Sıranın, Fırat’ın doğusundaki terör öbeklerini dağıtma kararını hayata geçirmeye geldiğini söyleyen Erdoğan, bu konuda ABD ile derin görüş ayrılıkları yaşadıklarının herkes tarafından bilinen bir gerçek olduğunu belirtti. Türkiye’nin gözünün önünde ve sınırlarının dibinde oynanan bu oyuna daha fazla seyirci kalmayacaklarını her fırsatta muhataplarına ilettiklerini dile getiren Erdoğan, “Fırat’ın doğusuyla ilgili ikazlarımızı yaparken aynı zamanda hazırlıklarımızı da tamamladık” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Savunma Sanayii Zirvesi’ne katıldı. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirilen zirvede Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşma yaptı.
Zirvenin düzenlenmesinde emeği geçenlere ve zirvede değerlendirmeleri ve teklifleriyle katkı sağlayacak olanlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, vizyonu “Küresel Güç Türkiye” kavramıyla belirlenen zirvede ortaya konacak görüşlerin hayata geçirilmesi için, kamu ve özel sektör sorumlularının üzerine düşeni yapacağına inandığını söyledi.
“TÜRKİYE, ORDUSUNUN VE SAVUNMA SANAYİİNİN GÜCÜ SAYESİNDE BÖLGESEL VE KÜRESEL DÜZEYDE SÖZ SAHİBİ ÜLKELER ARASINDA”
Günümüzde, savunma teknolojilerinde güçlü ve bağımsız olamayan ülkelerin ve milletlerin geleceklerine güvenle bakabilmelerinin mümkün olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede parası çok olup da, gerçek anlamda bağımsız hareket edemeyen pek çok devletin bulunduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buna karşılık Türkiye, maddi imkânları nispeten sınırlı olmasına rağmen, ordusunun ve savunma sanayiinin gücü sayesinde, bölgesel ve küresel düzeyde söz sahibi ülkeler arasında bulunuyor” diye ekledi.
Türkiye’nin savunma sanayiinde bulunduğu yerin önemli bir bölümünün, son 16 yılda kat edildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde bu doğrultuda atılan adımlar kararlılıkla devam ettirilemediğini, savunma sanayii hamlelerinin hedefine ulaşamadan akim bırakıldığını ifade etti.
Son 16 yıldaki atılımlar sayesinde, Türkiye’yi çok farklı ve ileri bir noktaya getirmeyi başardıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya öylesine hızlı bir şekilde değişiyor ki böyle bir ortamda sadece yürümek yetmez, koşabilecek kabiliyet ve imkânlara sahip olmak da gerekiyor, bunu başarmamız lazım. Bugüne kadar yaptıklarımızı ısınma, alıştırma, egzersiz hareketleri olarak görüyoruz. İnşallah bundan sonra koşmaya çok farklı bir şekilde devam edeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazılarının bu vizyonu anlamakta zorlandığını; Türkiye’nin uzay çalışmalarında söz sahibi olma yönünde attığı adımların bu kimseler tarafından garip, gereksiz ve anlamsız göründüğünü dile getirdi.
“SAVUNMA SANAYİİ ALANINDA HÂLEN PROJE BEDELİ 60 MİLYAR DOLARI BULAN 650 KALEM İŞ TAKİP EDİLİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geleceğe yatırım yapıyoruz, hazırlanıyoruz. Bilimi, araştırmayı, geliştirmeyi, tasarımı, üretimi, hizmeti, bütün bu hizmet zincirlerinin birbiriyle uyumunu esas alan bir sanayi ekosistemi kurmakta kararlıyız. Kendi ihtiyaçlarımızı karşılamanın ötesinde ihracatı hedef alan, uluslararası ilişkilere katkı sağlayacak, değer kazandıracak her çaba bizim için önemlidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayii alanında hâlen proje bedeli 60 milyar doları bulan 650 kalem işin takip edildiğine ve bunların 100 tanesinin doğrudan teknoloji geliştirme ve araştırma-geliştirme projesi olduğuna işaret etti ve şunları ekledi: “Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, elbette ülke güvenliğinin belkemiğidir. Ancak günümüzde, güvenlik kavramı istihbarattan sağlığa, enerjiden iletişime, ulaştırmadan tarıma kadar farklı alanları da içine alacak şekilde genişlemiştir. Önemli olan potansiyelimizi harekete geçirmek, kaynaklarımızı en doğru şekilde kullanmak, çalışmalarımızı verimlilik esasına göre yürütmektir. Savunma Sanayii Başkanlığımızı doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlamamızın sebebi işte budur.”
“İHA VE SİHA, ANKA VE HÜRKUŞ UÇAKLARI TÜRKİYE’NİN SAVUNMASINA HİZMET VERMEYE BAŞLADI”
Denizlerdeki gelişmelerin, uçak gemisi mahiyetindeki Anadolu Amfibi Hücum Gemisinden firkateyn sınıfına yükseltilen 5. MİLGEM gemisine ve denizaltılarına kadar bu alanda attıkları adımların ne kadar isabetli olduğunu gösterdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İHA ve SİHA’ların, ANKA ve HÜRKUŞ uçaklarının Türkiye’nin savunmasına hizmet vermeye başladığını hatırlattı.
Konuşmasında; ATAK helikopteri, Millî Muharip Uçağı, KORKUT hava savunma silahı, HİSAR hava savunma sistemleri, KASIRGA, BORA, SOM füzeleri, ALTAY tankı gibi millî savunma sanayii ile ilgili projelerle ilgili bilgiler aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, savunma sanayiindeki tüm stratejik ihtiyaçlarını kendisi tasarlayabilir, geliştirebilir, üretebilir hâle gelene ve bunların ihracatını yapana kadar durmayacağız, dinlenmeyeceğiz, gece gündüz çalışacağız” ifadelerini kullandı.
Çok acil olmayan hiçbir ürün ve malzemenin yurt dışından ithal edilmemesi gerektiği yönündeki talimatını konuşmasında yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizi birilerine muhtaç etmeyin. Sizler de işte bu sektörlerin içerisinde yer alıyorsunuz. Artık bunları biz kendimiz üretmek durumundayız. Bu millet yapar mı? İnanıyorum ben, yapar. Öyleyse yapalım” dedi. Devletin ve milletin tek bir kuruşunun dahi, amaca uygun olmayan yerlerde kullanılmasına rıza gösteremeyeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kaçak göçek de olsa bu yollara tevessül edenler varsa, eninde sonunda meselenin ortaya çıkacağına ve kendilerinden hesap sorulacağına bir defa emin olsunlar. Aksi yönde baskıya uğradığını düşünenler varsa, durumu bizzat bizlere bildirmelerini istiyorum. Hiç kimsenin kişisel çıkarı, ülkenin ve milletin menfaatlerinin üzerinde olamaz” şeklinde konuştu.
“DEAŞ BAHANESİYLE TÜRKİYE’NİN GÜNEY SINIRLARI MUHTELİF TERÖR ÖRGÜTLERİ TARAFINDAN KUŞATILDI”
Türkiye’nin savunma sanayii alanındaki çalışmalarının keyfe keder bir tercihten değil, mecburiyetten kaynaklandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Teknolojinin ulaştığı boyut, artık en modern araç-gereç ve imkânlarla donatılmayan ülkelerin sadece yürekle ve bilekle netice alabilmesinin giderek daha da zorlaştığına işaret ediyor. Şayet geride bunu destekleyecek gücünüz yoksa, diplomasi dâhil, uluslararası kurumlar ve kurallar dahil diğer her şey, sadece sizi oyalayan birer araca dönüşebiliyor” sözlerine yer verdi.
Suriye krizi sırasında yaşananların Türkiye için çok ibret verici derslerle dolu olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Suriye’de sahaya indiğinde işin gidişatı değiştiğine değindi ve “Yıllarca DEAŞ diyerek Suriye’nin altını üstüne getirenlerin balonlarını, Fırat Kalkanı Harekâtında birkaç ay içinde patlattık. Aynı şekilde Zeytin Dalı Harekâtıyla da bir başka balonu söndürdük” diye konuştu.
Sıranın, Fırat’ın doğusundaki terör öbeklerini dağıtma kararını hayata geçirmeye geldiğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile derin görüş ayrılıkları yaşadıklarının herkes tarafından bilinen bir gerçek olduğunu söyledi.
DEAŞ bahanesiyle Türkiye’nin güney sınırları muhtelif terör örgütleri tarafından kuşatıldığında ABD yönetimine bunun sürdürülemez bir durum olduğunu ifade ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, onların da kendisine Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduklarını, terör örgütleriyle ilişkilerinin de taktiksel mahiyet taşıdığını söylediğini açıkladı. Daha sonra DEAŞ’a karşı yürütülen operasyonları birlikte gerçekleştirmeyi teklif edip kapsamlı bir askerî plan sunduklarını; ancak ABD’lilerin DEAŞ’a karşı bölücü terör örgütünün unsurlarını sahaya sürmeyi tercih ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin son olarak 30 bin teröristi bölgede eğitme adımlarını atmaya başladığına dikkat çekti.
“SURİYE, DEAŞ’IN ARDINDAN PYD-YPG ZULMÜ ALTINDA İNLEMEYE BAŞLADI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi diyorlar ki; ‘yok böyle bir şey.’ Tüm dünya medyası bunu tespit etmiş durumda, hepsinin elinde bu bilgiler var. Bu doğru mu, ne yaptığınızın farkında mısınız? Bununla da kalmadılar, bölücü terör örgütüyle olan ilişkilerini her geçen gün daha da ileriye taşıdılar, hatta birlikte bayrak sallama, tabii onların paçavrasını sallıyorlar. Kiminle yan yana? Kendi bayraklarıyla o paçavraları yan yana koyarak. Ortak devriye, ortak eğitim aşamasına kadar getirdiler bu işi. Bölücü terör örgütünün Suriye koluna verilen silahlarla ilgili itirazlarımıza da, ağır silah vermedikleri, mevcutları da DEAŞ tehdidinin ortadan kalkmasıyla toplayacakları sözüyle mukabele ettiler. Kimi uyutuyorsunuz?”
Bölücü terör örgütüne yönelik Irak ve yurt içindeki operasyonlarda ABD’nin verdiği silahların PKK’nın elinden çıktığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine de hüsnüniyetle hareket etmeyi sürdürerek ABD’ye Rakka operasyonunu birlikte gerçekleştirme teklifini götürdüklerini; ancak mutabık kalınmasına rağmen ABD’nin yine bölücü terör örgütünü sahaya sürdüğünü açıkladı.
“Suriye Demokratik Güçleri” adına işaret ederek, terör örgütünün isminin sürekli değiştirilmesinin, Münbiç’teki hakikati ortadan kaldırmaya yetmediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD tarafından DEAŞ’ın bölgeden temizlenmesinin ardından PYD’ye verilen desteğin geri çekileceği, silahların toplanacağı, bölgenin asli unsurları tarafından yönetilmesinin sağlanacağı sözünün verildiğini aktardı.
Ancak neticeye bakıldığında PYD’ye 20 bin TIR ve 3 binin üzerinde kargo uçağı ile bölgeye silah ve mühimmat taşındığını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütünün kontrol ettiği yerlerdeki Arap ve Türkmen unsurların baskı ve şiddetle sindirildiğine, karşı koyanlar yerlerinden edildiğine, tapu ve arşiv kayıtları yakılarak insanların mülkiyet haklarına tecavüz edildiğine dikkat çekti.
“FIRAT’IN DOĞUSUYLA İLGİLİ İKAZLARIMIZI YAPARKEN AYNI ZAMANDA HAZIRLIKLARIMIZI DA TAMAMLADIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin DEAŞ’ın ardından PYD-YPG zulmü altında inlemeye başladığını ve bunun Amerikan askerlerinin nezaretinde ve belki yönlendirmesinde yapılmış olabileceğini söyledi ve şunları kaydetti: “Türkiye’nin artık bu gidişata tahammül edemeyeceğini belirterek meşru müdafaa veya müdahale hakkını kullanma ihtimaline karşı da Amerikan askerleri teröristlerin aralarına serpiştirilmiştir, yerleştirilmiştir. Yine Amerikan askerleri tarafından kurulan radar üsleri ve gözlem noktalarının hedefinin de ülkemizi teröristlerden değil, teröristleri Türkiye’den korumak olduğu aşikârdır. Amerikan hava unsurlarının bölgedeki tüm faaliyetleri teröristlerin güvenliğini sağlamaya, faaliyetlerini rahatça icra etmelerini temine yöneliktir. Bu ülkenin toprak bütünlüğünden bahisle Türkiye’nin oluşturduğu güvenli bölgelerden çekilmesini talep edenler Suriye’nin neredeyse üçte birini işgal altında tutan terör örgütüne yönelik hiçbir söz ve eylem içinde değildir.”
Suriye’de artık DEAŞ diye bir tehdidinin bulunmadığını, bu söylemin kendileri için bir masal olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette bunun Suriye üzerinde uygulanmaya çalışılan asıl planın bir bahanesi, bir sahte görüntüsü, bir oyalama taktiği olduğunu biliyoruz. Bölgedeki DEAŞ unsurlarının kimler tarafından beslendiğini, eğitildiğini, ihtiyaç duyulduğunda kullanılmak üzere hazır hâlde tutulduğunu da gayet iyi biliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin gözünün önünde ve sınırlarının dibinde oynanan bu oyuna daha fazla seyirci kalmayacaklarını her fırsatta muhataplarına ilettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dolayısıyla, burada ifade ettiğim hususların hiçbiri de bizim için meçhul değildir, sürpriz değildir, oyunbozanlık değildir. Fırat’ın doğusuyla ilgili ikazlarımızı yaparken aynı zamanda hazırlıklarımızı da tamamladık” dedi.
“MİLLETİMİZE VE ÜLKEMİZE TUZAK KURMAYA ÇALIŞANLARLA DEĞİL, DOSTLUK GÖSTERENLERLE YOL YÜRÜYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şu açıklamaları yaptı: “Bizim ne Amerikan yönetimine ne de Suriye’deki Amerikan askerlerine yönelik bir husumetimiz bugüne kadar olmadı. Her şeye rağmen Amerika’yı doğru zeminlerde buluşabilmemiz şartıyla gelecekte de birlikte yol yürüyebileceğimiz stratejik müttefikimiz olarak görüyoruz. Ülkemizin beka meselesi olarak gördüğümüz Suriye politikasındaki derin görüş ayrılıklarımızın, gelecekteki daha büyük iş birliklerimizin önünde bir engel oluşturmasına izin vermemeliyiz. İşte bu anlayışla Fırat’ın doğusunu bölücü terör örgütünden kurtarmaya yönelik harekâtımıza birkaç gün içerisinde başlayacağımızı ifade ettik, ifade ediyoruz. Hedefimiz asla Amerikan askerleri değildir, bölgede faaliyet gösteren terör örgütü mensuplarıdır bunun da altını özellikle çiziyorum. Suriye’nin güvenli hâle getirdiğimiz diğer bölgeleri gibi, Fırat’ın doğusunu da asli sahipleri için huzurlu ve yaşanılabilir yerler hâline dönüştürmekte kararlıyız. Bu önemli sorunu böylece geride bırakmamız hem Suriye’nin toprak bütünlüğünün temini ve siyasi çözümün önünün açılmasına hem de Amerika’yla bölgede daha sağlıklı iş birliği iklimi oluşturmamıza imkân verecektir.”
Türkiye’de bulunan yaklaşık 4 milyon Suriyelinin kendi evlerine dönüşlerinin ancak bu şekilde mümkün kılınabileceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi üzerine yüklenen bu büyük yükle baş başa bırakıp, üstelik bir de sınırları boyunca sürekli tehdit oluşturacak bir yapı kurmaya çalışmak, açıkça bu millete husumet beslemek demektir. Biz milletimize ve ülkemize tuzak kurmaya çalışanlarla değil, dostluk gösterenlerle yol yürüyeceğiz” ifadelerini kullandı.
GÖKBEY HELİKOPTERİ
Konuşmasının son bölümünde T625 genel maksat helikopterinin adını, yaptıkları istişareler sonucunda “Gökbey” olarak belirlediklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gökbey’in ülkeye, millete ve sektöre hayırlı olması temennisinde bulundu, helikopterin tasarımında ve üretiminde katkısı olanları tebrik etti.
Konuşmasının ardından sahnedeki platforma getirilen Gökbey helikopterini zirveye katılanlara takdim eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, helikopterin özellikleri ile ilgili yetkililerden bilgi aldı. Kendisinin de genel maksat helikopteri Gökbey’i kullanacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah kendi eserimizle dünyada iftihar etmeye devam edeceğiz. Emeği geçenleri kutluyorum, hayırlı olsun, Allah mübarek etsin” dedi.