10 Kasım Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde bazı medya çevrelerinin Atatürk tekelleşmesine çanak tutarak, toplumda bir ayrışmayı körüklemeye çalıştıklarını belirten Yıldırım, “Atatürk, hiçbir siyasi kurum ya da kuruluşun tekelinde değildir. Atatürkçülük, lafla olmaz, Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesine çıkarma idealine hizmetle olur. Atatürkçülük budur. Laf üstene laf koymak değil taş üstüne taş koymaktır.” dedi.

Yıldırım, partisinin TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasında, İran-Irak sınırında meydana gelen depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa diledi.

Afetin gerçekleştiği andan itibaren başta Türk Kızılayı, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ile Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) olmak üzere ilgili kuruluşların süratle bölgeye intikal ettiğini belirten Yıldırım, “İftiharla söylemek isterim ki depremzedelere ilk ulaşan ekipler bizim ekiplerimiz olmuştur.” dedi.

Arama kurtarma ekiplerinin yanı sıra acil tıbbi müdahale, insanı yardım ve gereken her türlü desteği sağlamak üzere ilgili ekiplerin deprem bölgesine ulaştığını söyleyen Yıldırım, “Kış mevsiminin yaklaşması, sertleşen hava koşullarını da dikkate alarak ilk etapta 3 bin çadır, 3 bin ısıtıcı, 10 bin battaniye depremzedelere dağıtılmıştır. Irak ile koordineli çalışan Kızılay, AFAD, 50 TIR insani yardım malzemesi, afet araçları, uzman personelle halen bölgede çalışmalarına devam etmektedir. Türkiye olarak sadece komşularımızda değil dünyanın neresinde olursa olsun bir afet varsa bir felaket varsa biz oradayız. Bu vesileyle dost ve kardeş Irak ve İran halkının bir kez daha acılarını paylaşıyor ve başsağlığı diliyorum.” şeklinde konuştu.

Dün Antalya’nın Finike, Demre, Kaş, Kumluca ilçelerinde yoğun yağış ve fırtına meydana geldiğini hatırlatan Yıldırım, AFAD, UMKE ve Jandarma ekiplerinin olaya müdahale ettiklerini söyledi. Antalyalılara, “geçmiş olsun” dileğinde bulunan Yıldırım, “En büyük tesellimiz can kaybı yok, bazı yaralanmalar var, maddi hasarlar var. Bunları da en kısa zamanda gidermiş olacağız.” diye konuştu.

Son iki haftada yoğun program gerçekleştirdiğini dile getiren Yıldırım, uluslararası ekonomi çevrelerini buluşturan Aman Union Yıllık Toplantısı’nın İstanbul’da gerçekleştirildiğini, toplantıyla örgütün dönem başkanlığını Türkiye’nin devraldığını belirtti.

İstanbul’da 2017 İhracat Haftası’nın kutlandığını söyleyen Yıldırım, programda, son 9 yılın ekim ayının, ihracatta rekor olarak gerçekleştiğini kamuoyuyla paylaştığını hatırlattı.

Milli Savunma Üniversitesi’nin açılışına katıldığını, Savunma Sanayii İcra Komitesi Toplantısı’na (SSİK) başkanlık ettiğini dile getiren Yıldırım, toplantıda, toplam tutarı 5 milyar doları aşan 22 projeye onay verdiğini belirtti.

Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın riyasetinde “Türkiye’nin Otomobili” projesinin başlangıcını yaptıklarını, ortak girişim grubunun protokol imza törenine katıldıklarını hatırlattı.

Meclisin himayesinde düzenlenen “Karar Alma Mekanizmalarında Kadın” temalı sempozyuma da katıldığını hatırlatan Yıldırım, çeşitli ülkelerden katılımcıların yer aldığı toplantının başarıyla yapıldığını kaydetti.

Bunların yanı sıra il ziyaretlerini de ihmal etmediğini, hafta sonu Erzincan’a giderek, Erzincan Üniversitesi’nin akademik yıl açılışına katıldığını, Erzincanlı hemşehrileriyle buluştuğunu söyleyen Yıldırım, sanayicilerin, iş adamlarının, sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle bir araya geldiğini anımsattı.

Erzincan’da, 50 yıldır konuşulan özellikle kuzey ile güneyi birleştirecek Kemaliye-Dutluca yolunun temelini attığını söyleyen Yıldırım, yol tamamlandığında Karadeniz’den Arap yarımadasına inen en önemli kuzey-güney koridorundan birinin tamamlanacağını belirtti.

Yıldırım, Erzincan programının ardından Ankara’ya gelerek, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısına katıldığını, daha sonra resmi temaslarda bulunmak üzere ABD’ye gittiğini hatırlattı.

MIKE PENCE İLE TÜRKİYE’NİN HASSAS OLDUĞU BÜTÜN KONULAR GÖRÜŞÜLDÜ

Binali Yıldırım, ABD ziyareti kapsamında ilk toplantıyı ABD’nin önde gelen STK temsilcileriyle yaptığını, daha sonra Diyanet ABD Merkezi’ndeki programda, Müslüman toplum temsilcileriyle İslam dünyasındaki gelişmeler ve son zamanlarda Batı dünyasında yükselişte olan İslam karşıtlığı gibi konularda kapsamlı istişarelerde bulunduğunu belirtti.

Maryland’da kurulan İslam Merkezi’nin, İslam dini ve Türk kültürünü, geleneğini yaşatacak muazzam bir tesis olduğunu ifade eden Yıldırım, projenin yapılışında emeği geçen başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere herkese teşekkür etti.

Başbakan Yıldırım, “Yurtdışındaki ibadethaneler ya binaların bodrumlarında ya da sokak aralarında, apartman dairelerinde yapılır. Bu, 60 dönüm civarında bir arsa üzerinde muazzam bir Selçuklu mimari eseri, camisi, konferans salonu ve kütüphanesi, Osmanlı evleriyle adeta bir külliyeyi andırıyor. Gerçekten de hem kültürümüzü hem de yüce dinimizi temsil eden çok güzel bir eser olmuş. Burada güzel çalışmalara da imza atılıyor, güzel işler de yapılıyor.” dedi.

ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile 9 Kasım’da toplantı gerçekleştirdiğini, toplantıda özellikle Türkiye’nin hassas olduğu bütün konuların masaya konulduğunu hatırlatan Yıldırım, şöyle devam etti:

“FETÖ, ABD’nin PYD/YPG iş birliği dahil olmak üzere bölgesel konulardaki beklentilerimizi açık ve samimi şekilde Sayın Başkan Yardımcısı ve heyetine aktarma fırsatı bulduk. Ayrıca FETÖ elebaşının tutuklanarak ülkemize iadesi, faaliyetlerinin kısıtlanması ve sonlandırılması talebimizi tekrar ettik. 15 Temmuz darbe girişiminin sorumlularının adalet önünde yargılanması konusunun, Türkiye için hayati öneme sahip olduğunun bir kez daha altını çizerek ifade ettik. Bu konuda ümit ediyorum ki somut adım atılmasını beklediğimizi kararlılıkla tekrar kendisine anlattık.

Bunu söylerken bize ‘kanıt, delil’ diyenlerin, 11 Eylül hadisesinden sonra meydana çıkıp ‘Amerika saldırı altındadır. Bu işi yapan da El Kaide’dir. Onun başı da Usame Bin Ladin’dir. Afganistan’a giriyoruz. Amerika’nın arkasında olan bizimle gelsin.’ dediniz. Biz de delil sormadık, kanıt sormadık ve biz oraya da asker gönderdik. Şimdi 15 Temmuz’un faili olduğunu sağır sultanın bile bildiği Feto’nun geriye verilmesi konusun kırk dereden su getirmenin ne alemi var. Ne delili soruyorsunuz? 250 şehidimiz, 2 bin 194 gazimiz var, daha ne delil soruyorsunuz? Bunların, Türk-Amerikan dostluğuna, müttefikliğine yakışmadığını altını kalın çizgilerle çizerek ifade ettik.”

Yıldırım, görüşmede, terör örgütü YPG ile ortaklığın geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne serdiklerini söyleyerek, “Adeta PKK’nın Suriye şubesi gibi çalışan YPG ve PYD örgütü maalesef orada DEAŞ’la mücadele adına Amerika Birleşik Devletleri ile faaliyet gösterirken, aynı zamanda da elde ettiği en gelişmiş silahları amcası olan PKK terör örgütüne de aktarmaktan geri kalmıyor. Bu işbirliğinin artık daha fazla sürdürülmesinin ilişkilerimizde tamiri imkansız hasarlar oluşturacağını bir kez daha yalın bir dille ifade ettik.” ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkan Vekili ve Başbakan Binali Yıldırım, “Mustafa Kemal Atatürk, bu ülkenin ortak değeridir. Toplumu bu konu üzerinden ayrıştırmak Atatürkçülük değildir, vatanseverlik hiç değildir. Biz bu oyunu daha önce de gördük şimdi de aynı şeyler tekrarlanıyor.” dedi.

Yıldırım, AK Parti Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence yaptığı görüşmeye ilişkin bilgi verdi.

Türkiye’nin, PKK ile etkin mücadelenin, anlık istihbarat değişimi ve örgütün finansal kaynaklarının bulunup dondurulması yönünde geliştirilmesi beklentisini ifade ettiğini aktaran Yıldırım, Suriye ve Irak’taki gelişmelerin, Kuzey Irak’ta yapılan gayrimeşru referandum gibi konuları da değerlendirdiklerini bildirdi.

“Bu vesileyle haklarında adli süreç devam eden vatandaşlarımızın, Amerika’da tutuklu bulunan vatandaşlarımızın durumunu da dikkatlerine getirdik” diyen Yıldırım, şöyle devam etti:

“Amerika ile ilişkileri germek, daha da kötüleştirmek gibi bir niyetimiz yok. Müttefikimiz olarak gördüğümüz Amerika ile olumlu gündem üzerinde yol almayı arzu ediyoruz. Vize konusunun kısıtlı olarak başlaması ilk adım olmakla beraber, normal seviyeye dönmesi beklentimizdir.”

BİRİLERİ TÜRKİYE’NİN ORTAK DEĞERİ OLAN ATATÜRK’Ü HALA TEKELLERİNDE GÖRÜYOR 

Washington’dan sonraki duraklarının New York olduğunu anımsatan Yıldırım, burada Musevi toplum temsilcileri, finans kuruluşları, iş adamları, yatırımcılar, Türk akraba topluluk temsilcileri ve ekonomi çevreleriyle bir dizi görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirtti.

Yıldırım, bu görüşmeler marjında, Türkiye-ABD ilişkilerini değerlendirirken, Türkiye aleyhine yapılan algı çalışmalarının üzerinde de özellikle ve hassasiyetle durduklarını söyledi.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile de bir araya geldiklerini hatırlatan Yıldırım, görüşme kapsamında, bölgesel ve uluslararası konuların yanı sıra Arakan ve Suriye’de yaşananların ve buradaki mülteci krizine bir çözüm bulunması için uluslararası çabanın daha da geliştirilmesi gerektiğini, BM’nin daha etkin ve aktif rol almasının icap ettiğini ifade ettiğini aktardı.

ATATÜRKÇÜLÜK LAF ÜSTÜNE LAF DEĞİL TAŞ ÜSTÜNE KOYMAKTIR

Amerika ziyareti sırasında, 10 Kasım’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümü nedeniyle New York Başkonsolosluğunda bir anma toplantısı gerçekleştirildiğini belirten Yıldırım, “Cumhuriyetimizin kurucusunu ve istiklal şehitlerimizi andık, yad ettik.” diye konuştu.

“Yalnız burada şaşkınlıkla takip ettik ki birileri bütün Türkiye’nin ortak değeri olan Atatürk’ü hala tekellerinde görmeye devam ediyor.” ifadesini kullanan Başbakan Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Ne yazık ki bazı medya çevreleri de Atatürk tekelleşmesine çanak tutarak, toplumda bir ayrışmayı körüklemeye çalışıyor. Bazı basın yayın organlarına bakarsanız akıl almaz ifadeler var: ‘AK Parti Anıtkabir’de. AK Partililer Anıtkabir’de…’ Bre ahmaklar, AK Parti, kurulduğu günden beri Anıtkabir’e gidiyor, 10 Kasım törenlerine de katılıyor. Kaldı ki AK Parti’nin kurumsal anlamda veya AK Parti mensuplarımızın, hiç kimseye Atatürkçülüğünü kanıtlama gibi bir ihtiyacı yok. Ellerinde sanki Atatürkçülük dedektörü varmış gibi ortalıkta gezinen siyaset hafiyeleri, milleti fişlemeye, sosyolojik bir çatlak oluşturmaya gayret ediyorlar. Çok şükür ki bu sefer de çakıldılar.

Cumhurbaşkanımızın da 10 Kasım konuşmasında ifade ettiği nokta budur. Atatürk, hiçbir siyasi kurum ya da kuruluşun tekelinde değildir. Atatürkçülük, lafla olmaz, Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesine çıkarma idealine hizmetle olur. Türkiye’nin her iline üniversite açarsan; 20 bin kilometreden fazla bölünmüş yol yaparsan; Anadolu’yu hızlı tren ağlarıyla donatırsan; dünyanın gıpta ettiği Yavuz Sultan Selim, Osman Gazi, Marmaray, Avrasya, Çanakkale köprüsü gibi büyük eserleri milletin hizmetine sunarsan; Türkiye’nin milli savunma sanayisini yerli ve milli hale getirirsen; tankını, topunu, tüfeğini, uçağını, İHA’sını, SİHA’sını üretirsen; dünyanın en büyük havalimanını yaparsan, Atatürkçülük budur. Laf üstene laf koymak değil taş üstüne taş koymaktır. Türkiye için eser üretmektir.

Mustafa Kemal Atatürk, bu ülkenin ortak değeridir. Toplumu bu konu üzerinden ayrıştırmak Atatürkçülük değildir, vatanseverlik hiç değildir. Biz bu oyunu daha önce de gördük şimdi de aynı şeyler tekrarlanıyor. Türkiye’yi, 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine kararlılıkla ulaştırmak için çalışacağız.”

Türkiye’nin, kökleri saksıda yeşermiş cılız bir ülke olmadığını, Türkiye’nin, güçlü köklerini kadim medeniyetin toprağına salmış “koca bir çınar” olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Bu çınarın dallarından biri Fatih Sultan Mehmet ise diğer biri de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Fatih Sultan Mehmet ne kadar bizimse Gazi Mustafa Kemal Atatürk de o kadar bizimdir.” dedi.

Başbakan Yıldırım, AK Parti’nin, Cumhuriyetin ve onun sarsılmaz uzantısı olan laikliğin de en sağlam teminatı olduğunu belirterek, “Laiklik, din ve devlet işlerini düzenleyen önemli bir alandır. Biri olmadan diğerinin sağlıklı ilerlemesi de söz konusu değildir. Gelin görün ki Elmalılı Hamdi Yazır’a Kuran’ı Kerim tefsiri yazdıran, Yaşar Hafız beye şehitlerimiz için mevlit okutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü dindar insanlardan ve toplumun mütedeyyin kısımlarından soyutlamak isteyenlerin çabaları da nafiledir.” ifadesini kullandı.

HARİRİ’NİN İSTİFA MUAMMASI

Türkiye’nin bölgesinde gerilimin yükseldiği bir dönemin yaşandığına dikkati çeken Yıldırım, Irak’taki yasadışı referandum sonrası neler olduğunu herkesin bildiğini; süreç içinde Türkiye’nin uyarılarının ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktığını, Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin oldu-bitti macerasının hüsranla sonuçlandığını, Irak Anayasasının öngördüğü yapıya tekrar dönüldüğünü bildirdi.

Körfez ülkelerinde gerçekleşen siyasi dalgalanmalar ve Suudi Arabistan özelindeki gelişmelerin de dikkat çekici olduğunu ve yakından takip edildiğini vurgulayan Yıldırım, “Dost ve kardeş Lübnan’da Başbakan Hariri’nin istifa muammasıyla başlayan gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Gelişmelerin yeni bir siyasi krize yol açmamasını, bütün tarafların bu yönde tutum sergilemesini ve bölgemizde yeni bir sorun alanı, bir çatışma alanı olmamasını ümit ediyoruz.” dedi.

Türkiye’nin, siyasi birliği, istikrarı, refahı ve güvenliği sağlanmış bir Lübnan’ın ve halkının yanında olmayı sürdüreceğine işaret eden Yıldırım, şu görüşlere yer verdi:

“Arzumuz ve gayretimiz bölgemizde Körfez Ülkeleri arasında küresel ölçekte huzurun ve istikrarın, barışın sürekli olmasıdır. Türkiye bu noktada sağduyunun uzlaşının ve barışın yanında hep saf tuttu ve bundan sonra da aynısını yapacaktır. Yanı başımızda 15. yılına giren Irak, 7. yılına giren Suriye meselesinde de çözüm için etkin rol almayı sürdürüyoruz.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir araya geldiğini hatırlatan Yıldırım, görüşmede, Suriye meselesi başta olmak üzere ikili ve bölgesel konuların ele alındığını bildirdi.

Yıldırım, şunları kaydetti:

“Burada, Astana sürecinden Cenevre sürecine geçiş, kalıcı barış süreci, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve bütün kesimlerin kurulacak yeni devlette temsili konularında kapsamlı görüşmeler yapıldı. Amacımız ve hedefimiz, bölgede acıların son bulması ve milyonlarca göçmenin tekrar yurtlarına dönmeleridir. Bunun için Türkiye olarak bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da aynı anlayışla çalışmalarımız devam edecek.”

CEVAP VER