Sürdürülebilir moda tasarımları konusunda görüşlerini dile getiren tasarımcı Nejla Güvenç, bu konuda uluslararası markaların 2025 yılına kadar zaman verdiklerini ve “Ya sürdürülebilir olursunuz ya da beraber sürdüremeyiz.” dediklerini belirterek, Türkiye’nin aslında bu konuda çok iyi olduğunu söyledi.
Ankara Tasarımcılar ve Modacılar Derneği’nin Ticaret Bakanlığı İhracat Daire Başkanlığı desteğiyle ulusal kapsamda düzenlediği “İmge Moda Tasarım Yarışması”nda finale kalan 20 yarışmacının final defilesi ve ödül töreninin düzenlendiği CSO Ada Ankara’da genç tasarımcılara seslenen Moda Tasarımcısı ve NEJ Marka Kurucusu Nejla Güvenç, “Burada olmak çok büyük keyif. Ankara’da böyle bir organizasyonun olması ve İstanbul olarak da buna şahit olmak bizim için büyük bir mutluluk. Moda tasarım konusunda önce tekstil olarak üretmeyi öğrendik, sonra pazarlamayı öğrendik. Uzun bir yolculuktu ve tasarıma başladık. Şu anda Türkiye’de en çok yükselen yaratıcı endüstrilerden birisi de moda tasarım. Genç bir ülkeyiz, potansiyelimiz yüksek bir ülkeyiz ve tekstil konusunda da dünya lideri ülkelerden biriyiz. O yüzden şu anda izlediğimiz 20 tasarımcıyla daha daha nice 20’lere çok ihtiyacımız var. Hepsini çok tebrik ediyorum. Çok keyifli, başarılı bir sunum gerçekleştirdiler. Teşekkür ediyorum. Ayrıca da yarışmayı düzenlediğiniz için, böyle bir organizasyonda da yer aldığım için teşekkür ederim.
Çok çalışıyoruz, çok da çalışmamız gerekli. Ben ne yapıyorum, kendi markam var, “NEJ” markam. Türkiye’de ilk sürdürülebilir döngüsel tasarımlara 2001’de başladım. Organik tasarımlarla başladım. 2001’den bu yana tamamen sürdürülebilir döngüsel ekonomide tasarımlar gerçekleştiriyoruz.
Hepimiz de biliyoruz, bir yükselen trend, ama verilere de baktığınız zaman yüzde 70 gibi bir artış var aslında, hem ekonomiye katkı olarak artış var hem perakende sektöründe talepler nihai tüketiciden bu yana üreticileri de biraz zorluyor.
YA SÜRDÜRÜLEBİLİR OLURSUNUZ YA DA BERABER SÜRDÜREMEYİZ
Ayrıca uluslararası markalar da 2025 yılına kadar zaman verdiler hepimize. “Ya sürdürülebilir olursunuz ya da beraber sürdüremeyiz.” diye. Türkiye bu konuda aslında çok iyi. Burada da örnek vermek isterim, dünyanın yalın yönetim ile yönetilebilen ilk 8 firmasından 3’ü Türkiye’de. Bu çok büyük bir oran ve sürdürebilirlik konusunda da özellikle organikte çok çok iyiyiz. Atık konusunda iyiyiz, aslında biz ülke olarak biraz bunları çözdük. Ama tasarım kısmında işte bu tür organizasyonlar, yarışmalar sayesinde çok önemli merkezlerle, Paris’le, Londra’yla Milano’yla yarışabilir hale geleceğiz. Neden olmasın? İstanbul yaratıcı şehir seçildi zaten biliyorsunuz UNESCO’da. Bütün yaratım İstanbul’dan doğuyor ama Ankara’da neler neler oluyor, ben de okullara geliyorum, öğrencilerle tanışıyorum ya da konferanslarda çok güzel yükseliyor. Ben çok heyecanlandım, çünkü “Neden Ankara’da yok?” diye hepimiz soruyoruz. Diğer şehirlerde var. Neden Ankara’da yok ki? Gerekli ve o yüzden de çok heyecanlıyız. İlki umarım hayırlı olur ve devamı gelir, büyüyerek gelir. Bir yandan da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde (TOBB) Türkiye Kreatif Endüstriler Meclisi’nin hem kurucusuyum hem de kurulduğundan bu yana da başkan yardımcılığını yerine getiriyorum ve tamamen hedefimiz yaratıcı endüstriler. Gençlere de bu anlamda çağrımız lütfen bizimle kalın, bizimle birlikte büyüyün.” dedi. (Haberola-Necdet Gürsoy)
Sahne arkası (Backstage) görüntüler: