Yenisey Ölüm Maskeleri Fotoğraf Sergisi, 9 Mayıs 2017 tarihinde, TÜRKSOY Genel Sekreterliği’nde düzenlenen törenle açıldı.
Serginin açılış konuşmaları, TÜRKSOY Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Fırat Purtaş, TÜRKSOY Sibirya Uzmanı ve Sergi Küratörü Timur B. Davletov ve Proje Koordinatörü Nükhet Okutan tarafından yapıldı.
Açılış konuşmalarının ardından gerçekleştirilen törenle sanatseverlerin beğenisine sunulan sergide, fotoğraf sanatçısı Hakan Kılıç’ın objektifinden 30’a yakın eser yer aldı. Kil maskelerin üzerindeki motiflerin çizimlerini İranlı sanatçılar Aydın Yousefi Najmi ve Dorna Pirşahvirdi yaparken, projenin yaratılması ve yürütülmesi, fotoğraf çekiminin yönlendirilmesi, kostüm ve saç tasarımı gibi detayları ise proje koordinatörü Nükhet Okutan yürüttü.
Sergi açılışı sırasında gerçekleştirdiği konuşmada Yenisey Ölüm Maskeleri’nin Türk dünyası açısından önemine değinen Proje koordinatörü Nükhet Okutan, düşüncelerini şu sekilde ifade etti: ‘’Öncelikle sergimizin ev sahibi TÜRKSOY teşkilatına ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Bugün Rusya Federasyonu’na bağlı bir cumhuriyet olan ve Sibirya’nın arkeolojik Mekke’si olarak kabul gören Hakas topraklarında bulunan bu eserler, M. Ö. II – M. S. V. yüzyıllar arasına tarihlendirilen ve adını bölgedeki Taştık Nehri yakınlarında yapılan kurgan kazılarından alan Taştık arkeolojik kültürünün ürünleridir. Sovyet arkeolog ve tarihçi Sergey V. Kiselev’in ifadesiyle de, bu maskeler Minusinsk vadisinin tüm geçmişiyle modern Hakas halkının oluşumu arasındaki bağı göstermeleri açısından oldukça güçlü bir tarihsel öneme sahiptir. Yenisey ölüm maskeleri, günümüz Hakas Türklerinin ve dolayısıyla tüm Türk dünyasının 2000 yıl öncesiyle olan doğrudan bağını temsil etmektedir. Yenisey kıyısındaki mezarlardan çıkarılan maskelerle ilgili olarak daha önce bu tarzda herhangi bir çalışma yapılmamış olması çalışmamızı özel kılmaktadır. Sergi ayrıca fotoğrafçılık, resim ve seramik gibi sanatın değişik kollarının birlikte hareket ettiği takdirde, esas olarak bilim çevrelerine hitap eden bir araştırma konusunun daha geniş çevrelere duyurulmasının mümkün olduğunu da göstermiştir.’’