Türk Yıldızları kitabının yazarı Fatih Danacı Türk sinemasında havacılığı kaleme aldı…
Pilotluk mesleği ve sinema endüstrisinin aynı çatı altında buluştuğu filmlerin kronolojik dökümü yapılsa listenin ilk sırasında yer alacak film hiç şüphesiz ki 1986 tarihli “Top Gun” olur. Film çok genel bir tanımlamayla “Maverick” isimli bir jet pilotunun hikâyesi üzerine yoğunlaşır. Öyle ki Tom Cruise’un canlandırdığı pilot; deri ceketi, Ray-Ban güneş gözlüğü ve motosikletiyle jet pilotu olmanın temel arketiplerini oluşturmuştur. Ayrıca Pentagon-Hollywood ikili ilişkilerinin analizi açısından da ders niteliği taşır. Peki, benzeri örnekler Yeşilçam Sineması’nda yapılmamış mıdır? Uçmak ve uçmak ile özdeşleşen uçak ve pilot kavramları sinemamız içerisinde kullanılmamış mıdır? Maalesef üzerinde çokça konuşulmayan bir konudur. Bunun ardındaki en büyük neden ise yapılan örneklerin kısıtlı sayıda olmasıdır. Ancak “Yerli Top Gun” genel konseptine dahil edilebilecek filmlerin sayısı sanılanın aksine biraz daha fazladır.
Türk sineması üzerindeki Muhsin Ertuğrul hâkimiyeti 50’li yıllarla birlikte sona erer. Bu yıllardan itibaren Türk sineması çeşitlenir ve sinemanın diğer sanatlardan ayrılmasında en büyük etkenlerden olan “çeşitlilik” kavramını da beraberinde getirir. Öyle ki birbirinden farklı örnekler arttığında başlı başına tür ve alt türler de oluşur. Türk sinemasının bu döneminde Hollywood menşeli karakter ve tipolojiler de (Drakula, Şarlo, Tarzan, Görünmez Adam, vb.) yerli motiflere bezenerek Türk sinema seyircisinin izleyebileceği bir içeriğe dönüştürülür. Pek tabii ki hedef kitle profili dikkate alınarak yapılan dönüşümlerdir ve teknolojik yetersizliğin etkileriyle şahsına münhasır yapımlar olmuşlardır.