İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Teklife ilişkin, “Bu yasa, internet sitelerini hizaya çekme yasasıdır. Bu yasa, televizyon ve gazeteler üzerinde kurulan baskıyı, internete taşıma sevdasıdır. Bu yasa, yeni bir RTÜK oluşturma çabasıdır.” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasında, AK Parti iktidarının beceriksiz ellerinde, gittikçe daha da derinleşen bir devlet kriziyle karşı karşıya olduklarını ileri sürdü.
Türkiye’de kadınların sahipsiz bırakılmaya çalışıldığını savunan Akşener, Muğla’da öldürülen üniversite öğrencisi Pınar Gültekin hakkında verilen karara değindi.
Akşener, kararda bir katile haksız tahrik indirimi uygulandığını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bir psikopatın, 14 yıl sonra sokaklarımızda gezebilmesine göz yumuyorlar. Kadın katillerine cesaret veriyorlar. Sapıkları yüreklendiriyorlar. Yuh olsun, yazıklar olsun. Türk yargısı için utanç vesikası olarak anılacak bu kararda onayı olan, imzası bulunan herkesi Allah’a havale ediyorum. Ama yarın iki elim de yakalarında olacaktır. Umarım bir gün bu katillerin, vicdansızların, psikopatların sadece başkalarının çocuklarını, kardeşlerini, eşlerini değil -bu karara imza atanlara sesleniyorum- sizin de çocuğunuzu, kardeşinizi, eşinizi bulabileceğinin farkına varırsınız. Umarım bir gün o adalet terazisinin, size de lazım olabileceğinin farkına varırsınız. Girdiğiniz vebalin, aldığınız ahın bu dünyadan sonra bir de ahiretin olduğu gerçeğinin farkına varırsınız.”
Geçen hafta bütçe verilerinin açıklandığını hatırlatan Akşener, AK Parti iktidarının KOBİ’lere, esnafa, ihtiyaç sahiplerine bakışını bir kez daha görme fırsatı elde ettiklerini söyledi.
Akşener, şöyle devam etti:
“Bay krizin bütçesinde ülkemizdeki tüm çiftçilere ve öğrencilere ayrılan paranın kur korumalı mevduat sistemine ödenen paradan daha az olduğuna ibretle şahit olduk. Sözüm ona yeni ekonomi modelinde ‘Türk lirası çakılmasın’ diye icat ettiği kur korumalı mevduat sistemi ucubesi için ödenen para tarıma ve öğrenci burslarına ödenen paranın toplamından daha fazla. Hatta bu sisteme ödenen para, sosyal yardımların iki katından bile fazla. Bu gidişle kur korumalı mevduat sisteminin ülkemize maliyeti 230 milyar lirayı bulacak. Bu parayla, ülkemizin birçok problemini rahatlıkla çözmek varken bay kriz ve arkadaşları, sırf fantastik fikirleri bir gün daha yaşayabilsin diye bu ülkenin kaynaklarını heba ediyor.”
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Meclis gündeminde bulunan Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne ilişkin, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Neymiş? Yalan habere karşı önlem alacaklarmış, dezenformasyonla mücadele edeceklermiş, sosyal medya yalancıymış. Çünkü onlara göre yolsuzluk yok, haberi yapanlar yalancı. Aslında sığınmacı sorunu da yok, ‘var’ diyenler yalancı. Ekonomide her şey tıkırında, ‘ekonomi kötüye gidiyor’ diyenler yalancı. Bu yasa, internet sitelerini hizaya çekme yasasıdır. Bu yasa, televizyon ve gazeteler üzerinde kurulan baskıyı, internete taşıma sevdasıdır. Bu yasa, yeni bir RTÜK oluşturma çabasıdır. Ezcümle bu yasa bir istibdat yasasıdır.
Peki neden böyle bir yasaya gerek duydular biliyor musunuz? Çünkü korkuyorlar. Gerçeklerden, adaletten, milletin özgürce konuşmasından, herkesin doğruları öğrenmesinden, uğruna her şeyi verecekleri o koltukları kaybetmekten korkuyorlar. Kurdukları rant düzeninin dağılmasından, maskelerin düşmesinden, saraydaki sefanın bitmesinden korkuyorlar. Ne kadar beceriksiz olduklarının yazılmasından, ülkemize ne büyük kötülükler ettiklerinin çizilmesinden, kapı arkalarında döndürdükleri dümenlerin açığa çıkmasından korkuyorlar. Artık öyle bir panik halindeler ki havuz medyasındaki düzeni sosyal medyaya da taşımak için uğraşıyorlar.”
Akşener, daha sonra Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Onursal Başkanı Nazmi Bilgin’i kürsüye davet etti.
Bilgin’den sonra konuşmasına kaldığı yerden devam eden Akşener, milletin, haber alma hakkına göz dikenleri ve yüce Meclisi lüzumsuzlaştırmaya kalkanları unutmayacaklarını söyledi.
Marmaris’teki orman yangına dikkati çeken Akşener, geçen yıl yaşanan korkunç günlerin bir daha tekrar etmemesi için dua ettiklerini belirtti.
Akşener, “Gelen bilgilere göre yine uçak yok, yine hazırlık yok. Yine kontrol odası pozları, bol miktarda hamaset var. Bu nedenle iktidarı bir kez daha uyarmak istiyorum. Geçtiğimiz sene, günlerce yüreğimizi yakan, nefesimizi kesen ve canlarımızı alan yangınları unutmadık. Siz de unutmayacaksınız.” diye konuştu.
Memleketi il il, ilçe ilçe ve sokak sokak gezmeye devam ettiğini dile getiren Akşener, vatandaşların kendisine anlattığı sorunları aktardı. Manisa ziyaretinin en acı tablolarından birine Gölmarmara’da karşılaştıklarını belirten Akşener, gölün kuruduğunu, çiftçilerin perişan olduğunu ve Gölmarmara’ya artık “Çöl Marmara” denildiğini aktardı.
Akşener, konuşması sırasında Gölmarmara’da oturan Niğmet Sezen adlı bir vatandaşı da kürsüye davet etti.
Atatürk’ün kurduğu cumhuriyette milletin; egemen unsur, kurucu değer, bağımsızlığın teminatı, birlik ve beraberliğin temeli olduğuna işaret eden Akşener, bugün devlet ve millet kavramının içinin boşaltılmaya çalışıldığını iddia etti.
Akşener, “Beraber yaşama arzumuzu, birbirimize olan saygımızı, sevgimizi kutuplaştırma taktikleriyle, nefret diliyle ve öfke siyasetiyle yıkmaya çalışıyorlar. Neden biliyor musunuz? Çünkü hazmedemiyorlar. Atatürk’ün o büyük vizyonunu, cumhuriyet değerlerimizi hazmedemiyorlar.” dedi.
Akşener, AK Parti’nin “köprü” diyerek iktidara geldiğini ancak 20 yıllık iktidarının sonunda millet ile devlet arasındaki köprüleri yıkmayı, yoksulluğu ve yasakları şahlandırmayı seçtiğini savundu. Akşener, millete hizmetkar olmaya gelenlerin, milleti hizmetkarı olarak görmeye başladığını öne sürerek, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Üretirken tükenen çiftçinin, konuşurken tükenen gençlerin, yazarken tükenen gazetecilerin, yaşarken tükenen ömürlerin, kalkanı, zırhı, mızrağı olacağız. Konuşan bir Türkiye için meydanlarda, gören bir Türkiye için sokaklarda, duyan bir Türkiye için kürsülerde olacağız. Üreten bir Türkiye için tarlalarda, yeşil bir Türkiye için ormanlarda, mavi bir Türkiye için ırmaklarda, yaşayan, yaşatan ve mutlu bir Türkiye için şehirlerde, ilçelerde, köylerde olacağız. Bozlağı susturulmuş bir Türkiye için avşar ellerinde, dengbeji susturulmuş bir Türkiye için serhat illerinde, horonu susturulmuş bir Türkiye için Karadeniz’de olacağız.”