Geçmişten ders almıyoruz!
Geleceğe dair gerçekçi plan da yapmıyoruz!
Hayatın her alanı için böyle!
Büyük geçmiş olsun dileklerimizle, Kahramanmaraş depremi, misal!
Sen kardeşim ev alırken, çarşıya-pazara yakınlığına, konuya-komşuya ıslak zeminlerine, balkonuna baktın da depreme dayanıklılık belgesi istedin mi?
Ruhsat veren belediye, yapı ruhsatı, iskan raporu verirken titizlendin mi?
Kısa zaman önce deprem yaşayan Malatya’da kaç bina yıkıldı, kaç kişi hayatını yitirdi?
Ders almış mıyız?
Üstelik, yıkıma uğrayan bu şehirlerin dünyanın en büyük fay hatlarından birinin üzerinde olduğunu bile bile!..
Belki de bilmeyerek!
Hititler bile dağda oturup ovada tarım yaparken, o bilince erişememek, pes!
*
Marka değeri safsatası
Ders almadığımız bir başka konu da Türk futbolu hususunda.
İstanbul’un üç büyükleri ‘marka değeri’ der dururlar.
Oysa kayıkçı kavgası mı dersiniz, horoz dövüşü mü dersiniz, ego yarışı mı dersiniz, kendi beceriksizliğini örtme kaygısı mı dersiniz, taraftarın gazını alma basitliği mi dersiniz bilemeyiz! Ama liste uzar gider. Aslında dillerinden düşürmedikleri marka değerine en çok zararı kendileri verirler, hem de şuursuzca hareket ederek! Haftanın bir günü hariç ortak olduklarının bilincinden uzak!
100 yıldır yaparlar bunu, akıllanmazlar, eşdeğer futbolcuyu Torino’dan 80’e alır Tottenham da seninkine ancak 7 verir. O çocuğun 80 etmemesinin sebebi kendileridir oysa. Bunu bile bile akıllanmadan sürdürürler kısır çekişmeleri!
Yönetim ve yönetme zafiyetlerini bizim Ali’nin de dediği gibi VAR odalarına, hakemlere, top toplayıcılara vs yüklerler! Senaryolar üretirler!
Devam devam!
*
Federasyon artık bu işi yönetemiyor, bu gerçek!
Verin Kulüpler Birliği’ne bu işi, ortak olduklarının ayırdına varsınlar, para kazanmayı da bölüşmeyi de bellesinler! Elin Katarlı şirketine el açmasınlar!
Kendi hakemlerine sahip çıksınlar.
Öyle ligden ayrılma gibi blöfleri o zaman yapsınlar da görelim.
A-kıl-lan-sın-lar!