AB’nin vizyon eksikliğinin, stratejik iflasının, siyaset körlüğünün, diplomasi başarısızlığının, kendi kendini yiyen bir organizmaya dönüştüğüne çok açık işaret olduğunu belirten Devlet Bahçeli, Türkiye’nin ne doğudan ne de batıdan kopacak bir ülke olduğunu söyledi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, dost ve kardeş ülke Pakistan’ın içine çekilmek istendiği anafordan demokratik iradeyle çıkma mücadelesini takdirle karşıladıklarını söyledi.
Tunus’ta, halk iradesinin tecelli ettiği Temsilciler Meclisi’nin feshedilmesinin, hukuk ve demokratik ilkelerin açıkça ihlaline ve hiçe sayılmasına neden olduğunu belirten Bahçeli, bir başka ele alınması gereken çarpıcı siyasi gelişmenin Macaristan’da yaşandığını ifade etti.
Bahçeli, Macaristan Başbakanı Viktor Orban liderliğinde kurulan ittifakın, muhalif altı partinin ittifakını ters köşeye yatırdığını, Soros’u kendi ülkesinde boşa düşürdüğünü, AB’nin engellerini aşma becerisi gösterdiğini ve dördüncü defa seçimlerde zafer kazandığını anlattı. Bahçeli, “Dış destek ve tazyiklerin işe yaramadığı, başkalarına kurşun askerlik yapanların sonunun iyi olmadığı Macaristan örneğiyle bir kez daha anlaşılmıştır. Ümit ve temenni ederim ki, içimize yuvalanan zillet ittifakının Macaristan’a bakıp sonuç çıkarması, ders ve ibret alır.” dedi.
Milletin dışında ikinci bir dayanak, ikinci bir egemen, bir başka karar ve irade kudreti olmadığını; arayanların, himaye altına girmeye özenenlerin “zilletin ta dibinde” olduklarını dile getiren Bahçeli, “İktidarın vizesi sandıkta ve bizzat milli irade tarafından verilmektedir. Bunun dışında icazet arayışına çıkanlar, yabancı ülkelerin ağzının içine bakanlar, ‘bana ne düşer’ diye el avuç ovuşturanlar 85 milyon Türk vatandaşının hakkını hukukunu iki paralık etmek üzere harekete geçmiş siyasi işbirlikçilerdir.” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’nin geleceğini işbirlikçiler değil, iffet, ilke ve irade sahibi Cumhur İttifakı’nın tayin edeceğini dile getiren Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl dönümünün, büyük gelişmelere, kutlu yükselişlere gebe olduğuna işaret etti. Geleceklerinden tasarruf edemeyeceklerini dile getiren Bahçeli, bu nedenle sorumlu, dikkatli, ağız birliği halinde mücadelelerini sürdürmek durumunda olduklarını söyledi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Bugünkü şartlarda enflasyon artmış olabilir, hayat pahalılığından şikayet ve sızlanmalar da görülebilir ama Allah’ın izniyle bunların hepsi geçicidir. Daha huzurlu, daha güvenli, daha müreffeh günlere ulaşabilmek için sabırla, sağduyuyla ve metanetle tarihi yolculuğumuza devamdan başka seçeneğimiz yoktur.” diye konuştu.
Kovid-19’un yaralarının henüz sarılmadığını vurgulayan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Salgının neden olduğu tıkanmalar henüz açılmamıştır. Dünya çapında makroekonomik dengeleri istikrarlı hiçbir ülke, hiçbir devlet de yoktur. Beşeriyete musallat olan hastalık bütün beklentileri bozmuş, bütün dengeleri sarsmış, bütün hedefleri kesintiye uğratmıştır. Çünkü insan ve toplum sağlığının müdafaası için her devlet imkanları nispetinde seferber olmuş, kaynaklar bu uğurda harcanmıştır. Salgın geçti geçiyor derken, 24 Şubat’tan itibaren Rusya ile Ukrayna’nın savaşı enerji ve gıda güvenliğini zedelemiş, bundan mütevellit zincirleme sorunlar bütün coğrafyaları sarmıştır. Objektif bir şekilde diyebiliriz ki, ülkemiz ve tüm dünya benzerine çok az rastlanan bir sınavdan geçmektedir. Bunu görmeden, buna dikkat etmeden, Türkiye ekonomisiyle ilgili felaket tamtamları çalmak; bittik, tükendik, iflas ettik, perişan olduk masalları anlatmak sorumlu bir tavrın alameti olarak değerlendirilemez. Hiç kimsenin mağdur olmasını istemeyiz. Hiç kimsenin aç ve açıkta kalmasına göz yumamayız. Allah nimetin kefilidir, bugün elimizde yoksa, yarın olacağına inanırız.
Ancak pirenin deve yapılmasına, bir kaşık suda fırtınalar koparılmasına asla duyarsız, asla ilgisiz kalmayız, kalamayız. Unutmayalım ki insan kemale erdikçe tavır ve davranışlarında sükunete ulaşacak, bu da hüsnü tabiatını gösterecektir. Boşa sallayıp dolu tutmanın merak ve arayışında olanlar suizan içindedir ve zillet çarkına kapılmışlardır. KDV indirimlerine rağmen hala fiyat etiketlerini indirmeyenler insafsızlığın ve izansızlığın pençesindedir.”
Stokçuluk kanalıyla cebini ve cüzdanını düşünenlerin, ülkesine ve milletine nankörlük ve namertlik yapan fırsatçılar olduğunu söyleyen Bahçeli, “Bizim fırsatçılığı, karaborsacılığı geçim kapısı görenler değil faziletli duruşa ve basirete sahip olanlar baş tacımızdır. Çıkan enflasyon elbirliğiyle indirilecektir, dün yaptık, gene yaparız. Hayat pahalılığının üstesinden milli birlik ve dayanışma ruhuyla geliriz.” dedi.
“Zillet partilerinin” küresel ekonomideki sarsıntıların Türkiye’ye yansımasından rant devşirme gayesi ve bunu istismar etme hırslarının, “hastalıklı bir siyaset” olduğunu dile getiren Bahçeli, “Türk milleti hangi geceyi görmüştür de sabahına çıkamamıştır? Türkiye hangi sorunlara muhatap olmuştur da bunu çözme feraseti sergileyememiştir?” diye konuştu.
Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “haksız ve hayasız eleştiriden başka bugüne kadar ne yapabildiğini, hangi yaraya merhem olabildiğini” sorarak, “Acıda yoklar, tasada yoklar, sevinçte yoklar, mücadelede yoklar, fedakarlıkta yoklar, ahlakta yoklar, millilikte yoklar, Türkiye’nin hak ve çıkarlarını savunmakta hiç yoklar. Ancak yalan oldu mu varlar, talan oldu mu yarıştılar, iftira oldu mu meydandalar, sahtelik ve yüzsüzlük oldu mu rekor üstüne rekor kırarlar.” ifadesini kullandı.
“CHP’si, İP’i, HDP’si ve alayı birden Sorosçu Kavala’yla yatıp kalkıyorlar, terörist Demirtaş’ı cezaevinden çıkarmayı planlıyorlar.” diyen Bahçeli, “(Teröristi serbest bırakacağız) diyen Kılıçdaroğlu, sorarım sana, gazileri içeri mi tıkacaksın? Şehitlerimizin kemiklerini mi sızlatacaksın? Terörle mücadeleyi mi keseceksin? Türkiye’yi peşinde sürüklendiğin küresel siyaset ve cinayet baronlarına peşkeş mi çekeceksin?” sorularını yöneltti.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, şunları kaydetti:
“Sayın Kılıçdaroğlu, sen aslında çift kişiliksin, birincisi karanlıkta uyanık, ikincisi de aydınlıkta gafilsin. CHP, HDP ile canciğer kuzu sarması, aynı yumurta ikizidir. Terörist Demirtaş bunların ortak paydasıdır. Ne tuhaftır ki, İP’in başkanı da terörist Demirtaş ile Sorosçu Kavala’nın hukuki süreçlerini şaibeli olarak görüyormuş.
Bir teröristin, bir ajanın cezaevinde olmasını, dolambaçlı yollarla adalet ve hukukun olmadığına yormuş. Dokunulmazlığı kaldırılan HDP’li bir milletvekilinin yasa dışı yollardan Suriye’ye geçtiği, terörist arkadaşlarına sığındığı, buna da hiç kimseden ses çıkmadığı anlaşılmaktadır. CHP kuzuların sessizliğine gömülmüştür. İP deseniz, o zaten üç maymunu oynamakla meşguldür. Hukuken ve ne acıdır ki, TBMM üyesi olan bir şahsın terör örgütüne doğrudan katılması üzerine yapılması gereken ilk iş, bu kadının milletvekilliğinin derhal düşürülmesidir. Biz TBMM’de terörist ve terör örgütü sempatizanı görmek, seslerini duymak, aynı havayı teneffüs etmek istemiyoruz. Bir tarafta milletvekili maaşı alıp, diğer tarafta terör kamplarına kaçmak hainliktir. Sayın Kılıçdaroğlu neyi bekliyorsun, neden susuyorsun, haydi bunu da eleştir? Mertsen bu rezalete de tepki göster? Sadece dokunulmazlığı kaldırılmış bir milletvekilinin PKK/YPG’nin arasında ne aradığını, ne yaptığını, Suriye’ye nasıl geçtiğini yürekliysen sor, adamsan üstüne git? Bu vatanın ekmeğini yiyip devletten maaş alanların düşman saflarına irtica etmeleri, buna destek verilmesi, bu kepazeliğe göz yumulması şerefsizlik değildir de nedir? Siyasi dolandırıcılığın, siyaset kalpazanlığının hakim olduğu bir düzende, gerçeği haykırmak, maskeleri indirmek iftihar edeceğimiz ülkücü bir erdemdir.
Islanmışın yağmurdan pervası olmaz. İhanetin de milli duruşun karşısında ayakta kalması söz konusu olamaz. Türkiye işin aslında siyaset vasıtasıyla çok ciddi bir tehdit altındadır. Tehdidin adı zillet ittifakıdır. Tehdidin bileşenleri, CHP, İP, HDP ve diğer vagon partilerdir. 2023 yılında yapılacak seçimde doğru ile yanlış, hak ile batıl, sadakat ile sahtelik, millet ile zillet, istiklal ile ihanet arasında bir tercih yapılacaktır.
MHP’nin 2023 çağrısı açıktır ve şunlardır: Yeni sistem, güçlü siyaset, milli destek, kutlu emanet; gönüllerde fütüvvet, siyasette müessiriyet, saygıda mecburiyet, sevgide mazhariyet, ekonomide hakkaniyet, mücadelede celadet, terörde mahkumiyet, zorluklarda mukavemet, diyaloglarda hususiyet, bekada ebediyet, dünyada mevcudiyet, millette memnuniyet, ülkede mensubiyet, insanda meftuniyet, devlette muzafferiyet, zillette mağlubiyet, sandıkta ekseriyet, Cumhur İttifakı’nda da muvaffakiyettir.”
Bahçeli, partisinin Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, MHP’nin yüzdelere sığmayacağını, oranlara sıkışmayacağını, barajlarla sınırlanamayacağını belirtti.
Türklüğün baraja takılacağını ileri sürenlerin “akıl dağılması yaşayan, aidiyet ve ahlak buhranı geçiren münafıklar korosu, müstevli kalıntıları” olduğunu dile getiren Bahçeli, “Devamlı servis edilen ve sistematik hale gelen algı operasyonlarıyla kamuoyu nezdinde partimizin eridiğini, gerilediğini, inişe geçtiğini yazan, çizen ve açıklayan kokuşmuş araştırma şirketleri, alayınıza soruyorum, siz anketleri yaparken CHP Genel Merkezi’nde mi dolaşıyorsunuz? Yoksa Kandil’de mi geziyorsunuz?” diye konuştu.
“Şimdiden haberiniz olsun, 2023 Haziran ayında sokağa çıkacak yüzünüz dahi olmayacaktır.” ifadesini kullanan Bahçeli, “Bizi bilmek ve öğrenmek isteyenler, Türk’e ve Türkiye’ye hasım olmuş odaklara değil, aziz milletimizin asil iradesine bakarak sarih gerçekleri görebileceklerdir. Türklük var olduğu sürece MHP vardır ve olacaktır.” dedi.
Bahçeli, son günlerde Ukrayna’nın Buça şehrinde yaşandığı iddia edilen sivil ve masum insanların katledilmesiyle ilgili haberlerin sağanak halinde gündeme yansımasının her açıdan incelenmeye, önü ve arkasının irdelenmeye muhtaç olduğunu söyledi.
Rus askeri birliklerinin çekilmesinden 4 gün sonra karşılaşılan trajik ve yürek yaralayıcı sahnelerin düzmece bir olay mı veya gerçekten bir katliam mı olduğunun henüz açıklığa kavuşmadığını belirten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz, hiç kimsenin sefil propagandasına yataklık yapamayız, refakat edemeyiz, bu kapsamda ilerletilen kara kampanyalara, nifakla pekişmiş psikolojik harekatlara alet olamayız. Rusya Federasyonu yönetimi Buça’daki katliam iddialarının kurgu ve yalan olduğunu açıklamış, beklendiği üzere tekzip etmiştir. Ancak ABD’den Fransa’ya, AB’den NATO’ya kadar niyeti bildik ve tanıdık ülke ve kuruluşlar Buça’da savaş suçu işlendiğini alelacele duyurmuşlardır.
İhtimalen ve ihtiyatlı şekilde söylersek, savaşın bitmesine tahammülü olmayan ülkeler iğrenç bir senaryoya bel bağlamışlardır. Savaş ve çatışmalar sırasında yalan ve saptırılmış haberlere maalesef sürekli ihtiyaç hissedilmiştir.
Buça’da gerçekten de bir sivil katliamın yapılıp yapılmadığına ilişkin bir görüş bildirmemiz, bir kanaat paylaşmamız şu anda oldukça güçtür. Elbette katliam varsa, bu kanlı hadise herhangi bir şaibeye ve soru işaretine açık kapı bırakmadan tespit edilmişse, sorumlularından en ağır şekilde hesap sorulması insanlık görevi, evrensel adalet ve hukuk kuralıdır. Ne var ki bize dayatılan ve teyit edilmemiş fotoğraf ve haberlerle kesin yargıya varmak peşin hükümlülüktür.
Bize göre, Buça’da katliam iddialarının İstanbul’da kurulan müzakere masasından sonra gündeme taşınması ya bir tesadüf ya da kahredici bir tezgahtır. Yaygınlaşan komplolara rağmen, Türkiye barışın yanında, barışsever adım ve atılımların arkasındadır.
Bu yol çetin bir yoldur, fakat vicdanın, mutabakatın, anlaşmanın, huzurun ve adaletin yolu olduğu da hepimizin malumudur. CHP’nin ne dediği, İP’in neyi üfürdüğü, diğer zillet partilerinin hangi yalanlara başvurduğu değersizdir, önemsizdir. Nihayetinde takip ve temin edilen milli ve sağlam bir dış politika vasıtasıyla uzun vadeli çıkarlarımız desteklenmektedir. Dünya üzerinde savaşın durmasına, silahların susmasına, masumların hayatta kalmasına Türkiye’den başka samimiyetle hizmet eden ikinci bir ülke, ikinci bir devlet yoktur, şu ana kadar da görülmemiştir.
Putin ile Zelenskiy’in İstanbul ya da Ankara’da bir araya gelip birbirlerine el uzatmaları, ezcümle bu savaşa son vermeleri mutlak beklentimizdir. Bu savaşın kaybedeni öncelikle Ukrayna, sonra da Rusya ve bu ülkelerin halklarıdır. Kimin ya da kimlerin stratejik kazançlar elde ettiği artık gizlenemez boyutlardadır.
Ülkemiz barışın filizlenmesi için mücadele ederken, hem kendi güvenliğini, hem de dünya güvenliğini muhafaza için çabalamaktadır.”
Türkiye’nin direnci ve diri tutumu olmadan Avrupa’nın güvende olamayacağını, güvenceye ulaşamayacağını vurgulayan Bahçeli, yeni bir dünya düzeni kurulacaksa, bu düzende Türkiye ve Türk milletinin hafife alınamayacağını, hor görülemeyeceğini, rencide edilemeyeceğini ifade etti.
AB’nin vizyon eksikliğinin, stratejik iflasının, siyaset körlüğünün, diplomasi başarısızlığının, kendi kendini yiyen bir organizmaya dönüştüğüne çok açık işaret olduğunu belirten Devlet Bahçeli, Türkiye’nin ne doğudan ne de batıdan kopacak bir ülke olduğunu söyledi.
Türk Polis Teşkilatının 177. yılını da kutlayan Bahçeli, her zaman Türk polisinin arkasında olduklarını dile getirdi. Bahçeli, “Onlar varsa güvendeyiz, onların fedakarlıklarıyla huzur buluyoruz. Polislerimizin mesleki ve özlük haklarıyla ilgili taleplerinin bilincindeyiz ve her zaman da destekçileriyiz. Üzerimize ne düşüyorsa yapmanın azmi içindeyiz.” dedi.
Bahçeli ayrıca, Macaristan, Azerbaycan ve Almanya’da yapılan güreş, jimnastik ve paralimpik yüzme şampiyonalarında dereceye giren sporcuları da kutladı.