Sayın Niyazi Akdaş, TSYD Ankara Şubesi’ni ziyaret etti. Ziyaretin amacı bu olmasa da oraya evrildi ve biz sorduk o yanıtladı. Babacan tavırlarla, kümede kalmanın rahatlığı ile samimi bir tavırla anlattı, denizin bittiğini açıkladı. Kaynak arıyordu, şehrin dinamiklerinin devreye girmesi gerektiğini, kaynak bulamazsa kimsenin kusura bakmaması gerektiğini söyledi.
Ben o ara düşündüm; Pirus Zaferi gibi bir durum vardı ortada, bir Pirus Zaferi de Ankaragücü kazanırsa, Ankara’nın değme keyfine! Biri Süper Lig’de, biri de Birinci Lig’den düşmemeyi başarmış oluyorlardı! Yazı yazıldığında Ankaragücü’nün Galatasaray maçı henüz oynanmamıştı. Vaziyeti bilemiyorum.
Konuya dönersek…Gazeteci Özer Şendir’in bir saptaması vardı: Lig sonunda Ankara’da iki konvoy karşı karşıya gelir. Biri şampiyon takımın konvoyu, diğeri de kümede kalmayı kutlayan Ankara takımlarından birinin konvoyu!
İki Ankara takımı, biri İmalat-ı Harbiye’nin, diğeri Cumhuriyet’in kulübü! Ankaragücü’nde 1995’ten bu yana Emin Gök, Nevzat Karataş, Osman Kolsuz, Cemal Aydın, Cengiz Topel Yıldırım, Sami Altınyuva, Atilla Süslü, Mehmet Yİğiner, Metin Akyüz, Fatih Mert, Faruk Koca görev yaptı. Her birinin karşısına Gençlerbirliği için Cavcav yazılır. 1978-2017 için İlhan Abi.
Sonra, kerameti kendinden menkul oğul Murat Cavcav! Aradaki birkaç aylıkları ayıklıyoruz ve Niyazi Akdaş! Şu anki durumda Niyazi Bey’in sorumluluğu az. Az da olsa var çünkü İlhan Cavcav’ın yönetimlerindeydi.
Niyazi Başkan şu ara sadece takımı kurtarmaya, biraz da spor kulübü haline getirmeye çalışıyor.
Ankaragücü’nde de Faruk Koca’nın sorumluluğu yok. İki takımın son 30 yıllık geçmişinde ne var Allah aşkına? Şampiyonluk yok, Avrupa’da derece yok. Bir iki Türkiye Kupası, hepsi o kadar! Peki bu halin nedeni ne? Sorumlusu kim? Para harcamadan bu kadar borca battıysanız, orta yerde bir beceriksizlik, çağa ayak uyduramamak, gelişememek, olduğun yerde saymak var!
O nedenle kimse, başarılı başkan vardı demesin, çünkü tarih yalanlar sizi! Başkanların iş insanı olduğunu biliyoruz. Öyleyse bu ne haldir? Geçtiğimiz 30 yılın 20 yılında naklen yayın geliri gibi bir kalem de yoktu. Şimdi var, sponsorluklar gelişti, giydiğiniz şorttan bile para kazanma şansı var. O zaman kim helva yapmayı beceremiyor? Bu potansiyeli harekete geçiremeyen suçlu ayağa kalksın!