MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin, Cumhuriyet tarihinde ilk defa iki komşu ülkede eş zamanlı askeri harekat icra ettiğini, teröre karşı üç cephe açtığını ve büyük başarılar kazandığını belirtti.
Güney sınırları boyunca hainlerin barınmasına, yuvalanmasına, Türkiye’yi tehdit etmelerine kesinlikle izin verilmemesi gerektiğini ifade eden Bahçeli, “Tel Rıfat’tan Sincar’a, Ayn El Arap’tan Kandil’e kadar adım adım, aşama aşama, köşe bucak teröristler bulunup yok edilmelidir. Suriye’yle olan 911 kilometrelik sınırımız, Irak’la olan 350 kilometrelik sınır hattımız mutlaka emniyete alınmalı, güvenlik mutlaka temin edilmelidir.” diye konuştu.
“Terörle yaşamaya alışmayacağız. Tehlikeleri sineye çekmeyeceğiz. Tehditleri olağan görmeyeceğiz.” diyen Bahçeli, “Milli bekamıza yönelen saldırı ve tahrikleri alttan almayacağız. Devlet milletiyle ele ele vermiş, barbarlara, vandallara, insanlık düşmanlarına hayatı zehir ve zindan etmek için seferber olmuştur. Bu seferberlikte MHP, milli sorumluluğunun idrakiyle gereken her desteği, gereken her katkıyı verecek, sonu sefa da olsa, cefa da olsa Türk milletinin yanında sapasağlam duruş gösterecektir.” değerlendirmesini yaptı.
Afrin’den sonra sıranın diğer terör yuvalarına geleceğini belirten Bahçeli, “İnşallah da gelecektir. Türkiye’nin terörle mücadelesinde meşru hedefleri Fırat’ın doğusuna taşınarak, Suriye, ardından Irak sınır bölgemiz terörden tamamıyla arındırılmalıdır. Bunun başka bir çare ve çıkış yolu kalmamıştır.” ifadesini kullandı.
PKK/PYD’nin nihai amacının Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurmak olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları söyledi:
“Terör koridoru, Suriye iç savaşı sonrası yeni siyasi yapıda, Barzani modeli örnek alınarak özerk bölgeye dönüştürülecek, ileride de terör devleti kurmanın şartları doğacaktır. Amaç budur, hesap budur, plan budur. Türkiye bu hain hesapları boş çıkarmaya azimlidir, kararlıdır, buna da gücü yetecektir. Ancak, bu konuda PKK/PYD’nin en büyük destekçisi, ne yazıktır ki dost ve müttefik bildiğimiz ABD’dir.”
Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Amerika PKK/PYD teröristleriyle stratejik ortaklık yapmakta, bu hainleri silahlandırmakta, bu bölgelerde terör ordusu kurmaya çalışmakta, PKK/PYD’nin emellerine hizmet etmektedir. Kontrollü istikrarsızlık ABD’nin bölgedeki stratejik tercihidir. Belirli aralıklarla ABD’li asker veya sivil yöneticilerden yapılan gergin ve travmatik açıklamalar buna işaret etmektedir. Türkiye ve Türklükle kapanmamış hesabı ve kuyruk acısı olanlar, Sevr özlemiyle yanıp tutuşanlar, Türkiye düşmanlığından iç politikada rant elde etme hesabı yapanlar, Türk tarihini karalamak ve mahkum etmek için seferber olanlar, Türkiye’nin itibarını sarsmak, istikrarını bozmak, tecrit ederek yalnızlığa itmek için ihanet cephesi açanlar, inançla söylüyorum ki hesapları kursaklarında kalarak, yine kaybedeceklerdir.
Türk milleti hıyanete teslim olmayacaktır.
Türkiye, terörizmi kullanan dost görünümlü hasımların oyuncağı olmayacak, egemenlik ve güvenlik haklarını zedeletmeyecektir. CHP, HDP, İP, FETÖ, PKK, PYD ve diğer yedekleri cumhurun ittifak andını bozamayacaklardır. Unutmayın ki yaşayacaksak adam gibi yaşayalım. Öleceksek de adam gibi ölelim. Var olacaksak tam bağımsız kalalım.”
Bahçeli, 18 Mart 2018 tarihinde 12. Olağan Büyük Kurultayı muazzam bir katılım, eşsiz bir heyecan atmosferi içinde gerçekleştirdiklerini belirtti.
18 Mart 2018 tarihine gelesiye kadar, nice engelleri aştıklarını, nice oyunları bozduklarını, nice tezviratları, fitne fesadı bozguna uğrattıklarını ifade eden Bahçeli, “Yapamazlar’ dediler, imanla yaptık. ‘Başaramazlar’ dediler, irfanla başardık. ‘Dağıldılar, parçalandılar, bu iş bitti’ dediler; alayını birden besmele duymuş şeytana çevirdik, kaçtıkları yere kadar kovaladık. Bizi kolay lokma sandılar, yutmaya kalktılar; boğazlarına durduk, milli duruşumuzla şahlandık, ayaklandık, tüm hesapları alt üst ettik.” diye konuştu.
Türkiye’nin bekasının, milli birlik ve bölünmez bütünlüğünün korunmasının, Cumhuriyetin temel değerlerinin ebediyen yaşatılmasının kendileri için “yemin” olduğuna işaret eden Bahçeli, “Milli beka tehlikeye düşerse, sözün bittiği yere gelinmiş demektir. Bu durumda, siyaset susacak, vatan ve millet sevdası konuşacaktır. Bunun adı da milli duruş, şühedaya vefa, millete bekadır.” değerlendirmesini yaptı.
Bahçeli, milli beka söz konusu olduğunda siyasi plan yapılmayacağını belirterek, aksine davranışın, “namus üzerinden ticaret yapmaktan farksız” olduğunu vurguladı.
Milli beka tehdit altındayken siyasi hesap ve ayak oyunlarına sessiz ve hareketsiz kalmanın “vatana ihanet” olduğunu anlatan Devlet Bahçeli, “Büyük Türk milletinin bekası tehlikeye düştüğünde MHP sinmez, menfaat peşinde koşmaz, bugüne kadar da koşmamıştır. Yapacağımız bellidir: Milli bir duruş sergileriz, milletin ve devletin yanında yer alırız, milli beka için tüm varlığımızla, son nefesimize kadar mücadele ederiz.” ifadesini kullandı.
“AB üyelik süreci, yılan hikayesine dönmekle kalmayan, taviz koparmaya, temellerimizi dinamitlemeye, tarihi emanetlerimizle oynamaya dayanan bir kapana, tuzağa, girdaba bürünmüştür.” diyen Bahçeli, gelinen aşamada, müzakere sürecinin bile sürüp sürmeyeceği belirsizliğini muhafaza ettiğini kaydetti.
AB’nin, her seferinde Türkiye’nin karşısına bariyerler diktiğini belirten Bahçeli, “Her defasında ülkemizin önüne sanal engeller çıkarmış, baskı ve zorlamaları reva görmüştür. Türkiye Cumhuriyeti onurlu ve omurgalı bir devlettir. Milli onurun ayaklar altına alınmasına müsaade etmeyecektir. Olmayacak bir duaya amin de demeyecektir.” diye konuştu.
AB Konseyi’nin, Türkiye’nin Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki faaliyetlerini kınayan açıklamasının “skandal, iflah olmaz bir Haçlı kafası” olduğunu vurgulayan Devlet Bahçeli, “Ege’yi Yunan gölü haline sokmak isteyen, Akdeniz’i de Rum, İsrail ve küresel enerji şirketlerine tescil etmek için kırk dereden su getiren çürük AB zihniyeti, Lozan’dan kaynaklanan haklarımızı gaspetmenin peşindedir.” ifadesini kullandı.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, Doğu Akdeniz’de var olan potansiyelden azami derecede istifade amacıyla münhasır ekonomik bölge oluşturmak üzere harekete geçmişken buna ses çıkarmayanların, hatta alkış tutanların, konu Türkiye olunca kınama mesajları yayımlamaktan en küçük utanma hali göstermediklerini anlatan Bahçeli, “Türkiye yasa dışı faaliyet içindeymiş… AB konseyi, bunu güçlü bir şekilde kınıyor, Rum yönetimi ve Yunanistan’la dayanışma içinde olduğunu ifade ediyormuş. AB’nin kınama mesajı bizim için yok hükmündedir. Buradan diyorum ki, kınasanız ne yazar, kınamasanız ne çıkar.” dedi.
“AB, hem Akdeniz’de hem de Ege’de kategorik tarafgirliğini, Yunan çıkarlarına hizmet ettiğini bütün açıklığıyla, bütün ahlaki eksikliğiyle göstermiştir.” diyen Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
“Fırsatçılık yapan Yunanistan Başbakanı Çipras kaleyi boş zannetmiş olacak ki, açmış ağzını yummuş gözünü, ne alırsam kar mantığına düşe kalka gömülmüştür. Bu zat Brüksel’deki AB zirvesi sonrası, Türkiye’nin Ege’de sıcak temas yaratmak istediğini yüzü kızarmadan dile getirmiş, sabrımızı test etmeye kalkışmıştır. Üstelik böyle bir sıcak temas yaratacak olanın kendi ayağına kurşun sıkmış olacağını söyleyerek, Türkiye’ye aba altından sopa göstermeye cüret etmiştir. Ayağına kim kurşun sıkar bilemeyiz, ama geçmişte nereye ve kimlerin göğsüne milli onurun, kurtuluş şuurunun kurşun sıktığını dünya alem bilmekte, denizin dibi bugünkü boş konuşanların dedeleriyle dolup taşmaktadır.
Biti kanlanan, gaza gelen Yunanistan’ın Ege’de saldırgan bir tutum içine girerek Kardak ihtilafını yeniden kaşımaya başlaması beyhude bir çırpınıştır. Herkes aklını başına almalıdır. Türkiye’nin sinir uçlarına dokunan, hassasiyetleriyle oynayan, kuşatmaya heves eden kim olursa olsun sonuçlarına katlanmıştır, bundan sonra da katlanmaya mahkumdur. Bu işin şakası yoktur. Türkiye, Akdeniz ve Ege’deki kanunsuz ve korsan faaliyetleri sineye çekecek, olağan kabul edecek yeni yetme bir devlet değildir. Hamdolsun, Barbaros Hayrettin Paşa ruhu henüz kaybolmamış, Akdeniz’i Türk gölü haline getiren tarihi ve güçlü irade henüz sönmemiştir.”
Türkiye’nin AB hayal yolculuğunda, muhataplarının riyakarlığı, ikiyüzlülüğü ve samimiyetsizliğinin bütün çıplaklığıyla görüldüğünü kaydeden Bahçeli, “Göstermelik katılım müzakereleri tıkanmıştır. Gerçekte AB üyelik kapısı Türkiye’ye ardına kadar kapatılmıştır. Bu hakikatlerin artık görülmesi, Avrupa’ya karşı milli bir duruş sergilenerek gereken cevabın verilmesi zaruri olmuştur.” değerlendirmesinde bulundu.
AB üyeliğinin, Türkiye için bir kimlik, varoluş sorunu olmadığına işaret eden Bahçeli, şu görüşlerini paylaştı:
“Türkiye, AB’nin yörüngesinde kalacak, egemenliğini devredecek uydu ve uyduruk bir devlet değildir. Türkiye; AB’ye mecbur değildir, muhtaç değildir, mahkum değildir. Ya onurlu, eşit ve saygın bir üyeliğin yolu açılır ya da evli evine, köylü köyüne gider, Ankara tam bağımsızlığın pusulasıyla geleceğini kurar ve kurgular. AB’nin nazını, kaprisini, sinir bozucu kararlarını çekecek, buna katlanacak ne sabrımız, ne de tahammülümüz kalmıştır.”
Türkiye’ye hasta adam muamelesi yapanların “rezilliklerinde boğulacaklarını” bildiren Bahçeli, “Bitecekse biter, bu da dünyanın sonu değildir, olmayacaktır.” diye konuştu.