MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı şayet cumhurbaşkanı adayı olmak arzusundaysa, dış bağlantılı bir talimat veya tembihat almışsa karşımıza çıkıp mertçe itiraf etsin. Etsin ki biz de ona göre muamele, ona göre mukabele edelim.” dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, CHP yönetiminin bizatihi kendi geçmişiyle, mirasına konduğu tarihi birikimle, Atatürk’ün tam bağımsızlık idealiyle tenakuz halinde olduğunu söyledi.
“Öyle bir zaman aralığındayız ki maalesef dağda çakal, ormanda tilki kalmamış, hepsi siyasetin sağ ve sol kanadına kapılanmıştır.” ifadesini kullanan Bahçeli, “CHP’ye bakınız, bunu görürsünüz. Zillet ittifakının diğer paydaşlarına bakınız, aynısıyla karşılaşırsınız.” diye konuştu.
Aylardır devam edegelen cumhurbaşkanı adayının kim olacağı sorusuna henüz kalıcı bir cevap verilemediğini dile getiren Bahçeli, “Zillet ittifakı partileri birbirlerine çalım atmayı, minder dışına itmeyi, birbirlerini faka bastırmayı, zorda bırakmayı adeta meslek edinmişlerdir. CHP yönetiminin, ismi tedavüle sokulan müzmin aday adaylarının itibarı yoktur, iradesi yoktur, inandırıcılığı hiç yoktur. Kılıçdaroğlu’nun aday olma iştahı, aday gösterilme isteği her seferinde yeni bir karşı duruşla kırılmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Ramazan Bayramı’nda Karadeniz turuna çıkıp Trabzon ve Rize’de belediye bütçesiyle dar katılımlı mitingler düzenlemesinin “ortamı tekrar kızıştırdığını” dile getiren Devlet Bahçeli, şöyle konuştu:
“Bizim anlayamadığımız, açıklamakta müşkülat çektiğimiz can alıcı husus, bu belediye başkanının hangi şehrimizin siyasi sorumluluğunu üstlenmiş olduğudur. Otobüse doldurduğu gazetecilerle bu belediye başkanı nereye gidiyor? Hangi gizli ve siyasi gündemlerin peşinden sürükleniyor? Doğrusunu isterseniz biz de merak içindeyiz, İstanbul’un şehremini bayram günlerinde Karadeniz’de ne aramıştır? İstanbul’u yüzüstü bırakıp gitmesi siyasi ahlakın neresine sığmıştır? Bir belediye başkanının şehrini terk edip siyasi hesaplar içine girmesi, vızır vızır ortalıkta gezinmesi hangi akla, hangi amaca hizmettir?
Bu şahıs, cumhurbaşkanı adaylığı için sorulan bir soruya ‘Bu sadece siyasetin işi değil, 6’lı masanın işi değil, milletin işidir’ cevabını vermek suretiyle Genel Başkanı ile açık bir çatışma içine girmekte herhangi bir beis ve sakınca görmemiştir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı şayet cumhurbaşkanı adayı olmak arzusundaysa, dış bağlantılı bir talimat veya tembihat almışsa karşımıza çıkıp mertçe itiraf etsin. Etsin ki biz de ona göre muamele, ona göre mukabele edelim.”
Bahçeli, İstanbul, İstanbul olalı böylesi bir zilleti, böylesi bir hezimeti ne gördüğünü ne de yaşadığını ifade ederek, “Asıl vız gelecek tırıs gidecek şahıs İmamoğlu’dur ve iradesi de ipoteklidir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, emanetine tevdi edilen göreve layık olmadığını defalarca ispatlamıştır.” dedi.
İstanbul’un ziyan edildiğini, kaderiyle baş başa bırakıldığını, bu ayıbın kara lekesinin hem belediye başkanının hem de parti yönetiminin alnına kazındığını söyleyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kılıçdaroğlu, ‘bayramı karamsar geçirdik. Gülümsemeyi unuttuk.’ diye mesaj yayımlamış. Sayın Kılıçdaroğlu bayramda bol yıldızlı otellerde tatil keyfi sürerken neşeni kaçıran, seni karamsarlığa iten asıl sebep İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı makamında oturan zattan başkası olmadığını artık çocuklar bile duymuştur. CHP’de sular durulmaz, fırtına dinmez, fitne bitmez. Çünkü CHP kulislerin, kuryelerin, hiziplerin, menfaat yarışlarının partisidir.
Zillet ittifakı kimi aday çıkarırsa çıkarsın, 2023 yılının Haziran ayında sandıktan volkan ağzı gibi fışkıracak, sağanak olup yağacak, sel olup taşacak, sevda olup bayraklaşacak irade Cumhur İttifakı’dır, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da yeniden ve açık ara farkla seçilecektir.
Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri 2023 yılının Haziran ayında yapılacaktır. Seçimlerin erkene alınması diye bir şey söz konusu olamayacaktır. Türk milleti belirsizliğe prim vermez. Türk milleti kuzguna gönül vermez. Türk milleti maceraya heves etmez. Verir oyunu sağlam iradeye, bozar alayını inceden inceye.”
Bahçeli, Türkiye’de bulunan yabancılarla ilgili duygusal tonu ağırlıklı, tepkisel yönü baskın, provokasyon dozajı yüksek kirli malumatların, gerçek dışı iddiaların, çarpıtılmış haber ve fotoğrafların özellikle sosyal medya kanalıyla yoğun olarak servis edildiğini ifade etti.
Sığınmacı meselesinin, Türkiye’nin yumuşak karnı, istismara müsait bir zaafı haline geldiğini belirten Bahçeli, sığınmacılar konusunun kaşınıp kanatılmasıyla ilgili vahim bir tertip ve tezgahın artan ölçekte körüklendiğinin anlaşıldığını dile getirdi.
“Elbette Türkiye yolgeçen hanı, göçmen ve sığınmacı kampı değildir.” diyen Bahçeli, “Şunun da farkındayız ki, sığınmacı sorunu Türkiye’nin uzun yıllar taşıyabileceği, hazmedebileceği ve tahammül edeceği bir sorun olmaktan tamamen çıkmıştır. Ancak bu çarpıcı gerçek ülkemizde misafir halde bulunan sığınmacılara cephe açmak, sosyal ve ekonomik hayattan tecrit etmek anlamına gelmemelidir, bize göre de gelmeyecektir.” diye konuştu.
Nihayetinde Suriyeli sığınmacıların bugün misafir ise yarın komşu olacaklarını dile getiren Bahçeli, komşunun komşunun külüne de her zaman muhtaç olduğunu söyledi.
“Bir defa Türkiye’nin sığınmacı akınına ve düzensiz göçe karşı alacağı etkili önlemler; geniş çaplı, gerekçesi ve gelecek hedefleri isabetle belirlenmiş milli siyaset planlamasıyla gerçekçi bir boyut kazanmalıdır.” ifadelerini kullanan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bazıları çıkmış sığınmacı sayısını 8 milyon, bazıları da 10 milyon olarak iddia ediyor. Bunların hepsi palavradır ve temelsiz iddiadır. Devletin kayıtları ortadadır ve bizi bağlayan da bu kayıtlardaki verilerdir.
Türkiye’nin geçici koruma statüsüyle ağırladığı Suriyelileri gönüllü, güvenli ve onurlu şekilde yurtlarına ve yuvalarına sevk etmeleri önümüzdeki en önemli gündem konularından birisi olmalıdır. Ayrıca düzensiz göçe kesinlikle müsaade edilmemeli, yakalananlar hemen ülkelerine gönderilmelidir.
Suriyeli sığınmacıların ülkelerinden kopuşlarına neden olan iç çatışma ortamı geçer geçmez, yanan ateş söner sönmez, kaos ortamı biter bitmez, sükunet sağlanır sağlanmaz ülkelerine dönüşleri el birliğiyle, güç birliğiyle, insan haklarına muvafık şekilde ve hepsinin rızasıyla hayata geçirilmelidir. Suriye devlet başkanının 30 Nisan 2022 tarihinde ilan ettiği genel af kararı mühim ve geri dönüşleri kolaylaştırıcı bir gelişmedir. Bu kapsamda hükümetin uygulayacağı her politikayı sonuna kadar destekleyeceğimiz herkes tarafından bilinmelidir.
Fırat Kalkanı, Barış Pınarı ve Zeytin Dalı Hareket Bölgeleri’nde Türkiye güvenliği temin etmiştir. Bugüne kadar Afrin, Azez, El Bab, Cerablus, Mare, Tel Abyad ve Resulayn’a toplamda 490 bin Suriyeli yerleştirilmiştir. Uluslararası finansman imkanlarından istifadeyle, yani külfetin eşit paylaşımıyla, terörden arındırılmış bölgelerde insani yaşam alanlarının kurulması ve Suriyelilerin yurtlarına emniyet içinde kavuşmaları mümkündür. Kaldı ki hükümetin iradesi de bu yöndedir. Ancak hiçbir sığınmacıyı, hiçbir masumu elinde hançerle bekleyen cellatlara teslim edemeyiz, böylesi bir vahşete ortak olamayız. Bize göre briket evlerin yapımı değerli bir adım, insani ve vicdani bir atılımdır.
Geçici koruma statüsü altında bulunan Suriyeli kardeşlerimizi kavganın ve kutuplaşmanın içine çekmek isteyen, bu suretle milletimizi tahrik ve tacize yeltenen kim ya da kimler varsa Türkiye’nin hasmıdır. Bunlar aynı zamanda görevli provokatörlerdir. Türkiye’nin yarınlarında sığınmacı sorunu inşallah olmayacaktır. Bu sorun çözüm iradesiyle buluşturularak demografik istikbalimizin güvenliği sağlanacaktır. Cumhur İttifakı’nın kararlılığı budur.”
Türk Silahlı Kuvvetlerinin, emniyet teşkilatının canla, başla ve kahramanlıkla vatan savunmasını yerine getirdiğini, terör örgütüne kök söktürdüğünü belirten Bahçeli, “Milli bekamızı, milli güvenliğimizi koruma ve kollama sorumluluğunu eksiksiz yerine getiren kahramanlarımıza, devlet ve siyaset adamlarımıza milletimiz müteşekkirdir.” dedi.
Terörle mücadelenin en kilit bakanlıklarından birisinin İçişleri Bakanlığı olduğunu vurgulayan Bahçeli, “İçişleri Bakanı’mız bayramı Hakkari Şemdinli’de kahraman Mehmetlerimizle ve yöre insanımızla karşılamıştır. Bugüne kadar İçişleri Bakanlığının önünde eylem yapmak, olay çıkarmak sadece ve sadece teröristlerin gayesi olmuş, çok şükür buna da şu ana kadar muvaffak olamamışlardır.” diye konuştu.
Geçen hafta nefret ve öfkesine hakim olamayan marjinalleşmiş siyasetçiler tarafından İçişleri Bakanı’nın hedef alınmasının, mezkur bakanlığın önüne yığınak yapmalarının millette haklı bir tepkiye yol açtığını ifade eden Bahçeli, “Terörle mücadelede büyük başarısı olan bir bakanı ve onun şahsında hükümeti parmak sallayarak tehdit etmek utanç verici bir alçalma halidir. İçişleri Bakanlığının önüne gelenler Türkiye’nin önünü kesmek isteyenlerdir, terörün ömrünü uzatmak için çırpınan zavallılardır.” dedi. Bahçeli, şunları kaydetti:
“Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefli komutanlarına, kahraman askerlerimize, İçişleri Bakanı’mızla Milli Savunma Bakanı’mıza bühtan içinde olanların, sanki komut almışçasına saldırı düzeneğine geçenlerin, bir senaryo dahilinde yıpratmaya kalkışanların tam karşısında MHP vardır ve taviz vermesi imkansızdır. Teröristlerin dahi cesaret edemediği protestolarla İçişleri Bakanı’mıza saldırmak, itibarsızlaştırmaya çabalamak su katılmamış edepsizliktir, hainlere yol açan, yol gösteren densizlik ve terbiyesizliktir.
Buna da hiç kimsenin hakkı olamayacaktır. Kimin bir meselesi varsa, kimin bir hesabı bulunuyorsa hukuk yolu açıktır. İçişleri Bakanlığının önünde toplanıp tehditler savurmak, Sayın Bakan’a ismiyle ve kaba bir şekilde hitap etmek devlet umurunu, devlet vakarını saygısızca ayaklar altına almak demektir. Hiçbir bakanlığımız gelişigüzel nümayiş yeri değildir. Hiçbir bakanlığımız siyasi rant devşirmenin alanı değildir. Devletin itibarını lekelemeye çalışanlar önce kendi itibarsızlıklarına, kendi izansızlıklarına kafa yormalıdır. İçişleri Bakanı’mıza ismiyle hitap edip erkeklik hatırlatması yapan ve aklınca meydan okumaya kadar işi götürenler öncelikle hangi melanetin ümidi, hangi kumpasın figüranı olduklarını düşünmelidir.
Bir kez daha dile getiriyorum, terörle mücadeleyi muazzam bir irade ve inanmışlıkla icra eden devlet ve siyaset adamlarımıza dil uzatanları sonuna kadar kınıyor, akıllarını da başlarına almalarını hassaten tavsiye ediyorum. Meydan boş değildir. Kuru gürültüye pabuç asla bırakılmayacaktır.”
Bahçeli, Zillet ittifakının “terörist Demirtaş ile Soroscu Osman Kavala hayranlıklarının”, Türkiye düşmanlarına methiyeler düzmelerinin, akılla, mantıkla izah edilemeyeceğini söyledi.
Osman Kavala hakkında verilen mahkumiyet kararından sonra zillet partilerinin hepsinin zıvanadan çıktıklarını, hop oturup hop kalktıklarını, maksat ve meşreplerini tamamıyla deşifre ettiklerini dile getiren Bahçeli, “Bu şer cephesi hangi milli meselede bu kadar ortalığa dökülmüşlerdir? Bu Osman Kavala’nın sırrı nedir? CHP’deki ağırlığı, diğer zillet partilerindeki sempati halkası, hayran kitlesi nasıl yorumlanmalıdır? Adliye binalarının önünde nefretlerini kusanlar Soros’un kuklaları, zalimlerin Truva atlarıdır.” dedi. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz Hz. Osman’ı biliriz, Osman Gazi’yi biliriz, Plevne kahramanı Osman Paşa’yı biliriz, dahası Topal Osman’ı biliriz, ancak Soros’a ruhunu satmış Osman Kavala’yı bilmeyiz, bilmeyeceğiz. Bizim diğerleriyle aramızdaki fark buradadır. Çok şükür bizim mazimizde pek çok imrenilecek Osman vardır ki, bunlardan birisi de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün en yakınında bulunan, cesaretiyle nam salmış Topal Osman’dır. Ankara’da Papaz’ın Bağı’nda düzenlenen suikastla hayatını kaybeden Topal Osman’ın aziz anıları duruyorken, Osman Kavala’nın peşine düşenler tarihin yanlış tarafına savrulan işgal tortularıdır.
Rahmetle ve hürmetle yad ettiğimiz merhum Topal Osman’ın hakkının yendiği, haksızlığa uğradığı sonraki yıllarda tescil edilmiştir.
Madem bir hak teslimi zaruridir, o halde Türklüğün bu bıçkın, korkusuz ve aslan parçasına iadeiitibarı da yapılmalı, vatan ve millete hizmetleri takdirle ve hürmetle sahiplenilmelidir. Bizim Osmanlarımız bize sonuna kadar yeter.
Türk düşmanlarının Osmanlarına, onlara omuz verenlere, onlarla iş birliği yapanlara ruhumuzla karşı durmaya, şuurumuzla karşı çıkmaya, hesaplarını bozmaya muktediriz, hepsinin bileğini Allah’ın izniyle de bükeriz. Bizim Osmanlarımız soyludur, dualıdır, vatanseverdir. Onların Kavalalı Osman’ı da Türkiye’nin sabıkalı düşmanıdır.”