Tevatürdür, Mozart’ın müthiş eseri “Figaro’nun Düğünü” Operası’nın premierine sanat, siyaset, iş dünyasından da isimler davet edilir. ‘Düğün” adı geçince kimi siyasiler bilezik getirirler, Figaro’dan, Mozart’dan haberleri yoktur da, düğün işini iyi bilirler.
Bizim kulüp yönetimlerinin son hallerine bakınca o tevatür aklımıza geldi.
O yanı komik ama spor tarafı aslında dramdan trajediye dönüyor.
Bilezik getirme hadisesi gibi, biraz taşralı tavırla birbirleri ile yarışıyorlar, transfer çalımları, rakipten adam çalma işleri…
20. Asrın ilk 50 yılında kalması gereken bu işler canlandı, moda oldu.
Medya-taraftar korosu da bunlara alkışla, tezviratla ‘bis’ yaptırıyor.
Şimdi bu büyük iş insanlarına Avro 30 lira olmuş, sonunu düşünün demek de abes, bizim harcımız değil! Zira adamlar kendi holdinglerinde milyar Avroları yönetiyor.
Önlerinde iyi bir örnek de var, hovarda Galatasaray!
Şampiyon oldukları sene (2023) borç, 4 milyar 186 milyona 3 milyar 347 milyon eklenerek 7 milyar 533 milyara çıkmış, Şampiyonluk senesinde buradan sağlanan gelir 194 milyon LİRA, masraf 108 milyon AVRO!
Rakamlarla işin suyunu çıkarmayalım ama bu bir çılgınlık hali değil de nedir?
Fenerbahçe daha mı iyi durumda? Çağdaş bir kulüp salt başkanın sponsorlukları ile yürür mü? Neyse ki oyuncu satmayı becerdiler ama onlar hep devede kulak oluyor işte!
Beşiktaş da bu yarışın içine girme çabasında, büyük ya! Öyle telaş içindeler ki, Afrika Kupası gerçeği orada dururken, Afrikalı futbolcularla dolduruyorlar takımı. Sonunu hak getire!
*
Bizim ülke olarak ekonomik gerçekliğimiz belli!
Ekmek almakta zorlanan vatandaş, futbola bütçe ayıramaz.
Kulüplerimizin 700-800 bin, bilemedin 1 milyonluk futbolcularla takımlar yapması gerekir. Seçimleri de öyle isabetli kararlar olmalı ki, onları bir iki yıl içinde yüksek bedellerle dışarı satmalılar. Bu yönteme dönüş bile önümüzdeki 10 yılı kurtarmaz! Bu gerçeği herkes biliyor, en çok da kulüp yöneticileri!
Şu, kim daha uzağa tükürür hikayesi!
Alan değil de satan kulübün taraftarı sevinmeli aslında ama bu hakikatin tam tersi ile hareket ediliyor. Gelinen noktada basının tutumu gerçekten berbat!
Dünya futbolunun içine ‘altın klozet’ rüküşlüğünü sokan Arap sermayesi, Trabzonspor’la Türkiye pazarına girmeye çalışıyor.
Böyle giderse, kulüplerimiz Rus oligarkları ile Arap sermayesi arasında seçim yapmak zorunda kalacak!
Erden Bin Timur, Vehbi Bin Rahmi Bin Ali, ya da diğeri nasıl açıklayacak bu durumu?
Yoksa, medya eşliğinde, “Bizim Arap, sizin Rus’tan daha iyi” diye mi yarışacaklar?