Başbakan Binali Yıldırım, Ankara’da bir otelde düzenlenen İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Mezunları Zirvesinde bir konuşma yaptı. Yıldırım, İTÜ denildiğinde 1970’li yıllardaki Gümüşsuyu, Taşkışla’daki öğrencilik yıllarının, hatıralarının ve hocalarının aklına geldiğini belirtti.

Bir kez daha anılarının tazelendiğini aktaran Yıldırım, İTÜ toplantılarını bu yüzden çok önemsediğini ve mümkün mertebe de katılmaya gayret ettiğini ifade etti.

İTÜ’nün, Türkiye’nin son 40 yılına hükmettiğini, yönetimdeki siyasetçileri yetiştirdiğini, ülkenin imar, kalkınma, bilim ve teknoloji alanında gelişmesine önemli katkı sunan 244 yıllık geçmişe sahip bir üniversite olduğuna değinen Yıldırım, “Türkiye’nin yüz akı ve medarı iftiharı olan, benim de mensubu olduğum bir üniversite. Dolayısıyla bu üniversitemizin mezunlarıyla bir arada bulunmak beni heyecanlandırıyor.” dedi.

Toplantının düzenlendiği binanın da İTÜ’den mezun eski Devlet Demiryolları Genel Müdürü Süleyman Karaman döneminde, yine İTÜ’lü girişimciler tarafından yap-işlet-devlet modeliyle yapıldığına işaret eden Yıldırım, şöyle devam etti:

“Avrupa’da, sayılı yüksek hızlı tren garlarından bir tanesi bu tesis. Yap-işlet-devret modeliyle Ankara’ya kazandırılan güzel bir tesis. Türkiye’nin her köşesinde, Teknik Üniversitelilerin imzası olan eserler var. Yollara gidersek görüyoruz, hızlı trenlerde görüyoruz, havalimanlarında görüyoruz.”

Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin 1960’tan itibaren siyasi tarihine bakıldığında rahmetli Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan ve Turgut Özal’ın özellikle son dönem siyasi tarihin unutulmaz simaları olduğunu vurgulayarak, İTÜ mezunu olan bu isimlerin artısıyla eksisiyle Türkiye’ye çok büyük hizmetler yaptıklarını bildirdi.

Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Biz de daha sonraki kuşak Teknik Üniversiteliler olarak onlardan aldığımız memleketi, bayrağı biraz daha ileriye nasıl götürürüz, onun gayreti içindeyiz. AK Parti iktidarının 15 yıllık döneminde bakan, başbakan seviyesinde 8 tane arkadaşımız kabinelerde görev aldı. Başbakan olduğum 65. Hükümet’te de benimle beraber 6 arkadaşımız kabinede görev aldı. AK Parti hükümetleri içerisinde en yüksek sayıda Teknik Üniversite mezunu arkadaşımız şu anda bakan olarak görev yapıyor.”

Başbakan Yıldırım, toplantıya katılan bakanlardan Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ile eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın İTÜ mezunu olduğunu ifade etti.

Yıldırım, ayrıca, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, salonda bulunan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna, Savunma Sanayi Müsteşarı Prof. Dr. İsmail Demir, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Suat Hayri Aka, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Müsteşarı Akif Özkaldı’nın yanı sıra bürokraside üst düzey görevde olan İTÜ mezunlarının da bulunduğunu belirtti.

“ÜNİVERSİTEYİ BİTİREMEYENLER NOBEL ÖDÜLÜ ALIYOR”

Türkiye’nin kalkınmasına, büyümesine katkılar sağlayan müteahhitler, duayen İTÜ’lüler bulunduğuna dikkati çeken Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:

“Teknik Üniversite sadece 244 yıllık geçmişiyle, sadece teknik konularda değil sosyal alanlarda da sesini duyuran bir üniversite. Konservatuvarımızın dünya çapındaki saygın konumu, herkes tarafından biliniyor. Konservatuvarlarımızda müzik, sinema ve sanat dünyasının sayısız ismi yetişmiştir. Burada mühendislerin de edebiyatçı olacağını hem de iyiler arasında gösteren merhum Oğuz Atay’ı da saygıyla yad etmek istiyorum. Merhum Oğuz Atay, Teknik Üniversitenin, bizim de hocalığımızı yapan, ünlü hocalardan Profesör Mustafa İnan’ın da romanını yazmıştır. Bir bilim adamının romanı, aynı zamanda Teknik Üniversite’nin de romanı niteliğini taşıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi ve edebiyat denilince akla bir diğer isim daha geliyor. Her ne kadar üniversiteyi bitirememişse veya bitirmemişse de Nobel ödülü almıştır. İşte, üniversiteyi bitiremeyenler Nobel ödülü alıyor. Bitirenlerin siz varın halini düşünün.”

Başbakan Yıldırım’ın üniversitedeki hocalarından, gemi makineleri dersine gelen Selim Pala’nın aynı zamanda merhum Başbakanlardan Erbakan’ın da hocalığını yaptığını belirtti. Yıldırım, Pala’nın Erbakan’ın taklidini yaptığını anlatması salonda bulunanları gülümsetti.

Yıldırım, yetişmelerinde emeği geçen, vefat eden tüm hocalarına rahmet, hayatta olanlara da hayırlı ömürler diledi.

Başbakan Yıldırım, teknik üniversitenin bundan sonraki hedefinin, bilim ve yenilikçi teknolojilerle 2023 hedeflerini yakalayacak bilim adamları ve mühendislerini yetiştirmek olduğunu belirtti.

İstanbul Teknik Üniversitesi’nin emin adımlarla bu yönde yoluna devam ettiğini, İTÜ’nün tekno parklar içerisinde Türkiye’de en fazla ihracat yapan konuma geldiğini, bunun gurur verici olduğunu anlatan Yıldırım, son 10 yıl içerisinde Türkiye’de tekno parklarla ilgili çok gelişme sağlandığını, şu anda 69 tekno parktan 57’sinin faaliyette bulunduğunu kaydetti.

Bu tekno parklarda 40 binin üzerinde araştırmacının bulunduğunu aktaran Başbakan Yıldırım, “Teknik üniversiteler, ülkenin kalkınmasında, ilerlemesinde, büyük mesafeler katetmesinde ciddi katkısı olan bir üniversite. Bunu biz, 15 yıllık dönemde çok açık bir şekilde gördük.” diye konuştu.

Yıldırım, uzun yıllar görev yaptığı Ulaştırma Bakanlığı’nda, özellikle altyapılarda, demir yollarında, bölünmüş yollarda, otoyollarda hep teknik üniversitelilerle çalıştıklarını belirterek, şunları söyledi:

“Onların sorumluluğunda bu büyük projeleri Türkiye’ye kazandırdık. Son 15 yılda Türkiye’de altyapıda yapılan ne varsa, 25 bin kilometreye ulaşan bölünmüş yol, bin 500 kilometreye ulaşan yüksek hızlı tren, 350 kilometreden fazla tünel, dünyanın sayılı havalimanları, iletişim, Türkiye’nin gelecek yıllarını garanti altına alan bütün altyapı projelerinde, teknik üniversitelilerin imzası var. Müteahhidiyle proje sahibiyle sorumlusuyla hep gurur duyduğumuz bu irfan yuvasının mezunları burada görev aldılar. Çok güzel eserleri ülkemize kazandırdılar. Hepsine teşekkür ediyorum.”

“OECD’NİN ÜZERİNDE EĞİTİME KAYNAK AYIRIYORUZ”

Türkiye’nin kalkınması, refahı, huzurunun üniversitelerin bilgi ve değer üretmesine bağlı olduğuna işaret eden Başbakan Binali Yıldırım, bu bilinçle gençlere hizmet üretmek, iyi bir gelecek sağlamak için 15 yıldır milletten aldıkları güçle çalıştıklarını anlattı.

Herkesin eğitim hakkına sahip olması, eğitimde fırsat eşitliğini yakalaması için üniversitelerin gelişmesine çok önem verdiklerini vurgulayan Yıldırım, “Çünkü Türkiye’nin dünyanın güçlü devletleri arasında yer alma hedefini, ancak ve ancak gelişmiş üniversitelerle tutturabileceğiz. Bu hedeflere doğru, azim ve kararlılıkla ilerliyoruz.” dedi.

Başbakan Yıldırım, yeni yayımlanan OECD raporuna göre, Türkiye’nin bütçe içindeki eğitim harcamasının 160 milyar liraya ulaştığına işaret ederek, bunun milli gelire oranının yüzde 6,2 olduğunu bildirdi.

OECD ortalamasının yüzde 5,2 olduğunu belirten Yıldırım, “OECD ortalamasının üzerinde eğitme kaynak ayırıyoruz. Bu, Türkiye’nin eğitime ne kadar önem verdiğini ve ne kadar büyük kaynak ayırdığını ortaya koyuyor.” diye konuştu.

Son 15 yılda milletle beraber çalışarak, üreterek Türkiye’yi tam 3 kat büyüttüklerine vurgu yapan Yıldırım, üniversite sayısını 76’dan 186’ya çıkardıklarını, üniversite öğrencilerinin sayısının 7 milyon 200 bine ulaştığını kaydetti.

“KALİTEYE ÖNEM VERİLMELİ”

Yıldırım, bugün ortaöğretimden mezun olan her gencin kapasite olarak bir üniversiteye girecek durumda olduğunu belirterek, geçmişten gelen beklemeler sayılmadığında, lise mezunuyla üniversite kapasitesinin birbirine eşitlendiğini, bundan sonra kaliteye önem verilmesi gerektiğini, 158 bin akademisyenin gençleri geleceğe hazırladığını ifade etti.

Üniversite öğrencilerinin barınma, burs ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik tarihi adımlar attıklarını kaydeden Yıldırım, Türkiye’nin hayallerini gerçekleştirmenin peşinde olduklarını ve bu konuda önemli mesafeler katettiklerini vurguladı.

Başbakan Yıldırım, geçen yıllarda demokrasinin, vesayet unsurlarının elinde bir oyuncak haline geldiğini, bütün özgürlüklerin önünde engellerin bulunduğunu anımsatarak, “Bir yandan ekonomik krizleri aşa aşa bugünlere geldik. Diğer yandan da ülkemizin, insanımızın arzu ettiği hizmetleri daha fazla geciktirmeden tamamlayarak ülkemizin daha üst sıralara yükselmesini sağladık.” ifadesini kullandı.

“TÜRKİYE’NİN PROBLEMLERİNİ ÇÖZDÜK”

“Türkiye’nin problemlerini çözdük, demokrasiyi geliştirmek, vesayetleri, darbeleri önlemek için gerekli demokratik duruşu gösterdik. Aynı zamanda da milletin ihtiyacı olan yatırımları, hizmetleri tamamlamanın gayreti içerisinde olduk.” diyen Yıldırım, Türkiye’yi durdurmak, hızını yavaşlatmak isteyen her türlü girişime karşı kararlı bir şekilde durduklarını, en son 15 Temmuz olmak üzere, bütün darbe ve vesayet girişimlerini demokrasi tarihinin geçmiş sayfalarına gönderdiklerini aktardı.

Yıldırım, Türkiye’nin son birkaç yılda kaydettiği ekonomik büyümenin dünya ortalamasının çok üzerinde bulunduğuna işaret ederek, şu görüşlerini paylaştı:

“Bu büyüme sadece devletin oluşturduğu imkanlarla değil, daha fazlası özel sektör yatırımlarıyla oluyor. İşin güzel tarafı da bu. Türkiye’de kamu bugün bir yatırım yapıyorsa özel sektör 8 yatırım yapıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin büyümesi daha sağlıklı. Geleceğe yönelik yatırımları, atılımları daha sağlıklı bir şekilde devam ediyor. Üçüncü çeyrek büyümemiz, dünyada bir rekor oldu. Yüzde 11,1. Bu hiçbir ülkede gerçekleşmeyen bir şey. Ülkemizde de son 6 yılda yakalanan en büyük büyüme oranı. Bu büyüme oranının tesadüfi olmadığını da ifade etmek isterim. Bazıları bunu da tabii sulandırmaya çalışıyorlar ama ne yaparsa yapsınlar, bu büyümenin arkasında güçlü bankacılık sistemi var, sağlıklı kamu maliyesi var, dinamik genç nüfus yapısı var, iş yapımına uygun birikim ve kültür var, mali teşvikler var.”

“YIL SONU BÜYÜMESİ 6,5-7 SEVİYESİNDE”

Başbakan Yıldırım, yatırımcıların iş planlarını daha da sağlıklı şekilde gerçekleştirmeleri için 220 milyar liralık bir kredi hacmi oluşturduklarını, bundan 360 bin işletmenin yararlandığını, bütün bunların sonucunda yüzde 11’in üzerinde bir büyümenin gerçekleştiğini ifade etti.

Yıldırım, Türkiye’nin yıl sonu büyümesinin, yüzde 6,5-7 seviyesinde gerçekleşeceğinin rahatlıkla söylenebileceğini vurguladı.

Yıldırım, Türkiye’nin 81 ilinin ihracat yapar hale geldiğini bildirdi.

Yatırımda, üretimde, istihdamda önemli ilerlemeler kaydedildiğini ifade eden Yıldırım, satın alma paritesine göre Türkiye’nin, dünyanın 13’üncü, Avrupa’nın 5’inci büyük ekonomisi konumuna geldiğine işaret etti.

Dünyada 2008’deki küresel krizden sonra sadece 10 büyük projenin yapıldığına değinen Yıldırım, bunlardan 6’sını Türkiye’nin gerçekleştirdiğini belirtti. Türkiye’nin ekonomisinin ve gücünün burada da ortaya çıktığını vurgulayan Yıldırım, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu, İzmir-İstanbul Otoyolu, Osmangazi Köprüsü, Marmaray ve Avrasya Tüneli projelerini anlattı. Yıldırım, Avrasya Tüneli’nin Türk mühendisliğinin bir eseri olduğunu bildirdi.

Dünyanın en büyük havalimanını da Türkiye’nin yaptığını belirten Yıldırım, “Neden Türkiye en büyük havalimanını yapıyor?” şeklinde sorular sorulduğunu hatırlatarak, bunun geleceği görmekle ilgili olduğunu dile getirdi.

Yıldırım, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı olarak göreve başladığında Türkiye’nin havacılıktan aldığı payın yüzde 0,40 olduğunu, bu rakamın şimdi ise yüzde 2’nin üzerine çıktığını bildirdi.

“GEÇECEKLERİ YER TÜRKİYE”

Türkiye’de 56 havalimanı bulunduğunu aktaran Yıldırım, yolcu sayısının 200 milyona yaklaştığını belirterek, şöyle devam etti:

“İlk etabını 2018’de devreye alacağımız Büyük İstanbul Havalimanı ile birlikte artık dünyada havacılığın merkezi Türkiye’ye geliyor. Bunu neden söylüyorum? 2002 yılında Türkiye’de transit hava trafiği 1 milyonun altındaydı. 700 bin transit yolcu vardı, şu anda 40 milyona çıktı. Artık dünyada zenginlik batıdan doğuya hareket ediyor. Yükselen ülkeler Uzak Doğu, Asya ülkeleri. Dolayısıyla geçmişte doğudan batıya devam eden ‘İpek yolu’, ‘Baharat yolu’ dediğimiz yollar batıdan doğuya doğru hareket etmeye başladı. İster batıdan doğuya, ister doğudan batıya olsun geçecekleri yer Türkiye.”

Türkiye’nin gelecek yıllarda dünyanın merkezleri haline geleceğini, Türkiye’de üç saatlik uçak yolculuğuyla 56 ülkeye ulaşıldığını vurgulayan Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türkiye, üç kıtanın buluştuğu dünyanın merkezi. Hem kültürlerin buluştuğu hem Asya’nın, Avrupa’nın, Afrika’nın birleştiği gelecek açısından çok büyük istikbal, çok büyük fırsatlar vaat eden bir ülke. Petrolümüz, doğal kaynaklarımız yok ama mukayeseli üstünlüğümüz, dinamik, genç nüfusumuz var. Öbür kaynaklar yok olur gider ama insan kaynağı, insan kapasitesi nesilden nesile ülkenin büyümesi kalkınması için elinizdeki en güzel, kıymetli kaynaktır. Amacımız, ülkemizin başını ağrıtan enerjisini tüketen terörü de gündemden düşürmek ve bütün kaynağımızı, insan kaynak ve kapasitemizi, ülkemizin kalkınması, gelişmesi için daha güzel işlerde kullanmak.”

Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin dünyada yaygın dış temsilcilikleri olduğuna değinerek, 236 dış misyonun bulunduğunu, bu rakamın yıl sonunda 241’e çıkacağını söyledi.

Vizesiz ziyaret edilebilen ülke sayısının 70’e yükseldiğine işaret eden Yıldırım, başta TİKA olmak üzere çok sayıda kuruluşun dünyanın birçok yerinde Türkiye’nin bayrağının dalgalandırıldığını, sosyal, eğitim ve kültür içerikli projelerin sunulduğunu belirtti.

“100 MİLYAR DOLAR CİVARINDA ALT YAPI YATIRIMI SÖZ KONUSU”

Başbakan Yıldırım, tarihi “İpek Yolu”nu canlandırmak için gayret içerisinde olduklarını ifade ederek, Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun açılışının yapıldığını anımsattı.

Söz konusu demiryolunun bölgesel ve önemli bir proje olduğunu vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:

“Orta Asya ile Kafkaslar ile daha önce doğrudan demiryolu bağlantımız yoktu. Malum Ermenistan’la sınırımız kapalı olduğu için demiryolu da çalışmıyor. Bu demiryolu kesintisiz Çin’den Avrupa’ya devam eden tarihi İpek Yolu’nun demir hatlar olarak yeniden inşası, ihyası anlamına geliyor. Buna Marmaray’ı da dahil ettiğiniz zaman Çin’den Londra’ya kadar kesintisiz bir demiryolu bağlantısını sağlamış oluyoruz. Bu bağlamda Anadolu topraklarında da gerek doğu-batı güzergahında gerekse onlara bağlantı olan kuzey-güney güzergahlarında da demiryollarını belirli bir plan içerisinde yenileme cihetine gidiyoruz. Bu konuda da çalışmalarımız devam ediyor. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde Türkiye’de 100 milyar dolar civarında bir alt yapı yatırımı söz konusu.”

Yıldırım, 10 yıl içerisinde Türkiye’de 100 milyar dolar civarında bir alt yapı yatırımının söz konusu olduğunu söyledi. Aynı zamanda IT enerji, sanayi 4.0 gibi konularda 100 milyar dolarlık ilave yatırım ihtiyacı olduğunu belirten Yıldırım, Türkiye’nin bölgesel ve küresel bir aktör olma yönündeki çalışmaların her geçen gün artarak devam ettiğini dile getirdi.

ABD’nin tek taraflı aldığı Kudüs’ü İsrail’in başkenti yapan kararın Türkiye’nin öncülüğünde İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Zirvesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bir kez daha reddedilip Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olarak ilan edildiğini hatırlatan Yıldırım, şöyle devam etti:

“BM Güvenlik Konseyi’nde yapılan oylamada 14 Güvenlik Konseyi üyesinin yanında Amerika yalnız kalmış ve son çare olarak Genel Kurul’da Amerika aleyhine oy verecekleri tehdit edecek noktaya kadar gelmişlerdir. ‘Eğer Amerika’nın aleyhinde oy verirseniz size mali yardım yapmayız, para vermeyiz, ayağınızı denk alın’ diyecek kadar işi zıvanasından Amerikan Başkanı çıkarmış gözüküyor. Bir kez daha ABD Başkanı şunu anlamalıdır, ne kadar güçlü olursanız olun, her ülke egemendir, kendi bayrağı vardır, bağımsız kararını verecek yetkinliğe sahiptir. Onun için güçlü olmak haklı olmak anlamına gelmez. Her zaman haklı olan güçlüdür, adalet de budur. Onun için bu yanlışların mutlaka dünyanın vicdanında düzeleceğini, bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa yakın gelecekte adil olmayan dünyadaki bu yönetişim şeklinin mutlaka düzeleceğini, bunun da öncülüğünü Türkiye olarak yapmaya biz gayret edeceğiz.”

“800 BİN İNSAN PERİŞAN HALDE”

Yıldırım, dün Bangladeş Cox’s Bazar’da bulunduğunu aktararak, oradaki “insanlığın artık yok olduğu bittiği manzara”yı gördüğünü söyledi. Oradaki 800 bin insanın perişan halde hiç bir şeyi olmadığını, barınacak yerleri, yiyecek yemekleri ve sağlık hizmetleri olmadığını her şeyden mahrum olduklarını anlatan Yıldırım, orada insanlığın adeta öldüğünü vurguladı.

Dünyanın bu durum karşısında sessiz ve ilgisiz olduğuna işaret eden Binali Yıldırım, onların sorunlarını da gündeme getiren ülkenin Türkiye, dünyanın dikkatine getiren liderin de yine Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğuna dikkati çekti.

27 Ağustos’ta bu konuyu dünyanın gündemine taşıdıklarını ve şu anda bir anlaşma yapıldığını aktaran Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:

“Myanmar ile Bangladeş anlaştı. Belirli bir takvim dahilinde bunlar yerlerine dönecek ama bunun tabii ki uygulanıp uygulanmaması BM’nin bu meseleye sahip çıkmasına bağlı. Türkiye olarak bu işin bir yandan takipçisi olurken diğer yandan da oradaki ihtiyaç sahibi insanların hayata tutunması için kurumlarımız büyük bir fedakarlıkla çalıştıklarını, bayrağımızı orada dalgalandırdıklarını gördük. AFAD, Türk Kızılayı, TİKA çeşitli sivil toplum örgütleri örnek bir çalışma yapıyorlar. Oradaki insanlık ayıbı inşallah kısa sürede sona erer. Esasında küresel terörden herkes şikayetçi. Ama küresel terörü ortaya çıkaran nedenler konusunda da aynı duyarlılığı maalesef göremiyoruz. Esasında biz sonuçla uğraşıyoruz. DEAŞ, El-Kaide bir sonuçtur. Asıl bu sonucu doğuran sebepler üzerinde bugün BM’nin dünyanın bütün ülkelerinin daha çok kafa yorması ve terörü oluşturan nedenleri ortadan kaldırması için daha adil bir paylaşım, bölgesel kalkınma farklılıklarının aza indirilmesi ve dünyadaki mülteci sorununun giderilmesi.”

Ülkelerini terk ederek başka ülkelerde yaşayan insan sayısının 300 milyonu geçtiğinin altını çizen Başbakan Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:

“Mülteci konumundaki insan sayısı 65 milyon. Yani dünyanın 21. en büyük ülkesi konumuna geldiler. Bu bir insanlık sorunu, bu bir küresel sorun. Bunun çaresi duvarlarımızı olabildiğince yükseltmek değil bunun çaresi buralarda barışı, huzuru en temel hak olan insanın yaşam hakkını sağlayacak tedbirleri almak. Anlaşmazlıkları körükleyerek değil anlaşmazlık bölgelerinde rekabet içine girerek zemin kazanmak değil o bölgedeki insanların gözyaşlarını ve yok olan hayatlarının önüne geçerek ancak huzuru, bölgesel ve küresel barışı sağlayabiliriz. Suriye, Irak, Afganistan’dan 3,5 milyon insana kucak açtık 6 yıldır onları bağrımıza bastık ev sahipliği yapıyoruz.”

“YAPACAĞIMIZ, TEKNİK ÜNİVERSİTEMİZE SAHİP ÇIKMAK”

Başbakan Yıldırım, İTÜ’nün Türkiye’nin bugüne kader kaydettiği her türlü ilerlemede etkin bir şekilde yer alan bir üniversite olduğuna işaret etti.

Bilimle, teknolojiyle Türkiye’nin öncülük ettiğini vurgulayan Yıldırım, bugün dünyadaki 100 üniversite arasında bir kaç üniversite olduğunu ama teknik üniversitenin 244 yıllık geçmişine bakıldığında 100’e yakın sırada yer almasının kendilerini çok mutlu etmediğini dile getirdi.

İstenirse İTÜ’nün 2023’e kadar 23. sırada olması hedefini başarabileceğini belirten Yıldırım, “Yapacağımız, hepimizin bugünlere gelmesinde büyük emeği, desteği olan bu teknik üniversitemize sahip çıkmak. Burada teknik üniversitelilere, mezunlarımıza, müteahhitlerimize ve siyasetçilerimize büyük sorumluluk düşüyor. Teknik üniversite zaten bir dünya markası. Bu dünya markasının daha görünür hale getirilmesi bizim elimizde. Gayret edersek, daha çok mesai harcarsak bunu başaracağız.” diye konuştu.

NOTLAR

İTÜ Mezunları Zirvesinde üniversitenin geçmişten bugüne geçen sürecini anlatan video gösterimi yapıldı.

Programın sonunda İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, Başbakan Binali Yıldırım’a anı albümü ve İTÜ Mezun Platformunun sembolü olan İTÜ mezun şapkasını takdim etti.

Başbakan Yıldırım, beraberindeki Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ve İTÜ Rektörü Prof. Dr. Karaca ve bazı katılımcılarla İTÜ mezun şapkasını takarak fotoğraf çektirdi.

CEVAP VER