MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Atatürk hiç kimsenin tekelinde değildir. Hele hele HDP, PKK ve FETÖ’nün yörüngesine giren CHP’nin Atatürk adını anmaya ne yüzü ne de hakkı kalmıştır.” dedi.
Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, komşu coğrafyalardaki her türlü gelişmenin Türkiye’nin ilgi sahası içinde olduğunu söyledi.
Özellikle Suriye ile Irak’ın Türkiye nazarındaki öneminin, inkar ve ihmal edilemeyeceğini belirten Bahçeli, bu iki ülke ve hatta İran’daki her hadisenin bir şekilde Türkiye’ye yansımaları olduğunu ifade etti.
Bahçeli, İran ve Irak sınırında önceki akşam 7.3 şiddetinde deprem meydana geldiğini anımsatarak, “Bu doğal felaket Irak’ın kuzeyiyle, İran’ın Irak ile sınır alanlarını yoğun bir şekilde tesir altına almıştır. İran’ın Kirmanşah kentinde maalesef ölü sayısı bir hayli fazladır. Tablo vahim, yıkım ileri boyuttadır. Elbette deprem felaketinin yaralarının sarılması amacıyla komşuluk hukukunun gereği neyse o yapılmalıdır.” diye konuştu.
Irak’ın kuzeyindeki depremden, şiddetli yıkım ve can kayıplarından dolayı son derece üzgün olduklarını dile getiren Bahçeli, hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa, Irak ve İran’a başsağlığı diledi.
MİLLET KENETLENDİ DEV CÜSSESİYLE AYAĞA KALKTI
Devlet Bahçeli, Türkiye’nin bileğini bükmek, sırtını yere getirmek için hava koklayan, fırsat kollayan, zemin yoklayan pek çok husumet ve musibet odağı bulunduğunu söyledi.
Karışıklıktan nemalanan, kaostan mamalanan, krizden çıkar sağlayan karanlık çevrelerin, Türkiye’nin bekasını, tarihi birlikteliğini sakatlamak maksadıyla pusuda olduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu:
“Bunların değirmenine su taşıyan ve beşinci kol faaliyetiyle içten içe fitne aşılayan mihrakların pusulası da çoktan şaşmış, gerçek yüzleri açığa çıkmıştır. Türk milleti tehdidin boyutunu görmektedir. Tehlikenin büyüklüğünü ferasetiyle sezmektedir. Aziz milletimiz milli birlik ve kardeşlik duygusuna şuurla ve gururla sahip çıkmaktadır. Bozguncular, çok şükür karamsar ve umutsuzdur. Bölücüler arkasına baka baka yaşamakta, rahat nefes alamamakta, kimisi kafese, kimisi de kodese girmekten kurtulamamaktadır. Buhran sevdalıları, bunalım düşkünleri kıstırılmış, köşeye sıkışmıştır. Vurguncular tedirgin ve korku içindedir. Terörle mücadele korkusuzca, kararlı bir şekilde hainleri hedef almaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri sınır ötesinde ve vatan topraklarında teröristlere göz açtırmamaktadır. Şırnak merkez Bestler-Dereler, Diyarbakır Lice, Irak’ın Zap, Avaşin ve Basyan bölgelerinde tavizsiz şekilde askeri operasyonlar icra edilmektedir. En son terörist teslim alınıncaya, en son kanlı silah kırılıncaya kadar mücadeleden geri dönüş, milli azim ve iradeden geri adım yoktur ve tüm yollar kapalıdır. İnanıyorum ki hainler, döktükleri tertemiz şehit kanlarında boğulacaklar, yaptıklarına pişman edileceklerdir.”
Bahçeli, Türkiye’nin bekasına silah doğrultan, bin yıllık kader ortaklığına gölge düşürmeye heves eden, kardeşlik bağlarına hançer sallamayı aklından geçiren kim ya da kimler varsa yaktıkları nifak ve niza ateşinde yanıp kül olacağını söyledi.
İster ekonomik saldırılarla, ister silahlı eylemlerle, ister farklı vasıtalarla olsun doğrudan Türkiye’nin üzerine gelen, güvenliği açıktan hedef alanların kim olursa olsun kaybetmeye mahkum olduğunun altını çizen Bahçeli, şöyle devam etti:
“Kör gözünü açmış, kan damarlara yürümüş, kahramanlık ete kemiğe bürünmüştür. Millet kenetlenmiş, kirli hesapları yerle bir etmek için dev cüssesiyle ayağa kalkmıştır. Milliyetçi ülkücü hareket olduktan sonra, ne memleket ne de millet batacaktır. Ne melanet ne de menhus ve melun emeller kazanacaktır. Diyor ya şair, ‘bir yerin adına denince Türk ülkesi, gözüm bayrak arar, kulağım ezan sesi’, al bayrak ufkumuzda dalgalandığı müddetçe, korkuya yer yoktur, hainlere aman verilmeyecektir. Çünkü bayrağı bayrak yapan üstündeki kandır, bu mübarek kan ki bağımsızlığımızın can evidir. Ezanlar sonsuza kadar iftiharla okunduğu ve üzerinde yaşadığımız topraklar uğrunda hayatlarını feda eden yiğitlerle vatan kaldığı sürece hiçbir düşmanlık, hiçbir alçaklık, bırakınız karşımızda durmayı, önümüze çıkmaya cesaret bile edemeyecektir. Yeter ki kudretimizin farkında olalım. Yeter ki tarihimizden kuvvet alalım, yeter ki milli ve tarihi şahsiyetlerimizle onur duyalım.”
CHP’NİN ATATÜRK ADINI ANMAYA NE YÜZÜ NE DE HAKKI KALDI
MHP Genel Başkanı Bahçeli, geçen haftaki konuşmasından sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik artan ilgiden, yoğunlaşan sevgi ve sahiplenmeden ziyadesiyle mutluluk duyduğunu, bunun devamını temenni ettiğini söyledi.
Türk tarihinin en şanlı sayfalarını fedakarlıkla, millete hürmet, hizmet ve hayranlıkla yazan Atatürk’ün siyaset üstü kalmasının samimi dileği olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
“Atatürk hiç kimsenin tekelinde değildir. Hele hele HDP, PKK ve FETÖ’nün yörüngesine giren CHP’nin, Atatürk adını anmaya ne yüzü ne de hakkı kalmıştır. Atatürk hiç kimsenin siyaset dövüşünün, sinir harbinin, sivri dilinin konusu da olamayacaktır. Atatürk’e alaka yükseliyormuş, ne var bunda, olması gereken bu değil mi? Son zamanlarda herkes Atatürk demeye başlamış. Ne güzel işte, bunu polemik malzemesi haline getirmek ahlaki mi? 10 Kasım’da Anıtkabir dolmuş taşmış. Bunun neresi mahsurlu, daha fazlası için arayış ve arzuya sahip olmayalım mı? Yüzde 50 artı 1 nelere kadirmiş, Atatürk konusu abartılıyormuş, bazıları şaşkınlık geçiriyor, kelli felli kalem sahipleri hayretler içindeymiş. Laf cambazlığını bırakınız, közlenmiş düşmanlıkları geçiniz, ipsiz sapsız değerlendirmeleri, uçuk kaçık beyanatları buruşturup atınız. Nitekim Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’dir.”
“Milli Mücadele’ye ve milliyetçi kahramanlara şaşı bakanlar, ters yaklaşanlar, küfredenler, kötü konuşanlar, kara çalmak için mevziye girenler ya Trikopis torunları ya da işgalden bakiye kalmış haçlı tortularıdır.” diyen Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:
“Böyle gayri meşru torunlardan, böylesi kasvetli tortulardan bir kez daha kurtuluşun müjdesi yakındır ve sayılı günler inşallah çabucak geçecektir. Atatürk, tam bağımsızlıktır; bundan ürkenler son gelişmelerden muzdarip ve meyustur. Atatürk, Türk milliyetçisidir; kozmopolit, komünist, köksüz, kimliksiz, feslisi fessizi ne kadar çürük sima varsa kıvranmakta, kızmakta, hırlamaktadır. Atatürk ismini duyunca irkilen ve kızarmaz yüzleriyle zehir saçanlar, varsın köhne ve karanlık yolculuklarına böyle devam etsinler. Varsın cehaletlerinin esiri olsunlar. Karşımızdaki hakikat bu kadar yalın, bu kadar açıktır ve Atatürk ortak kıvancımız, kurtuluşumuzun kutup başı, milletimizin baş tacı olarak ebediyete kadar milli vicdanlarda eserleriyle, eşsiz miraslarıyla var olacak, aynı zamanda da manen yaşayacaktır.”
ILIMLI İSLAM PROJESİNE AKLI BİR KARIŞ HAVADA YENİ PRENSLER Mİ TALİP
Bahçeli, komşu coğrafyalardaki huzursuzluk sarmalının körüklendiğini, gün be gün kamçılandığını söyledi.
Suudi Arabistan’da yaşananlara değinen Bahçeli, bu ülkedeyken istifasını açıklayan Lübnan Başbakanı Saad Hariri’nin rehin mi, tehditlerden dolayı mı bu ülkede olduğunun tam olarak anlaşılmadığını belirtti. Bahçeli, bu durumdan derin kaygı duyduklarını dile getirdi.
Bu konuda İsrail’le ilgili kuşkuların, İran ve Yemen ekseninde kuluçkaya yatmış korkuların, Suudi Arabistan’ı tümden kavramış geniş çaplı operasyonların herkesin gündeminde olduğuna dikkati çeken Bahçeli, ılımlı İslam yorumundan, yolsuzluk suçlamasından dolayı prenslerin teker teker gözaltına alındığını söyledi.
Yaşananların Suudi Arabistan’ı doğrudan tartışmaların odağına çektiğini anlatan Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Meselenin özünde, Suudi Arabistan’da kıran kırana bir iktidar savaşı yaşanmaktadır. Mevcut Kral’dan sonra tahta geçmesi beklenen 32 yaşındaki oğlunun saha temizliği yaptığı, engel çıkaracak ne kadar isim varsa susturmaya veya suçlu hale getirmeye çalıştığı yoğun biçimde iddia edilmektedir. Suudi Arabistan’da yaşananlar Körfez ülkelerini de tedirgin etmektedir. Bizim ilgilendiğimiz, hanedanlar arasındaki kavga değildir. Bizim ilgi alanımız kimin kral, kimin veliaht olacağı, kimin suçlu, kimlerin suçsuz yere tutulduğu ya da takibe alındığı da değildir. Bunlar Suudi Arabistan’ın iç meselesidir. Ancak inancımızın kutsal mabet ve miraslarının bulunduğu Suudi Arabistan’ın küresel oyunlara teşne olması, dünyevi iktidar çatışmalarına kapılması esef vericidir. Bizim tarafımızdan yadırganmış, yanlış bulunmuştur. Suudi Arabistan’da asıl kimin mağlup, gerçekte kimin galip geleceğini zaman gösterecektir.”
Bahçeli, batıya şirin ve sempatik görünmek için ılımlı İslam denilen dayatmanın nasıl dillendirildiğini, İslam dinine bu lekenin hangi hakla sürüldüğünü sorarak, “Ne ılımlısı, neyin ılığı, ılımlı İslam da neyin nesidir? Düne kadar radikal, selefi ve kanlı niyetlere sponsor olanlar, şimdi de ibreyi ılımlı İslam’a mı çevirmişlerdir? FETÖ’ye sipariş edilen dinler arası diyalog ve ılımlı İslam projesine şimdi aklı bir karış havada, yeni yetme prensler mi taliptir?” diye konuştu.
Bunun sonunun bölgesel yok oluş olduğunu ifade eden Bahçeli, “Bu yolun sonunda hayır, huzur, diriliş ve toparlanış yoktur. Suudi Arabistan, bir Hollywood yıldızı ve moda ikonuna benzetilerek tasarlanan robota dünyada ilk kez vatandaşlık vermekle ne yapmak, nereye varmak istemektedir? Nasıl bir hezeyan, nasıl bir hüsran, nasıl bir husumet kutsal topraklarda hakimiyet kurmuştur? İslam’ın özüne zarar veren, Allah’ın emir ve yasaklarını çiğneyen, çiğnenmesine göz yuman, batıl hedeflerle yana yana gelen anlayışı Müslümanlıkla bir tutmak, sorarım sizlere, nereye kadar mümkündür?” ifadelerini kullandı.