2018’in ‘kutuplaşma ve kavga’ değil ‘reform’ yılı olmasını dileyen TÜSİAD Başkanı Bilecik “Finansal tablolarda gördüğümüz ekonomik büyümeyi sofralara da buyur etmeliyiz” dedi.

Yeni yıla, yeni umutlarla girerken, özgür, adil ve demokratik bir ortamda inovasyon peşinde bir Türkiye hayal ettiklerini açıklayan (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, bu hayalin gerçekleşmesine destek olacak çalışmaları 2018 yılında da sürdüreceklerini söyledi. Son dört yılın siyasetin ağır bastığı bir gündemle geçtiğini ifade eden Bilecik, “Dünyanın hızlanacağını, geri kalmamamız gerektiğini hep gündemde tutmaya çalıştık. Bu nedenle 2018 yılı seçim, kutuplaşma, kavga değil reform yılı olmalı. Daima yenilik, bilim ve teknoloji ön planda olmalı” dedi.

Patronlar Kulübü olarak bilinen TÜSİAD’ın 2017 değerlendirmelerini ve 2018’e dair öngörülerini gazetemizle paylaşan Erol Bilecik, Türkiye’nin tüm sürprizlere rağmen yüzde 11 büyümesinin önemli bir gösterge olduğunu ifade ederken, “Bu oran bizi rehavete sürüklememeli, hedeflerimizden uzaklaştırmamalı, çift haneli enflasyon, yüksek dış borç ve kredi mevduat oranlarında iyileşmeler hızlandırılmalıdır. Özetle, çalışmadaki devamlılık, her güçlüğü yener. Çalışmaya devam edeceğiz. Taşlar değil, yapılan işler anıtları meydana getirir” açıklamasında bulundu.

Bilecik, kısa vadeli çözümlerle büyüyen ekonominin sadece bilançolara, sürdürülebilir politikalarla büyüyen ekonominin ise sofralara yansıyacağını söyledi ve şöyle devam etti:

“Toplumsal refaha ulaşabilmek, finansal tablolarda gördüğümüz ekonomik büyümeyi sofralarımıza da buyur etmek ve ekonomik büyümeyi Marmara’dan Iç Anadolu’ya, Ege’den Doğu Anadolu’ya tüm bölgelerde eşit seviyede hissetmektir.”

BÜYÜME YAVAŞLAYACAK

2018’de ekonomide yüzde 4-4.5 civarında büyüme öngördüklerini aktaran Bilecik, “Daha yavaş bir büyüme öngörüyoruz. Zira önümüzdeki dönemde hem vergi artışları hem de Kredi Garanti Fonu kullanımı bir miktar daha sınırlı olacak. Yüksek enflasyon da para politikasında sıklaştırmayı beraberinde getirecektir” dedi. “Ekonomi literatüründe maalesef ‘yüksek enflasyon ve yüksek büyüme’ diye bir ikili yoktur” diyen Bilecik, büyümede aslan payına sahip olan iç talebin, sürdürülebilir büyüme açısından riskler içerdiğinin de altını çizdi. Bilecik, şöyle devam etti:

“Enflasyon oranımız 2004’ten bu yana en yüksek düzey olan yüzde 13’ü gördü. Dış borcumuz ise yüzde 52 seviyelerine ulaştı. İç talebin yanı sıra verimlilik ve üretkenlikten destek alan bir büyüme, ülke refahı açısından çok daha sağlıklı olur. Bunu ancak verimlilik ve üretkenlik odaklı reformlarla sağlayabiliriz.”

Planlar yatırıma dönüşmeli

Kısa bir süre önce kamuoyuyla paylaştıkları Boston Consulting Group işbirliğinde hazırlanan Türkiye’nin Sanayide Dijital Dönüşüm Yetkinliği Raporu’nu hatırlatan Erol Bilecik, “Sonuçlar bize, 4. Sanayi Devrimi noktasında şirketlerimizin halen planlama döneminde olduğunu gösteriyor. Artık bu yatırımları belirli hedeflere yönlendirmek, değer yaratmaya odaklanmak ve geleceği bugünden şekillendirmeye başlamak atmamız gereken öncelikli adımları oluşturuyor. Özetle sanayide dijital dönüşümü gerçekleştirmenin yarısı, teknolojileri üretim hatlarına ve değer zincirinin bütününe entegre etmekle ilgili. Diğer yarısı ise; bunu mümkün kılacak stratejileri ve politikaları hayata geçirebilmekle ilgili” diye konuştu.

Çağa uyumlu insan yetişmeli

Geride bıraktığımız 2017’de özellikle eğitimin kalitesi ve içinde bulunduğumuz Sanayi 4.0 devrimine uyum süreçleri konusunda önemli açıklamalar yapan ve akademik çalışmalar yürüten TÜSİAD, toplumsal refahta önemli olan bir diğer unsurun da eğitim olduğunun her fırsatta altını çiziyor. TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, 21. yüzyılın becerilerine, küresel gelişmelere ve içinde yaşadığımız dönüşüm çağına etki edecek, bu çağa uyumlu insanlar yetiştirecek bir eğitim sistemine ihtiyacımız olduğunu belirtti.

Eğitimde kaliteyi artırmak şart

TÜSİAD’ın PwC ile yaptığı bir araştırmaya göre, Türkiye’de 2023 yılında toplam istihdamın 34 milyonu bulması, bunun 3.5 milyonunun STEM (fen-teknoloji-mühendislik-matematik) istihdamı olması bekleniyor. 2016-2023 döneminde STEM istihdam gereksinimi 1 milyona yaklaşacak. Yani, STEM istihdam gereksiniminin yüzde 30’unun karşılanamayacağı öngörülüyor. Gençlerin fen, teknoloji, mühendislik ve matematiğe olan ilgilerini yükseltmek, eğitimde kaliteyi artırmak gerektiğine dikkat çekiliyor.

CEVAP VER