Dassault Systèmes dünyanın dört bir yanından çığır açan tasarımcılarla iş birliği yaptığı “Yaşam İçin Tasarım” (Design for Life) programının sıradaki enstalasyonunu duyurdu. Yeni enstalasyon Aurora, Fransız mimar Arthur Mamou-Mani ve Dassault Systèmes iş birliğiyle hayata geçirildi. Aurora ürün, doğa ve yaşamı uyumlu hale getiren sürdürülebilir yenilikleri iş birliği içinde hayal etmek ve yaratmak için tasarım, bilim ve endüstrinin birleştirici gücünün etkileşimli bir göstergesi olarak tasarlandı. Aurora, Glasgow’daki 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) ile aynı zamana denk gelecek şekilde 23 Ekim 2021’den itibaren Londra’daki Tasarım Müzesi’nin Atık Çağı sergisinin açılış haftasında sergilenecek.
Bu en yeni “Yaşam İçin Tasarım” iş birliği, yeniden doğuşu her proje sürecinin bir gerekliliği haline getiren bir tasarım yaklaşımı olan yukarı yönlü düşünceyi aktarmak ve Dassault Systèmes yazılımının döngüsel yenilik ilkelerini göstermek için deneysel bir araştırma projesi olarak iki yıl önce başlatıldı. Bu araştırmanın doruk noktası Aurora, sürekli bir yeniden icat ve yeniden doğuş sürecinde ezilebilen, eritilebilen ve yeniden şekillendirilebilen modüllerden oluşan deneyimsel bir enstalasyon olarak hayata geçirildi.
Eserle ilgili açıklamalarda bulunan Mimar Arthur Mamou-Mani, “Aurora, küresel pandeminin dünya çapındaki travmasının ardından yeni bir şafağı kutluyor. Tasarımcılar, mimarlar ve mühendisler olarak artık sabit projeler yerine ortak deneyimler yaratmak için bir araya gelebiliyor ve insanları hem üretim hem de yaratıcılık araçlarıyla güçlendirebiliyoruz” dedi.
Aurora, al-yap-at döneminin sonunun geldiğine ve malzeme seçiminden tasarım ve üretime kadar, birçok disiplinden bilgi ve ustalığı bir araya getiren kapsayıcı bir yaklaşımla yenilenme için tasarlanmış inşa edilmiş çevrelerin doğuşuna işaret ediyor. Farklı materyallerin moleküler düzeyde analizinin ardından, enstalasyon için bitkilerden elde edilen ve 3 boyutlu basılabilen, birleştirilebilen, geri dönüştürülebilen ve sürekli, kapalı bir döngüde tekrar basılabilen toksik olmayan bir termoplastik olan biyoplastik Polilaktik Asit (PLA) seçildi. Ekip, Londra Tasarım Müzesi atriyumunu tam olarak kopyalayan sanal bir alanda sanat eserinin sanal bir ikiz deneyimini oluşturmak ve iş birliğini yürütmek için Dassault Systèmes’in buluttaki 3DEXPERIENCE platformunu kullandı.
Dassault Systemes’in Tasarım Deneyimi Başkan Yardımcısı Anne Asensio, şöyle konuştu: “Bu işbirliğinin amacı enstalasyonu bütünsel, bütünleştirici ve keşfedici bir süreçle hayata geçirmekti. Malzemenin çevresel etkisinin ayrıntılı bir değerlendirmesinden, sökme ve yeniden kullanım olanaklarına kadar, üretiminin ve yaşam döngüsünün her yönünü sorgulayarak, izleyicileri doğada yaşam alanlarını gelecekte nasıl tasarlayıp oluşturabileceğimizi sorgulayan bir yolculuğa çıkarmak istedik.”
Bunun, veriye dayalı, tepeden inme şehir planlamasını yeni kentsel anlatılarla değiştirmek ve vatandaşların daha sürdürülebilir şehirlere katkıda bulunmasına izin vermek anlamına geldiği belirtildi.
Ekip sanal ortamdaki ışık, gölge ve hava akışlarında günün farklı saatlerinde meydana gelen değişikliklerin bu enstalasyon üzerinde yol açtığı değişimi büyük etki yaratan fotogerçekçi görseller sayesinde deneyimleyebildi. Böylece ekip, herhangi bir fiziksel materyal tüketmeden önce tasarımlarını sanal ve paralel olarak hayal etme, deneme, tasarlama, optimize etme, test etme, görselleştirme, iyileştirme ve her seçeneğin sürdürülebilirliğini değerlendirme şansına sahip oldu. Bu, ev ve yaşam tarzından mobiliteye ve hatta şehirlere kadar “yapılmış” her nesnenin sürdürülebilirlik çerçevesinde yeniden hayal edildiği, icat edildiği ve üretildiği bir dünyayı gösteren optimize edilmiş bir deneyim sunmasını mümkün kılarak projenin hedeflerine ulaşmasını sağladı.
Küresel CO2 emisyonlarında yüzde 50’lik bir azalma sağlamayı amaçlayan “on yıllık hedef” kapsamında tasarım ve bilim uzmanlarının, sınırlı kaynaklara sahip bir gezegeni destekleyecek sürdürülebilir modeller için yeni, birleşik bir uygulama tasarlamak üzere bir araya gelmeleri ve iş birliği yapmaları gerekiyor. 3DEXPERIENCE platformu, onlara disiplinlerini birleştiren, 3B’nin evrensel dili aracılığıyla anlamayı kolaylaştıran ve daha etik ve daha sürdürülebilir tasarım için moleküler düzeyden üretim ve kullanım ömrünün sonuna, ardından da yeniden kullanım/geri kazanım/geri dönüşüme uzanan, sürdürülebilirlik ile ilgili karar süreçlerinin karmaşıklığını azaltan sanal bir evren sunuyor. Bu evren sanal gerçeklik, 3B modelleme, simülasyonlar ve üretken tasarım dahil olmak üzere pek çok teknolojiyi kullanarak ve iş birlikleri kurulmasına olanak tanıyor.
On yıl önce başlatılan “Yaşam İçin Tasarım” programı, bilim ve teknolojinin tasarımcıları daha iyi ve daha sürdürülebilir bir dünya inşa etmeleri için nasıl güçlendirebileceğini keşfetme hedefiyle çalışmalarını sürdürüyor. Geçmişte, bu kapsamda Kengo Kuma, Thom Mayne ve Patrick Jouin gibi isimlerle iş birliği gerçekleştirildi.