Almanya’daki G20 Liderler Zirvesi kapsamında bir basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 3 milyonu aşkın Suriyeliyi ve yüzbinlerce Iraklıyı kendi topraklarında barındırdığını hatırlatarak, “Ege Denizi’ndeki mülteci trafiği artık neredeyse sıfıra düşmüştür. Buna karşılık Avrupa Birliği ülkemize verdiği sözleri tutmamış, aksine tam üyelik sürecini de çıkmaza sokacak menfi bir tavrın içine girmiştir. Avrupa Birliği’nin ülkemizdeki sığınmacıların yükünü paylaşmak üzere vermiş olduğu sözü tutmaması manidardır” dedi.

G20 Liderler Zirvesi vesilesiyle Almanya’nın Hamburg kentinde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, zirvenin kapanış oturumu öncesinde bir basın toplantısı düzenledi. Zirvenin yapıldığı Hamburg Messe Konferans Merkezinde gerçekleştirilen toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvedeki oturumlar ve gerçekleştirdiği ikili temaslara ilişkin değerlendirmede bulundu.

“SURİYE KRİZİNİN İLK GÜNLERİNDEN BERİ AÇIK KAPI POLİTİKASINI KARARLILIKLA UYGULUYORUZ”

Zirvede mültecilere ilişkin konuları görüştükleri oturumda Türkiye’nin bu alandaki çabalarını ifade etme imkânı bulduklarını da açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin açık kapı politikasını Suriye krizinin ilk günlerinde devreye koyup kararlılıkla uygulamaya devam ettiğini, zor duruma düşen kardeşlerinin ihtiyaçlarını karşılamanın yanında, onların kendi ayakları üzerinde durabilmelerini temin için altyapıyı oluşturmaya başladığını aktardıklarını söyledi.

“Zorla yerinden edilen insanlara sağladığımız yardım ve hizmetlerin sürdürülebilir olması için, uluslararası toplumun sorumluluk ve yük paylaşımının gerekli olduğunun altını özelikle çizdim” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, mültecilerin yurt edinme haklarına saygı gösterilerek kendilerine yeniden yerleştirme imkânının verilmesi konusunda diğer ülkelere sorumluluklarını hatırlattığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “G-20 bildirgesinde göçün kaynağı olan bölgelere yakın olanlar başta olmak üzere, mülteci ve göçmenlerin ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik taahhüt verilmiştir. Türkiye olarak bu taahhüdün gerçekleşmesi için her türlü takibi ve yardımı yapmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

“AVRUPA BİRLİĞİ, ÜLKEMİZİN TAM ÜYELİK SÜRECİNİ ÇIKMAZA SOKACAK MENFİ BİR TAVIR İÇİNE GİRDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelere yer verdi: “G-20 Antalya Zirvesinde tüm liderlere, tüm Suriye kaynaklı göç dalgasının önlenebilmesi, hem de bölgede yaşanan insani krizin çözümü için terörden arındırılmış güvenli bölgeler oluşturulması teklifimizi iletmiştik. Prensipte herkesin olumlu bulduğu bu teklifin hayat geçirilememiş olması, daha sonra Avrupa’yı etkileyen mülteci akınının en önemli sebebi olmuştur. Türkiye, Avrupa Birliği’yle vardığı anlaşma kapsamıyla 3 milyonu aşkın Suriyeliyi ve yüzbinlerce Iraklıyı kendi topraklarında barındırarak bu düzensiz göç dalgasını hem karadan, hem denizden kesmiştir. Bir dönem her ay on binlerce kişinin Avrupa’ya doğru umut yolcuğuna çıktığı Ege Denizi’ndeki mülteci trafiği artık neredeyse sıfıra düşmüştür. Buna karşılık Avrupa Birliği ülkemize verdiği sözleri tutmamış, aksine tam üyelik sürecini de çıkmaza sokacak menfi bir tavrın içine girmiştir. Avrupa Birliği’nin ülkemizdeki sığınmacıların yükünü paylaşmak üzere vermiş olduğu sözü tutmaması manidardır. Ne yazık ki Avrupalı dostlarımız milyonlarca masum insan için ölüm-kalım meselesi olan bu konuya kayıtsız kalmayı sürdürmüşlerdir.”

Türkiye’nin, imkânlarını zorlayarak insani görevlerini eksiksiz olarak yerine getirmenin gayreti içinde olduğuna ve sığınmacılar için ülke içinde inşa ettikleri kampların dünyada örneğinin olmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mültecileri gettolara, açık hava hapishanesine dönüştürülen adalara, yokluk ve açlığa mahkûm etmedik, etmiyoruz, bilakis onları insan onuruna yakışır geçici barınma merkezlerinde ve şehirlerimizde misafir ediyoruz. Ülkemizdeki mültecilerin eğitimden sağlık hizmetlerine, dil eğitiminden istihdamına kadar her türlü ihtiyacıyla ilgili çalışmaları yürütüyoruz” şeklinde konuştu.

“SURİYE’DE TERÖRDEN ARINDIRILMIŞ GÜVENLİ BÖLGELER TEKLİFİMİZİN NE KADAR İSABETLİ OLDUĞU AÇIKTIR”

Cerablus, Rai, Dabık ve El-Bab bölgesinde Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusuyla birlikte oluşturduğu 2 bin kilometrekarelik bölgeye yüz binin üzerinde Suriyelinin geri dönerek yerleştiğini ve bunun bir benzerinin olmadığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha 1 yıl önce DEAŞ’lı teröristlerin cirit attığı bu bölgeler, Suriyelilerin kendilerini emniyet içinde hissettiği yerlere dönüştü ve şu ana kadar 3 bini aşkın DEAŞ’lı o bölgede etkisiz hâle getirilmiştir. Sadece bu manzara dahi bizim 2 yıl önce gündeme getirdiğimiz terörden arındırılmış güvenli bölgeler teklifinin ne kadar isabetli olduğunu çok açık, net göstermektedir.” sözlerine yer verdi.

“KATAR’A YÖNELİK İTHAMLARI HAKSIZLIK OLARAK DEĞERLENDİRİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamasında Katar krizine de değinerek şu açıklamalarda bulundu: “Henüz bu bölgedeki terör sorunu ve insani krizler çözülememişken, Körfez’de yeni sıkıntıların kapısının aralanmasını da kesinlikle istemiyoruz. Katar’a yönelik ithamları haksızlık olarak değerlendiriyor, yaptırımları da doğru bulmuyoruz. Dünyadaki her ülke gibi Katar’ın da egemenliğine saygı duyulmalıdır. Daha önce de ifade ettiğim gibi, kardeş kavgasının kazanını olmaz. Türkiye’nin Körfez Bölgesindeki bütün ülkelerle çok yakın dostluk ve kardeşlik bağları vardır. Körfez’deki bütün kardeşlerimizin güvenliği, huzuru ve istikrarı en az kendimizinki kadar önemlidir; bunu tehlikeye atacak adımlardan imtina edilmelidir. Bu konuda bölgenin büyüğü olarak gördüğümüz Suudi Arabistan başta olmak üzere, tüm ülkelerin en kısa sürede makul bir çözüm üzerinde anlaşmalarını arzu ediyoruz. Kışkırtmalara asla prim verilmemesini istiyoruz. Türkiye, krizin ilk günlerinden itibaren hukukun, adaletin ve istikrarın tarafında yer almıştır. Başta şahsım olmak üzere, krizin büyümemesi ve suhuletle çözülmesi için tüm diplomatik araçları kullandık. İnşallah bundan sonra da meselenin aklıselimle halledilmesi için elimizden geleni yapacağız.”

AFRİKA’YLA İŞ BİRLİĞİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ

Afrika’yla iş birliğinin güçlendirilmesinin bu yılki G-20 gündeminin önemli kazanımlarından biri olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, en az gelişmiş ülkelerin kalkınması ve küresel sisteme entegre olmasının, Türkiye’nin 2015 yılındaki dönem başkanlığında ana önceliklerinden biri olduğunu hatırlattı ve Afrika’yla iş birliğinin geliştirilmesi çabalarından büyük bir memnuniyet duyduklarını dile getirdi.

Türk firmalarını Afrika’da en çok ihtiyaç duyulan alanlar arasında bulunan tarım, enerji ve ulaşım altyapısı gibi sektörlere yönelmeleri konusunda teşvik ettiğini ve Türkiye’nin Somali başta olmak üzere kalkınma odaklı insani yardımlarla Afrikalı kardeşlerine destek olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelişmiş ülkelere, Somali, Güney Sudan, Etiyopya ve Kenya’yı etkileyen kuraklığa karşı harekete geçme çağrısında bulundu ve şunları ekledi: “Milyonlarca insanın açlık ve kıtlıkla boğuştuğu, her gün ölümle burun buruna geldiği bu insanlık dramına kayıtsız kalmamalıyız. Türkiye, Kızılay, AFAD, TİKA gibi resmî kurumları yanında, sivil toplum örgütleriyle sahadadır ve yaraların sarılması için elinden geleni yapmaktadır. Ve özelikle de şu ana kadar insani ve kalkınma yardımlarında 2016 rakamlarına baktığımızda, Amerika Birleşik Devletleri 6,3 milyar dolar, Türkiye 6,2 milyar dolar, İngiltere ise 3 milyar dolarla bu insani ve kalkınma yardımları da gerçekleştirmiştir. Bunun gayrisafi millî hasılaya baktığımız zaman Türkiye orada birinci sıraya çıkmaktadır.”

Zirvede iklim ve enerji konularını da ele aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizler bundan önce özellikle müzakerelerin yapıldığı dönemde imzayı attık. Fakat dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Hollande’ın bize vermiş olduğu bir söz vardı, bu söz bizi gelişmiş ülkeler sınıfında değil, gelişmekte olan ülkeler sınıfında olduğumuz için oradaki mali yaptırımların karşılanacağı taahhüdünde bulundular. Ve bizler de dedik ki, ‘eğer bu gerçekleştirilirse Parlamentodan geçer, aksi takdirde bu Parlamentodan geçmez.’ Nitekim şu anda henüz Parlamentodan geçmemiştir, dolayısıyla Amerika’nın attığı bu adımdan sonra bizim de durduğumuz konu, şu anda Parlamentodan geçmemesi istikametindedir, bunu da özellikle ifade etmek isterim” diye konuştu.

“KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNDE, BM’NİN İYİ NİYET MİSYONU PARAMETRELERİNDE ISRAR ETMENİN ANLAMI YOK”

Açıklamalarında Kıbrıs meselesine de yer vererek, Türkiye’nin garantör ülke olarak Kıbrıs meselesinin adil, kapsamlı ve sürdürülebilir şekilde çözüme kavuşturulması için büyük bir çaba gösterdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili şu açıklamaları yaptı: “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’yle beraber gerek Annan Planında, gerekse son süreçte daima söz verdiğim gibi bir adım önde olduk. Ancak, tüm gayretlerimize rağmen Kıbrıs konferansının 28 Haziran’da başlayan ikinci oturumu sonuçsuz kaldı. Türkiye’nin ve Türk tarafının özverili çabaları, samimi ve ılımlı tavrı hak ettiği karşılığı görmedi. Açıkçası sonuçtan büyük bir üzüntü duyuyoruz. Uzun çabalardan sonra geldiğimiz bu tablo, Kıbrıs sorununa Birleşmiş Milletler iyi niyet misyonu parametreleri çerçevesinde bir çözüm bulunmasının imkânsızlığını ortaya koymuştur, artık bu parametrelerde ısrar etmenin bir anlamı yoktur. Şubat 2014, 7 madde Güney Kıbrıs tarafından kabul edilmiştir, karşılıklı olarak mutabık kalınmıştır, ama mutabık kalınan o 7 maddeyle alakalı da şu anda Güney Kıbrıs ondan da vazgeçmiştir. Türkiye, sorununun çözümüne farklı parametrelerle katkı sağlama çabalarını yine sürdürecektir, aynı tutumu ilgili tüm taraflardan bekliyoruz, olmadığı takdirde şüphesiz ki B planı, C planı, bunlar da düşünülmeye başlanacaktır. Elbette bu konuda gereken değerlendirmeleri yapacak, sonucu kamuoyu ve muhataplarımızla paylaşacağız.”

Zirvede iki gün boyunca yaptıkları istişarelerin hayırlara vesile olması temennisinde bulunarak açıklamalarını tamamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, misafirperverlikleri ve başarılı organizasyonu için Alman Dönem Başkanlığına teşekkür etti ve G-20 yeni Dönem Başkanı Arjantin’e başarılar dileyerek, kendilerine her türlü desteği vereceklerini belirterek sözlerini tamamladı.

CEVAP VER