TESK Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin bugün de tercihi ve uygulamaları serbest piyasa ekonomisinden yanadır. Döviz kurundaki dalgalanma başta olmak üzere, ekonomimizi olumsuz yönde etkileyen tüm hadiseleri, serbest piyasa çerçevesinin dışına asla çıkmadan çözmenin mücadelesini veriyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TESK (Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu) Genel Kurulu’na katıldı. Grand Ankara Otel’de gerçekleşen programda Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşma yaptı.
“AHİLİK, SADECE KENDİNİ DÜŞÜNMEK DEĞİL TÜM TOPLUMU GÖZETMEKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asırlar boyunca Anadolu’da devletin zayıf düştüğü, toplumun birliğe ve dirliğe ihtiyacı olduğu her dönemde ahiler, yani esnaf ve sanatkârlarımız devreye girmiştir. Âdeta bir çimento gibi milletimizi bir arada tutan, savunan, yaşatan, büyüten Ahiler, kendi içlerinde de sıkı bir mesleki ve ahlaki disiplin oluşturmuşlardır” dedi. Ahilerin asıl gücünün, kendi içlerindeki bu nizamdan, intizamdan, ihlastan geldiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Ahilik, sadece kendini düşünmek değil aynı zamanda çevresindeki kardeşleri ile tüm toplumu gözetmektir. Bugün de 307 meslek dalındaki 1 milyon 733 bin üyesiyle Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonumuzu ahiliğin bayraktarı olarak değerlendiriyorum. Konfederasyonumuz kendisine mevzuatta verilen sorumluluklar yanında asıl tarihi misyonunu yerine getirebildiği ölçüde milletimiz nezdindeki gücünü, etkisini sürdürecektir. Selçuklu’dan beri devletimizi ve milletimizi ayakta tutan omurga görevi gören esnaf ve sanatkârlarımızın bugün de aynı misyona sahip olduklarına inanıyorum.”
“TÜRKİYE’NİN DEMOKRASİ KONUSUNDA HERHANGİ BİR SIKINTISI YOKTUR”
Türkiye’nin kritik bir dönemden geçtiği şu günlerde bu camiaya yine çok önemli görevler düştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, son beş yıldır ardı ardına yaşanan bütün saldırılara rağmen ne siyasi istikrarın ne ekonomik gücün ne de sosyal bütünlüğün zarar görmediğine dikkat çekti. Böyle olduğu hâlde Türkiye’nin adının birileri tarafından sürekli olumsuzluklarla yan yana anılmaya çalışıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan “Türkiye, geçmişte yaşadığı kimi darbelere rağmen her seferinde tercihini tekrar demokrasiden yana kullanmış bir ülkedir. En ileri standartlarda demokratik bir ülke olduğumuzu çok uzun zamandır tavizsiz bir şekilde uyguladığımız serbest seçimlerimizde tereddüde meydan vermeyecek şekilde gösterdik. Son olarak 24 Haziran seçimlerinde milletimiz hür iradesiyle kendisini yönetecek Cumhurbaşkanını ve kendisini Meclis’te temsil edecek milletvekilini seçmiştir. Her kim bu seçimlerin üzerinde en küçük bir gölge olduğunu söylerse, hem demokrasiye hem de Türkiye’ye bühtan ediyor demektir. Bir kez daha altını çizerek söylemek gerekirse, Türkiye’nin demokrasi konusunda herhangi bir eksiği gediği sıkıntısı yoktur” İfadelerini kullandı.
“SERBEST PİYASA EKONOMİSİNİ GÜÇLENDİRDİK”
Konuşmasında, “Cumhuriyetimizi kurduğumuzda, dönemin şartları ve eğilimleri gereği, önce devletçi ekonomiyi tercih ettik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, çok partili siyasi hayata adım atılmasının ardından karma ekonomiye geçildiğini belirterek, “Rahmetli Özal’la birlikte de ülke olarak tercihimizi serbest piyasa ekonomisinden yana kullandık. Biz de AK Parti döneminde, ülkemizi dünyaya açarak serbest piyasa ekonomisini güçlendirdik, kurumsallaştırdık, geliştirdik. Bu sayede, ülkemizi büyütmek, zenginleştirmek için ihtiyacımız olan uluslararası yatırımları Türkiye’ye çekmeyi başardık. Ülkemizi 3,5 kat büyütürken, satın alma paritesine göre dünyanın 13’üncü, millî gelire göre de 17’nci ekonomisi hâline getirdik. Türkiye’nin bugün de tercihi ve uygulamaları serbest piyasa ekonomisinden yanadır. Döviz kurundaki dalgalanma başta olmak üzere, ekonomimizi olumsuz yönde etkileyen tüm hadiseleri, serbest piyasa çerçevesinin dışına asla çıkmadan çözmenin mücadelesini veriyoruz” dedi.
“EKONOMİMİZİ GELİŞTİRMEK İÇİN ATMAMIZ GEREKEN ADIMLAR OLDUĞU GERÇEĞİNİ GÖZ ARDI ETMİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü. “Benzer sorunlarla karşılaşan kimi ülkelerin, bunları demokrasiye ve serbest piyasa ekonomisine uymayan yöntemlerle nasıl çözdüklerini de gayet iyi biliyoruz. Ama biz, bu yollara tevessül etmedik, etmeyeceğiz. Esasen, son dönemde karşılaştığımız hadiselere baktığımızda, ülkemize yönelik gizli açık saldırıların, ne demokrasimizdeki eksiklerle ne serbest piyasa ekonomisi kapsamındaki sorunlarla ilgisinin olmadığını görüyoruz. Bu sürecin en önemli belirleyicisi, dünyadaki ekonomik eğilimlerin değişmiş olmasıdır. Küresel düzeyde finans ve üretim alanındaki yatırımlarda dolaşan paralar, bir süredir belirli merkezlerde toplanmaya başlamıştır. Uluslararası yatırımlardaki daralmayı, bu eğilimden dolayı anlayışla karşılayabiliriz.”
Benzer göstergelere sahip olan gelişmekte olan ülkelerin, bu değişimden olumsuz yönde etkilendiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak Türkiye, özellikle son birkaç yıldır, gelişmekte olan ülkelerin ortalama seyrinden farklılaşan, daha olumsuz bir görüntü içindedir. Mesele demokrasi veya serbest piyasa ekonomisi olmadığına göre, burada bir başka sorunla, bir başka durumla karşı karşıyayız demektir. Elbette bunları söylerken, demokrasimizi daha ileriye taşımak, ekonomimizi daha geliştirmek için atmamız gereken adımlar olduğu gerçeğini göz ardı etmiyoruz. Vurgulamak istediğim husus, yaşadıklarımızın, eksiklerimizin, gediklerimizin, yapısal sorunlarımızın ötesinde bir anlama sahip olduğudur” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin Türkiye’nin en reformcu, en değişimci, en yenilikçi partisi olarak misyonunun gereklerini yerine getirmeye devam edeceğini vurgulayarak Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemini de reformları daha güçlü şekilde hayata geçirmenin fırsatı olarak gördükleri için bu derece heyecanla istediklerini ifade etti.
“BANKALARIMIZ TÜM GÖSTERGELERİYLE SAPASAĞLAM AYAKTA”
Konuşmasında “Zor dönemler zor kararlar vermeyi ve uygulamayı gerektirir” vurgusunda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de ülkemizin içinden geçtiği dönemin nezaketine ve önemine uygun kararlar almaktan ve uygulamaktan asla çekinmiyoruz. Cumhurbaşkanı olarak şahsımın koordinasyonunda, ekonomi yönetimimiz başta olmak üzere ilgili tüm kurumlarımızla gece gündüz çalışıyoruz. İş dünyamızla, ihracatçılarımızla, yatırımcılarımızla, KOBİ’lerimizle, esnaf ve sanatkârlarımızla da her fırsatta istişare ediyor, birlikte neler yapabileceğimizi konuşuyoruz. Döviz kurundaki dalgalanmayı önlemeye yönelik pek çok tedbiri hayata geçirdik, geçiriyoruz. Bu doğrultuda önümüzdeki günlerde yeni adımlarımız olacak” ifadelerini kullandı.
“İHRACAT VE İTHALAT GİBİ DIŞARIYLA İŞİ OLMAYAN HİÇ KİMSENİN DÖVİZLE YOLU KESİŞMEMELİDİR”
Bu adımlar çerçevesinde bir kısım esnafı yakından ilgilendiren dövizle kira konusunu kökten çözeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Bizim anlayışımıza göre ihracat ve ithalat gibi dışarıyla işi olmayan hiç kimsenin dövizle yolu kesişmemelidir. Bu ülkenin içindeki her işin kendi paramızla fiyatlandırılması, konuşulması, yapılması gerekiyor. Bu konuda gereken düzenlemeyi yaptık, uygulamayı başlatıyoruz. Bir başka önemli adımımız, kamuda her alanda ciddi bir tasarrufa gitmektir.”
“KAMUDA KULLANILAN ARAÇLARI HEM SAYI OLARAK HEM NİTELİK OLARAK SINIRLANDIRIYORUZ”
Cari harcamalar konusunda araçlardan binalara ve personele kadar geniş bir tasarruf tedbirini hayata geçirdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kamuda kullanılan araçları hem sayı olarak hem nitelik olarak sınırlandırıyoruz. Yine kirada bulunan kamu kuruluşlarının, birçok bakanlıklarımız, genel müdürlüklerimiz kiracı ve şu anda bakanlık sayımızın 16’ya düşmesiyle birlikte burada kazanılan tüm binaları yeniden değerlendirdik. Planlaması yapıldı ve bundan böyle kiracı olunan yerlerinin hemen hemen tamamına yakınından çıkmak suretiyle onları da bu binalara taşıyarak buradan da çok ciddi bir tasarrufta bulunduk. Personel alımında da dikkatli davranıyoruz. Şu kadar kişi emekli oldu, tamam, emekli olduğu kadar kişiyi alabiliriz, ama daha fazlasını almayacağız. Böylece kamu harcamalarında mümkün olan en yüksek tasarrufu gerçekleştirerek bütçe dengesine katkıda bulunacağız. Yani israf ekonomisi değil, üretim ve verim ekonomisine geçiyoruz.” açıklamalarında bulundu.
Yatırımlar konusunda da çok önemli kararlar aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Buna göre, elimizdeki kaynakları önceliği bitmeye en yakın projelere vererek çalışmaların ilerleme durumuna göre kademe kademe kullanacağız. Yüzde 100’e yakın hangi yatırım varsa öncelikle onları bitirmeye, yüzde 50’in üzerindekileri yavaş yavaş bitirmeye, ama ihalesi yapılmış, daha henüz doğru dürüst başlanmamış, oturup konuşup onlara başlamayacağız, onları şu anda bir kenara koyuyoruz, zira şu andaki durum bunu gerektiriyor. Ve bunlar da yatırımların nevine göre yeniden ele alınacak, onun için tüm bakan arkadaşlarımla dün kabine toplantısında bunları da konuştuk. Özel sektör yatırımlarını, kamu-özel iş birliği yatırımlarını, uluslararası yatırımları ise tüm gücümüzle teşvik etmeyi sürdüreceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üretim ve istihdam konusunda çok önem verdiklerini, bu doğrultuda gereken her türlü tedbiri almaya devam edeceklerini belirterek, “İhracatımızdaki artış eğilimi, turizmdeki olumlu gelişmeler, fiyatlardaki nispi düşüyle belirli sektörlerin cazip hâle gelmesi, üretimi ve istihdamı destekleyen olumlu hususlardır. Attığımız adımların etkisini görmeye başladıkça, reel sektöre çok daha güçlü destek verme imkânı elde edeceğiz” dedi.
“FAİZ DENİLEN SÖMÜRÜ ARACINI KULLANMAYA ASLA ARACI OLMAYIZ”
Faiz konusundaki hassasiyetinin aynı olduğunu, değişen bir şey olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan “Merkez Bankası bağımsız ya, dolayısıyla o kendi kararını kendisi alır, ayrı. Ama bunun dışında özel sektöre ait bankalar var, bu bankalar neye göre hareket ediyor? Merkez Bankasının açıkladığı karara bakıyor, onlar da bu karara göre bakıyorsunuz ta 50’lilere varan şu anda faiz uygulaması var” şeklinde konuştu.
Böyle bir ortamda reel sektördeki yatırımcının yatırımlarını yapamayacağını, işletme sermayesini temin edemeyeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan “İçinizde böyle yüzde 50 karlılıkla kazanan, çalışan var mı? Bu ancak esrar, eroin tüccarlarında olur, normalde olmaz, bu gerçek ortada. Bu gerçek ortada olduğuna göre, faiz denilen bu sömürü aracını kullanmaya asla aracı olmayız, vesile olamayız” diye konuştu.
“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK AVANTAJI, SORUNLARIN FİNANS KESİMİNDEN KAYNAKLANMIYOR OLMASIDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin en büyük avantajı, sorunların finans kesiminden kaynaklanmıyor olmasıdır. Bankalarımız şu anda tüm göstergeleriyle sapasağlam ayakta. Paranın ürkek olması, tabii ki finans kesimini aşırı ihtiyatlı davranmaya itiyor. Kur, faiz ve enflasyon dalgalanması istikrara kavuştukça, finans kesimi daha cesur hareket etmeye başlayacaktır” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutulmamalıdır ki, reel ekonominin yaşaması ve güçlenmesi, finans kesiminin varlığını tabii ki sürdürebilmesinin temel şartıdır, olacak ki finans sektörü olsun. Eğer reel ekonomi hayatta olmazsa, finans sektörü de olmaz. İngiltere’nin 1970’li yılların, Türkiye’nin de 2000’li yılların başında yaşadığı sıkıntıları atlatmasında finans kesiminin yapıcı rolünün çok önemli desteği olmuştur. Bugün de aynı yaklaşımla hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum, hareket edileceğini düşünüyorum” dedi.
“BUGÜN YAŞADIKLARIMIZIN NE 1994 NE DE 2001 KRİZLERİYLE EN KÜÇÜK BİR BENZERLİĞİ YOKTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Hedefimiz, üretimi, verimliliği ve tasarrufu esas alan bir ekonomik anlayışı yerleştirerek, yaşadığımız sıkıntıların üstesinden gelmektir. Böyle dönemlerin en önemli hastalığı fırsatçılıktır. Bankalar kredi faizlerini aşırı şekilde yükselterek ve kredi musluklarını kısarak reel sektör fiyatları şişirerek yangının üzerine âdeta körükle giderlerse, bundan herkes zararlı çıkar. Emin olunuz ki, nice fırtınaları atlatıp hedeflerine doğru yürüme başarısını gösteren Türkiye, bu dönemi de aynı şekilde geride bırakacaktır. Bugün yaşadıklarımızın, ne 1994 ne de 2001 krizleriyle en küçük bir benzerliği yoktur.”
Konuşmasının devamında Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her iki kriz de, küresel değil, Türkiye’nin kendi dinamiklerinin ürünüydü. Bugün ise Türkiye’nin kendinden kaynaklanan bir durum kesinlikle söz konusu değildir. Aynı şekilde, 2008 yılında, küresel finans krizinden kaynaklanan bir karamsarlık havası ortalığı kapladığında, bu kriz bizi teğet geçecek, demiştik. Nitekim sonraki yıllarda, 2009’daki kaybımızı katbekat telafi eden neticelerle yolumuza devam etmiştik. Bugün de diyorum ki, bu kriz bizim krizimiz değildir. Bu yaşadıklarımız, bize zorla yamanmak istenen, özel olarak üzerimize atılmaya çalışılan sahte bir dalgalanmanın ürünüdür. Şayet devletiyle, özel sektörüyle, finans sektörüyle, esnaf ve sanatkârıyla sağlam durursak, bu dalganın üzerinden aşar, yolumuza çok daha güçlü ve hızlı bir şekilde devam ederiz” ifadelerini kullandı.
“Biz bugüne kadar Türkiye’ye ve Türk milletine hep inandık, hep güvendik, hamdolsun, ülkemiz de, milletimiz de bizi hiç yanıltmadı” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle tamamladı: “Bugün de en büyük gücümüz ve cesaret kaynağımız ülkemizin potansiyelidir, milletimizin dirayetidir. Esnaf ve sanatkârlarımızdan işte bu devasa gücün omurgası olarak, üretime, verimliliğe ve tasarruf üzerine kurulu ekonomi anlayışımıza sıkı sıkıya sahip çıkmalarını bekliyorum.”