Cemal Süreyya şiiridir: “Bir gün ayrıldık ve sevilmekten eskimiş bir renk gibi hissettim kendimi” demiş, edebiyatın büyük üstadı, sevgiye gönderme yaparken.
Biz de ülke olarak bu futbol denilen endüstrileşmiş spor olayını, futbolun renklerini sevmekten eskittik!
Eninde sonunda olacağı buydu.
Özet verelim.
Sık sık başkan (TVF ve kulüp), antrenör (ulusal takımlar ve kulüp), MHK Başkanı, gözlemciler vs. eskitiyoruz severken hem de kovarken!
Sonra oyuncu eskitiyoruz seveceğiz diye.
Onlar da kendilerini severek eskitmiyorlar mı kuzum Allah aşkına?
Son zamanlarda eskitmek üzere olduğumuz bir servet var, Arda Güler.
Söylemeden geçmeyelim, Süper Kupa maçında Real Madrid’i çökerten Gavi 18 yaşında ve Barcelona onu 17 yaşındayken takıma koydu geçen sene! Arda’nın rengini de eskitmeyelim efendim.
Barça’nın başında Jesus olsaydı Gavi’yi kulübeye hapsedebilir miydi? Yoksa buraya Katar’la eşdeğer mi bakıyor veya bakmaktadır?
Futbolu eskittiğimiz için seyirci de statlardan kaçar oldu. Biletli 26 kişinin izlediği maçlar var ve dört büyük dahil, stadyumların doluluk oranı yüzde 12’de kalmış.
Hiç acımadan eskittiğimiz bir renk tamlaması daha var: Kırmızı-Siyah, yani Gençlerbirliği! Cumhuriyet’in takımı, 100. yılında içler acısı durumda, yönetimler biraz daha eskitirse, ortada tek renk kalacak; siyah!
*
Voleybolu eskitenler
İçten içe ve alenen voleybol sevmemekten eskitmeye çalışan bir kulüp var, bir başka yazıda detaylandıracağım. Ama be kardeşim bu kadar oyuncu, bu kadar teknik heyet sirkülasyonu olur mu? O hız, üzerinde hareket ettiği zemini eskitmez mi?
İşin daha acı tarafı, siyasetin başat aktörleri olan muhalefet ve iktidar partileri sporumuzdaki bu eskitme yarışına seyirci kalıyorlar!
Ne de olsa 80 milyonluk ülkede
32 madalyamız var!