Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Gözlem noktalarındaki veya diğer yerlerdeki askerlerimize en küçük bir zarar gelmesi hâlinde, bugünden itibaren, İdlib’le ve Soçi Muhtırası sınırlarıyla bağlı kalmadan, rejim güçlerini her yerde vuracağımızı buradan ilan ediyorum. Türkiye’yi hedef alan herkes bunun bedelini, sadece saldırı alanında değil, her yerde ödeyeceğini bilmelidir” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM AK Parti Grup Toplantısı’na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda milletvekillerine ve partililere hitaben bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında önceki gün rejim güçlerinin ateşi sonucu İdlib’de şehit olan askerlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa diledi.

“ARTIK LAFA DEĞİL, SADECE SAHADAKİ GERÇEKLERE BAKARAK HAREKET EDECEĞİZ”

Son saldırıyla, bugüne kadar İdlib’de verilen şehit sayısının 14, yaralı sayısının da 45’i bulduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin kontrolü altında tuttuğu yerlerdeki huzur ortamından rahatsız olan terör örgütleri, sürekli insanlık dışı eylemleriyle kana susamışlıklarını gösteriyor. Sadece iki gün önce Afrin’de meydana gelen bombalı araç saldırısında, aralarında çocukların da olduğu tamamı sivil sekiz kişi hayatını kaybetti, yedi kişi yaralandı. Benzer tacizler diğer harekât bölgelerimizdeki sivillere de yöneltiliyor. İdlib’de rejim ve onlarla birlikte hareket eden Rus güçleri ile İran destekli militanlar sürekli sivil halka saldırıyor, katliam yapıyor, kan döküyor” açıklamasında bulundu.

Söze gelince insan haklarını, çocukları, kadınları, sivil hassasiyetini ağızlarından düşürmeyenlerin, bu saldırılar karşısında derin bir sessizliğe gömüldüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İdlib’le ilgili kimi endişe ifadelerinin de insan hayatına ve onuruna olan saygıdan değil, başka saiklerden kaynaklandığını çok iyi biliyoruz. Herkes gözünü kapatsa, sırtını dönse, vicdanını dondursa da Türkiye bu duruma seyirci kalmayacaktır. İdlib’de, rejim ve Ruslar ile yine rejimle birlikte hareket eden güçlerin çoğu saldırılarının, teröristleri değil, doğrudan sivil halkı hedef aldığı gerçeğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Amaç, kolayca işgal etmek için bölge halkını ülkemiz sınırlarına doğru hareketlenmeye zorlayarak sahayı tamamen boşaltmaktır” diye ekledi.

Bugüne kadar, yapılan anlaşmalara, verilen sözlere riayet edilmesini bekleyerek en az fiili müdahaleyle süreci yönetmeye çalıştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama bize verilen sözler yerine getirilmediği gibi, anlaşmalara da kimse uymuyor. Üstelik bir süredir bu saldırılar doğrudan askerlerimizi, dolayısıyla doğrudan Türkiye’yi de hedef almaya başladı.  Madem durum bu, öyleyse biz de artık lafa değil, sadece sahadaki gerçeklere bakarak hareket edeceğiz. Şubat ayı sonuna kadar rejimi Soçi Muhtırası sınırları dışına, yani gözlem noktalarımızın gerisine çıkartmakta kararlıyız. Bunun için karada ve havada her ne gerekiyorsa çekinmeden, tereddüt etmeden, hiçbir oyalamaya meydan vermeden yapacağız” şeklinde konuştu.

“İDLİB’DEKİ ASKERÎ GÜCÜMÜZÜ CİDDİ ORANDA TAHKİM ETTİK”

“Bitmez tükenmez toplantıların sonucunu beklemeden, hemen şimdi ne yapmamız gerekiyorsa onun adımlarını atacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu amaçla son günlerde İdlib’deki askerî gücümüzü ciddi oranda tahkim ettik. Bölgedeki muhalif gruplardan, başıbozuk hareket ederek rejime saldırı bahanesi verenlere de artık tavizsiz davranacağımızın mesajını ilettik. Geldiğimiz noktada artık kimsenin taşkınlığına, bağnazlığına, satılmışlığına, provokasyonlarına göz yumacak değiliz. Ülkemizle birlikte mücadelede eden Suriyeli kardeşlerimiz, rejimi Soçi Mutabakatı sınırlarının ötesine atmak üzere harekete geçtiler. Biz de kendilerine her türlü desteği veriyoruz. İdlib’de sivil yerleşim yerlerini vuran hava araçları artık eskisi gibi rahat hareket edemeyecektir” açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Karada da rejim güçlerini, aynı şekilde belirlediğimiz sınırların ötesine kadar kovalayacağız. Bu süreçte, gözlem noktalarındaki veya diğer yerlerdeki askerlerimize en küçük bir zarar gelmesi hâlinde, bugünden itibaren, İdlib’le ve Soçi Muhtırası sınırlarıyla bağlı kalmadan, rejim güçlerini her yerde vuracağımızı buradan ilan ediyorum. Türkiye’yi hedef alan herkes bunun bedelini, sadece saldırı alanında değil, her yerde ödeyeceğini bilmelidir. Harekât bölgelerimize yönelik tacizlere ilişkin karşılık hakkımızı da gerektiğinde bire 10 misliyle vereceğimiz, en küçük bir ihlali dahi affetmeyeceğimiz bir döneme girdik. Şehitlerimizin bir tek damla kanını dahi teröristlerin ve rejimin tüm güçlerine değişmeyiz.”

“ÜLKEMİZİN, TERÖR ÖRGÜTLERİNİN EYLEM SAHASI HÂLİNE GETİRİLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ”

İdlib başta olmak üzere Suriye halkının hayatta kalma ve onurunu koruma mücadelesine destek vermenin, hem tarihî hem ahlaki hem insani sorumlulukları olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan,  “Şayet bunun için hesap vermemiz gerekiyorsa, her platformda göğsümüzü gere gere ve her türlü bedeli ödeyerek onu da yaparız. Mehmetçiklerin kanının döküldüğü bir yerde, kendini ne kadar büyük görürse görsün, hiç kimsenin güvende olamayacağını da burada açıkça söylüyorum. Bugün Suriye’de vermekten imtina edeceğimiz mücadeleyi, yarın kendi topraklarımızda yürüteceğimizin bilinciyle, tüm gücümüzü kullanacağız. Unutulmamalıdır ki Suriye halkının özgürlük mücadelesi, aynı zamanda 83 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının beka mücadelesidir.  Bu mücadeleyi başarıya ulaştırırsak önümüzdeki yarım asırda, bir asırda Anadolu topraklarında huzurla yaşayabiliriz” dedi.

Konuşmasında Suriye’nin, terör örgütlerinin ve ipi başkalarının elinde kukla rejimlerin elinde kalırsa Türkiye’nin de güvenliğinin ve istikrarının tehdit altına gireceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye güvende olacak ki biz de kendi evimizde rahat edebilelim. ‘Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?’ diye soranlar, aslına bakılırsa, terör örgütlerinin niçin ülkemizde değil de hâlâ Suriye’de faaliyet gösterdiğine hayıflananlardır. Ülkemizin, ne terör örgütlerinin eylem sahası hâline getirilmesine ne de kukla rejimlerin burnunun dibinde sürekli tehdit unsuru olarak kalmasına izin vereceğiz. Kendimiz ve Suriyeli kardeşlerimiz için en hayırlısı, en doğrusu ne ise onu yapmak için çalışmayı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimden, ülkemizin Suriye’deki mücadelesine bu gözle bakmasını ve desteklerini artırarak sürdürmesini bekliyorum. Bugün gösterdiğimiz çabalarla, gelecekte evlatlarımıza 2053 ve 2071 vizyonlarını hayata geçirebilecekleri bir ülke bırakmayı hedefliyoruz. Rabbim bu yolda gayret gösteren, kahraman ordumuz başta olmak üzere, herkese güç versin, kuvvet versin, zafer nasip eylesin” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin geleceği için büyük bir mücadele verirken, birilerinin de içerde sürekli fitne çıkarma, kafaları bulandırma peşinde olduğunu belirterek, “Üstelik bunu, dışarıdan ve içeriden belli kesimlerle aynı anda, aynı argümanlarla, aynı hedeflere saldırarak yapıyorlar. Açık söylüyorum, bunun adı tetikçiliktir, alçaklıktır, fırsatçılıktır” dedi.

Türkiye’nin en büyük sorunlarından birinin ana muhalefet ve genel başkanı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu şahıs son günlerde ‘FETÖ’nün siyasi ayağı’ diye esip gürlemeye başladı. Madem bu kadar istiyor, öyleyse işte bugün burada FETÖ’nün siyasi ayağını açıklıyorum” diyerek şöyle devam etti: “Rus edebiyatının ünlü ismi Tolstoy’un dediği gibi; ‘birine çamur atmadan önce iyi düşün ve sakın unutma, önce senin ellerin kirlenecek.’ Kılıçdaroğlu bize çamur atmaya çalışırken, elinde çamurla yakalanmıştır. Çünkü bu ülkede FETÖ’nün en önemli siyasi ayağı, bizatihi Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisi ve ekibidir. FETÖ denilen yapı, ülkemizde uzunca bir süre hayır, eğitim, dayanışma faaliyeti yürüten bir sivil toplum yapısı görüntüsüyle varlık göstermiştir. Ülkemizdeki tüm siyasi iktidarlar, pek çok benzer yapı gibi, FETÖ’nün faaliyetlerini de, ihtiyatlı ve aynı zamanda müsamahakâr bir şekilde takip etmiştir. Hatta diğer yapılara karşı oldukça hoyrat olan CHP iktidarları, darbe yönetimleri ve cunta yapılanmaları zamanında dahi, FETÖ aynı müsamahayı görmeyi sürdürebilecek ilişkiler kurabilmiştir.”

“BİZİM DAVAMIZ; ÜLKEMİZİN VE MİLLETİMİZİN HAKKINI, HUKUKUNU, GELECEĞİNİ KORUMA DAVASIDIR”

“Bizim FETÖ’yle davamız asla kişisel değildir. Bizim davamız, ülkemizin ve milletimizin hakkını, hukukunu, geleceğini koruma davasıdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “FETÖ’yü temsil eden kişi ve kuruluşların şahsımıza, hükûmetlerimize ve partimize karşı başlattığı saldırılara ve sürdürdüğü savaşa herkes şahittir” ifadesini kullandı.

CHP’nin genel başkan değişikliğinin ardından FETÖ’nün vesayetine, güdümüne girdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kılıçdaroğlu, kendisini genel başkanlığa taşıyan kaset kumpasının dahi sorumluluğunu üzerimize yıkmaya çalışarak, FETÖ’nün istediği yolda yürümeye başlamıştır. Seni oraya getiren FETÖ, FETÖ, ne konuşuyorsun” dedi.

FETÖ hukuk tarafından terör örgütü olarak tanımlandığı hâlde CHP’nin ısrarla bu yapının safında yer aldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölücü-mezhepçi terör örgütleriyle ve uzantılarıyla kol kola yürüyen CHP, 17-25 Aralık’tan sonra bu kadroya FETÖ’yü de dâhil etmiştir. Esasen, bu konuda söyleyecek tek sözü olmayan tek partinin, ‘FETÖ’nün siyasi ayağı’ diye ortaya çıkması, suç mahalline dönen hırsız misali, kendi kendini ele vermesidir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin FETÖ tezlerinin borazanlığını yaptığını, FETÖ ağzıyla kamuoyu oluşturmaya çalıştığını vurgulayarak, şöyle devam etti: “Her sözü, her mesajı, her eylemi FETÖ medyasında manşet olan Kılıçdaroğlu, FETÖ’yle mücadele konusunda attığımız her adımda karşımızda yer almıştır. FETÖ’nün en önemli insan devşirme ve mali kaynak kapısı olan dershanelerin kapatılması tartışması, CHP’yi ele veren bir diğer örnektir. Daha önce dershaneleri kapatmayı seçim beyannamesine dahi koyan bu parti, biz aynı amaçla harekete geçtiğimizde, karşımıza en büyük dershane destekçisi olarak çıktı. Çünkü bu zat ve ekibi omurgasızdır, FETÖ’ye diyet borçludur. Tek dertleri AK Parti’ye ve şahsıma zarar vermektir. Bunun için yapmayacakları iş, atmayacakları iftira yoktur. Biz kararlılıkla bu işin üzerine giderken, CHP milletvekilleri çıkıp ‘dershaneler kapatılırsa eğitimde sorunlar büyür’ diyebilecek kadar zıvanadan çıkabilmişlerdir. Hatta CHP, dershanelerin kapatılmasıyla ilgili düzenlemeyi, tam da FETÖ’nün talebine uygun şekilde Anayasa Mahkemesi’ne taşıyarak, bu yapıyla aynı safta durduğunu iyice belli etmiştir.”

Gezi olaylarının, FETÖ ile CHP’nin birlikteliğini bir kez daha ortaya koyan hadiselerden bir diğeri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte de CHP yönetiminin, FETÖ’nün dolaşıma sürdüğü her argümana dört elle sarıldığını, Kılıçdaroğlu’nun FETÖ tezleriyle Avrupa ülkelerine mektuplar yazarak, İstanbul Havalimanı’nın ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün inşaatlarının durdurulmasını bizzat istediğini anlattı.

CHP ve FETÖ’nin iş birliğinin 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimi sürecinde, aynı mesajları kopyala-yapıştır yaparak atacak kadar aleniyete döküldüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘17-25 Aralık’tan sonra CHP grup kürsüsü aylar boyunca, Kılıçdaroğlu tarafından, FETÖ mensuplarının montaj ve iftira kasetlerinin dinletildiği bir mecraya çevrilmiştir. FETÖ ne demişse, Kılıçdaroğlu aynını tekrarlamıştır” değerlendirmesinde bulundu.

“MECLİS’İN YASAMA DOKUNULMAZLIĞINA SALDIRI ANLAMINA GELEN BİR KAMPANYA BAŞLATTILAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP ile FETÖ ilişkisinin Adana’da MİT tırlarının durdurulması, CHP milletvekillerinin kapatılan FETÖ gazetelerinin binalarına giderek dayanışma gösterisi yapması olaylarında da aleniyet kazandığını belirterek, “Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesinden Büyükelçi Karlov suikastine ve 6-8 Ekim hendek olaylarına kadar ülkemizin karşı karşıya kaldığı her krizde CHP yönetimi ile FETÖ ortak dil ve tavır geliştirmiştir” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun altı boş ithamlarla kamuoyunu meşgul ederek suçunu bastırmaya çalıştığını belirterek, “Hatta bugünlerde, eski Genelkurmay Başkanlarından biri vasıtasıyla, doğrudan Meclis’in yasama dokunulmazlığına saldırı anlamına gelen bir kampanya başlattılar. Meclis’te tam kadro destek verdikleri bir düzenlemeyi, hemen ardından iptali talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne götürenlerin kulaklarının, bu arada kimler tarafından çekildiği ortadadır. Vesayet döneminin hastalıklarının kalıntısı gördüğümüz bu tür saldırılara karşı tüm milletvekillerimizin derhâl dava açması önemlidir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Malum Genelkurmay Başkanı, bir diğeri şu anda tabi öldü, Genelkurmay Başkanı, bunlar bildiriyi hazırladılar, bu bildiri yetmez. Şimdi soruyorum, her ikisinin de Genelkurmay Başkanlığı döneminde çıksınlar şunu söylesinler: ‘Biz şu kadar FETÖ’cü subayı ordudan ihraç ettik. Bu görev kimin? Benim görevim değil, sizin görevinizdi, niye ihraç etmediniz? Ya kimi aldatıyorsunuz? Askeri Şûra’da önümüze imza için getiriyorlardı değerli kardeşlerim, 17 yaklaşık şahsım, Millî Savunma Bakanım ve generaller ve her şey hazırlanır önümüze gelir, önümüze geldikten sonra da imzalar atılır. Ve bunların içinde çoğu zaman FETÖ’cü değil, bu Nurcuların içerisinden Kurtoğlu takımı vardır, onlardan da bunların ihraç ettikleri olmuştur, biz onlara bile imza atmadık. Ben de atmadım, millî savunma bakanlarım da atmadı. Peki, bunlar neye atıyordu imzayı? Onlara atıyordu. Peki, FETÖ’cülere niye atmadınız? Onları niye ihraç etmediniz? Bana bunun cevabını verin, bunu söyleyin. Çıkıp sağda, solda ben Başbakana şunu söyledim, bunu söyledim, yalan söylüyorsun yalan.”

“SİLAHLI KUVVETLER’DEN FETÖ’CÜLER TEMİZLENDİ”

15 Temmuz’la birlikte Silahlı Kuvvetlerden FETÖ’cülerin temizlendiğini ancak daha yapılacak işler bulunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vesayete, darbelere, cuntalara karşı verdiğimiz mücadelede dünde karşımızda CHP vardı, bugün de karşımızda CHP var. Vesayetin darbecinin kimliği değişiyor, ama CHP’nin oradaki konumu hiç değişmiyor. Hamdolsun bizim de bunların karşısındaki konumumuz değişmiyor” ifadesini kullandı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde de bulunarak, “Ülkemizi hızla bir toparlanma sürecine sokarak üçüncü çeyrekte ekonomimizi yeniden artı büyümeye geçirdik. Öncü göstergeler dördüncü çeyrek rakamı da açıklandığında inşallah 2019’un tamamını da artı büyümeyle kapatacağımıza işaret ediyor” dedi.

“İnşallah enflasyonda yılsonu hedefimiz olan yüzde 8,5’un bile altına ineceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, turizmde yılın 51,7 milyon turist ve 34,5 milyar dolar turizm geliriyle kapandığını, geçen yıl ihracatın yüzde 2’nin üzerinde artarak 180,7 milyar dolara yükseldiğini, dış ticaret açığının da yüzde 45 düşerken, ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 76’dan yüzde 86 seviyesine çıktığını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Görüldüğü gibi faizler indiği hâlde ne döviz kuru patladı, ne enflasyon zıpladı, ne piyasalar karıştı, ne başka bir sıkıntı yaşandı. Tam tersi, açıklanan her gösterge daha iyiye doğru bir gidişe işaret ediyor. Bu tablo, ülkemizde eskiden beri sürekli ‘faizleri indirirseniz batarsınız, biterseniz’ diyen zihniyete verilmiş en güzel cevaptır. Ekonomimizin gerçeklerine uygun olarak bu süreci kontrollü bir şekilde sürdüreceğiz” diye konuştu.

“2020 YILINI PATARA YILI OLARAK İLAN EDİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020 yılını “Patara Yılı” olarak ilan ettikleri müjdesini vererek, “Likya’nın ana liman şehri olan Patara, bizim tarihimizin de önemli sembollerinden biridir. Osmanlı Devleti Kuzey Afrika’yla olan telgraf bağlantısını Patara Telsiz Telgraf İstasyonu aracılığıyla sağlıyordu. Yaklaşık 850 kilometrelik uzunluğuyla Avrupa’nın en büyük hattının ucunda yer alan Patara İstasyonu, İtalyanlar tarafından bombalanana kadar ülkemize çok önemli hizmetler vermiştir. Bu telsiz telgraf istasyonunu aslına uygun şekilde yeniden ayağa kaldırıyoruz” açıklamasında bulundu. Antik dönemden günümüze kadar ulaşan tek deniz fenerinin Patara’da olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu deniz fenerinin de en kısa sürede ayağa kaldırılacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısı çıkışında, gazetecilerin sorularını da cevapladı.

RUSYA DEVLET BAŞKANI PUTİN İLE TELEFON GÖRÜŞMESİ

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yaptığı telefon görüşmesine ilişkin soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İdlib’de devam eden süreci Sayın Putin ile değerlendirdik. Bu değerlendirmede özellikle askerlerimizin, rejim güçleri hatta hatta Rusya’nın vermiş olduğu hasarları ele aldık. Bu konuyla ilgili olarak askerlerimizin Türkiye’de, Dışişleri, Savunma ve istihbaratın da Moskova’da bir araya gelmeleri konusunda Sayın Putin ile mutabakata vardık. En kısa zamanda bu görüşmeleri yapacağız” karşılığını verdi.

Barış Pınarı Harekâtı’nın aynı kararlılıkla devam ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konuda geri adım atma söz konusu değil. Tel Abyad’tan Rasulayn ve zaman zaman Tel Rıfat’a kadar çalışmalar belli bir zeminde yürüyor. Şu anda gündemimizde olan ağırlıklı olarak İdlib. Çünkü İdlib’den Türkiye’ye yönelik bir iltica hareketi var. Bu iltica hareketine de pek müsamaha ile bakmak istemiyoruz. Bunu engellemek için de Suriye topraklarında bazı çalışmalar yürütüyoruz. Bu çalışmaları yaparak da insanları orada iskân etmek istiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün itibarıyla yeni bir süreç başlıyor mu? Yeni bir harekât süreci olarak mı bakmamız gerekiyor?” şeklindeki soruyu “Şu anda o minvaldeyiz” diye yanıtladı.

Başka bir soru üzerine ABD Başkanı Donald Trump ile her an görüşebileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk heyetinin NATO ile görüştüğünü belirterek, “Şu an bizim ekip NATO’da, Hulusi Paşa şu anda NATO’da, orada görüşmeler yapılıyor. Hulusi Paşa, NATO’dan Pakistan’a gelecek, Pakistan’da devam edeceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konya’da Kadir Şeker’in, parkta sevgilisini darbeden kişiyi engellemek isterken bıçakla öldürmesine ilişkin soru üzerine “Kadir, insani ve vicdani bir durum sergiledi. Bundan sonraki süreç tamamen yargıyla ilgili. Temenni ederiz ki adil bir karara varılır” ifadesini kullandı.

CEVAP VER