CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasında, kadın-erkek ayrımının olmadığı, hiç kimsenin ötekileştirilmediği güzel bir Türkiye’de yaşamak istediklerini ifade etti.
Türkiye’nin mutlaka kucaklaşacağını ve helalleşeceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Türkiye’ye mutlaka demokrasi gelecek ve mutlaka İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girecektir.” dedi. Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri, partililerce ayakta alkışlandı.
Atama bekleyen öğretmenlere değinen Kılıçdaroğlu, öğretmenlerin atamalarının süratle gerçekleşmesini arzuladıklarını belirtti. Öğretmenle öğrencinin kucaklaşması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Hiç meraklanmayın, az kaldı; yalnızca atama bekleyen öğretmenler değil, engelli öğretmenler değil, atama bekleyen ziraat teknisyeni de ziraat mühendisi de herkes görevinin başına, boş kadro bırakılmayacak. Herkesin atamaları adaleti içinde gerçekleşecek.” diye konuştu.
CHP milletvekillerinin, 2-3 Mart’ta Erzurum, Bayburt, Gümüşhane ve Erzincan’a gittiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, Erzurum’da bir manavın, 2 bin lira gelen elektrik faturasının, bu ay 7 bin 500 lira geldiğinden yakındığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, “Esnaf arkadaşımıza diyoruz hiç meraklanma çünkü geliyor gelmekte olan.” dedi.
Bayburt’tan bir esnafın, “Satış yapabileceğimiz avizeleri yakmamız, sergilememiz gerekiyor ama maalesef yakamıyoruz. Tasarruf yapmamıza rağmen elektrik faturamız yüzde 50 arttı” sözlerini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
“Doğrusunu isterseniz bunu hiç düşünmemiştim. Avizeci avizelerini yakar ki vatandaş ilgi duysun, gelsin, beğendiği avizeyi satın alsın. Bayburtlu kardeşlerim, sizden milletvekili istiyorum. Bayburt’un büyümesini, gelişmesini, gerçek anlamda il olmasını istiyorsanız ve Bayburt’ta işsizlik olmasın diye düşünüyorsanız oyunuzun rengini değiştireceksiniz. Açık ve net söylüyorum, Cumhuriyet Halk Partisine, halkın partisine, Millet İttifakı’nın bileşenlerine oy vereceksiniz.” ifadelerini kullandı.
Gümüşhane’den bir kasabın, “İlk kez bu yıl, ‘Yarım tavuk alabilir miyim?’ diyen müşterilerim var.” dediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, yalnızca Gümüşhane’de değil Türkiye’nin her yerinde benzer tabloyu görmenin mümkün olduğunu belirtti.
Erzincan’dan bir terzinin, “Akşam oldu, siftah yapamadım. 45 yıllık esnafım böyle bir yıl görmedim. İş yok, satış yok ama sizlerden umudum var” dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, “Umudunu kaybetme, bunların tamamını düzelteceğiz.” ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, “Bir siyasal iktidar, halkın oyuyla gelip iktidar olursa verdiği sözleri tutması lazım. En temel sorun verilen sözün tutulmaması. Bu, vatandaşla siyasetçi arasındaki güveni temelden sarsar. Hele hele bu sözü en tepedeki insan söylemişse sözünün arkasında durması lazım.” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 19 Ocak 2022’de muhtar maaşlarının asgari ücret seviyesine çıkarılacağını açıkladığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Halen ses yok. Niye yok, niye sözünü tutmuyor? Bütün muhtar kardeşlerime söylüyorum, saraya davetlisiniz, gideceksiniz, gidin oraya ama size söz verilirse ‘Bize asgari ücret maaşı sözü vermiştiniz, bugüne kadar gerçekleşmedi. Bir yerde bir aksama mı var yoksa unuttunuz mu?’ diye sorun, bakalım ne diyecekler.” dedi.
Anadolu’nun içinin boşaldığını, yatırımın büyük ölçüde Batı’ya kaydığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Eskiden ‘Anadolu kaplanları’ vardı. Eskiden Van diye güzel, görkemli bir ilimiz vardı, halen var. Van denizinin kenarında bütün ihtişamıyla tarihiyle coğrafyasıyla duruyor. Ama maalesef biraz boynu bükük. Çünkü sınır ticaretine ciddi kısıtlamalar gelmiş vaziyette. Yalnızca Van için değil sınırdaki bütün illerimizin diğer ülkelerle sınır ticareti yapmasını, zenginleşmelerini isteriz. Kilis bunun tipik örneği. Bütün Vanlı kardeşlerime sesleniyorum, hiç meraklanmayın. Van’ın tarihini de coğrafyasını da turizm alanında yükselteceğiz. Bunun alt yapısını yapmaya, Van’ı gerçek anlamda büyütmeye söz veriyorum.”
Daha önce sağlık personeline yönelik bir düzenlemeyle pratisyen doktorlara 2500, uzman doktorlara 5 bin lira zam öngörüldüğünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, söz konusu kanun teklifinin, sağlıkçılarla ilgili maddeleri tümüyle çıkarılarak yasalaştığını belirtti.
Kılıçdaroğlu, “Sağlıkçılarla ilgili verdikleri sözü tutmadılar. Bütün sağlıkçı kardeşlerime söylüyorum, bir politikacı verdiği sözü tutmazsa o politikacının mensup olduğu partiye oy vermeyeceksiniz. Bu kadar açık ve net. ‘Bizi kandırsın, biz kandırılmaya alıştık.’ diyorsanız devam edin. O zaman, ‘Demokrasi yok, özgürlük yok, geçinemiyorum.’ diye dert yanmayacaksınız. Kendi geleceğinizi kendi iradenizle belirleyeceksiniz. Size yalan söyleyen, sizi kandıran siyasetçiye izin vermeyeceksiniz.” değerlendirmesini yaptı.
Kemal Kılıçdaroğlu, zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin yönetmelik değişikliğine de değinerek, şöyle konuştu:
“Zeytinle ilgili 1939’da çıkan bir kanunumuz var fakat AK Parti iktidar olunca bu zeytin ağaçlarına karşı bir alerjisi var. İlk kanun, 2009’da geldi. Görüşüldü fakat sonra Meclisten tepkiler geldi. AK Parti milletvekilleri de bölgelerine gidemediler, dolayısıyla bunu geri çektiler. Aradan bir süre geçti, bu sefer 2010’da aynı kanun teklifi bir daha geldi. O da Mecliste tartışıldı, zeytinin, zeytinyağının ne kadar değerli olduğu anlatıldı. O da geçmedi. Sonra 2014, 2017, 2019’da bir daha geldi. En son 5 Ekim 2020’de bir daha geldi ve her seferinde TBMM’de görüşülürken vicdan sahibi AK Parti’li milletvekillerinin de itirazı üzerine Genel Kurulda görüşülmeden bunların tamamı geri çekildi. Rant tatlı, rantiye de çok güçlü. En büyük gücünü sarayda gösteriyor ve tuttular, kanunla yapamadıklarını bir yönetmelikle yaptılar ve ranta açtılar. Bunun üzerine bütün sivil toplum örgütleri davalar açtı. Bizler de dikkatle değerlendiriyoruz.”
Nükleer Düzenleme Kurumu Kanunu’nun Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Şu anda nükleer kelimesinin n’sini dahi bilmeyen bir kişiyi Nükleer Düzenleme Kurumuna atamak mümkün. Eğitim düzeyi ne olursa olsun hiç önemli değil, istediği kişiyi istediği yere Erdoğan atayabilecek. Devlette adalet, liyakat bunların tamamı unutulmuş vaziyette. Anayasa Mahkemesinin kararı dolayısıyla bu düzenleme geldi, iptal kararı vermişti. Şimdi bunun için de yine Kaboğlu Hoca’mıza görev düşüyor. Anayasa Mahkemesine itiraz dilekçemizi hazırlayacağız.” dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olduğunu belirterek, Anayasa’nın kadınlara verdiği hakları ellerinden almaya çalışanlar olduğunu savundu.
Ukraynalı kadınlara değinen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Televizyonlardan görüyorsunuz, gazetelerde, dergilerde, sosyal medya hesaplarında görüyorsunuz. Kucaklarında küçük çocukları bazen ellerini tutarak bazen çocukları babayla veya diğer yakınlarıyla ağlayarak vedalaşırken görüyorsunuz. Bu dramı dünya, insanlık hak etmiyor. Bu dramın sonlandırılması, tarafların bir araya gelip uzlaşmaları lazım. Ölen insanlar, ölen kadınlar, ölen çocuklar… Silahla, bombayla acımasız şekilde öldürülüyorlar. 21’inci yüzyılın dünyası böyle bir vahşeti kabul etmiyor, etmiyoruz. Kadınlar, hayatın kahrını çekiyorlar, pek çok sıkıntıya giriyorlar ama dirençle hayata sarılmasını, zorlukları aşmasını da biliyorlar. Kadına şiddeti önlemeye yönelik tedbirler geldiğinde her türlü desteği vereceğiz. Bu konuda herhangi bir endişemiz yok.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, hayat pahalılığını en çok kadınların yaşadığını, çocuğunu yatağa aç yatıran bir annenin dramını kimsenin anlayamayacağını söyledi.
Türkiye’nin bu tür tablolardan kurtulması için seçime gitmesi gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, “Sandığı getirmekte direniyorlar ama gün olacak ve bunlar mecburen sandığı getirecekler. Biz Türkiye’nin kaderini kadın-erkek hep birlikte değiştireceğiz.” dedi.
Türkiye’de gıda krizinin yaşanacağına dair öngörüsünü aylar öncesinden paylaştığını aktaran Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Devleti yönetenler devletten habersiz, bürokrasiden habersiz. Gıda krizinin geleceğini bilmiyorlar, görmüyorlar. ‘Kara kış fonu kurun, çocuklar yatağa aç girmesin’ diye defalarca söyledim yine yapmadılar ama Cumhuriyet Halk Partili belediyeler bunların tamamını yaptılar. Kara kış fonlarını kurdular, doğalgaz, elektrik faturasını ödeyemeyecek durumda olan ailelerin faturalarını ödediler. Gıda yardımı başta olmak üzere eğer bir yardım gerekiyorsa bir telefonla her türlü yardım kendilerine ulaştırıldı. ‘Sakın CHP’ye oy vermeyin, gelirse yardımlar kesilir’ diyorlardı. Bütün bu algının nasıl yıkıldığını, nasıl olduğunu hepimiz gördük ve hepimiz bu yanlış algının da tanığı olduk.”
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonun (Türk-İş) açıkladığı şubat ayı enflasyon rakamlarına göre asgari ücretlilerin açlık sınırının altında ücret aldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, yoksulluk sınırının ise 15 bin 139 lira 90 kuruş olduğunu aktardı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “Türkiye yüzde 11 büyüdü” açıklamasını da anımsatan Kılıçdaroğlu, “Kim yüzde 11 büyüdü? Esnaf büyümedi, kim büyüdü? Çiftçiye soruyorum ‘dalga mı geçiyorsunuz’ diyorlar. Kim büyüdü? 5’li çete. Milyonlar fakirleşirken maalesef onlar büyüdüler.” dedi.
“Bütün bu olayların sorumlusu kim? Bu kadar zam yapan birisinin olması lazım.” ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir televizyon programında yaptığı eski bir açıklamasını izlettirdi.
Videonun ardından Kılıçdaroğlu, “Demek ki memleketi bu hale hükümet getirdi. Ben söylemiyorum, en yetkili isim söylüyor, en tepedeki insan söylüyor. Fakir fukarayı açlığa kim mahkum etti? ‘Bu hükümet’ diyor. Hükümetinin tepesindeki kişi kim? Az önce konuşan zat. Bu itiraf son derece değerli bir itiraftır. Bunu özellikle AK Parti’ye oy veren kardeşlerimin dikkatle birkaç kez dinlemelerini isterim. Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy veren kardeşlerimin de dikkate dinlemelerini isterim.” değerlendirmesini yaptı.
Bazılarının aklına iktidar için “Son zamanlarda böyle oldu, eskiden böyle değildi. İlk geldiklerinde çok iyi yönettiler.” ifadelerinin gelebileceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Onun da cevabını vereyim. İlk geldiklerinde satmadıkları fabrika bırakmadılar, paraları aldılar, ceplerini doldurdular. Milyarlarca dolar para aldılar. Yetti mi? Yetmedi. Milyarlarca, katrilyonlarca vergi topladılar. Yetti mi? Yetmedi. Sonra Merkez Bankası’nın 128 milyar doları var, onu da hiç ettiler, o da gitti. Yani işin doğrusu ya da Türkçesi; ‘Deniz bitti, kara göründü.’ Satacakları bir şey kalmadı. Milli Piyango’yu da en son sattılar, şimdi arazileri satıyorlar. Devleti yönetmesini bilmiyorlar, devleti yönetemediler.” diye konuştu.
Esnafın yapılan zamlardan sorumlu olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Esnafa diyorsun ‘niye zam yaptın?’ Ne yapsın? Zamlı alıyor. Ne yapacak bu adam? 10 liraydı, 20 liraya alıyor, 21 liraya da satacak, bari 1 lira da kar etsin bu adam. Bir; bu müfettiş, zabıta tayfasını derhal geri çekeceksin. İki; Tarım Kanunu’nda çok açık bir hüküm var. Diyor ki; ‘her yıl milli gelirin en az yüzde biri oranda çiftçiye destek verilir.’ Bunu vereceksin kardeşim, kanunun gereğini yerine getireceksin. Çiftçinin bu hükümetlerden 229 milyar lira alacağı var, yüzde bir verilmediği için. Nasıl vereceksin? Bütçeye koyacaksın. Üç; çiftçinin Tarım Kredi Kooperatifinden ve bankalardan çektiği krediler var. Çiftçi zor durumda. Sen teşvik edeceksin. Diyorsun ki ‘sana faiziyle borç para veriyorum.’ ‘Kardeşim, ben zaten gırtlağıma kadar batmışım. Sen bana niye borç para veriyorsun? Bana destek vermen lazım.’ Çiftçinin Ziraat Bankası’ndan veya diğer bankalardan veya Tarım Kredi Kooperatiflerinden aldığı kredilerin faizlerini sileceksin. ‘Ben bunu nasıl sileceğim?’ dersen, 229 milyar lira çiftçinin alacağı var, oradan mahsup edersin.”
Çiftçinin mazot zamlarından sonra traktörünü kullanamaz hale geldiğini öne süren Kılıçdaroğlu, “Ne diyorlardı? ‘Mazotu doldur. Yarısı sizden, yarısı bizden.’ Bu sözü verdin mi? Verdin. O zaman kardeşim diyeceksin ki; ‘ben AK Parti’nin Genel Başkanı olarak verdiğim sözün arkasında her zaman dururum. ‘Mademki biz böyle bir söz verdik, traktöre dolacak olan mazotun yarısını sen ödeyeceksin, yarısını da ben ödeyeceğim, devlet olarak.’ O zaman ben derim ki ‘helal olsun, verdiği sözü tuttu.’ Tutar mı? Tutamaz çünkü 5’li çete izin vermez, onlar doymuyor bir türlü. İktidarı belirleyen, iktidarın üzerindeki en büyük güç 5’li çetedir. Milyonlar bir tarafa, beş kişi bir tarafa.” şeklinde konuştu.
İktidarın tarımsal sulamada kullanılan elektriği bedava vermesi gerektiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, “Dışarıdan satın alacağına, bu adam üretecek. Elektriği buna bedava ver.” dedi.
Şanlıurfa ziyaretinde “2 milyon 300 bin dönüm taşlık arazi var. Büyükşehir Belediyesini bize verin bütün çiftçilere elektriği bedava yapacağım. Buraya güneş santralleri kuracağım’ ifadesini kullandığını aktaran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Önce dediler ‘bu olmaz’ falan, filan. Şimdi diyorlar ki; ‘bu proje, bizim projemiz.’ Diyarbakır’a gideceğim aynı şeyi Diyarbakır’da da söyleyeceğim. Diyarbakır’da da aynı şeyi yapacağız. Diyarbakırlı çiftçiye de, Urfalı çiftçiye de güneş enerjisi üzerinden elektriği bedava vereceğiz. ‘Nasıl yapacaksın?’ diyorsan buradan açık ve net çağrı yapıyorum. Nasıl yaptığımı öğrenmek istiyorsan, bakanlık engel olmasın, bütün taleplerimizi yerine getirsin. Sen de gel, seni de davet edeceğim, beraber açacağız. Sen yönetemiyorsun, yönetmeyi bilmiyorsun.”
Kılıçdaroğlu, iktidara devlet destekleme alımlarında da “maliyet artı makul kar eşittir taban fiyatı” yöntemini önerdi.
“Siz hep eleştiriyorsunuz, hiç öneri getirmiyorsunuz” eleştirisi aldıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Hangi sorun varsa önerimiz de vardır. Hiç kimse endişe etmesin.” dedi.
Kılıçdaroğlu, iktidarın mensuplarının halkın arasına ve televizyonlara çıkmaktan korktuğunu da savundu.