM YERİMİZ GELİŞMİŞ ÜLKELER SINIFIDIR”
Türkçeye ‘yenilikçilik’ olarak çevrilen ‘inovasyon’ ile ‘fırsatları değerlendirme çabası’ olarak ifade edilen girişimciliğin, Türk milletinin fıtratına çok uygun olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, örnek olarak dolmuşçuluğun ve arabalı vapurun ortaya çıkış hikayelerini aktararak bunların girişimciliğe ve yenilikçiliğe örnek olarak gösterdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu örnekleri artırmanın mümkün olduğunu belirterek, “Önemli olan, ihtiyacı tespit etmek ve buna pratik, uygulanabilir, uygun maliyetli, sürdürülebilir bir çözüm bulmaktır. Bizim insanımız öyle zor şartlarda öyle imkânsızlıklar içinde öyle pratik çözümler üretiyor ki bunların ticari boyuta taşınamıyor olması gerçekten akıl alır gibi değil” şeklinde konuştu.
Anadolu şehirlerinde her biri birer inovasyon örneği olan pek çok çalışma ve emeğin heba olup gittiğini sözlerine ekleyerek, sorunun bu çalışma ve emeğin bireysel düzeyde kalıp kurumsal hâle gelememesinde olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyada bu işler nasıl yapıyorlarsa bizim de öyle yapmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı ve Çin örneğini verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim ne üretimle ne tasarımla ne yenilikçilikle ne de girişimcilikle bir sıkıntımız yok. Rabbim millet olarak hepsini de bize, bu millete, bu gençliğe ziyadesiyle lütfetmiştir. Şimdi artık bunları kuvveden fiile geçirme zamanıdır. Türkiye orta gelir tuzağından ancak bu şekilde kurtulabilir. Bizim yerimiz, gelişmekte olan ülkeler değil gelişmiş ülkeler sınıfıdır” sözlerine yer verdi.
“ÜLKEMİZİN ZAYIFLAMASI DEMEK; FİLİSTİN’İN, KUDÜS’ÜN, SURİYE’NİN, IRAK’IN UMUDUNU KAYBETMESİ DEMEKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin âdeta dünyanın kalbi olan bir coğrafyada istikrar, güven ve umut abidesi olarak yükseldiğinin altını çizerek, sadece bu milletin ve bölgenin değil, dünyadaki yüz milyonlarca mazlumun da gözlerini Türkiye’ye kilitlemiş durumda olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Umut neresi? Umut Türkiye, buraya bakıyorlar. Her zaman ifade ettiğim gibi, Türkiye’nin sendelemesi demek, gözlerini ve gönüllerini bize kilitlemiş kardeşlerimizin de sendelemesi demektir” diye konuştu.
“Ülkemizin zayıflaması demek; Filistin’in, Kudüs’ün, Suriye’nin, Irak’ın umudunu kaybetmesi, hatta parçalanması demektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump’ın Kudüs ile ilgili yaptığı talihsiz açıklamanın bu gerçeği bir kez daha tüm çıplaklığıyla ortaya koyduğunu vurguladı.
“AMERİKA’NIN ALDIĞI KARAR BÖLGENİN GERÇEKLERİYLE BAĞDAŞMIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu kararın açıklanmasıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Amerika’nın aldığı karar ne uluslararası hukukla ne vicdanla ne adaletle ne de bölgenin gerçekleriyle asla bağdaşmıyor. Bu açıklama en büyük darbeyi Amerika’nın da üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine vurmuştur. Bakın burası çok önemli gençler, tarih dünde kalırsa yazık, tarihi geleceğe taşımak çok önemli. Amerika’nın da altında imzası olduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1980 yılında aldığı 478 sayılı kararını son açıklamayla Amerika yok saymıştır; böyle bir şey olabilir mi? Altında imzan var ve bugüne gelmiş bu iş, şimdi ise sen bu imzayı inkâr ediyorsun. Güvenlik Konseyinin daimî üyelerinin dahi dikkate almadığı, itibar etmediği bir Birleşmiş Milletler’in diğer ülkeler nezdinde itibarı ve inandırıcılığı olamaz. Hiç kimse hukukun üstünde değildir. Hiçbir ülke pazusuna güvenerek uluslararası hukuku yok sayamaz. Hele hele milyarlarca insanın kaderini etkileyecek böylesi hassas bir meselede hoyratça davranamaz.”
Konuşmasında, Filistin topraklarının 1947 yılından bugüne İsrail tarafından nasıl işgal edildiğini ekrandan harita üzerinden dönem dönem gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, haritanın son durumuna işaret ederek, “Filistin gördüğünüz gibi neredeyse kalmadı. Lime lime ettiler, İsrail o bölgenin tamamını işgal etti” ifadelerini kullandı.
İsrail’in, bir işgal devleti olduğunun altını çizerek, İsrail’in ‘ben güçlüyüm’ diyerek polisiyle âdeta terör estirerek şu anda Filistinli gençleri ve çocukları vurduğuna, F16 savaş uçaklarıyla Gazze’ye saldırdığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu açık ve net söylüyorum; güçlü olmak haklı olmak anlamına gelmez, haklı olan güçlüdür” dedi.
“BÜYÜK ÜLKELERİN LİDERLERİ BARIŞTIRMAKLA GÖREVLİDİR”
ABD’nin açıkladığı kararın, bölgeyi ciddi manada tahrik ve tahrip ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, “Kâğıt üstünde küresel adalet, güvenlik ve istikrarı sağlamakla görevli bir yapının bizzat kendi üyeleri tarafından itibarsızlaştırıldığını görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu kararın açıklanmasından sonra, İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak ülke liderlerini arayarak telefonla görüşmeler yaptığını aktardı ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü bu sorun sadece Türkiye’nin sorunu değil, sadece Müslümanların sorunu değil. Burada aynı zamanda Hristiyanların bizim olduğu kadar sorunu var. Yine bugün Lübnan’ın Cumhurbaşkanı Hristiyan’dır, onunla da görüştüm, o da aynı sıkıntıyı dile getirdi. Ve bütün bu gerçekler ortadayken, hatta hatta biliyorsunuz bir kısım Yahudiler de bundan rahatsız. Böyle bir tablo karşısında şu anda Trump ‘ben yaptım oldu’ anlayışıyla bir yere gitmek istiyor. Dünyayı yönetmek bu kadar kusura bakmayın kolay değil. Güçlü olmak, size bu hakkı vermez. Hele hele büyük ülkelerin liderleri, buradan sesleniyorum; dünyada çatışmakla değil barıştırmakla görevlidir, bunu yapması lazım.”
“ALINAN KARAR TAM ANLAMIYLA BİR PROVOKASYONDUR”
Bu çifte standartla ilk defa yüzleşilmediğine dikkat çekerek, Suriye’den Irak’a, Afganistan’dan Arakan’a, Afrika’daki vahşi soykırımlara kadar dünyanın birçok bölgesinde aynı manzaralara şahit olunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birilerinin keyfi için on milyonlarca insan evinden, yurdundan, hatta canından oluyor. Birileri karar almadı veya aldıkları kararları, son açıklamada olduğu gibi, kendileri çiğnediği için insanlar ölüyor, topraklar gasp ediliyor. Her fırsatta söylediğim gibi, ‘dünya beşten büyüktür’ dememizin sebebi işte bu orman kanunu düzenine rıza göstermememizdir” şeklinde konuştu.
“Haklının değil sadece güçlü olanın borusunun öttüğü bir yapının adalet, istikrar ve barış üretmesi mümkün değildir” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu sistem bu şekilde devam ettiği müddetçe yeni Suriyeler, yeni Arakan’lar, yeni Ruanda’lar, Bosna’da olduğu gibi yeni soykırımlar yaşanmaya devam edecektir, korkumuz budur” diye ekledi.
Bugün yaşananların sadece bir sonuç olduğuna; asıl sorunun sistemin kendisi olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sistemi kendi emelleri doğrultusunda iğfal edenlerdir. Bizim itirazlarımızın tepki çekmesinin, birilerinin konforunu bozmasının yegâne sebebi de budur” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Amerika’nın Kudüs’le ilgili kararının bizim nazarımızda hiçbir hükmü, hiçbir geçerliliği yoktur. Kudüs senelerdir Filistinlilere özellikle devlet terörü uygulayan bir ülkenin insafına terk edilemez. İşte sizlere Filistin haritalarını gösterdim, nerelerden nereye geldi. Bunu ancak işgalciler yapar, devlet terörü estirenler yapar. Kudüs’ün kaderi 1967’den beri hiçbir hukuk, ahlak tanımadan Filistinlilerin topraklarını gasp eden işgalci bir devletin ellerine bırakılamaz. Bunun adı kuzuyu vahşi bir kurda teslim etmek olur. Kudüs, bizim gözbebeğimizdir. Kudüs, bizim ilk kıblemizdir. Kudüs, bizim için bir kırmızı çizgidir, bu böyle bilinsin. Hatta 1,7 milyarlık İslam aleminin kırmızı çizgisidir. Yüreğimizin bir parçası Mekke ve Medine neyse, diğer yarısı da Kudüs’tür. Alınan karar tam anlamıyla bir provokasyondur.”
Bu provokasyonun arkasında Evangelistlerin olduğunu belirten ve “Bunu bizzat zaten Sayın Başkandan dinlemiş birisiyim, süreci biliyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Açık söylüyorum; Müslümanlar gibi Hristiyanların da Kudüs üzerindeki haklarını ayaklar altına alan bu karara biz asla rıza göstermeyeceğiz” açıklamasında bulundu.
“TEPKİMİZİ GÖSTERİRKEN HUKUKTAN VE DEMOKRASİDEN KESİNLİKLE AYRILMAMALIYIZ”
İslam dünyası ve Hristiyan dünyasından liderlere davette bulunduğunu ifade ederek, Çarşamba günü konu ile ilgili olarak, İstanbul’da İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Liderler Zirvesi’ni toplayacağını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Buradan dünyaya bir sonuç bildirgesiyle açıklamamızı yapacağız. Hukuk ve meşruiyet mücadelesini sürdüreceğiz. Tabii ki bütün bunları yaparken de hukuki süreci yine aynı şekilde dikkatlice takip edeceğiz. Bu toplantıda İslam dünyasının liderleriyle tek ses, tek vücut olarak tepkimizi ortaya koyacak, Kudüs’ün statüsünün korunması noktasında ne gibi adımlar atabileceğimize karar vereceğiz”
Zirveden sonra, İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak ve Arap Ligi Başkanı olarak Ürdün Kralı II. Abdullah’la birlikte Çarşamba günü birlikte mesajlarını vereceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zirvenin ve orada sergilenecek vahdet tablosunun birilerine gerekli mesajı vereceğine inanıyorum. Yol erkenken dönmek lazım” dedi.
Müslümanların, sonuna kadar haklı oldukları böylesi bir meselede kışkırtmalara gelerek işgalcilere malzeme vermemesi gerektiğini de vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları ekledi: “Tepkimizi gösterirken hukuktan, suhuletten ve demokrasiden kesinlikle ayrılmamalıyız. Biz asla ırkçı değiliz, olamayız. Biz asla ayrımcı olamayız. Biz asla tek bir masumun saçının teline dahi zarar vermeye veya bu yola gitmeye tevessül edemeyiz. Aksi takdirde mücadele ettiğimiz zalimlerden bizim ne farkımız kalır? Kudüs’teki gelişmelerin incittiği, öfkelendirdiği, hayal kırıklığına uğrattığı tüm kardeşlerimi bu konuda dikkatli olmaya davet ediyorum.”
Konuşmasının sonunda Türkiye İnovasyon ve Girişimcilik Haftasının Türkiye için hayırlı neticeler doğurması temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini, etkinliğin icrasında emeği bulunanlara teşekkür ederek ve gençlere başarılar dileyerek tamamladı.