Partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda milletvekillerine hitap eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Türkiye’ye huzuru, bereketi, birlikteliği getirmek mümkündür ama bunun tek yolu vardır: Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidar olması.” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, memleketi aydınlığa çıkarmak için bütün çalışmaları birlikte yapacaklarını söyledi.

Birlikten gücün doğduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, “Aynı şeyi tekrarladığımız takdirde sadece Türkiye’de değil, dünyada da herkesin duyacağını da biliyorum. Bu nedenle birlik olmak, beraber olmak, sorunlara doğru teşhis koymak, sağlıklı ve tutarlı çözüm üretmek bizim görevimiz. Hepimizin görevi ve biz bunu yapacağız.” diye konuştu.

Herkesin buna inanmasını isteyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Herkes şu konuyu çok iyi bilsin, Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Türkiye’ye huzuru, bereketi, birlikteliği getirmek mümkündür ama bunun tek yolu vardır: Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidar olması. Bütün baskılara, iftiralara rağmen yapacağız. Çünkü biz görüşü, kimliği, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun vatandaşlarımızı seviyoruz. Biz onların sorunlarına talibiz. Biz devletin bütçesine talip değiliz. Devletin bütçesinden malı götürmeye talip değiliz. Biz vatandaşın sorunlarını çözmeye talibiz ve çözeceğiz.”

14 Mart Tıp Bayramı’nın kutlandığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Malum bir pandemi süreci yaşıyoruz. Bütün sağlık çalışanlarına yürekten teşekkür ediyoruz. Onları alkışladık. Onların bütün hakları teslim edilmedi, talepleri göz ardı edildi. Bunu da gayet iyi biliyoruz.” dedi.

Sağlık çalışanını, “bir insanın hayatını kurtarmak için hayatını feda kişi” olarak tanımlayan Kılıçdaroğlu, bu nedenle bütün sağlık çalışanlarına minnet borçlu olduklarını ifade etti.

Sağlık çalışanlarının en büyük zevkinin, tedavi ettikleri bir hastanın hastaneden yürüyerek çıkması olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, pandemi sürecinde hayatını kaybeden 387 sağlık çalışanına Allah’tan rahmet, yakınlara ve Türk milletine baş sağlığı diledi.

Sağlık çalışanlarının, içinde bulunulan Kovid-19’la mücadele döneminin, hayatını kaybeden sağlık çalışanları için meslek hastalığı sayılmasını istediklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“İktidar bu görevi yerine getirmedi. Parlamento buna hazır ama iktidar tarafından bir kanun teklifi gelmediği için parlamento bunu geçirmiyor. Yani sarayın gölgesi, vesayeti Meclis’in üstünde. Bizim bu konuda yaptığımız çalışmalar, verdiğimiz mücadele ise maalesef sayımızın yetersizliği nedeniyle gerçekleşmedi. Ama yapacağız, gerçekleştireceğiz. Ne zaman? İlk seçimde iktidar olacağız Allah’ın izniyle, o zaman gerçekleştireceğiz.”

Uşak, Manisa ve İzmir ziyaretlerini hatırlatarak, yoğun bir program kapsamında vatandaşlarla beraber olduğunu, onları dinlediğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Herkesin derdi var, kabul etmek lazım. Allah rızası için dertsiz bir kişiyi dahi görmedim. Herkes burnundan soluyor. Onlara umut vermeye çalıştım. Karamsar olmamalarını istedim. Bunu düzelteceğimizi söyledim. Nasıl mı diye sorarsanız. ‘Beraber düzelteceğiz. Sizlerin desteğiyle düzelteceğiz. Birlikte olduğumuz zaman Türkiye bu sorunların tamamını aşar’ dedim.” ifadelerini kullandı.

Muhtarlarla da ayrı bir program yaptığını anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Ben, ‘muhtarlara birer personel verilmeli, bu kadar işsiz varken en azından işsizlik sorununun çözümüne bir nebze de olsa katkı olur’ dediğim zaman, ‘Vay işsizlik sorunu böyle mi çözülür?’ diye dalga geçmeye başladılar. Bunu da bütün muhtarlara havale ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bazı belediyelerimiz zaten muhtarlara birer personel görevlendiriyor. Bazı belediyelerimiz tarafından bu yapılıyor zaten ama gönül ister ki bu doğrudan doğruya devletin bir tasarrufu olarak, parlamentodan bir yasa olarak gündeme gelsin. Muhtarlıkta da var olan bürokrasi biraz hafiflesin. Muhtar, ayrılıp gittiği zaman kapıyı kapatmak zorunda. O zaman vatandaş muhtara ulaşamıyor. Aldığı aylık kesiliyor. Ödenek alıyorlar. O da kesiliyor. Sorunu var ama çözeceğiz. Muhtarlar bu sorunu bizim çözeceğimizi gayet iyi biliyorlar. Onların bütün sorunlarını çözeceğiz. Muhtarlığı gerçekten de demokrasinin en önemli taşlarından biri haline getireceğiz.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Sayın Erdoğan, andımızın hangi cümlesinden rahatsızdır, çıkıp milletin önüne bunu açıklasın.” dedi.

2018 yılında, “Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulundan Recep Tayyip Erdoğan’ın istediği şekilde bir karar çıkacaktır, bunu bir kenara yazın” dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Aradan iki sene geçti. 4 tane hakim tayin edildi. Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu tarafından ‘andımızın okunması yasaklanmalıdır’ kararı verildi.” diye konuştu.

Andın, doğruluğu, sevgiyi, beraberliği, birlikteliği, büyüklere saygı, küçüklere sevgiyi anlattığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Erdoğan’a daha önce, ‘Andımızın hangi cümlesinden rahatsızsın, bunu millete anlat’ demiştim. Bunu söyledim 2013 yılında, geldik 2021 yılına, bu soruma cevap alamadım. Ben, vatanını, milletini seven ve AK Parti’ye oy veren kardeşlerime, parantez içinde Sayın Bahçeli’ye de seslenmek istiyorum: Sayın Erdoğan, andımızın hangi cümlesinden rahatsızdır, çıkıp milletin önüne bunu açıklasın, bekliyorum. Açıklayabilir mi? Açıklamaz. Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunda iki yıl bekledi, 4 hakimi değiştirdiler, yeni hakimler geldi oraya. Yeni hakimler Erdoğan’ın talimatıyla geldi ve andımız kaldırıldı. Ben bunu 2018 yılında söylemiştim. Ben tahmin ettiğime göre, kamuda uzun yıllar hocalık yapan Sayın Bahçeli’nin de tahmin etmesi lazım. Andımızı kim kaldırdı? Cumhur İttifakı kaldırdı. Eğer Sayın Bahçeli, Erdoğan’ı değil de Danıştayı muhatap alıyorsa, muhatap aldığı yer yanlıştır. Danıştaya hakimi tayin eden kim? Erdoğan. Oradaki kumpası ayarlayan kim? Erdoğan. Sen kalkmışsın Erdoğan’ı değil Danıştayı suçluyorsun. Muhatap alacaksan Erdoğan’ı muhatap alacaksın. Eğer andımızın okunmasını istiyorsan bizim gibi, açarsın Erdoğan’a telefonu, dersin ki; ‘Bu ant okunmadan, kusura bakma biz bir daha bir araya gelemeyiz.’ ‘Neden?’ ‘Ben ülkemi, bayrağımı seviyorum, andımın okunmasını istiyorum…’ Yapar mı; göreceğiz.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Ekonomik Reform Paketi’ni “Dağ fare doğurdu” şeklinde nitelendiren Kılıçdaroğlu, “Beklenen hiçbir şey olmadı. Zaten bir heyecan da yaratmadı. Yapamayacaklarını ben gayet iyi biliyordum. Neden derseniz, 2002’den bu yana 16’sı istihdamda teşvik olmak üzere toplam 23 reform paketi açıkladılar. Açıklanan her reform paketinden sonra işsizlik arttı, döviz tutulamadı, istihdam düştü, ekonomide giderek bir kötüleşme ve gerçek anlamda bir ekonomik buhran ortaya çıktı. Bunların Türkiye’nin sorunlarını çözme kapasiteleri yok, kontrolü kaybetmiş vaziyetteler.” değerlendirmesinde bulundu.

Eski kalkınma planlarından, programlarından cümlelerin kopyalanıp alt alta yazıldığını öne süren Kılıçdaroğlu, “Ekonomi böyle düzelmez.” dedi.

Vatandaşın haklı olarak kendisine, “Ey Kılıçdaroğlu, sen böyle diyorsun ama peki Türkiye bu ekonomik buhrandan nasıl çıkar? Neleri yapacaksın, neleri düşünüyorsun?” diye soracağını belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şimdi bunu anlatacağım. Türkiye, bu ekonomik buhrandan nasıl çıkar? Bir, kamuda israfa derhal son vereceğiz ve bunu tek tek açıklayacağız: Bakanlıklar ve pek çok kamu kuruluşu kiralık binalarda oturuyorlar. Niye kira ödüyoruz? Bütün bakanlıklar ve kamu kuruluşları kendi binalarında oturacak. Araba saltanatına son vereceğiz. Herkesin altında bir değil, üç değil… Ne yapıyorsunuz siz? Fakir fukaranın açlıktan nefesi kokuyor, bunların altında lüks arabalar. Bitireceğiz. Döviz garantili işler, ivedilikle Türk lirasına çevrilecek. Buna en çok kamyon şoförleri memnun olacak. Zorla kamyon şoförlerini paralı, pahalı yoldan gönderiyorlar. Sonra diyorlar ki, ‘Bu ürünler niye pahalı?’ Sen yolu pahalı yapmışsın, üstelik dövizle.

Yolsuzlukların üzerine kararlılıkla gideceğiz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını kim yediyse hesabını soracağız. Bütün kamu ihalelerini canlı yayınlayacağız, bizim belediyelerin yaptığı gibi. İsrafın ve yolsuzluğun kaynağı olan Kamu İhale Kanunu’nu değiştireceğiz. Kamu İhale Kurumunun mevzuatında 186 kez değişiklik yaptılar. Kamu İhale Kanunu devleti soymanın en önemli aracı haline geldi, bunu değiştireceğiz. Vatandaşı iliğine kadar sömüren kamu özel işletmelerinin tamamını kamulaştıracağız. Maliyetini çıkaracağız, makul bir kar vereceğiz, ‘Al kardeşim paranı, bunlar devletin oldu.’ Yasal soyguna CHP göz yumar mı? Yummaz, çünkü yumarsak kendimizi inkar etmiş oluruz.

Ne yapıyor 600 milletvekili? 450 neyinize yetmiyor? Milletvekili sayısını da düşüreceğiz. İsraf varsa bir yerde hepsini dikkate alacağız, kimse kusura bakmasın. Ne yapıyor 600 milletvekili? 600’ün yarısı el kaldırıp indirmekle meşgul. El kaldırıp indiren adamlara ben dünyanın parasını, fakir fukaranın sırtından mı ödeyeceğim? Saraylardaki şatafata son vereceğiz. Devleti yöneten adam kendisi ve ailesiyle örnek olacak topluma. 50 bin avroluk çantayla gezerseniz, devlete güven vermezsiniz.”

Kılıçdaroğlu, iktidar olduklarında, herkesin can ve mal güvenliğini sağlayacaklarını söyledi.

Yargıyı bağımsız ve tarafsız hale getireceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, bir partinin genel başkanının mahkemelere hakim tayin etmemesi gerektiğini, bu şekilde atanan hakimlerin tarafsız olamayacağını savundu.

Devleti yönetenlerin, mahkeme kararı olmadan hiç kimseyi suçlu ilan edemeyecekleri bir sistem kuracaklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Sen hakim misin? Ağzını açanı terörist ilan ediyorsun. Soğandan tut patatese, köylüden esnafa kadar herkes terörist oldu.” sözlerini sarf etti.

Kemal Kılıçdaroğlu, “Hülle yoluyla Anayasa Mahkemesi veya diğer mahkemelere hakim tayin edilmesine izin vermeyeceklerini”, düşünceleri farklı olduğu için insanların evleri basılarak, kapıları kırılarak gözaltına alınamayacağını ifade etti.

İktidarlarında, kim olursa ve hangi partiden olursa olsun herkesin düşüncesine saygı gösterileceğini aktaran Kılıçdaroğlu, “Demokrasiyi getireceğiz, seçimle gelen seçimle gidecek. Biz yaptığımız bu uygulamayla tüm Müslüman ve bütün mazlum ülkelere örnek olacağız. Herkes Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ndeki demokrasiyi görmüş olacak, ‘Helal olsun, benzerini biz de yapacağız.’ diyecek. Can ve mal güvenliğinin olduğu yere yabancı sermaye gelir. Şimdi yabancı sermaye, yatırım yapmak için değil vurgun vurmak için geliyor. Dünyanın faizini ödüyoruz, bunları bitireceğiz.” şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, partisinin iktidar olması halinde devlet yönetiminde liyakat olacağını, işi ehline vereceklerini, devletin üst kadrolarına eş dost, eski bakan, eski milletvekili atanmayacağını söyleyerek, “Böyle bir rezalet mi olur? ‘Akrabam, yakınım, partilimiz, eşimiz dostumuz, güreşçimiz… Az maaş alıyor, milletvekili emekli aylığı az alıyor. Yönetim kurulu üyeliği bir yetmez iki yetmez üç, üç yetmez dört.’ Sonra diyeceksiniz ki ‘Bu ülkede liyakat var.’ Bunları bitireceğiz, bu rezaletlere son vereceğiz. Rüşvet alanlardan büyükelçi olmaz. Hırsızdan büyükelçi mi olur? O hırsız adam Türk bayrağını taşıyor. Sizde hiç mi onur yok, şeref yok? Sahte diplomayla banka yönetim kuruluna üye olmaz. Namus sözü bitireceğiz biz bunları. KPSS açılıyor. Puanına göre alırsın. ‘Mülakatta eleyeceğiz…’ Onu da bitireceğiz. Adaleti tam yerine getireceğiz.” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde, kuruluş kanunlarına göre bağımsız olan Sermaye Piyasası Kurumu, Merkez Bankası ve Kamu İhale Kurumu gibi kurumlara müdahale edilmeyeceğini, bu kurumların iktidarın izlediği ekonomi politikasının gereklerini yerine getireceklerini, fiyat istikrarı ve büyümeye kilitleneceklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Fiyat istikrarını bir yana bıraktık. Fiyat İstikrar Komitesi kuracağız.” sözlerini eleştiren Kılıçdaroğlu, fiyat istikrarını sağlamanın, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın görevi olduğunu anımsattı. Kılıçdaroğlu, “Merkez Bankasında para kalmadı, 128 milyar dolar gitti, orada iş bitti. Başka bir dümen çevirecekler.” dedi.

Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarlık rezervine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a daha önce yönelttiği soruları tekrarladı.

Partisinin yönetiminde ülkede, iktisatta iç borçlanmada Türk lirası yerine dövizle borçlanmasına verilen ad olan “ilk günah”ı işlemeyeceklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, bunun devlete maliyetinin yüzde 90 olduğunu ve bunun esnafın, işsizin, emekçilerin sırtına yüklendiğini kaydetti.

Kemal Kılıçdaroğlu, spekülatif kazanç sağlayanların devlete dolar üzerinden borç verdiğini ifade ederek, “Kur yükseliyor, faiz alıyor kazanıyor. Bu işin zararı sıfır. Karı en az yüzde 90. Yüzde 90 ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti soyulacak ve biz buna bakacağız. Asla ve asla izin vermeyeceğiz.” şeklinde konuştu.

Merhum Başbakan Bülent Ecevit’in getirdiği en önemli kurumlardan biri olan Ekonomik ve Sosyal Konsey’in işlevsel hale getirileceğini de belirten Kılıçdaroğlu, Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda esnaf, işsiz, sanayici veya sendikaların bulunmadığını, sadece iktidar temsilcilerinin yer aldığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Sorunu yaşayan anlatacak. Bunlar da çözecekler. Yan yana bile gelmiyorlar. Biz getireceğiz. Ecevit’in emanetine böylece sahip çıkacağız.” değerlendirmesinde bulundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, iktidar olduklarında bütçe disiplinini tam sağlayacaklarını, Türkiye Varlık Fonu’nu bütçenin içerisine alacaklarını, Duyun-u Umumiye’yi çağrıştıran Borçlar Genel Müdürlüğü’nü kapatacaklarını ifade etti.

Sanatçılar Kültür ve Turizm Bakanlığında, internet yaygınlığı için Evrensel Hizmet Fonu bulunduğunu ancak bunlarda bulunan tutarların bilinmediğini savunan Kılıçdaroğlu, devletin kasasındaki her şeyden haberdar olması gerektiğine işaret etti.

TBMM’de Kesin Hesap Komisyonu kuracaklarını ve bir yıl önceki yılın bütçenin hesabını, başkanlığını muhalefet partisinden bir milletvekilinin yapacağı komisyona vereceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, beş kuruşun hesabını vermekten onur ve şeref duyacaklarını, gizli kapaklı işlerinin olmayacağını dile getirdi. Kılıçdaroğlu, benzer şekilde Bolu Belediyesi’nin denetim komisyonunun başına AK Parti’li bir kişiyi getirdiğini de aktardı.

Ulusal Vergi Konseyi kuracaklarını ve vergide adaleti sağlayacaklarını bildiren Kılıçdaroğlu, asgari ücrete vergi ayıbından Türkiye’yi kurtaracaklarını söyledi.

Asıl vergi ödemesi gerekenlerin faiz baronları olduğunu da ifade eden Kılıçdaroğlu, “Ocak 2021’de 624 milyon dolar dış borç faizi ödedik. AK Parti döneminde 18 yılda 183 milyar 968 milyon dolar Türkiye dışarıya faiz ödedi. Yeni bir Türkiye inşa eder. Bir avuç tefeciye. Türkiye bir günde 28 milyon 390 bin dolar, bir saatte ödenen faiz dışarıya 1 milyon 183 bin dolar. Biz buna ‘evet’ mi diyeceğiz? Türkiye’yi bu batağa sokanlar, çıkaramazlar. Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı tehlike altındadır, diyoruz. Bunun için söylüyoruz. Borç alan talimat alır. İster dolar, ister faiz yükselsin onlar karlı, biz değiliz, vurgunu onlar vuruyor.” diye konuştu.

İktidarın, para bulamadığı için kuyumculardan yarımşar kilogram altın istediğini öne süren Kılıçdaroğlu, “Gücü kuyumcuya yetiyor. Beyefendi sen saraydan tasarruf et de kuyumcuyu kurtar. Bu faizleri, paraları kuyumcu mu aldı? Londra’daki tefecileri kuyumcular mı besledi? Gücünüz onlara yetiyor. Mücadele edeceğiz, hak mücadelesi veriyoruz biz.” sözlerini sarf etti.

Man Adası’ndan geldiğini iddia ettiği paralar için bir kuruş vergi ödenmediğini öne süren Kılıçdaroğlu, bu paraların vergiye tabi olması için Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarılmadığını ancak asgari ücretliye vergi, kuyumcuya yarım kilo altın zorunluluğu getirildiğini savundu. Kılıçdaroğlu, “Bu mudur adalet, ahlak, memleket yönetimi? Tamamını değiştireceğiz.” dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarlarında, Sayıştay’ın, Türkiye Varlık Fonu da dahil olmak üzere evrensel ölçülerde denetim yapmasını sağlayacaklarını da kaydetti.

Kaynakların en verimli kullanılması için Stratejik Planlama Teşkilatı kuracaklarını da aktaran Kılıçdaroğlu, iktidarın Devlet Planlama Teşkilatı’nı kapattığını, personelini sağa sola sürdüğünü öne sürdü.

Türkiye’nin spekülatif kazanç sağlayanların merkezi olmaktan kurtarılması gerektiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, çiftçinin ürününü, satamaması halinde devletin önceden duyurduğu fiyattan bunları alacağını, fazla ürünleri de ücretsiz olarak Filistin’e ve Afrika’ya göndereceklerini anlattı.

Kılıçdaroğlu, iktidarın plansız olduğunu iddia ederek, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin verilen garanti doğrultusunda dünyanın en pahalı elektriğini üreteceğini iddia etti. Bu şekilde Türk sanayicinin rekabet gücünün ortadan kalkacağını da öne süren Kılıçdaroğlu, “Kazığı atan hükümetin kendisi. Kaç sanayici, üretici bunu gördü? Plansızlık buraya geliyor.” diye konuştu.

Türkiye’nin, Paris İklim Sözleşmesi ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı kabul etmediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, bunların imzalanmaması halinde 2-3 yıl sonra Avrupa’ya gönderilen mallara vergi konulacağını ve bunun Türkiye’ye maliyetinin 2 milyar avro olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “Ben görüyorum, biz görüyoruz, sanayici görüyor ama bu devleti yönetenler görmüyor, gözleri kör. Çünkü sadece ve sadece ceplerini görüyorlar, ‘Nasıl köşeyi döneriz?’ onun arayışı içindeler. Bu kabul edilemez.” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, bu durumda Türk sanayicisinin diğer ülkelerdekilerle rekabet edemeyeceğini de ileri sürerek, “Bunu düşünen var mı sarayda? Önlem almamız gerekiyor. Yok. Bunlar dağılmış vaziyetteler. Devleti yönetemiyorlar. Yönetme güçleri, erkleri, kapasite ve bilgileri tamamen dumura uğramış.” değerlendirmesinde bulundu.

İktidar olduklarında Siyasi Ahlak Yasası’nı mutlaka çıkaracaklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, siyasetin ahlaklı insanların alanı olacağını söyledi.

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in 15 Ocak 2021 tarihli yazılı soru önergesine Milli Eğitim Bakanlığından verilen yanıtta, 359 bin 120 tablet dağıtıldığının belirtildiğini ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 12 Şubat 2021 tarihinde “Milli Eğitim Bakanlığı 2 milyonu aşkın tablet dağıttı.” dediğini belirterek, “Arada 1 milyon 600 bin fark var. Devletin en tepesindeki adam, kendi halkına, milletine yalan söyler mi? Ahlaklı olmak farklı bir şeydir. Ahlakı siyasette egemen kılacağız. Temiz, düzgün, ahlaklı siyaset olacak. Halka yalan söylemeyecek. Alıyorsunuz, getiriyorsunuz, görev veriyorsunuz, ilk işi ‘Devleti nasıl soyarım?’ bundan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurtaracağız, söz veriyorum.” dedi.

Türkiye’nin dış politikada “kavgacı ve İhvancı” politikasını değiştireceklerini, “yurtta barış, dünyada barış” politikasını izleyeceklerini de dile getiren Kılıçdaroğlu, mevcut dış politikadan Türkiye’deki herkesin zarar gördüğünü kaydetti.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Mısır ile neden kavga ettiğini sorarak, “Mısır’ın iç işlerine karışmak senin ne işine? Onlar İhvan’ı terör örgütü görüyorlar. Sen Türkiye’ye getiriyor baş tacı ediyorsun. Bir de adamı en sert şekilde eleştiriyor, hakaret ediyorsun. Şimdi de dönmüş yalvarıyorsun, ‘Gel barışalım.’ diye. Bu mudur devleti yönetmek, bu mudur ahlak Allah aşkına? Türkiye’nin nereden nereye savrulduğunu görüyor musunuz?” diye konuştu.

Akdeniz’de doğal gaz ve karbon kaynaklarının Avrupa’ya Türkiye üzerinden ulaşması gerekirken, Mısır ile dış politikadaki sorunlar nedeniyle Türkiye’nin bu konuda zarar gördüğünü savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Devletler saraydan yönetilmez, akılla, bilimle, irfanla, bilgiyle yönetilir. Kinle, intikam duygusuyla devletler yönetilmez. Dış politika ülkelerin çıkarları üzerine inşa edilir. Dün söylediğin sözleri bugün geri alıyorsan sen devleti yönetemiyorsun demektir. Bütün bunları değiştireceğiz. Milletime söz veriyorum, Doğu Akdeniz’de çıkan karbonun, doğal gazın tamamı Türkiye üzerinden Avrupa’ya gidecek. Bunu mutlaka sağlayacağız. Orta Doğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı’nı kuracağız, bütün ülkelerle barışacağız. Ortak çıkarları adilane şekilde bölüşeceğiz, istihdam yaratacağız, Türkiye milli gelirinde ciddi bir sıçrama yapacağız.”

Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin iktidarında bütün bunları bir takvim içerisinde gerçekleştireceklerini, bunların ne zaman yapılacağını halka aktaracaklarını da bildirdi.

“Biraz da gülelim.” diyen Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti Gençlik Kolları 6. Olağan Kongresi’nde kendisine yönelik sözlerine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tabii konusu doğal olarak Bay Kemal. Ne olacak ki? Türkiye’de işsizlik varmış, şu bu umurunda değil. 15 Temmuz ile ilgili bana ‘Hayatın korkuyla geçmiş, korkaksın, bitiksin. Bu işler korkakların, bitiklerin işi değil. Bu yürek ister, sandalda kürek değil.’ demiş. Cümle biraz karışık ama olsun, gene prompterdan kopmuş, öyle anlaşılıyor. AK Parti’nin Gençlik Kolları’ndaki bütün gençleri seviyorum, sevgimi ve saygımı da gönderiyorum. Erdoğan hiç kimseden korkmaz sanıyorsunuz ama benden korkuyor. Çünkü Erdoğan, onun televizyon kanalında bile karşıma çıkmaya cesaret edemiyor. Çünkü o çok iyi biliyor ki, çıkarsa karşıma, onu madara edeceğim.”

 

CEVAP VER