(Poçtama, Bakü Milli Konservatuar’ı Bilim Uzmanı, Humay Cabbarova’dan ilmi makale dahil olmuştur. Okurlarıma sunuyorum…)
Azerbaycan halkının hayat tarzını, medeni düşüncesini, bedii-estetik tefekkürünü kendinde ifade eden folklor metinleri sırasında Destanlarımızın özel yeri vardır. Belli ki Destanlar her bir halkın tarihinde, edebiyat ve medeni yaşamında müstesna rol oynuyor.
Şu bir gerçektir ki, Azerbaycan musikisinde Destanlar üzerine Üzeyir Hacıbeyli, Zülfükar Hacıbeyov ve Müslüm Magomayev operalar yazmışlar.
XX asrin II yarısından başlayarak Azerbaycan bestecileri artık Destan konularına sadece operalar değil, ayrıca vokal, kamera-enstrumental, semfoniler yazmışlar. Destanları mevzu ve mazmun, forma-struktur ve ayrıca yeni yaratıcılık aktarışları ediyorlar. Örneğin, P. Bülbüloğlu’nun “Aşk ve Ölüm” balesi, S. Ferecov’un “Deli Domrul” temsiline yazdığı, “Beyrek”, “Banuçiçeğin hasretiti” vokal-semfonik balladası, “Koroğlu” semfonik freskası, “Hatai” Semfoniya-Destanı, C. Guliyev’in “Destan” Semfonisi, “Oğuzname balesinden süitleri, A. Alizade’nin “Destan” pyesi, F. Alizade’nin solo violini için “Destan” eserlerini Destan konuları üzerine yazılmıştır .
Bu bakımdan müzikteki Destan türüne mevzu ve mazmun, sturktur ve form, konsepsiyon ve konsept-formlaşmış besteci yaklaşımlarını araştırmak çok önemlidir.
Kognetif lingvistikanın önemli anlayışlarından biri sayılan konsept-son yıllarda musikişinaslıkta da geniş tedliğ ediliyor.
Konseptin izahını aşıkşinas bilim adamı – Kamile Dadaşzade böyle izah ediyor ([Dadaşzade K. Aşıkşinaslığın tarihi ve nezeriyesi. Muzik Okulları için ders kitabı. Bakü, 2019. Sayfa 35, 153 ve 483): “Kognetif lingvistika’nın önemli düşüncelerinden sayılan konsept (latince – conceptus – anlayış, mafhum, tasavvür) – ilminin mental seviyyede formlaşmış tefekkür vahidine denir. Konsept nazariyyesi eposşinaslıkta geniş tatbik ediliyor. Destanının metninde tarihin çeşitli dönemlerine ait olan konseptler, uzaklaşarak yeni semantik müstevi yaratmışlardır. Destanın ifası zamanı ağır-ağır konsepte uyğun olarak bazı ifade vasiteler sistemi oluşmuştur. Kısaca, Oguzname’lerin inkişaf aşamalarında her formlaşmış konseptin musiki ekvivalenti mevcuttur”.
Kısaca, “Destan” türünde mevzu ve konsept ve ayrıca struktur olarak yaklaşım- Azerbaycan bestecilerinin yaratıcılığında çeşitli musikili türlerde geniş yer almıştır. Aşık havalarından başlayarak, Destanlarda “övme”, “savaş”, “ağıt”, “kutsallık” gibi konseptler mevcuttur. “Kitabi – Dede Korkut” Destanı, Türk bedii tefekkürünün tezahürü olan konseptlerin araştırılması bakımından büyük önem taşımaktadır.
BESTECi FERECOV’UN KENDİSİ DE ŞAİRDİR
Mehz bu sebepten-“Kitabi-Dede Korkut” Destanının ideya mazmunu pek çok edebiyyat ve Sanat ustalarının ilham kaynağı olarak, çağdaş eserlerin yaratılışını tetiklemiştir. İşte bu eserlerden biri de ünlü besteci – Serdar Ferecov’un 1997 yılında “Kitabi-Dede Korkut” Destanı’nın motifleri üzerine “Deli Domrul” temsiline yazmış olduğu müziktir. Temsilin kısa mazmununa dikkat edelim.
Duha Kоca oğlu Deli Domrul, bir gün Oğuz elinde bir delikanlının ölümüne Oğuz elinin nasıl ağladığını gördüğünde, bu genç yiğidin canını alan Azrayıl’a hiddetlenir ve ona küfürlü sözler ünvanlıyor. Bu sözler Tanrıya hoş gelmiyor. Ve Ulu Tanrı, Azrayıl’ı onun canını almaya göndeiyor. Domrul Azaryıl’ı görüyor, onunla dövüşmeye kalkıyor, fakat dövüşemiyor.
Domrul Tanrı’nın varlığına şehadet ediyor ve ondan affını istiyor. Tanrı onun canını almak karşılığında başka birini bulmayı ve aziz canını almaya görevlendiriyor. Domrul, ihtiyar babasına muracaat ediyor. Fakat babası canını vermeğe razı olmuyor. Domrul, ihtiyar annasine müracaat ediyor ve annesi de razı olmuyor. Son ümit yeri gibi eşinden helallık istiyor ve başına gelenleri anlatıyor. Eşi, canını Domrul’un sağ kalması için Azrayıl’a vermeğe razı olsa bile, Domrul, eşine kıymıyor ve Tanrı’dan tekrar-tekrar aff edilmesini rica ediyor: ya onun canını eşi ile birlikte alsın, ya da canlarını af etmesini rica ediyor. Tanrı karı-kocayı aff ediyor ve karşılığında anne ve babasının canlarını alıyor.
Baba ve annesi tarafından yardım isteyen Deli Domrul, onlardan olumsuz cavapı aldıktan sonra eşi ile helallaşmak ister. Lakin Domrul’un hatunu onun yolunda can vermeğe hazır oluyor ve şöyle der:
Yakın gel, başımın kaderi, elimin taxtı.
Han babamın köylüsü, gadan annemin sevgisi.
Babam-annem verdiği, göz açıban gördüğüm,
Könül verüp sevdiğimm, koç yiğidim, şah yiğidim!
Başka bir konsept – kutsallık konseptidir. Gutsallık konseptini bizler, “Deli Domrul” temsilinde görmekteyiz.
Temsile yazmiş olduğu muziğin daramaturjik bakımdan önemli bölümlerden biri “Dua”dır. Burada “Kitabi Dede Korkut” Eposunun önemli vasıflarından sayılan “kutsallık” konsepti bariz şekilde hallini bulmaktadır.
İmprovize seciyyeli enstrumental girişle başlanan azemetli “Dua”, koro tarafından ifa olunur. Mevzunun halk muziği ile derin ilişkisini şartlandiran önemli yönü – onun ilk xanelerinden tezahür ediyor. Girişin seciyevi metro-ritmik özellikleri, artikule usulları muğam improvizasiyondan ve bağımsız usule malik olan Aşık ezgilerinin kuruluşundan kaynaklanıyor. Koronun melodisi “Şur” makamının seciyyevi intonasyor bölmelerine dayanıyor. İkisesli foruma malik olan Koro, zaman-zaman armonik funksiyonları yerine yetiriyor: başka hallerde ise “Ostinat” fon olarak seslenir ve orkestra partisyonu ile müşahide olunur.
DESTANLARIN ÖZELLİKLE VURGUNUDUR…
Böylece, koronun makam-intonasyon mezmununda, armonik olarak, “metro-ritmik” formunda halk muziği kaynakları sentez olunmuştur. Öte yandan bu bölümde koral türünün tipolojik özelliklerinin tezahürünü de müşahide ede biliyoruz.
“Kutsallık” konsepti “Deli Domrul” temsilinin sonunda dinlediğimiz “Allaha Şükranlık” bölümünde de tezahürünü bulmuştur. “Eşura” dayalı ve kuvarta formunda seslenen ikisesli fakturaya malik olan bu bölümde de dini avazların seciyyevi özellikleri işlenmiştir.
“Dünya” adlanan musiki bölümü, eserin sonunda koronun ifası için düşünülenn muzik bölümüdür. Bu bölümün kaynakları arasında biz ilk olarak “Kitabi-Dede Korkut” boylarının sonunda işittiğimiz ve “alkış, xayır-dua” manalarını hatırlatann “Yum vermek” bölümünü not etmeliyiz.
Serdar Ferecov’un “Banuçiçeğin hasreti” adlı vokal-semfonik Balladası da Destan konsepti türünde eserlerdendir. Ballada’nın sözleri de besteciye aittir. Bu sözlerde de, genelde Banuçiçeğin hasreti, hüzn –kederi kendini buluyor. [9: metin bestecinin şahsi Arşivi’nden – Elyazı’dan götürülmüştür]
Sen gideli gündüzüm gece oldu,
Hatırına ağı dedim Beyreyim!
Hiç bilmedim bu hucran nece oldu,
Sensiz kalıp men ne yapım, Beyreyim?
“Oğuzname” Destanı Konularını Azimle Çalışıyor
Eserde Banuçiçeğin Beyrek yolunda dökdüğü göz yaşı, nisğili tasvir olunmakla birlikte de onun xarakteri besteci tarafından gösteriliyor. Banuçiçeğin Balladası – yani hikayesi çok miskin ve kederlidir. Ağır girişle başlayan “Banuçiçeğin monoloğu”nda onun dahili alemi, keçirdiği ıztiraplar dolgun bişimde tasvir olunur. Burada Destanlara öz “ağı” konsepti kendini buluyor.
Türk halklarının epik yaratıcılığına has olan ağıt konseptinin tasfiri bakımından Serdar Faracov’un “Banuçiçeğin hasreti” Balladası’nın Azerbaycan Bestecilik Okulunun yaratıcısı, büyük Ü. Hacıbeyli’nin “Koroğlu” Operasından “Niğar’ın Aryası” (“Yazık Niğar”) ile Kıyaslamak mümkündür.
Destan’larda “Övme” konsepti de vardır ki, buraya ayrıca Serdar Ferecov’un yazar-dramaturk, Kemal Abdulla’nın sözlerine Giraetçi, Koro ve Solistler – Bariton, Mezo-Soprano” ve Semfonik Orkestra için yazmış olduğu “Beyrek” Vokal-Semfonik Balladası da dahildir.
Bu Ballada da, bir ifacının 3 obrazı kendinde ihtiva etmesi, Ballada türünde karakterik yönlerinden biri sayılır. İlk defa Ballada türüne ait böyle bir yeniliği, F. Şubert’in “Orman Çarı” Balladasında işlenmiştir. Orada da giraetci 3 karakteri (kendinin, “Orman Çarı” ve Oğla’nın partisyonunu söylemekle) canlandırmıştır.
Bu okşarlığı “Aşık Muziği” ile kıyaslamak mümkündür. Aşık ifaçılığında da, Destanı şerh eden Ozan komuşmaları, Destantaki bütün karakterleri kendi canlandırıyor.
Bellidir ki, Aşık’lar-Ozanlar, Sazda – gopuzda kendi ifa başarılarını göstermek için devamlı dinamik işarelerin değişmesine, mürekkep Passajlara, Basso Ostinato’lara, Kuvarta-Kuvinta, Oktava intervali çerçevesinde olan Akkor’lara, bir Makam’dan diğer Makam’a geçit yaparak meraklı ifa tekniği’ne geçit yapıyorlar. Aynı tutumu “Beyrek” Vokal-Senfonik Balladası’nın enstrumental Bölümü’nde de bariz biçimde göre biliyoruz..
Büylece tahlil ettiğimiz bu azemetli eser, bizlerde böyle kanaatler getiriyor: Serdar Ferecov, yaratmış olduğu muzik eserlerinde epik yaratıcılığında konseptleri, kendine öz, bağımsız biçimde tavsir etmiştir. Ayrıca, Serdar Ferecov, bu konseptlerin özelliklerini çağdaş bestecilik tekniğinin özellikleri eserlerinde profesyonelce uzlaştıra bilmiştir.