Partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada Kudüs’e ilişkin değerlendirmelerde bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Çağrı olursa biz gidelim, biz koşalım, hızır gibi yetişelim, gücümüzün yettiği yere kadar girelim, nihai olarak akan kanı durduralım; huzur, istikrar ve güvenliği el birliğiyle, güç birliğiyle temin edelim. Kudüs’ün her karışında izimiz ve eserlerimiz vardır. Kudüs bizi bilir, biz Kudüs’ü biliriz. Şayet ABD bunun önünde engelse NATO üyeliğini derhal tartışmaya açalım, Kürecik’i de, İncirlik’i de boşaltalım. Onlardan korkan en az onlar gibi olsun.” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kovid-19 salgınının, bütün ezberleri bozmakla kalmadığını, henüz tam kavranamayan hatta kavramsal çatısı kurulamayan yeni bir dünyanın kapılarını da araladığını dile getirerek, “Medeniyetler ve milletler mücadelesinde muvaffak olabilmek, milli varlığımızı risk ve tehditlere karşı muhafaza edebilmek, önemle altını çiziyorum ki birlik ve dayanışma hasletlerimizin yanı sıra fazilet ve fedakarlık kültürümüzün gücüyle orantılıdır.” diye konuştu.
İslamiyet’te karamsarlığın yasaklı alan olduğunu belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
“Peşin hükümlerle, önyargıların hakimiyetiyle, siyasi hesap hatalarıyla devamlı surette felaket tellallığı yapmak, ‘öldük, bittik, mahvolduk’ yaygarası koparmak ne insan sevgisiyle ne de sorumluluk hissiyatıyla bağdaşacaktır. Türkiye salgının ateşini söndürmek maksadıyla muazzam bir direnç gösterirken arkadan dolaşıp yapılan onca muhterem hizmeti karalamaya, insanüstü çalışmaları kötülemeye niyetlenmek namuslu siyaset hali, utanma duygusu olan siyasetçi vasfı olamayacaktır. Maalesef CHP’nin, İP’in ve diğerlerinin sakat, şaibeli ve sarsak muhalefet argümanları arasında Kovid-19 da yerini almıştır.
Zillet ittifakı, yeni ortak gördüğü bulaşıcı hastalıktan nemalanma sırasına girecek kadar basiretini kaybetmiştir. İnsan ve toplum sağlığını vahim derecede tehlikeye atan Kovid-19’dan medet umanların, rant çetelesi tutanların, musibetten çıkar devşirmeye kalkışanların siyasetleri hastadır, zihniyetleri ağır hasarlıdır. Özellikle Türkiye’nin Kovid-19 salgınını başarıyla yönettiğini ifade etmek vicdan sahibi herkesin görevi olmalıdır. Hakkı haklısına teslim adalettir. Adaleti dilinden düşürmeyen CHP ve yandaşlarının nasıl bir adaletsizliğin, nasıl bir ahlaki zafiyetin içine yuvarlandığı bize göre bariz şekilde ortadadır. Hakikatleri gizleme telaşının sonu karanlık bir uçurumdur. CHP bu uçurumun dibindedir.”
Bahçeli, salgın nedeniyle mağdur olanların sesini duymanın esas olması gerektiğini ifade ederek, Türkiye’yi yöneten iradenin, devletin bütün imkanlarını seferber ederek esnafın, dar ve sabit gelirlilerin, yoksul ve muhtaçların, emekli, dul ve yetimlerin, toprağına ümitlerini eken çiftçilerin taleplerini peyderpey karşıladığını belirtti.
“Sırtında yumurta küfesi olmayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, tüm iddialarının boş ve dayanıksız” olduğunu söyleyen Bahçeli, “Nasıl olsa boşa sallayıp dolu tutmanın peşine düşmek kolaydır.” dedi.
Kovid-19’un, herkesin ana meselesi olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Bu yükün kaldırılması için samimi ve sağduyulu duruş sergilemek varken; yapıcı, olumlu ve olgun muhalefet etmek duruyorken yalanı siyaset rotası haline getirmek su katılmamış bozgunculuktur. Nitekim CHP yönetimi bozguncudur, milletimiz 2023 Haziran ayında bozguncuları sandıkta bozuk para gibi harcayacaktır.” ifadelerini kullandı.
Türkiye normalleştikçe zilletin anormalleşeceğini ve kaybedeceğini vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
“Eninde sonunda Kovid-19 kuşatmasından Allah’ın izniyle kurtulacağız. Bu musibeti her cephede yeneceğiz. Sağlık Bakanımıza ve bakanlık personeline güveniyoruz. Kahramanca çalışan doktorlarımıza inanıyoruz. Hemşirelerimizin, hasta bakıcılarımızın emeklerinden dolayı müteşekkiriz. Tedbirleri gevşetmeden, rehavete kapılmadan, birbirimize destek verip tutunarak aklın, tıbbın ve duanın ikramıyla Kovid-19’u inşallah hayatımızdan çıkaracağız. Bu irade bizde vardır. Bu cesaret bizde vardır. Sabır ve metanet milli yüreklerin kale burcudur. CHP’nin aciz ve acınası siyaseti, aşıyla ilgili kirlenmiş söylemleri millet nezdinde değersizdir, defolu siyasetlerinin yeni bir örneğidir.
Bilinsin ki CHP’nin başını çektiği fitne katarı eninde sonunda devrilecektir. MHP olarak devletin ve hükümetin alacağı her kararı, uygulayacağı her tedbiri destekliyoruz. Kovid-19’dan dolayı hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, şu anda hastane köşelerinde tedavi gören vatandaşlarımıza acil şifalar temenni ediyorum. Rabbim’den dileğim, milletimizi ve tüm insanlığı savaştığımız illetten bir an önce kurtarmasıdır.”
Bahçeli, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) şartlarının kısıdı altında kutlanacağını hatırlattı.
19 Mayıs’ın, aynı zamanda tam bağımsızlığa giden sürecin ilk halkası olduğuna işaret eden Bahçeli, “19 Mayıs ruhu, milli onurun dirilişi, teslimiyetçi, tavizkar yönetimlere karşı milli devletin doğuşu; çağın stratejik dengelerini ve zayıflıklarını gözeten akıl, sağduyu ve vizyonun adıdır.” diye konuştu.
Samsun’dan atılan ilk adımın, devletin yol haritası ve aziz milletin kahramanlık beratı olduğunu dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti:
“Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye’yi tarihin gerisine düşürmeye kimsenin gücü de nefesi de yetmeyecektir. Çünkü ilk adımın ruhu, maşeri vicdanda hala kor gibi durmaktadır. Gerekirse 102 yıl önceki adımı bir kez daha atarız, yeniden Kocatepe’ye karargah kurarız. Gerekirse Dumlupınar’a kadar aşkla koşar, namertlere kafa tutarız. Yetmezse soluğu İzmir’de alırız, önümüze kattığımız ne kadar hain, bölünmemizi bekleyen ne kadar şiddet ve şekavet yuvası varsa denize dökeriz. Dün yaptık, yine yaparız. Türk milletinin varlığını sonsuza kadar yaşatmaya ant içiyoruz.”
Büyük Türk milletinin ve geleceğin teminatı gençlerin, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlayan Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Samsun’dan Ankara’ya uzanan tek bilek ve tek nefes olduğunu vurguladı.
Bahçeli, ilk adımın mimarı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, kurucu kahramanları ve aziz şehitleri şükran, minnet ve rahmetle andı.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Türk milleti tanımını yeterince kapsayıcı bulmayıp, başka kimlik arayışlarının artış göstermesinin, bunun da özellikle zillet ittifakı eliyle hukuki ve siyasi bir karşılığa oturtulma çabasının, Türkiye’nin yıkımına açık çek olduğunu belirtti.
Bunun gerçekleşmesi halinde, toplum fertlerinin Türk milletine olan mensubiyet bağlarını kopartmadan korumak ve aynı geleceği, aynı coğrafyada, aynı devlet çatısı altında paylaşma arzusunu diri tutmanın imkansız olduğunu kaydeden Bahçeli, bu vahim durumun hayata geçmesi halinde ise ortada ne üniter devlet ne milli devlet ne Türk milleti kavramı ve birliği kalacağını, Cumhuriyetin kurucu değerler sisteminin bütünüyle ortadan kalkacağını söyledi.
Bahçeli, “Sonu ağır olacak hesap hatasına da hiç kimse düşmeye heves etmemelidir. CHP’yi, İP’i, ahlak ve vefasını siyaset pazarında açık artırıma çıkarmış devşirilmiş simaları, milli değerlerimiz konusunda bir kez daha dikkatle düşünmeye ve davranmaya davet etmek, taşıdığımız sorumluluğun gereğidir. Hastalıklı politikalarıyla Türkiye’nin sırtını yere getirmek için kuyruğa girenleri yarın çok geç olmadan, azami feraset ve ahlaki duyarlılıkla hareket etmeye çağırıyorum.” dedi.
Büyük Türk milletinin, üzerine oynanan bütün oyunları, birlik ve dayanışma ruhunun, geleceğine sahip çıkma iradesinin bozup atacağına dair inançlarının tam olduğunu belirten Bahçeli, “CHP ve iş birlikçilerinin, bu tehlikeli yolda ilerlemekte ısrar ederlerse, bu sapmanın çok ağır olacak vebalini, tarih huzurunda taşımak ve bunun siyasi bedelini de göze almak durumunda kalacaklarını” ifade etti.
Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun, HDP’yi siyasal yaşamın vazgeçilmez bir unsuru olarak ifade etmesinin, yalnızca akıl tutulması veya anlık bir gaflet haliyle tarif edilemeyeceğini vurgulayarak, “Bununla da yetinmeyen Kılıçdaroğlu’nun, terörist Demirtaş’ın haksızlığa uğradığını ileri sürmesi bir dil sürçmesi olarak da değerlendirilemez. CHP Genel Başkanı, HDP’nin adeta eş başkanlığına taliptir. Ahı gitmiş vahı kalmıştır. HDP’yle yatmış, PKK’yla uyanmıştır. Bu utanç, bu pespayelik, bu terör sevicilik Kılıçdaroğlu’nun alnına kazınmıştır. Bugünkü CHP yönetimi, HDP’nin arka bahçesi, Kandil’in ana kademesi, Türkiye düşmanlarının can suyudur.” değerlendirmesinde bulundu.
“İP’in başkanının, HDP ile Kürt kökenli kardeşlerimizi bir ve aynı görme densizliği ise kılavuzu CHP olanın ne hallere düşeceğinin ayan beyan göstergesidir.” görüşünü dile getiren Bahçeli, bu meczup değerlendirmenin, HDP’yi “Kürt siyasi hareketi” olarak tanımlama fesadının başka bir anlatımı olduğuna dikkati çekti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İP, siyasetini mağara deliklerinde aramaya başlamıştır. Aynı şahsın, HDP üzerinden Kürtlere hakaret edildiğini iddia etmesi ise hem ayıplı hem sakıncalı hem de bölücü bir dildir. Türk milleti, bu zillet diline müstahak değildir. İP’e oy veren kardeşlerim, bu zehirli dilden de ziyadesiyle muzdariptir. CHP ile İP, HDP’nin acil servisine, ilk yardım çadırına dönüşmüştür.
CHP’li Dursun Çiçek’in, ‘Millet İttifakı seçimi kazanırsa HDP’lilere bakanlık veririz’ sözleri, bize göre malumun ilanı, karanlık maksadın kesin ilamıdır. Zillet ittifakının omurgası HDP’dir. HDP’ye peşinen bakanlık müjdesi veren CHP, PKK’yı devlet yönetimine taşımayı düşünecek kadar bu ülkeye, bu millete yabancılaşmıştır. HDP, PKK’nın ileri karakolu olarak siyasi hayattan tasfiyesi acil ve elzem olan bölücülük odağıdır. HDP’ye kıyak yapmak için ayağa düşmeyi göze alanları aziz milletimiz affetmeyecektir. Terörle mücadelenin kararlılıkla icra edildiği bir dönemde, HDP’ye destek çıkılması, PKK’nın kanlı emellerine onaydır, vatana ise kastetmektir. CHP’nin buna hakkı yoktur. İP’in böyle bir tercihi demokrasi adına bile olsa düşünülemeyecektir. Zulüm yapanla, zulme suskun kalan zalimdir.
Cumhur İttifakı’nın üçüncü ortağının ‘mafya’ olduğunu söyleyen CHP Genel Başkanı, bize kalırsa önce kendine bakmalı, irtibatlarını gözden geçirmelidir. Terör örgütüyle ittifak kuran bir partinin, mafyadan dertlenmesi yüzsüzlüktür. Biz mafyayı tanımayız, mafyayı takmayız, mafyadan da anlamayız. Cumhur İttifakı, cumhurla birliktedir. Cumhur İttifakı, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesiyle bezenmiştir. Çeteler CHP’nin yoldaşı, uyuşturucu baronları CHP’nin yandaşı, DHKP-C, PKK, FETÖ, CHP’nin fiili ortağıdır. Türkiye terörle mücadelede mesafe kaydettikçe CHP çılgına dönmektedir. İP’in ağzını bıçak açmazken, HDP şok üstüne şok yaşamaktadır. Yurt içinde ve yurt dışında Türkiye’ye silah doğrultan caniler, bu cüretlerinin bedelini sonuna kadar ödeyeceklerdir. Nerede terörist varsa orası meşru hedefimizdir. Nerede hainler yuvalanmışsa orayı imha etmek kahramanlarımızın görevidir.”
Irak’ın kuzeyinde icra edilen Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım operasyonlarının, zorlu arazi şartlarına rağmen başarıyla sürdürüldüğüne işaret eden Bahçeli, sığınaklar, barınaklar yok edilirken, sayıları 115’e ulaşan teröristin de etkisiz hale getirildiğini bildirdi.
Zilletin terör kadrosuna, her yerin ya dar ya da mezar edileceğini belirten Bahçeli, “Kahramanlığın mükafatı bağımsız ve onurlu bir gelecektir. Bu geleceği karartmaya CHP’nin ve yedeklerinin takati yetmeyecektir.” ifadesini kullandı.
Bahçeli, İsrail’in, Filistinli mazlumları on yıllardır her fırsatta katlettiğini, Müslümanların kutsal mekanlarını alçakça çiğnediğini ifade etti.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, Lahey’de mahkeme önüne çıkarılması için yetecek insanlık suçlarını gözünü kırpmadan işlediğini belirten Bahçeli, “Şu ibret verici hazin gerçeğe bakınız ki parklarda, bahçelerde oynaması gereken çocuklar kan revan içinde gömülmektedir. Ana kucağındaki bebeklerin vücuduna mermiler isabet etmektedir. Gazze’de facia, Batı Şeria’da yıkım vardır. Miracımızın aziz emaneti Kudüs, terör devleti İsrail tarafından tutsak alınmıştır.” diye konuştu.
Hiçbir Müslüman vicdanın huzur duymadığı günlerden geçildiğini dile getiren Bahçeli, “Üzülerek söylemeliyim ki meleklerin şehrinde şeytanlar cirit atmaktadır.” ifadesini kullandı.
İsrail’in zulmünün hiçbir kitaba, hiçbir inanca, hiçbir insani mirasa sığmayacak boyutlarda olduğunu söyleyen Bahçeli, “Hz. Musa’nın Tur-u Sina’da aldığı On Emrin altıncısında ‘öldürmeyeceksin’ hükmü vardır. Ancak İsrail hükümeti öldürmekten, katletmekten, eziyet etmekten, yıkmaktan, yakmaktan başka bugüne kadar hiçbir şey yapmamıştır.” sözlerini sarf etti.
Bahçeli, artık bir karar aşamasına, bir yol ayrımına gelindiğini, İsrail terörünün taşınması, kaldırılması, hazmedilmesi imkansız bir sınırda olduğunu belirterek, “Eğer böyle giderse, vahşet durmazsa, inanç ve insan haklarına kategorik saldırılar ısrarla devam ederse ya küresel ya da bölgesel bir savaş son tercih olarak karşımıza çıkacaktır.” dedi.
Kudüs’ün sadece Filistinlilerin değil bütün Müslümanların, aynı şekilde adalet ve hakkaniyet kaygısı taşıyan herkesin sorunu olduğunun altını çizen Bahçeli, “İsrail yönetiminin yayılmacı politikaları, tek taraflı, keyfi, dayatmacı ve hukuka aykırı uygulamaları yalnızca bölgesel barış ve istikrarı değil, kural ve norm esaslı küresel sistemi de direkt tehdit etmektedir. İsrail’in gayrimeşru güç kullanımı insanlığı felakete sürüklemektedir. İslam ülkelerindeki çarpıklıklar, kökleşen ihtilaflar, ortak bir irade göstermedeki kayıtsızlıklar İsrail’in eline koz vermektedir.” diye konuştu.
ABD’nin önceki başkanı Donald Trump’ın, 6 Aralık 2017’de Kudüs’ü resmen İsrail’in başkenti olarak tanıma kararının, yıllardan beri süregelen kutuplaşmaları ve karşılıklı mücadeleleri içinden çıkılamayacak hale getirdiğine işaret eden Bahçeli, “Bugün Filistin’de dökülen her kanda Trump yönetiminin ve onun halefi olan ve İsrail’e silah satışına onay veren Biden’in ileri derecede payı olduğu kuşkusuzdur.” dedi.
Devlet Bahçeli, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak ilanının, uluslararası hukukun temel ilkelerini yok saymakla birlikte BM kararlarının açık ihlali olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“ABD’nin sorumsuz ve soysuz politikası BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla tezattır ve iki devletli çözüm ümitlerini baltalamaktadır. ‘Yüzyılın Anlaşması’ yutturmasıyla Siyonizmin hizmetkarı olduğunu ispatlayan Trump ve yönetimi Orta Doğu’nun hassasiyetlerine saatli bomba tuzaklamıştır. Kan döken, can alan, soykırım suçu işleyen İsrail’in haydutluğu ortadayken, BM’nin aynı anda Filistin ve İsrail’e ‘terör ve yıkıma son verme’ çağrısı ilkelliğin teyidi, izansızlığın taltifidir. Bugüne kadar BM’nin aldığı hangi karara İsrail riayet etmiştir?
Kudüs’ün başkent olarak tanınmasını reddeden tasarının 21 Aralık 2017’de BM Genel Kurulunda 9’a karşı 128 oyla kabul edilmesinin bir sonucu ve yaptırımı bugüne kadar görülmüş müdür? BM Genel Kurulunun paylaşım planından tutun da bugüne kadar alınan kararlara ne olmuştur? BM Güvenlik Konseyinin, 20 Ağustos 1980’de 478 sayılı kararıyla Kudüs’ün statüsünü değiştiren bütün eylemlerin geçersiz ve yasa dışı olduğunu ilan etmesinin İsrail’e tesir ettiğini söylemek mümkün müdür? Önümüzdeki perşembe günü de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplanarak İsrail-Filistin meselesini görüşecektir. Arap Ligi toplanıyor, çocuklar ölmeye devam ediyor. İslam İşbirliği Teşkilatı toplanıyor, hak ihlalleri devam ediyor. BM toplanıyor, ihanet ve işgal süreci devam ediyor. Kınama mesajları yayımlanıyor, endişeyle izleyenler açıklama yapıyor, gelin görün ki İsrail’in ciddiye aldığı yoktur, umursadığı yoktur, yine cinayet, yine melanet aynısıyla sürmektedir. Sorarım sizlere, bu oyalamaya nereye kadar tahammül edeceğiz?
Türkiye’den başka 1,5 milyarlık İslam aleminin umudu kaldı mı? Varsa nerede, hangi petrol kuyusunun başında dolarlarını saymakla vakit geçiriyor? Askeri mağlubiyetlerle güvensizlik ve korku psikolojisine teslim olmuş İslam toplumları bugün ayağa kalkmayacaksa, bugün zalime meydan okumayacaksa bunları yapacak kudreti ne zaman kendinde bulacak? Kudüs, küresel barış ve huzurun anahtarıdır. Bu anahtar doğru kullanılmazsa tetiklenen kaos Orta Doğu’yu vurmakla kalmayacak, tüm dünyayı kasıp kavuracaktır.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yoğun diplomatik temaslarıyla, dürüst ve gerçekçi tutumuyla Türkiye’nin her seçeneğe hazır olduğunu gösterdiğini dile getiren Bahçeli, Kudüs’ün geleceğinin herkesi ilgilendirdiğini söyledi.
Bahçeli, MHP’nin bu konudaki düşünce ve önerilerini şöyle sıraladı:
“- İsrail hunhar saldırılarına derhal son vermeli, işgal ettiği yerlerden geri çekilerek ateşkes rejimi tesis edilmelidir.
– Kudüs’te her dinin, her kültürün, her etnik yapının ortak paylaşım ve yönetimini esas alacak bir idare yapısıyla kalıcı ve kapsayıcı yeni bir siyasi denkleme ihtiyaç, ertelenemez düzeydedir.
– Kudüs’e özel statü verilmeli, oluşacak bu statünün siyasi muhtevasını 3 semavi dinin mensupları ve temsilcileri eşgüdüm halinde ve mutabakat içinde belirlemelidir.
– Bölgede eşit, adil ve iki devletli sistemin kurulması için BM harekete geçmeli, inisiyatif üstlenmeli, caydırıcılığını kullanmalıdır.
– 1967 öncesi sınırları dikkate alınarak başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devleti uluslararası camiada tanınmalıdır.
– Nihai amaç, huzur ve güvenlik içinde yaşayan, barış ve kardeşlikle perçinlenmiş Kudüs’ün tezahürüdür.
– BM veya İslam ülkeleri öncülüğünde oluşturulacak bir koruyucu gücün çatışma ve gerginlik alanlarına konuşlandırılarak saldırıların engellenmesi acilen gündeme alınmalıdır.”
Bahçeli, Kudüs’e BM veya İslam ülkelerinin katılımıyla teşekkül edecek bir koruyucu güç planlanmıyorsa tarihin sesine kulak verilmesi ve medeniyetler şehri Kudüs’ün ruhunu ve dokusunu bilen Türk milletinin yeni bir nöbet için devreye girmesi gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:
“Çağrı olursa biz gidelim, biz koşalım, hızır gibi yetişelim, gücümüzün yettiği yere kadar girelim, nihai olarak akan kanı durduralım; huzur, istikrar ve güvenliği el birliğiyle, güç birliğiyle temin edelim. Kudüs’ün her karışında izimiz ve eserlerimiz vardır. Kudüs bizi bilir, biz Kudüs’ü biliriz. Şayet ABD bunun önünde engelse NATO üyeliğini derhal tartışmaya açalım, Kürecik’i de, İncirlik’i de boşaltalım. Onlardan korkan en az onlar gibi olsun.
Bizim ilhamımız Iğdırlı Hasan Onbaşıdır. Bizim irade kaynağımız Kudüs’e damga vurmuş, çehresini değiştirmiş 400 yıllık hükümran mazimizdir. Yeryüzünde Haremi Şerif’in statüsünü bozacak bir güç yoktur. Hiç kimse olmasa bile Allah’ın görünmez orduları vardır. Mescid-i Aksa onurumuzdur. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Bizim hedefimiz hakka, hakikate ve hakkaniyete sahip çıkıp şeytanları taşa tutmaktır.”