İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda, tütün üreticilerini mağdur eden yasanın 6 ay ertelendiğini, atılan bu doğru adıma rağmen haklarını arayan çiftçilerin gözaltına alındığını söyledi.
Gözaltına alınanlar arasında 66 yaşındaki bir üreticinin de olduğunu dile getiren Akşener, “İşe bakar mısınız? İktidar yanlışı görüyor, yasağı erteliyor. Bu durumda, o üretici kardeşlerimiz ne yapmış oluyor? Bir yanlışı protesto etmiş oluyor. Buna rağmen evlerinden alınıp, cezaevine gönderiliyorlar. Buradan Sayın Erdoğan’a çağrıda bulunmak istiyorum. Bu yanlışı derhal düzeltin. Yazıktır, günahtır. Böyle haksızlık, böyle adaletsizlik olmaz. Böyle devlet yönetilmez.” diye konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, 15 Temmuz hain FETÖ kalkışmasının 5’inci yılı olduğunu anımsatarak, şehit düşen vatandaşları rahmet ve saygıyla andı.
Akşener, milletin, Meşrutiyet’ten bu yana tercihini hep demokrasiden ve milli iradenin üstünlüğünden yana kullandığını, her darbe, muhtıra ve vesayet girişimi sonrasında darbecilere en ağır siyasi bedelleri ödettiğini vurguladı.
İktidarın 15 Temmuz felaketinden ders alacağını umduklarını ancak bu umutlarının boşa çıktığını ifade eden Akşener, şunları kaydetti:
“(Kandırıldık, milletimiz affetsin) deyip ellerini yıkayıp çekildiler, olanlardan hiçbir ders almadılar. Ders almadıkları gibi, ‘FETÖ’nün siyasi ayağını araştıralım’ diye verdiğimiz önergelere her defasında ‘Hayır’ dediler. Üstüne bir de utanmadan bize çamur atmaya kalktılar. Ama milletimizin yüksek feraseti sayesinde o çamur ellerinde kaldı. Hukukun üstünlüğünü, liyakati, demokrasinin gereklerini kavrayacaklar diye umduk. Tam aksine, geçen her sene Türkiye’yi demokrasiden, adaletten ve devlet aklından daha da uzaklaştırdılar. Üstüne bir de ucube bir sistem uydurup milli birlik ve beraberliğimizi koltuk siyasetinin zehirli diliyle kirlettiler. Aradan 5 sene geçmiş. Yetki var ama sorumluluk yok. Suç var ama üstüne alan yok. Beraber yol yürünmüş, kurumlar paylaşılmış, zengin olunmuş, günahın tövbesi dışında, siyasi bedeli yok.”
Türkiye’nin dört bir yanında milletin İYİ Partiyi iktidara çağırdığını savunan Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Çaktırmamaya çalışsa da aslında bu gerçeği Sayın Erdoğan da görüyor. İşte tam da bu gerçeğin telaşıyla her hafta yeni bir gafın altına imza atıyor. Bu haftanın gafı iki gün önceydi. Kendisi yine çıktığı bir kürsüde dedi ki ‘memleketi bunlara teslim edemeyiz’ Aynen böyle dedi. Sayın Erdoğan, devleti teslim aldığını sanıyor ya seçim kaybedince de teslim edeceğini düşünüyor. Şu zihniyete bakar mısınız? Şu gaflete bakar mısınız? Bak Sayın Erdoğan, iktidar olmak milletin verdiği bir yetkidir ve bu yönüyle bir bayrak yarışıdır. O nedenle iktidar teslim edilmez, devredilir. Millet, sandıkta kararını ortaya koyar ve iktidar da o karara göre devredilir. Millet işareti verdiğinde bu iş biter. Hiçbir güç, o yüce kararın üzerinde değildir.
Yani, sen ve küçük ortağın beğenseniz de beğenmeseniz de demokrasilerde esas olan milletin iradesi ve milletin kararıdır. Ama eğer millet iradesiyle probleminiz varsa, eğer aklınızdan başka bir şeyler geçiyorsa, benden sana tavsiye, çok uzaklara gitme, yakın tarihimize bak. Millet iradesinin nasıl bir sel olduğunu, nasıl önünde hiçbir engelin tutunamadığını, açıkça görürsün. Sayın Erdoğan, günü geldiğinde Türkiye’yi kimin yöneteceğine sen değil, milletimiz karar verecek. Ve o karar verildiğinde sen de aynı senden öncekiler gibi yapılması gerekeni yapacak ve elinde çiçeklerle iktidarı devredip senden sonra gelene görevinde başarılar dileyeceksin. Rahmetli Ecevit’in yaptığı gibi. Bu kadar basit. Bunu böyle bil, aklını başına al.”
Yörüklerin yaşadığı sorunlara değinen Akşener, Yörük çadırlarının ağır bir tehdit altında olduğunu öne sürdü.
Göçebelik veya konar-göçerliğin Türk kültürünün bir parçası olduğuna işaret eden Akşener, “Yörüklük bir yaşam biçimidir. Ama ne yazık ki Yörüklüğü de Yörükleri de onların üretim biçimi olan konar-göçer yaşamı da yok ediyorlar. Yörüklerin, sürüleriyle birlikte yaptıkları o geleneksel yolculuğa bile tahammül edemiyorlar. Karşılarına jandarmayı, zabıtayı çıkarıyorlar. Mera parası, orman parası, toprak bastı parası derken karşılarına her tülü engeli çıkarıyorlar. Bırakın sahip çıkmayı, yollarını kesiyorlar.” ifadelerini kullandı.
Akşener, iktidara geldiklerinde Yörüklerin göç yolları haritasını çıkaracaklarını, güvenliklerini sağlayacaklarını, göç yolları üzerindeki kamuya ait Hazine arazilerini, mera ve otlakları, oba oba tahsis edeceklerini, mobil süt sağım üniteleri sağlayacaklarını, yol boyunca temiz içme suyu, mobil tuvalet, banyo, kitaplık ve internet erişimi sağlayacaklarını anlattı.
Yaklaşan Kurban Bayramı’nı anımsatan Akşener, her yıl kurban ibadeti için yaklaşık 900 bin büyükbaş, 3 milyona yakın da küçükbaş hayvan kesildiğini söyledi.
Türkiye’nin, vatandaşların 5 liralık kıyma, yarım kilo çorbalık tavuk kırpıntısı aldığı bir ülke haline geldiğini ileri süren Akşener, Et ve Süt Kurumunun, Kurban Bayramı dönemine özel, karkas kesim referans fiyatı ilan etmesini istedi.
Akşener, Millet İttifakı belediyeleri başta olmak üzere, tüm büyükşehir ve il belediyelerine şu çağrıda bulundu:
“Şehrinizde misafir ettiğiniz besicilere ve hayvanlara gereken konforu sağlayın. Kaba ve karma yem yardımı yapın. Besicilerden alınan ücretleri ve sağlanan gelirleri asgari seviyede tutun. Et ve Süt Kurumu devreye girmezse siz devreye girin ve elde kalan hayvanları satın alın. İhtiyaç sahiplerine ve gıda yardımı yaptığınız vatandaşlarımıza, buradan üretilecek etleri, taze ya da işlenmiş olarak dağıtın. Bu, hem zorluk çeken vatandaşlarımız için önemli bir hizmet olur hem de yüzbinlerce vatandaşımızın ekmek yediği bir sektöre can suyu olur.”
Fındık üreticilerinin sorunlarına da değinen Akşener, artan maliyetler, dolar kuru, refah payı, enflasyon ve dünyadaki rekolte düşüşü göz önüne alındığında bu yıl için kilo başına 35 liranın uygun olacağını kaydetti.
Akşener, “Sayın Erdoğan, Rizelilik, Karadenizli fındık üreticisini yabancı şirketlere ezdirmeyerek olur. Eğer, her fırsatta söylediğin gibi gerçekten Karadeniz’in oğluysan o zaman bu sefer yabancı lobilerin elemanlarını bu işten uzak tut ve fındık üreticilerimize sahip çık.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, bu sıralar “Çin Komünist Partisine şirin görünmeye” çalışmakla meşgul olduğunu iddia eden Akşener, şöyle devam etti:
“Kendisi, Çin Komünist Partisinin, 100’üncü kuruluş yıl dönümü için yeni kankası, Şi Cinping’i arayıp, pamuk gibi yumuşacık mesajlar vermiş. Yalnız yanlış olmasın, Türkiye’dekini değil, orijinalini aramış. Peki görüşmede neler var? İlişkileri ilerletme arzusu, Çin politikalarına tam destek, bol miktarda takdir, teşekkür, övgü var. Peki Uygurlara yapılan soykırıma, evlerinden alınan erkeklerin köle kamplarına yerleştirildiği veya Uygur evlerine Çinli erkeklerin yerleştirildiği konularında bir şey var mı? Yok. Dünya Uygurlara sahip çıkarken Sayın Erdoğan, Çin’le ilişki geliştirme peşinde.”
Akşener, konuşmasının bir bölümünde eczacılık fakültesi öğrencisi Kemal Hündür’ü kürsüye davet etti.
Hündür’ün ardından konuşmasına kaldığı yerden devam eden Akşener, Türkiye’de doğaya, çevreye ve insan sağlığına dair krizlere her gün bir yenisinin eklendiğini ileri sürdü.
“Betondan başka bir şeyi bilmeyen AK Parti iktidarının ellerinde doğal güzelliklerimiz, ormanlarımız yok ediliyor, sularımız kirletiliyor. Denizlerimize daha önce görmediğimiz belalar musallat oluyor.” diyen Akşener, son yıllarda atık sektöründeki plastik ve geri dönüşüm fabrikalarında bazı yangınlar çıktığına işaret etti.
Akşener, Interpol raporlarında; çöp ticaretinin artık bir suç faaliyetine dönüştüğü, uluslararası dolaşıma giren plastik atıkların yasa dışı şekilde bertaraf edildiğine yönelik tespitlerin olduğunu aktardı.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, şu değerlendirmelerde bulundu:
“İlginçtir, nedense bu tesislerin sadece depoları yanıyor. Bu yangınlar nedense ana tesise hasar vermiyor, sadece depolardaki atıklar yanıyor. Ya depolanmış plastik atıklar yanıyor ya da normal şartlarda ithalatı yasak olan çöpler yok oluyor. Böylelikle, yasaklı ithal malzemeye dair kanıtlar da mistik bir biçimde ortadan kalkmış oluyor. Ben bunlara akıllı yangın deyince konunun ilgilileri çok kızıyor ama ne yapalım; veriler ortada. 2016’da plastik ve geri dönüşüm fabrikalarında 8, 2017’de 7 yangın, 2020’de nedeni bilinmeyen tam 65 yangın çıkmış. Yangınlardaki bu artışın sebebi nedir? Geçen hafta itibarıyla yeniden serbest bırakılan çöp ithalatından başka bir şey değil. ‘Çöpün de ithalatı mı olur?’ demeyin. Maalesef oluyor. Batı dünyası ve Avrupa, kendi çöplerini az gelişmiş ülkelere gönderiyor. 2015 yılına kadar bu çöplerin büyük kısmı Çin’e gidiyordu. Ancak Çin bile doğasını, çevresini düşünerek 2017’de çöp ve atık ithalatını yasakladı. Peki, artık Çin’e gitmeyen bu çöpler, nereye gitmeye başladı dersiniz? Malezya, Bangladeş, Filipinler ve maalesef Türkiye’ye gelmeye başladı. AK Parti iktidarının dış ticaret anlayışına bakar mısınız? Sayın Erdoğan’ın ithalat sevgisinin ulaştığı noktaya bakar mısınız?”
İktidara geleceklerini ve buna herkesin hazır olması gerektiğini savunan Meral Akşener, “Nereden biliyorum biliyor musunuz? Sayın Erdoğan da ortağı da, saray şürekası da iktidar medyası da bir şeyi çok merak ediyor. O merakla yatıp, o merakla kalkıyorlar. Her yerde aynı soruyu soruyorlar: ‘İYİ Parti’nin, Millet İttifakı’nın, cumhurbaşkanı adayı kim olacak?’ diyorlar. Buradan, kendilerine açık ve net cevap vermek istiyorum. Rahat olun, stres yapmayın, kendinizi de çok yıpratmayın, yaşlı başlı adamlarsınız. Siz hiç merak etmeyin, bizim cumhurbaşkanı adayımız Türkiye Cumhuriyeti’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı olacak. Kesin bilgi, yayalım.” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Akşener, toplantının başlangıcında partisine katılan üyelere de rozet taktı.