24 TV ve 360 TV ortak yayınında gündemdeki gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, halk oylamasına 8 gün kaldığını hatırlatarak, “Tüm vatandaşlarıma diyorum ki, ‘Aman sandıkları ihmal etmeyin. Sandıklara gidin oyunuzu mutlaka kullanın. Yurt dışında tüm vatandaşlarım mutlaka oylarını kullansın. Böylece demokratik haklarınızı sonuna kadar kullanmanın da mutluluğunu yaşayın” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 24 TV ve 360 TV televizyon kanalları ile Alem FM radyosunun ortak yayınına konuk oldu. Yıldız Sarayı Mabeyn Köşkü’nde gerçekleştirilen ve canlı olarak ekrana gelen yayında Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 TV Genel Yayın Yönetmeni Murat Çiçek ve 24 TV programcıları Ersoy Dede ile Hikmet Genç’in sorularını cevapladı.

“PARLAMENTO ÇOK CİDDİ BİR DENETİM GÜCÜ KAZANIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, cumhurbaşkanının, hakkında anayasa maddesi veya yasal düzenleme olmayan herhangi bir konuda kararname hazırlayabileceğini anlattı. “Ancak hazırladığı bu kararname parlamento tarafından onanmazsa veyahut da bir karşı yaklaşım parlamento buna gösterirse bir yasal düzenlemeyle o kararname ne olur? Ortadan kalkar. Yani ‘o kararname hemen yürürlüğe girer’ diye bir şey yok” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa ve yasaların üstte olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yani Cumhurbaşkanı bir defa artık bugüne göre 16’sından sonra çok daha farklı olacak. Tabii 16’sından sonra derken 2019’u kastediyorum. Daha farklı olacak. Şu anda mesela ihanet-i vataniyenin dışında Yüce Divan’a bizim gidişimiz söz konusu değil ama 2019’dan sonra kişisel suçlar sebebiyle bile bizler Yüce Divan’a, parlamentodaki belli bir çoğunluğa ulaşması halinde parlamento bizi gönderebilir. Bu var. Bu bir risk. Neyi getiriyor bu? Parlamentoya çok ciddi bir denetim gücü kazandırıyor” diye konuştu.

“BİR CUMHURBAŞKANININ LOKANTA KAPATMAK GİBİ BİR MESELESİ OLUR MU?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yazılı soru önergesi getirilmesi konusunda şunları kaydetti: “Yazılı olarak soru önergesini verirsin, ilgili bakan veya bakanlık yazılı bir cevap ile bunu verir. Kaldı ki şimdi yeni dönemin avantajı şu olacak; Mesela genelde bakanlar, bunu kendi bakan arkadaşlarım da gücenmesin ki benim bakan arkadaşlarım bu konuda hassas davranmışlardır ama geneli itibarıyla geçmişten bugüne baktığımızda rahmetli Özal bundan çok dert yanardı. Hep kendi illerine bakarlar. Mesela bizim Çankırı ilinin geçmişte bir bakanı geldi. Millî Eğitim Bakanı olarak oraya gereğinin üstünde okullar yaptı ve bu okullar kullanılmadı. Şimdi bu tabii iş değil. Öyle olması lazım ki yapılan yatırımlar fizibıl olması lazım. Kaynak israfına gidilmemesi lazım. İşte siz şimdi dışarıdan bakan atadığınız zaman, dışarıdan atanan bakan kendi bakanlığıyla ilgili 81 vilayetin tamamında ihtiyaç neyse bu ihtiyaca göre ne yapacak? Değerlendirmelerini yapacaktır. Adımını da ona göre atacaktır. Şimdi tabii bu arkadaşımız, acaba sormak lazım. Sen hayatında neyi yönettin, kaç kişi yönettin? Önce bunu söyle. Onun hayatında böyle bir şey yok. Onun için de ne diyor? ‘Lokantayı bile icabında kapatabilecektir’ Böyle bir şey olabilir mi, bir cumhurbaşkanının böyle bir görevi olabilir mi? Lokantayı kapatan kimdir? Bak onu da öğrenmesi lazım, ben ona söyleyeyim. Belediye başkanları lokanta kapatır. Neden kapatır? Hijyenden kapatır, oradaki gıda vesaire, mutfak çalışmaları vesaire, şundan bundan. O da tabii büyük şehirlerden öte daha çok ilçe belediye başkanlarının işidir. Bunu yaparlar. Bir Cumhurbaşkanının lokanta kapatmak gibi bir meselesi olur mu? Böyle bir şey söz konusu değil ve yalan bu.”

“HİÇBİR ZAMAN DEMOKRAT OLMADILAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine CHP’nin anlayışında “Kuralları koyarlar ve koydukları kuralları da millî iradeyle değil, CHP eliyle yürütürler” mantığının olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hatırlayın 40’lı yıllarda CHP il başkanları aynı zamanda bulundukları illerin nesiydi? Valisiydi. Bunu bu ülke gördü mü? Gördü, bu neyi getiriyor? Bunların demokrasi diye bir anlayışı yok. ‘Benim kurucu liderim Atatürk’ diyor ama kurucu lideri Atatürk’ün aynı zamanda cumhurbaşkanı olduğunu da bilmiyor. İnönü, aynı zamanda cumhurbaşkanı olduğunu bilmiyor. Önce bunları bir gör, demek ki olabiliyormuş. Bak bunlar bu ülkede yaşandı. Demokrasiye gelince, zaten CHP’nin geçmişinde bu noktada kirlilikler var. Hiçbir zaman demokrat olmadılar. Onun için de darbelerle yaşanan süreçte, işte 1960’ı düşünün, 1960 darbesinde kalkıp da ‘Nasıl siz bir başbakana, bakanlara böyle bir idam için yol açarsınız?’ diyemediler. Aynı şekilde bizim partimizin kapatılmasıyla ilgili olarak açılan davada biliyorsunuz, o dönemin yine genel başkanı Baykal ne dedi? ‘Ankara’da yargıçlar varmış’ dedi. ‘Şeriatın kestiği parmak acımaz’ ve bir taraftan da ‘Ankara’da yargıçlar varmış’ dedi. Şimdi o zaman ‘Şeriatın kestiği parmak acımaz’ diyen Baykal, ondan sonra ‘Ankara’da yargıçlar vardır’ diyen Baykal şimdi aynı şeyleri söyleyemiyor. Daha farklı manevralar yapmak suretiyle, eğer ‘hayır’ çıkarsa ‘denizde dökmüş kadar sevineceğim’ diyor.”

“MİLLÎ ŞEFLİK DÖNEMİNİ NEREYE KOYACAKSIN?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP’nin tepesinde değişiklik mi bekliyorsunuz?” şeklindeki bir soruya “Her şey olabilir. Onun için ben CHP’nin bugüne kadar gelmiş geçmiş genel başkanları içerisinde, yani demokrasi noktasında hassasiyeti olanı ne yazık ki görmedim ve hiçbir zaman da yani ‘genel başkan ayrı, cumhurbaşkanı ayrı’ böyle bir dertleri de hiçbir zaman olmadı” cevabını verdi.

CHP’nin çok partili hayata hiç tahammül edemediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mesela şimdi tek adamlık, vesaire… Yahu tek adamlıksa, tek parti dönemiyse bu sizde var zaten. Millî Şeflik dönemini nereye koyacaksın? Bunlar yaşanan şeyler.” dedi.

“KILIÇDAROĞLU ÜLKEYİ GENÇLERE EMANET EDEMİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların unutturulmak istendiğini, gençlere Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ey gençler Cumhuriyeti sizlere emanet ediyorum” sözünü hatırlatmak istediğini ifade ederek, şunları söyledi: “Ama Gazi Mustafa Kemal’in emanet ettiği Cumhuriyeti şu anda Kılıçdaroğlu gençlere emanet edemiyor. Parlamentoya girmelerine tahammül edemiyor. Ne diyor? ’18 yaşın parlamentoya girmesine karşı değilim.’ ‘Girecek ondan sonra ilanihaye maaş alacak’ diyor. Askerlikten men… Bunların ikisi de yok. Neye dayanarak söylüyorsun? Bir defa, geldi birinci dönem, diyelim ki 18-19-20-21-22-23-24… Bir defa bu yaşa kadar hepsi buraya girebilir. Bayan da girer erkek de girer. Sadece erkek gençler buraya girmeyecek, bayanlar da girecek. Dolayısıyla şimdi burada askerlik olayına soru işareti koyacağız. Niye, bayanlar da var bu işin içerisinde. İşin bir boyutu bu. Bir diğer boyutu, yasal düzenlemeler yapılabilir mi? Yapılabilir. Şimdi yasal düzenleme ile icabında kalkılıp, yani burada bu yaş grubunda olanlar varsa bedelli askerlikle o kaldırılabilir. Bu bir, iki parlamentoyu biz niye hafife alıyoruz? Bakın biz polislerle ilgili mesela kaldırdık. Niye? Dedik ki aynı görevi yapıyor. Benim için parlamentodaki görev de en az bir polis, asker görevi kadar kutsaldır. Bunun niye biz hafife alıyoruz? Onun için gençliğimizin bu noktada önünü açmak, ufkunu açmak ve onlara bırakalım, sanki böyle parlamentonun yani 600 üyesinin 600’ü de bu gruptan olacakmış gibi bir yaklaşımla. Bakın şu anda 25-30 yaş grubunda 5 kişi var ya 5 kişi…”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “16 Nisan’da ‘evet’ çıktıktan sonra hükûmette derhal bir değişiklik olacak mı yoksa 2019 Kasım’ına kadar beklenecek mi?” sorusu üzerine “O işin takdiri Başbakanımıza aittir. Çünkü hükûmet var. Hükûmet gitmiyor. Birinci derecede Sayın Başbakan’a aittir. Başbakan’ın bana teklifi, bu teklifi onaylayabilirim veyahut ‘bu doğru değil Sayın Başbakan, bir başka tercihle değerlendirme yaparsak isabetli olur’ diyebilirim. Bu tabii Sayın Başbakan’ın birinci derecede tercihidir” cevabını verdi.

“Kabine revizyonu mu olur? sorusu üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O revizyon kararı benden gelmez. Sayın Başbakan’dan gelir” dedi.

“HAK DOĞDUĞU ANDAN İTİBAREN PARTİME ÜYE OLURUM”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “16 Nisan’da ‘evet’ çıktıktan sonra bir partiye üye olmanızın önünde anayasal bir engel kalmamış oluyor. Bir parti olağanüstü kongresinden mi söz etmemiz lazım? Parti olağan kongresini mi beklemek lazım?” şeklindeki soruya da şu cevabı verdi: “Şimdi tabii olağanüstü kongreyle ilgili karar şu andaki mevcut yönetime ait. Ama benim doğrusu en büyük düşüncem, şu anda, birinci derecede düşüncem şudur: Bu partinin kurucu genel başkanıyım. Dolayısıyla bu hak doğduğu andan itibaren ben partime üye olurum ve partime üye olarak hizmetime devam ederim.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hemen 17 Nisan günü mü?” sorusu üzerine “Onlar sonraki işler. Partimizin yetkili kurullarının vesaire vereceği bir karardır.” dedi.

“ABD’NİN SURİYE’DEKİ ADIMI GECİKMİŞ BİR ADIM”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika’nın Suriye’deki üssü vurmasına ilişkin bir soru üzerine şunları kaydetti: “Bana göre bu atılan adım gecikmiş bir adımdır. Bu gecikmiş adımın atılmasını ben takdirle karşıladım. Yeter mi? Bana göre yetmez. Çünkü burada bir katil Esed var. Devlet terörü estiren bir Esed var. Buna daha ne kadar tahammül edilecek? 1 milyona yakın insanı öldüren bir katil. Bazıları kınıyor. Kusura bakmasınlar, neyi kınıyorsunuz? 6-7 yıldır Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı, Cumhurbaşkanı olarak ben bunu bütün bunu kınayanlara söylemiş biriyim. Uluslararası toplantılarda da söylemiş birisiyim. Bakın burada bir hedef saptırma var. O hedef saptırmayı da bu program vasıtasıyla ifade etmek istiyorum. Nedir o? İkide bir ‘kimyasal silah’ diyorlar. Bu bir kandırmacadır. Kimyasal silah, uluslararası hukuk itibarıyla yasaklandı diye bunu gündeme getirmenin bir anlamı yok. Kimyasal silahı konuşalım ama mesele sebep-netice ilişkisidir. Neticesi ölüm olan bir saldırıda konvansiyonel silahlarla da bu oluyorsa bunun üzerine de gideceksin. Niye bunun üzerine gitmiyorsun? Bugün 1 milyona yakın insan öldürülmüşse bunun ne kadarı kimyasal silahla öldü, ne kadarı konvansiyonel silahlarla öldü? Göreceksiniz ki kimyasal silahlarla ölenlerin sayısı diyelim ki 10 bin, 15 bin, 20 bin ise konvansiyonel silahlarla ölenler yüz binlerdir. Niye bunu gündeme getirmiyorsunuz? Nasıl burada F-16’larla vurmaya kalktılar? Şehitlerimiz, yaralılarımız var. Tanklarla üzerlerine gelerek vurmaya kalktılar. Bunları Esed sürekli yapıyor. Dolayısıyla tabii bir ders alması önemliydi. Şimdi o üs. Malum. Kimyasal silahların kullanıldığı bir üs olarak devreye girdi. Şimdi hedef saptırma yapıyorlar, bazıları. Neymiş? Oradaki terör örgütlerinin deposundan çıkmış. Hiç alakası yok. Elimizde bizim radar bilgileri var. Elimizde bizim adli tıp raporları var. Şimdi diyor ya, ‘Kimyasal silah Suriye’de yok.’ Bal gibi var. Hangi uçaklardan atıldığı da belli. Bunlar da radarlarla tespit edilmiş vaziyette. NATO’da da bu kayıtlar var. Dolayısıyla biz bu haklı iddianın bir defa takipçisiyiz, peşindeyiz. Temennimiz şu: Temenni ederiz ki, Amerika’nın şu anda yaptığıyla kalmasın. Yani burada Rusya da işin işine girsin. Hâlâ şu Esed’i savunma durumunda olmasınlar. Çünkü ben Sayın Putin ile bunları çok konuştum. Ve bana bazen güzel güzel şeyleri de oldu. Son açıklamasında zaten artık ‘Esed’e sınırsız destek olmayacağız’ gibi ifadeler geldi. Hızlandıralım. Kurtulalım bu beladan. Bir defa güzel bir geçiş yapalım. Nedir bu geçiş? Demokratik bir geçiş. Eğer demokrasi diyorsak bu adımı atalım. Cenevre müzakereleri falan… Cenevre’de bir mutabakat olmadı ki. Astana’da güzel bir gelişme oluyordu, o da maalesef istenildiği gibi gelişmedi. Şimdi burada biz özellikle dostlar alışverişte görsün kabilinden mi bunu yapacağız? Yoksa gerçekten bir netice almak için mi yapacağız? Netice almak için yapacaksak burada en çok muzdarip olan biziz. Dikkat ediyorum, Türkiye sanki bu işten mutazarrır değil. Bizim de 911 kilometre sınırımız var. Burada sizlerin böyle bir sınırı yok, böyle bir ilişkisi yok, sınırı olan biziz. Birçok insanı biz kaybettik, bakıyorsunuz hâlâ oralara silahlar indiriliyor, bir tarafta üsler kuruluyor ama bunlar hiç Türkiye ile konuşarak falan değil… Türkiye’nin bilgisi dışında bu adımlar atılıyor.”

Suriye’de kimyasal silah saldırısında ikiz bebeklerini, eşini ve ailesinden birçok insanı kaybeden Suriyeli Abdülhamid el-Yusuf ile görüşmesine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir insanın iki tane yavrusu ikisi de kimyasal silahla vurulmuş ve bunlar da 8 aylık yavrular. Aynı şekilde hanımı da şehit olmuş. Aynı ailede 100’e yakın insan ölmüş ve neleri varsa hepsi gitmiş. Bize dua dua.. ‘Bizim haklarımızı sadece siz savunuyorsunuz. Bizi sadece siz takip ediyorsunuz.’ Alnımızdan öptü. Liderlere karşı şeyleri budur, alınlarını öperler” diye konuştu.

“SANDIKLARA GİDİN, OYUNUZU MUTLAKA KULLANIN”

Torununa Kuran-ı Kerim öğretirken çekilen fotoğrafına ilişkin Erdoğan, “Bu Berat Bey’in büyük oğlu. Bu Marmaris’te çekildi darbe girişiminin olduğu gece. Orada kaldığımız o 4-5 günlük süre içerisinde. ‘Oğlum, burada her gün seninle 5 sayfa okuyacağız.’ Kuran-ı Kerim’i yüzünden gayet iyi okuyor. Orada bunların tekrarını yaptıralım falan… Maşallah yavaş yavaş iyi noktaya geliyor. O akşam dersini verdi. Geç saatlerde olay patladı” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, halk oylamasına 8 gün kaldığını hatırlatarak, sözlerini şöyle tamamladı: “Tüm vatandaşlarıma diyorum ki, ‘Aman sandıkları ihmal etmeyin. Sandıklara gidin oyunuzu mutlaka kullanın. Yurt dışında tüm vatandaşlarım mutlaka oylarını kullansın. Böylece demokratik haklarınızı sonuna kadar kullanmanın da mutluluğunu yaşayın. 16 Nisan akşamı da ‘Bu bayramda benim de hakkım var. Bu bayramı biz birlikte bayram yaptık’ diyelim. Sadece gidip fiziki olarak görüşmek değil, telefonlarla da dost, ahbap herkesi arayalım, onları da teşvik edelim. Bir olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım. 16 Nisan’ı bayram kılalım.”

CEVAP VER